BÜLENT ERSOY İLE KARAKOLLUK OLAN ANTALYALI KADINLAR İLK KEZ KONUŞTU
Bülent Ersoy?un Antalya?da karakolluk olaylarından sonra ilk kez basına konuşan küçük kızın Annesi Fatoş Kara, ünlü sonatçı Bülent Ersoy?u reklâm yapmak uğruna kendilerini rendice ettiğini iddia ederek ağır bir dille suçladı.
Röpörtaj : MAHMUT ÜRÜNDÜL
Kızının psikolojik tedavi görmek zorunda kaldığını belirten Antalyalı manken ve Anne olan Kara, "Aslında Bülent hanım veya bey, her ne ise onun bir psikologa gitmesi gerekir. Bizi reklâm aracı olarak kullandı ve kullanmayı sürdürüyor" dedi.
Bülent Ersoy'un televizyonlarda "Ben asla karakola gitmedim" sözüne sinirlenen Fatoş Kara, "polis ayrım yapmak kavganın her iki tarafı da karakolluk olmuştur. Biz ayrı, O ayrı karakola giderek ifadelerlerimiz alındı. Mağdur olan biziz. Utanmadan ve durmadan televizyonlarda nutuk atıyor. Kendini seven hayranını elinin tersiyle iten O ?.Küfreden O şeklinde konuşarak yaşadıkları O kötü geceyi Güncel gazetesine anlattı. Bu güne kadar basından neden kaçtığını, neden konuşmadığını, çocuğun son durumunu, hepsini Güncel gazetesine anlatarak içini döktü.
Arkadaşımız Mahmut Üründül, Bülent Ersoy ile karakolluk olan kadınlarla konuştu.
-Sayın Fatoş Kara, öncelikle okurlarımıza biraz kendinizi tanıtır mısınız? Kimdir, Ne iş yapar, nasıl yaşar.
"Antalyalıyım. 8 yıl önce Akdeniz bölgesinde yapılan bir güzellik yarışmasında 1. Oldum. Bu yarışmanın şimdiki adı Miss Mediterranean oldu. Ben yapılan yarışmada taç giymiştim. O yarışmadan sonra çocuğum olduğu için tacım tıpkı Hülya Avşar gibi elimden alındı. 0 yıllarda 5 yaşında ilk evliliğimden kızım Sevil Özkay vardı. Hala kızımla birlikte yaşıyor ve hayatımı Fotomodellik ve mankenlik yaparak kazanıyorum."
-Oldukça güzel bir kadınsınız. Bu güne kadar başka güzellik yarışmalarına da girdiniz mi?
"Evet girdim. Mss Globe Dünya 2. si oldum ve Kalifonya'da yarışma hakkını elde ettim.Mss Model Of Türkiye yarışmasında 4. basın güzeli seçildim. Dul olmam birçok yarışmalarda derece almamı engelledi.
-Bir anne olarak mankenlik yapmak zor değil mi? Yani evde bıraktığınız küçük bir kızınız var ve siz sürekli podyumlardasınız? nasıl bu günlere geldiniz?
"Bir kadın için yalnızlık zaten zor?.Ülkemizde dul yaşamak oldukça zor. Bir de küçük bir çocuğun varsa bu iş daha da zorlaşır. Kızım benim yaşamımın en önemli meyvesi. Ben artık onun için yaşıyorum. Evliliği çok erken yaşta yaptığım için evlilik gözümü korkutmuştu. Bu yüzden olacak ki evlilikten hep bir bahane bularak kaçtım. Kızımı tek başıma büyütme kararı aldım. Özel yaşamımdan uzak tutmaya çalışıyorum. Tek amacım kızımın ülkeye yararlı bir evlat olarak yetişmesidir."
"Ben küçük yaşta evlendiğim için herhangi bir mesleğim olmadı. Mesleğim mankenlik ve fotomodelliğin dışında Anneliktir. Annelik zordur. İyi bir anne olmak istiyorsan işin zor ve katlanmalısın. Ben de kızıma bakmak için Allahın bana verdiği bu güzelliği ve sonradan edindiğim mankenlik mesleği ile birleştirerek Fotomodellik yapmaya başladım. Kızım büyüdü. Artık eskisi gibi her defileye çıkmıyorum, çıkamıyorum. Biraz seçici olmak zorunda kaldım."
