HÜLYA KOÇYİĞİT: STARLIK DÖNEMİ BİZİMLE BİRLİKTE BİTTİ.
MAGAZİNCİ FOTO GALERİ- Türk Sinemasının usta oyuncusu Hülya Koçyiğit cennetten bir köşe olan evinin kapılarını, GÜNEŞ?in deneyimli yazarları Beş Bir Yerde?ye açtı. Koçyiğit yeni jenerasyon oyunculara nasıl bakıyor. Selim Soydan ile devam eden 45 yıllık evliliğinin sırrı ne? Tarih yazan hangi filminin kopyaları banka kasasında nasıl bulundu?
Nurettin SOYDAN: Hülya Hanım, öncelikle bizi evinizde ağırlama nezaketini gösterdiğiniz için teşekkür ediyoruz.
Hülya KOÇYİĞİT: Öncelikle hepiniz hoş geldiniz. Çok mutlu oldum. Gerçekten böyle sohbetleri yapmayı özlemişim. Bir anda ailemin bireyleriyle uzun süre sonra bir araya gelmiş gibi sevinç kapladı içimi, mutlu oldum. Ne iyi ettiniz de geldiniz, hoş geldiniz.
Nurettin SOYDAN: Sağlığınız nasıl?
Hülya KOÇYİĞİT: Gayet iyiyim.
Şahin BÜYÜKKAYA: Sizi hiç unutmadık ki Hülya Hanım.
Hülya KOÇYİĞİT: Unutmadınız ama bıraktınız!
Şahin BÜYÜKKAYA: Doğal olarak sizlerle iş ve setler nedeniyle buluşuyor ve görüşüyorduk o nedenle.
Hülya KOÇYİĞİT: Haklısınız, benim de bir şeyler üretmem gerekiyordu.
Uğur GÜNERİ: Bazen e rüzgara kapılıp ihmal ettiğimiz oluyor. . Bu da bir gerçek. Tersi de oluyor. Sizler de sahada olmazsanız yeni jenerasyon medya mensupları benim onunla ne işim olabilir diyebiliyor.
Şahin BÜYÜKKAYA: Söz işlerden açılmışken yeni bir projeniz var mı?
Hülya KOÇYİĞİT: Var elbette. Gülşah Film olarak şu anda bir çok proje üzerinde çalışıyoruz. Bana gelen senaryolar var. Üzerinde ciddi ciddi çalışıp son anda bunun sırası değil deyip vazgeçtiğim işler de oluyor. Gülşah Film olarak bir tarihi eseri çekme konusunda tereddütlerimiz oluyor. Ama araştırma ve senaryo çalışmalarımız her zaman devam ediyor.
Şahin BÜYÜKKAYA: Şu anda bir proje olsa hangi tarihi kişiliği oynamak isterdiniz?
Hülya KOÇYİĞİT: Tarihte yer aldığına göre milletimizin üzerince bir etki bırakmıştır o şahsiyet. İnsanların hayatlarında yer etmiş, iz bırakmış kişilerin hayatını oynamak her oyuncu için büyük keyiftir. Yaşıyorlar olsalar da, daha eskilere de gitse tarihi kişileri canlandırmak güzel. Tabi kahramanları canlandırmayı daha çok isterim.
Uğur GÜNERİ: Sizin bir Berrin Menderes projeniz vardı.
Hülya KOÇYİĞİT: Evet vardı. Uzun zamandır rafa kaldırdığım önemli bir proje o. Siyasi hayatımızdan söz ettiği. Bugün de siyasi hayatımız, demokrasi, ileri demokrasiye yönelik çabalar var. Ve bu arada darbelerin kurcalanıyor olması, acaba onu çekme zamanı şimdi mi diye üzerinde konuşuyoruz. O da bu tartışmaları çok mu pekiştirmiş olur. Neticede o da bir darbe dönemini anlatıyor.
Şahin BÜYÜKKAYA: Ama senaryosu hazır değil mi?
