ARDINDA DEV BİR MARKA BIRAKTI... BAŞARIYA ATILAN İMZANIN ADI: VİTALİ HAKKO...
Vitali Hakko vefatıyla iş ve sanat dünyasını üzüntüye boğdu... Ömrünü Vakko markasının yaratılmasına ve devasa bir şirket olmasına harcayan ?Bay Vitali?nin hayatı başarılarla dolu... İşte son ama kadar bile işinin başında olan Vitali Hakko?nun başarı hikayesi...
Vitali Hakko 1913 yılında İstanbul'da doğdu. 1934 yılında şapka devriminin ilk günlerinde Şen Şapka mağazasını açarak iş dünyasına adımını attı.
Şapkanın modası geçtikten sonra eşarp satmaya başlayan mağazasına Vakko adını verdi ve 1962 yılında Beyoğlu'nda ilk mağazasını açtı. Beyoğlu'ndaki bu mağazanın en büyük özelliği, açıldığı zaman Türkiye'nin en büyük mağazası olmasıydı.
Vitali Hakko ilerleyen yaşlarında mağazaların yönetimini diğer aile üyelerine bırakmış olmakla birlikte, hala mağazaların yönetimine katkıda bulunmaya devam ediyordu.
İsmi Vakko ile özdeşleşen Vitali Hakko, kendisiyle yapılan bir ropörtajda şu ifadeleri kullanıyordu: "Hayatımı anlatırken Vakko'nun geçmişini de anlatmış oluyorum. Zira benim hayatım, Vakko'yla özdeşleşmiştir. Nerede olursam olayım, herkes beni Bay Vakko olarak görür."
"Benim kuşağımın birçok işadamı, işe sıfırdan başladığını söyledi. Ben sıfırdan bile başlamadım. Başladığım nokta sıfırın çok altındaydı. Ne var ki, ben de, benim kuşağımın birçok işadamı da, kendimize özgü kişileriz. Ve bambaşka sosyal ve ekonomik şartlar içinde yetiştik. İyi niyetten, umuttan, geleceğe ve kendimize olan güvenden, becerimizden başka hiçbir sermayemizin olmadığı bir dönemde kendi kendimizi yetiştirdik. Genç Cumhuriyetin ilk kuşağıydık. Bize hız veren Atatürk devrimleriydi. Şapka devrimi, kıyafet devrimi olmasaydı, kuşkusuz bugün Vakko da olmazdı.
"Ben resim yapamam. Beste yapamam. Şiir yazamam. Ama, insanlara renklerle, desenlerle ortaya koyacağım ve onları mutlu kılacağına inandığım bir eşarp, bir kravat, bir giysi seçip, onu gerçekleştirebilirim. Güzel sözlerle onların gönlünü alabilir, mutlu anlar yaşatabilirim. Biz eskiler bunları, gençlere anlatmakta güçlük çekeriz. Onlara anlamakta güçlük çekerler. Bana çevremdeki gençler, oğlum dahil, sık sık, "devir değişiyor" derler. Haklıdırlar. Ne var ki, devir ilk defa değişmiyor. Ben hayatım boyunca, bu devir denen şeyin birçok defa değiştiğini gördüm. Ama ağaçlar, çiçekler, kuşlar, kelebekler değişmiyor. Güzelliğin biçimi değişiyor olabilir, ama özü değişmiyor."
"Hayatta öğrendiğim gerçeklerden biridir: Sizinle ilgili iyi bir şey söylense, bu doğru da olsa, buna pek az kimse inanır. Ama söylenen kötü bir şeyse hemen herkes inanır. Yalan ne kadar büyükse inananı o kadar çok olurmuş."
"Bizim meslekte gerçek sermaye insandır. Onun bilgisi, tecrübesi, sezgileridir. Eğer böyle bir kaptanınız varsa, denize açılmaktan korkmayın! Gerçek profesyonellik budur. Eğer içinizde bu profesyonellik duygusu yoksa hiçbir şey başaramazsınız."
Hayatta insanı başarıya götüren tek şey, başarmak tutkusudur. Kuşkusuz diğer faktörler bu başarıyı kolaylaştırıp, çabuklaştırabilir, uzun ömürlü olmasını sağlayabilir. Ama hiçbir şey sizin elinizden aklınızı, yeteneğinizi, deneyimlerinizi, tutkularınızı alamaz."
Kaynak: Hürriyet