-Türk sanat müziğinin divası olan Bülent Ersoy ile karakolluk olmuştunuz. Basına geniş bir şekilde yansıdı. Bülent Ersoy, hanımefendi televizyonların haber ve magazin programlarında konuyu detayıyla anlattı. Biz bunu bir de sizden dinleyelim dedik. Bize O talihsiz geceyi anlatır mısınız?
"Benim Yasemin Tüzün isminde bir arkadaşım tatil için konuk olarak bana gelmişti. Ailece birlikte yemeğe çıktık. Lara'da Alara restorandaydık. O sıralarda bir gruplarda ünlü sanatçı Bülent Ersoy'un bulunduğunu gördük. Kızım Sevil Özkay, Tam bir Bülent Ersoy fanatiği. Ersoy'un yanına gitmek istediğini söyledi. Ben de git bir resim veya imza iste dedim. Bunun üzerine Kızım Sevil ile arkadaşım, konuğum yasemin Tüzün birlikte sanatçının bulunduğu masanın yanına gittiler. Bu arada yemek yiyen Bülent Ersoy'un yanına gelen Sevil Özkay, "Senden bir imza alabilir miyim?" dedi. Bunun üzerine Bülent Ersoy, küçük hayranına, "Sen değil 'siz' diye hitap edeceksin" diye uyarıda bulununca, Sevil Özkay, "Özür dilerim. Sizden bir imza alabilir miyim?" diyerek ricasını düzeltti. "Aferin böyle ol" diyen Bülent Ersoy bu kez imza vermekten vazgeçti. Bunun üzerine Yasemin devreye girerek, " ne olurdu da bu kızı kırmayıp bir imza verseydin kıyamet mi kopardı. Sen koskoca büyük bir sanatçısın. İnsan kendisine seven hayranına böyle mi davranır" şeklinde konuşunca sinirlenen Bülent Ersoy, "nasıl konuşacağımı senden öğrenecek değilim. Haddini bil?sen kiminle konuşuyorsun?.gibi uygunsuz hatta terbiye sınırlarını aşan sözler saffetti. Yasemin ile Ersoy karşılıklı küfürleşmeye hakarete başlamışlardı..."
-Bir dakika bu gelişmeyi bizzat Yaseminden dinleyelim?.
"Bakın Mahmut bey?Bir küçük hayranınız yanına geliyor. Sizden imza istiyor ve siz ona defol? Diyerek kovuyorsunuz. Bu hangi sanatçı anlayışına sığar. Ben işte bunu tahammül edemedim. Meğerse televizyonlarda halk halk diyip Allah Allah kelimesini kullananlar ne Allah'ı ne kulunu seviyor. İnsan küçük bir kız çocuğuna böyle davranır mı? Ben cevap verince bana da saldırdı."
-Nasıl yani sizi dövmek mi istedi?
"Evet?Düşünün bir an?.tam bir erkek küvetiyle bana vursaydı belki ben öbür dünyalık olmuştum. Allahtan misafirleri onu engelledi. Yoksa vuracaktı.
-İlk küfürü sayın Ersoy'mu siz mi ettiniz??
"Ayol durup dururken ben neden edeyim deli miyim?. Kos koca sanatçı. O ağzını bozup saldırınca ben de kendimi korumaya çalıştım."
-Fatoş Kara devam edelim?Siz nerde devreye girdiniz?
"Olaylar başlayınca zaten herkes restoranın içinde ve ayaktaydı. Ben ne yapacağımı şaşırmıştım. Televizyonlarda gördüğümüz O mütevazı sanatçı bir anda kurda dönüşmüş tehditler yağdırıyordu. Araya girmeye bile korktum. Dev gibi cücesiyle Yasemine saldırıyordu. Bir anda bizi dövecekler diye polise telefon ettim. Birkaç dakika sonra ekipler geldi.
-Devam edin? sonra ne oldu??
"Bir yandan Yasemin?Bir yandan Ersoy?polis de koluma yapışmış bizi sanki suçluymuş gibi götürmek için çekiştiriyor?Polisi çağıran benim?.beni çekiştiriyorlar?Bu arada Polis biber gazı sıkarak bizi perişan etti.