Hülya KOÇYİĞİT: Senaryosu iki türlü hazır. Biri dizi film, diğeri de sinema filmi olarak yazıldı. Sinema filmi senaryosunu Allah rahmet etsin Halit Refiğ yazdı. Bunu gerçekleştiremediğimiz için içimde vicdanen bir sızı var.
Uğur GÜNERİ: Bence tam zamanı. Siyasi ortam, konjonktür buna çok müsait. Toplum darbelere karşı ayağa kaldırılmış, bilinçaltı var. Medya üzerinde duruyor.
Şahin BÜYÜKKAYA: Yeni Kuşakta beğendiğiniz oyuncular kim?
Hülya KOÇYİĞİT: Öyle mi? Haklısınız ayrıca. Bir de projenin ismi çok enteresan. Adı, Şeytan Aldatması. Çünkü müthiş bir aldanış hikayesi o darbe dönemi. Yani, siyasilerin aldanış içinde olduklarını gösteriyor. Her tarafa çekilebilir. Siyaseten yapılmakta olan yanlışlar bir tek değiştirecek olan güç vardır o da halk. Sandığa giderek, istediğini veya istemediğinin kararını verecektir. Buna imkan tanımadan askerlerin darbeyle yönetimi değiştirmeye kalkması toplum vicdanında bugün hala sorgulanıyor. Doğrusu da bu değil diyoruz. Biz artık kendi, kendimiz yönetmesini, kendi yöneticilerimizi seçmesini bilelim. Ve bilelim ki biz sandık başında istersek onları istediğimiz zaman indirebiliriz.
İdil ÇELİKER: Sanatçının siyasi olarak net tavır içinde olması mı gerekiyor mu?
Hülya KOÇYİĞİT: Tabii ki. Eğer siyasetin içinde ve bizzat mecliste yer alıyorsan da, sürekli, eleştiren, sürekli toplum yararını gözeten kişi olması gerekir. Eğer siyasetin bizzat içinde değilse zaten görevi gereği, yaptığı sanat gereği bunu yapmalıdır.
İdil ÇELİKER: Birkaç yıl önce Ajda Pekkan ve Sezen Aksu’nun bazı söylemleri oldu yandaş olduklarını ifade eden. Belli gruplardan çokta tepki aldı. Sanatçı aslında muhalif mı olması lazım.
Hülya KOÇYİĞİT: Tabi ki. İktidarda kim olursa, isterse onun dünya görüşüne en yakın parti de olsa, sanatçı mutlaka toplum lehine sürekli eleştirel gözle bakması gerekir. Eksikleri, noksanları, fazlaları göstermesi gerekir. Veyahut talepleri dile getirmesi gerekir. Tabi halkın taleplerini. Çünkü sanatçı halkla çok iç içedir her zaman.
Uğur GÜNERİ: Milletvekilliğini 111 oyla mı kaybetmiştiniz?
Hülya KOÇYİĞİT: 141 oyla. Bunu hiç unutmuyorum.
Şahin BÜYÜKKAYA: Bayağı üzülmüşsünüz?
Hülya KOÇYİĞİT: Ben mi? Hayır tam tersine sevindim. Bu kadar az bir oyla kaybedince vardır bunda bir hayır dedim. Zaten ben film yapabildiğim sürece zaten görevimi yapıyorum. Milletvekilinin yapabileceği bir işten çok daha etkili oluyor benim yaptığım iş, dile getirdiğim konular. Onun için sanatçının dünya görüşünde hümanizm var. İnsan hakları var. İnsana ait olan her şeyin sorumluluğu var. Sadece ülkemizi değil dünya insanını düşünürler.
İdil ÇELİKER: Topluma kulağını gözünü kapatıp belli bir norm içinde yaşıyorsa tepki de çekebilir.
