TÜRK MODACI, MANKEN VE İŞADAMLARININ İSTİLA ETTİĞİ MOSKOVA?DA NELER YAŞANDI
Cennete girmenin öyle "kolay" olmadığını, daha Moskova Havalimanı?ndayken hissediyorsunuz. Daha doğrusu Moskova pasaport polisi bunu her defasında hissettiriyor... Türk olmanın dayanılmaz ayrıcalağını yine bir bir kez daha Moskova havalimanı?nda hissediyoruz. Gelen geçiyor... Türk pasaportunu görünce "bekle"...
THY?nin 485 sefer sayılı uçağıyla, sabah 08.30?da tam vaktinde İstanbul?dan havalandık... Üç saatlik yolculuk sonunda Moskova Havalimanı?ndayız... Moskova, tarihi ve mistik havasıyla ve değişen yeni çehresiyle "cennetin yeni yüzü" gibi...
Cennete girmenin öyle "kolay" olmadığını, daha Moskova Havalimanı?ndayken hissediyorsunuz. Daha doğrusu Moskova pasaport polisi bunu her defasında hissettiriyor... Türk olmanın dayanılmaz ayrıcalağını yine bir bir kez daha Moskova havalimanı?nda hissediyoruz. Gelen geçiyor... Türk pasaportunu görünce "bekle"...
Turkel Fuarcılık?ın organize ettiği 5. Unistyle Türk Moda Fuarı?na gelen herkes, modacısı, mankeni, gazetecisi, işadamı kısacası herkes bu beklemeden nasibini almak zorunda... İstanbul Moskova arası uçakla 3 saat... Moskova havalimanından çıkış ise yaklaşık 2- 2.5 saat... Değişen, yüzünü batıya dönen Rusların "değişmeyen yüzü" ise oldukça enterasan...
Fuarın organizatörü Turkel Fuarcılık Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Ayşıl Kadıoğlu, bütün sabrını sonuna kadar kullanarak, "mağdur" olan son kemaramanı da alarak, kafilenin eksiksiz olmasını sağlıyor... Alandan Moskova Mezhdunaradnaya Hoteli?ne geçiyoruz. Organizasyon mümkemmel. Kimse iki dadika bile beklemeden odasına yerleşiyor. Dinlenmek için değil tabii. Programımız çok sıkı... Bir saat sonra, biraz bizim Beyoğlu veya İstiklal Caddesi?ni andıran, eski Arbatskaya caddesine hareket ediyoruz. Basın Grubu on kişi. Posta yazarı Şenay Düdek, Hürriyet Magazin Servisi?nden Sema Denker ve Ayşıl Kadıoğlu, ayrı bir grup halinde yürüyoruz.
Arbatskaya, bir alış-veriş caddesi... Satıcılar çok uyanık ve pahalıcı... Şenay Düdek küçük bir armağan almak istiyor, normalin beş katı fiyat çekiyorlar... Yemiyor bizimkisi, saçları boşuna ağartmamış. Satıcıları, "Cimbom Galatasaray" sözleri bile pazarlığın hızını kesmiyor. Malum, Moskovo?da çok iyi tanınan ve bilinen iki şey var. Biri Tarkan. Diğeri Galatasaray... Madalyonlarla süslü asker kepini, bir kaç stand gezdikten sonra sonunda kavuşuyor Şenay...
ARBATSKAYA?yı gezerken yoruluyoruz. Bir şeyler atıştırmamız gerekir. Girdiğimiz cafede Şenay sürekli notlar tutuyor. Moskova?ya gelecekleri aydınlatmak için...
Sema ile mercimek çorbası ısmarlıyoruz. Ne de olsa "Türk usulü" ve bildiğimiz şey. Cafenin sahipleri de Türk olunca Şenay?ın dilinden kurtulamıyoruz.
Moskova?da bula bula "Türk Cafe"sini buldunuz. Üstelik mercimek çorbası içtiniz. Bunu köşeme yazacağım.
Hay hay... Akşama Suderi Restaurant?a bekleriz! Bütün ekip (Basın grubu) akşam yemeği için Suderi Restorandayız... Mekan olağanüstü... Üstelik canlı müzik var... Kapıda, kocaman bir at heykeli ilişiyor gözümüze...Canlı gibi. Herkes aynı şeyi düşünmüş olacak ki birbirine bakıyor. Başbakan nerede?
Yemek servisi başlıyor. Şenay Düdek merakla Ayşıl Hanımdan bilgi ve notlar alıyor. Dünya gezgini Şenay, özel Rus yemeğini bekliyor sabırsızlıkla.