Olay yerine çağırılan polis, biber gazı kullandı. Kavgayı güçlükle yatıştıran polis, Bülent Ersoy'u Lara'daki Toplum Destekli Polislik Büro Amirliği'ne, Beni ve Yasemin Tüzün'ü de Demirkara Polis Merkezi'ne götürdüler. Şikayetçi olduk. Karakol amiri diğer karakol amiri ile yaptığı görüşme sonucu Ersoy'un karakolda olduğunu ve bizden şikayetçi olduğunu söyledi. İfadelerimiz alındı ve evlerimize döndük. Tam bir hafta evden dışarı çıkmayarak kendime gelmeye çalıştım.
-Yalnız bir konu var. Bülent Ersoy, bana boş bir kağıt imzalamaya çalıştılar diyor?Gazete ve televizyon haberlerinde böyle konuşuyor. Gerçekten de boş bir kâğıt mı imzalatmaya kalktınız?
"Yalan ya yalan?Utansın?.O sırada nerde kağıt bulacağız. Masanın üzerinde bulunan peçete'yi kızımın eline verdim. Zaten imza falan bahane? Amaç kızım çok sevdiği Ersoy ile konuşmak ona dokunmak elini sıkmak istiyordu. Yoksa bir çek senet mafyası mıyız Ersoy'a boş kağıt imzalatalım."
-Bir de sayın Ersoy "Ben karakola falan gitmedim. O kadın gitti. O Zaten hep alışıktır böyle şeylere" gibi laflar saffetti. Siz kaç kez karakolluk oldunuz? Sabıkanız var mı? Sayın Ersoy karakola gitmedi mi?
"Bu nasıl bir insan inanın anlayamıyorum. Karakolda ifadesi var. Üstelik davacı olmuş. Üstelik te polis neden onu kayırsın ki? Ben ondan O benden davacı. Ben karakola gidersem elbette kim olursa olsun onu da alırlar. İfadesinin altında imzası var. Yatak Odasında mı bu ifadeyi imzalattı. Elbette karakolluk olduk? Ayrıca benim hiç sabıka kaydım yok Alla hıma şükür?Karakolluk olmaya gelince?.İnsan karakolluk olunca kötü insan mı anlamına geliyor. Üstelik de davacı olunca? karakol kötü bir yer mi. Orda çalışanlar bizlerin huzuru için vardırlar. Ben öyle karakolluk marakolluk olmadım. Olsam da yüksünmem? Herkesin başına gelebilir. Öyle büyük konuşmasın?.Bakın büyük konuşanlar Allah onlara ne dertler veriyor?..televizyonlarda ibretle izliyoruz?."
-Bülent Ersoy sizin kasıtlı reklam amacıyla bu kavgayı çıkardığınızı düşünüyor sanırım. Konuşmalarından onu anladım. Gerçekten öyle mi?
"Öyle olsaydı çıkar bir basın toplantısı yapar tüm ulusal ve yerel medyaya konuşurdum. Olaydan sonra birçok televizyon muhabirleri ve gazete muhabirleri beni aradı. Çıkmadım. Beklemediğim ve üzüntü duyduğum bir olay yaşamıştım. Bu menim ve kızım için büyük bir şoktu. Hala şoku üzerimden atamadım. Bu işi Bülent hanım Mı?Bey mi diyeyim. Onun işine yaradı. Yine gündemi yakalayarak, Medya'ya malzeme yetiştirdi. Bu gün ben ilk kez sizinle görüşerek içinde bulunduğum mağduriyetimi dile getirmeye çalışıyorum."
-Nasıl biraz olsun kendinize gelebildiniz mi?
"Bakın kızım psikolojik yıkım içinde çok sevdiği biri tarafından azarlanmış, hor görülmüş, utandırılmış bir şok yaşıyor. Uzmandan tedavi görüyor. Asıl tedavi görülmesi gereken Bülent Ersoy'dur. Onun acil olarak bir tedaviye ihtiyacı vardır. Siz bakmayın ekran karşısında öyle konuşmasına. ?. Ben bir Anne olarak çok üzgünüm. Umarım çok sevdiğimiz bir insanla hayatımız boyunca böyle bir düş kırıklığı yaşamayız."