Hülya KOÇYİĞİT: Olamaz. Böyle olmamalı zaten sanatçı. Diyeceksiniz ki siz niçin böyle bir düşünce içindeyken ANAP’tam milletvekili adaya oldunuz. Orada güzel bir neden beni ikna etti. Turgut Özal bizzat kendisi anlattı. O kadar açık ve ileri görüşlü bir insandı ki Turgut Özal. ANAP’ı kurduğu zaman dört eğilimi kucaklamak istiyorum dedi. Sosyal demokratlar da, ülkücüler de, muhafazakarlarda. Ki toplum olarak birbirimiz uyarıp birleşelim düşüncesindeydi. Bireysel değilim toplumsal düşünelim diyordu. Böyle düşünen bir liderin yanında ben çok özgür olabileceğimi düşündüğüm için siyasete girme teklifini kabul ettim.
Şahin BÜYÜKKAYA: Eğer milletvekili olabilseydiniz sizin Kültür Bakanı olmanız garanti gibiydi.
Hülya KOÇYİĞİT: Konuşuluyordu. O birazda Yunanistan’da oyuncu Melina Merkuri’nin Kültür Bakanı olmasından kaynaklanıyordu. Bir sanatçının Kültür Bakanı olması tabi ki anlamlı. Şöyle ki, Spor Bakanının da spordan anlaması gibi.
Uğur GÜNERİ: 007 James Bond film çekiliyor şimdi. İstanbul’da Eminönü’nü kapattılar. 1967 yılında 007 James Bond yine İstanbul’da çekildiğinde, nargileler, hamallar ve Kapalıçarşı vardı. Sonra Topkapı filmi çekildi. Yine nargileler, hamamlar, Saray ve Kapalıçarşı. Aradan 50 yıl geçti yine ülkemizle ilgili aynı temalar. Bizi Ortadoğu ülkesi gibi göstermeye çalışıyorlar. Türkiye olarak bundan bir ders almadık.
Hülya KOÇYİĞİT: Bugün hala hamal varsa gösterirler. Yoksa gösteremezler. Olmayan bir şeyi göstermeye çalışırlarsa hep beraber itiraz edebiliriz. Nargile çok kötü bir şey değil ki. Orda da çok popüler bir şey.
İdil ÇELİKER: Bazı çağrışımlara (Uyuşturucu gibi) yol açtığı için Uğur Bey itiraz ediyor.
Nurettin SOYDAN: Sağlığınız nasıl. Bir ara hayranlarınız üzmüştünüz. Şimdi nasılsınız?
Hülya KOÇYİĞİT: Çok şükür iyiyim. Devamlı kontrol altında olmalıyım. Ve kendime dikkat etmeliyim. Artık dikkatli yaşamak zorundayız.
Şahin BÜYÜKKAYA: Sinemada 200 film çektiniz sanırım.
Hülya KOÇYİĞİT: Tam geçmedi ama 200’e yakın.
Şahin BÜYÜKKAYA: Sizin Kurbağalar filminiz yurt dışına satılan ilk Türk film olmuştu. Ödül de kazandınız. Yabancı kanallarda oynadı hatta. Ne hissetiniz?
Hülya KOÇYİĞİT: Evet. Ben ödül almaya gitmiştim Fransa’ya. Müthiş bir gurur hissettim. Bir şeyin ilklerini yaşıyor olmak, önderliğini yapıyor olmak keyifli bir şey. Derman da Şam’da ödül kazanmıştı.
Şahin BÜYÜKKAYA: Yeni kuşak sinemacıların filmlerini izliyor musunuz?
Hülya KOÇYİĞİT: Evet genellikle izliyorum.
Şahin BÜYÜKKAYA: Dizileri izliyor musunuz?
Hülya KOÇYİĞİT: Dizilerin hepsini izlemesem de hepsiyle ilgili fikrim oluyor elbette.
Şahin BÜYÜKKAYA: Yeni yeni tanımlamalar yapılıyor oyuncularla ilgili. Hülya Koçyiğit’in, Türkan Şoray’ın tahtına oturacak gibi.
