GELDİĞİM YERİ UNUTMAMALIYIM
Bu sonbahar hem ekran hem de beyazperdede izleyiciyle buluşacak olan Serenay Sarıkaya, InStyle dergisi için objektif karşısına geçti. Genç oyuncu, çekimin ardından da ekibin sorularını yanıtladı; alışveriş tutkusundan Türk sanat müziği sevgisine pek çok şey anlattı.
* Uzun bir tatil sonrası yeni bir diziye başladınız. Nasıl gidiyor “Medcezir”in çekimleri?
* Kasım ayında da “Behzat Ç. Ankara Yanıyor”da göreceğiz sizi. Fan kitlesi çok geniş bir dizinin filminde oynamak ne hissettirdi size?
- Çekimler çok güzel geçti. Filmle ilgili henüz bir şey bilmiyorum, galada izleyeceğim ilk defa. Ama Serdar Akar’a güveniyorum.
- Özene özene gidiyoruz. Ekip çok güzel, çalışan herkes çok tatlı.
* Oyuncuların çok yoğun bir tempoda çalıştığını biliyoruz. Biraz stilden, alışverişten bahsedersek, bunlara ne kadar zaman ayırabiliyorsunuz?
- Ben her türlü vakit ayırabiliyorum (gülüyor). Yorgunluktan ölsem de Akmerkez’in oradan geçiyorsam, “Şuraya bir uğrasam mı?” diyorum. Kadın her türlü zaman yaratıyor alışveriş için. Zaten çok düşkünüm, hep böyleydim.
* Mağazaya girdiniz. Ne kadar zamanda çıkarsınız?
- Uzun zaman harcamak bana göre değil çünkü ben ya alırım ya almam. “Onu mu alsam, şunu mu?” yok bende. Çok iyi bilirim neyin olup olmayacağını. Hayal kırıklığına uğramayacağım şeyleri seçerim.
Garanti seçiminiz ne oluyor genelde?
- Jean, özellikle de skinny. Beyaz tişörtü neredeyse her çıktığımda alırım.
* Mesleğinizden ötürü hep göz önündesiniz. Sokakta insanlar kafasını çevirip sürekli size bakıyordur. Bu giyim-kuşam anlamında sizde bir baskı yaratıyor mu?
- Yaratmaz mı? Her daim özenmek mecburiyetindeyiz çünkü birisinin Twitter’a şunu yazması yetiyor: “Gördüm, paçoz gibi giyinmiş!” Sen o güne kadar çok güzel giyinmişsindir, o gün belki kötü bir seçim yapmışsındır, gider onu yazar. Ben makyaj yapmadan çıkamıyorum mesela.
* Stilinizi belirlerken kimlerden etkilendiniz?
- Galiba ben biraz kendim belirledim. Eskiden okulda bir ‘havalı kızlar’ durumu vardı. Saçlar fönlü, gözlerde siyah kalem, dar kesim gömlek, minicik etekler, altında kolej ayakkabıları ve dize kadar çorap.
Ben bayağı Adidas Superstar’lar, eteğim, üzerinde de erkek gömleğiyle gidip gelirdim. Hip hop’çu gibi bir tarzım vardı.
FASIL ORTAMINA BAYILIYORUM
* Hip hop kültürüne meraklı mıydınız?
- Yo benim için rahatlık ön plandaydı. Ondandır diye düşünüyorum.
* Neler dinliyordunuz o zamanlar?
- Türk sanat müziğinden caza, popa kadar her şeyi dinlerdim.
* O zaman bir fasıl ortamına girdiğiniz zaman...
- Bayılırım, bayılırım.
* Bazı dizilerde şarkı da söylediniz. Sesiniz epey beğenilmişti.
- İçinde bulunduğum işlerde sesimi kullanınca güzel tepkiler aldım. Aslında iddialı olduğum bir konu değildi. Ama şarkı söylemeyi çok seviyorum.
NEREDE OYNUYORDUNUZ SİZİ BİR YERDEN BİLİYORUM
* Çok erken yaşta bu mesleğe başladınız. Ünlü olma psikolojisiyle çabuk barışabildiniz mi?
- İşimi çok severek yapıyorum ama tabii ki zorlukları var. Beni çok sinirlendirdiği anlar oluyor. Ona da pek bir şey söyleyemiyorsun çünkü işimin gereği bu. Olabildiğince normal hale getirmeye çalışıyorum.
Hep sokaktayım, canımın istediği şeyleri yapıyorum. Arayı hiç açmayı istemedim. Benim için ne kadar yakın o kadar iyi. Geldiği yeri de unutmaması lazım insanın en nihayetinde. Kendime sık sık bunu hatırlatıyorum.
* İstanbul’da nerede olmayı seviyorsunuz?
- İstiklal’de yürümeyi çok seviyorum. Annem Cihangir’de oturuyor, onu ziyaret etmek, arkadaşlarımı ve dostlarımı görmek için neredeyse bütün zamanımı Cihangir’de geçiriyorum. Bu semt salaşlığıyla, doğallıyla hoşuma gidiyor.
* Geleceğe dair hayaller kuruyor musunuz?
- Hayallerim hep oldu, hep olacak. Çünkü insanı yüreklendirip motive ediyor.