Mantarlı Jülien harika. Ana yemek Kievski de öyle...Özel Rus mutfağından çıkan tavuklu bir yemeğe dokunuyoruz çatalımızın ucuyla. Yağ fıçısı delinmişçesine yağ fışkırıyor. Şenaytabağı kenara itekliyor. Yemedi ama yazacak. Merak ediyorum ne yazacak acaba bu yağlı tavukla ilgili...Mercimeğin tadı damağımızda kaldı diyorum, gülüyor...
Önümüze meyva tatlısı gelince Türk mutfağından tatlı çeşitleri geliyor sanki aklımıza. Say say bitmiyor.
Otele dönüyoruz. MEZHDUNARANAYA Otel?e. Herkes tatlı bin yorgunluk içinde...
Otelin lobisinde kocaman, 15 metre yüksekliğinde bir saat kulesi car. Olağanüstü güzel. Tepesinde bir horoz, etrafında bekleyen bir sürü horoz ve tavuklar...
Zaman hızla akıp giderken saatin horozu suskun. Rus civcivler ise fırıl fırıl dönüyor etrafında.
Kafiledeki kadınlar yadırgıyor bu durumu. Ama burası Moskova. Loby?de otururken gecelerin haber yıldızları modanın askı elçileri mankenler geliyor. Başlarında Uğurkan Erez. Hepsi yorgunluktan bitap düşmüş. Uğurkan Erez, bu önemli moda fuarının son provasında sanki bütün enerjilerini almış. Yorgun ama mutlu hepsi de...
3 Gün önce Bodrum?da Halikarnas ve Sea Garden?de podyumda salınan Asuman Krause, Esra Eron, Ebru Ürün, TUğba Karaca, Ebru Güzel ve Cansu Dere ile ayaküstü sohbet ediyoruz. Kuş misali... Şimdi de Moskova?dalar.
Turkel Fuarcılık?ın organize ettiği OTİYAD (Osmanbey Tekstilci İşadamları Derneği) nin desteklediği 5. Unstyle Fuarının katılımcılarıyla konuşuyoruz. Rusya?da parmakla gösterilen, büyük ilgi gören Türk Modasının Rusya?daki katılımcıları oldukça dertli. Türk Tekstil Sanayinin ihracattaki %30 payını oluşturan Osmanbey Tekstilcileri, "başımızda neden devletin temsilcileri yok. 155 iştirakçi firma ile Türkiye adına en büyük fuarı (8000m2) gerçekleştiriyoruz. Hiç bir çağrımıza yanıt verilmedi. Yazık, iş çevresinin hevesi kırılıyor. Dışarıda devletin manevi desteğinden yoksun harikalar yaratıyoruz. Duyan, gören yok..."
Başbakanımız, oğlunun düğününden sonra, bir gününü Moskova?daki bu çok önemli Türk Fuarına ayırabilirdi. Fuarı gezdikçe katılımcı firmaların Moskova gösterisini gördükçe serzenişlerine hak vermemek elde değil.
Fuara yıllardır katılanlarla ilk kez yer alanlarda memmun. Bir çok firmanın standlarına özel önem vermesi, Rusya pazarına verdikleri değerin göstergesi...
Sabah ve öğleden sonra yapılan defilelerden sonra, alıcılar, firmaların standlarına hucüm ediyor. Tipik bir Türk konukseverliği, tanışma ve alış-veriş. Para trink!
Osmanbey, Türk Tekstilinin kısa zamandaki gururu olacak gibi... Hepsi inananark, geleceği görerek ve birbirlerine destekleyerek yüzünü Rusya Pazarı?na dönmüş... İhracattaki payları şimdilik 700 milyon dolara yakın... Ama onların hedefi daha yüksek. "Bekleyin, göreceksiniz" diyorlar.
Türkiye için gerçekten sevindirici bir gelişme... Laleli piyasası (yani sıkça bilinen adıyla bavul ticareti) Türkiye?ye kalite adına itibar kaybettirince, iç pazar Avrupa?dan dört yıl önce umduğunu bulamayan Osmanbeyli Tektstilciler de, Rusya Pazarı?nı keşfetmişler.
Ama önce kendi iş çevreleriniyeniyelerek. Ardından, vitrinlerini ve modellerini ve tarzlarını geliştirerek "Kalite adına, Osmanbeyli Tekstilciler, modacılar olarak bizde varız!"
Soğuk Moskova?daki bu sıcak gelişmeleri öğrendikten sonra otelime dönüyorum. Yarın Moskova şehir turu var... Nazım Hikmet Ran?ın mezarını ziyaret etme şansımız olacak...