Hülya KOÇYİĞİT: O veliaht lafını sevmiyorum. Bana da soruyorlar valiahtınız kim olacak diye. Ayrıca ben mi karar vereceğim onun kim olduğuna.
Şahin BÜYÜKKAYA: yeni oyunculardan en yetenekli kimi görüyorsunuz?
Hülya KOÇYİĞİT: Erkeklerde içinde çok beliğin olarak Kenan İmirzaloğlu, Kuzey Güney’deki Kıvanç Tatlıtuğ çok da severim kendisini. Yetkin Dikinciler’i beğenirim. Haluk gelmiş geçmiş en iyi aktör. Ayrıca Yiğit Özşener mükemmel bir oyuncu. Bizler Hollywood anlayışıyla star olarak yetiştirilmiş insanlarız. Artık o dönem bitti. Artık yeni oyuncular bir star olarak değil yetenekleri oranında, oyunculuklarıyla alkışlayacağız. Önemli olanda budur. Bu oyuncular, karaktere verdikleri önemle, oyunculuklarıyla, iş ahlakıyla alkışlanacaklar ve eleğin üstünde kalmayı başaracaklar. Bizim dönem şartları, starlık bitti. Geçtiğimiz günlerde sinema tarihçisi Burçak Evren açıkladı. Sinemanın son starı Hülya Koçyiğit diyor. Nasıl olabilir. Benden sonra Müjde Ar, Hülya Avşar var dedim. Dedi ki onların starlıkları başka mecrada var.
Uğur GÜNERİ: Doğru bir saptama Burçak Evren’in siz dört tane stardınız. Hülya, Fatma, Türkan ve Filiz Akın.Bana göre de beşinci olmamıştır.
Hülya KOÇYİĞİT: Müjde’nin gelişi reklamla ve diziyle olduğu için medyanın starı olabilir.
Hülya Avşar da medyanın popüler yaptığı isim.
Uğur GÜNERİ: Erkelerde de Ayhan Işık vardı. Şimdi saydığımızda Kadir İnanır Tarık Akan diyebiliyoruz hemen. Çok yetenekli oyuncu yok mu, var. Ödül kazanan da var. Ama starlık başka bir şey.
Hülya KOÇYİĞİT: Demek ki sinemada Tarık’tan sonra star yetişmedi. Haluk Bilginer müstesna bir aktör. Adama akıllı bir aktör üstelik.
İdil ÇELİKER: Size starlığı nasıl aşıladılar. Ne yaptılar da siz bunu hissetiniz. Halkın içinde gibi görünebilirdiniz ama aslında değildiniz. Bizler sizin hayatınıza pek fazla hakim olamadık.
Hülya KOÇYİĞİT: İlk kez böyle bir soru ile karşılaşıyorum. Bu senin ismine sinemaya giden, gişeye para verip hasılat bırakan seyirci belirliyor bunu. Bir sinemaya Türkan Şoray’ın, birine Hüla Koçyiğit’in filmini koyuyorsun. Konu o kadar önemli değil. Bu isimler, çok emek harcanmış, iyi kotarılmış bir çok filmden kat be kat fazla ilgi görüyor. O zaman o star oluyor.
İdil ÇELİKER: Şimdi de gişe yapan çok film var ama star oyuncu çıkmıyor, olamıyorlar.
Hülya KOÇYİĞİT: Şu anda çok gişe yapıyor dediğiniz Şahan var, Cem Yılmaz ve Ata var.
Bu saydığımız üçü de sinema yaparak bu starlığa ulaşmadılar. Onların da geliş yönleri televizyon ve medya. O nedenle bugünün starları medya starları diyoruz. Sinemanın starı ayrı bir şey.
Şahin BÜYÜKKAYA: Bayanlar için isim vermediniz ama şöyle bir gerçek var. Dizi varken bir kadın oyuncunun yıldızı parlıyor. Dizi bitince de unutulup gidiyor. Ama sinema oyuncusu için bu öyle değil.
Hülya KOÇYİĞİT: Sinema kalıcı bir eser. Tüketilen, bir kere kullan at Bir kere kullan at bir şey değil. O nedenle daha önemli. İnsanlar para biriktirip, evlerinden kalkıp sinemaya film izlemeye gidiyorlar. Ama televizyonu evinde rahat rahat izlediğin için değeri kalmıyor. TV seyircinin işini kolaylaştırıyor. Ertesi yıl TV’de seyrettiğini izleyici unutabiliyor. Ama film 20 ya da 40 sene sonra karşısına çıktığı zaman yine oturup izleyebiliyorsun.
Nurettin SOYDAN: Sizler hep isimlerinizle anıldınız. Ama bugünün TV yıldızları rolüyle anılıyor. Size garip geliyor mu?
Hülya KOÇYİĞİT: Gelmiyor. Farklı bir dönemde yaşıyoruz. Oyuncuların adıyla değil de TV’deki rolüyle anıldığı bir dönem. Az önce de dediğimiz gibi televizyon sinema farkı bu.
Uğur GÜNERİ: Biz sinemaya gittiğimiz zaman izlemeye değil, bütünleşmeye gidiyorduk.O nedenle starlık o dönemde kaldı. Empati yapıyorduk. Kendimizi o kadın ya da erkek oyuncunun yerine koyuyorduk. Ama benim çocuğum o duyguyla gitmiyor şimdi sinemaya. Vakit geçirmeye gidiyor. Siz 10 sene film yapmayın yine rahat yürüyemezsiniz yolda. Starlık bu işte. Bu arada geçen gün bir açıklamanız olmuştu. Zügürt starlar diye. Biraz açar mısınız bunu?
Hülya KOÇYİĞİT: Ben bunu acındırmak için söylemedim. Tam tersi bugün oyuncuların yüksek paralar aldığını söylediler. Ben de mutlu oldum, helal olsun demek için ifade ettim. Bugün ki oyuncuların yüksek paralar alması benim hoşuma gidiyor. Mesleğim adına keyif duyuyorum. Onların daha profesyonel olması lazım elbette. Bizler mesleğimizin haysiyetini hep korumaya çalıştık. Onların bugün buralarda bunu yapmalarında bizim de katkımız olduğunu düşünüyorum.
Şahin BÜYÜKKAYA: Kız yapım şirketinde senaryodan çok para hesaplıyor. Ben dizi başına kazandığım parayla şu daireyi alabilirim hesapları içinde. İş oraya gitti
Hülya KOÇYİĞİT: Bu sadece bizim meslekle ilgili değil. Bu yeni dünya düzeni. Duygudan daha çok maddenin öne çıktığı bir dönemdeyiz. Her meslek grubu için geçerli bir durum.
Uğur GÜNERİ: 80 sonrası Türkiye’nin durumu.
Hülya KOÇYİĞİT: Çocuklarımızı okutuyoruz, canımız çıkıyor işte bu nedeni de girip bir yere iyi para kazanması. Dünyanın düzeni bu oldu. Mutluluk dediğin şey nedir yani parayla mı oluyor. Ben evime gidip çoluğum çocuğumla baş başa kaldığımda, mutfağa girdiğimde o mutluluğu fazlasıyla yaşıyorum.
İdil ÇELİKER: Orta sınıf kalmadı. Aşağıdakiler yukarıdakiler var. Biz eskiden hepimiz aynı eşofmanı giyerdik. Şimdi marka dönemi daha önde. Biz çocuklarımıza hangisinin daha değerli olduğunu anlatamıyoruz.
Uğur GÜNERİ: Toplumsal eleştiriler çok göze sokuldu. Hem muhafazakar kesimden geliyor bu hem de diğer kesimlerden.
Hülya KOÇYİĞİT: Dünya listelerinde dolaşsınlar ama bu kadar da fakirlik olmasın.
Nurettin SOYDAN: Eski kuşak oyuncular arasında devam 45 yıldır eden bir evlilik sizin Selim Soydan ile yaptığı evlilik kaldı? Şimdi evlilikler neden uzun ömürlü olmuyor? Bunu sırrı nedir.
Hülya KOÇYİĞİT: Artık tüketime dayalı bir dünyada yaşıyoruz. Her şeyi tüketiyoruz. Her şeye, dostluğa, aşka, sevdaya tüketilip atılacakmış gibi bakıyoruz. Daha baştan hesaplı kitaplı giriyor. Ben bu evlilikten ne menfaat sağlayacağım diye giriyor. Ticari evlikler oluştu. Veya toplumsal statümü belirlesin evliliğim diyor.
Şahin BÜYÜKKAYA: Örnek vermek gerekirse Şahnaz Çakıralp’ın evlliliğinde boşanırken bile anlatılmayacak sırlar kalmadı. Hepsi bir bir ortaya döküldü
Hülya KOÇYİĞİT: Çok çirkin. Ve bütün bunlar göz önünde yaşanıyor. Biz bunları kaldırabilecek olgunlukta insanlarız. Ama gençlerimiz ve insanlarımız var. Onların değerlerini oluştururken de onlara çok büyük kötülükler yapıyoruz böyle davranarak.
Uğur GÜNERİ: Ben eski filmleri sürekli izliyorum. Susuz Yaz’ın orijinali kayıp mı?
Hülya KOÇYİĞİT: Değilmiş meğerse. Ben de bunu Fatih Akın’dan öğrendim. Fatih Akın benim gözbebeğim. Çok iyi bir yönetmen çünkü. Dünya Film Vakfı’nın bir üyesi. Bunlar, ülkelerin hazine değerindeki filmlerini alıp yenileme işlemi yapıyorlar. Sanki bugün çekilmiş bir siyah-beyaz film haline getiriyorlar. Beni Cannes Filmine davet etti. Susuz Yaz’ın galasına yapacaklarmış. Müthiş bir şey. Metin Erksan Susuz Yaz’ın o kaçırılış hikayesinden beri Ulvi Beye karşı tepkiliydi gelmedi. Beni sen temsil et dedi gelmedi. Ben filmi izlediğim zaman gözlerime inanamadım. Nasıl olur da bu kadar iyi bir teknik böyle bir yönetmenlik olur. Metin Erksan’ın ne kadar güçlü bir yönetmen olduğuna bir kez daha tanık oldum. Fatih Akın beni galaya davet etmeseydi “Susuz Yaz”ın başına gelenleri öğrenmeyecektim. Yıllar önce kaybolduğunu sandığımız filmin pozitifleri aslında İstanbul’da bir bankanın kasasında durduğunu ve orada bulduklarını söyledi.
Şahin BÜYÜKKAYA: Niye bankanın kasasında. Haciz mi edilmiş?
Hülya KOÇYİĞİT: Hiç bilmiyorum. Demek ki kaçırılan filmin pozitifleriymiş.
Şahin BÜYÜKKAYA: Erol Taş’ta çok iyi oynamış filmde.
Hülya KOÇYİĞİT: Evet müthiş oynamıştı. Canım benim nurlar içinde yatsın.
İdil ÇELİKER: Türkan Şoray yıllar sonra albüm yapma kararı aldı. Destekliyor musunuz?
Hülya KOÇYİĞİT: Ben desteklerim. Biz çok uzun yıllar sahneye çıkma kararını verdik ama o karar verememişti. Belki de hepimizden daha güzel söyleyecek. İçinde kalmasın, albüm yapsın isterim. İçindekini dışarıya çıkarsın.
İdil ÇELİKER: Sizin Türkan Şoray ile oynadığınız bir dizi vardı çabuk bitti.
Hülya KOÇYİĞİT: Dışarıdan uyarlamaydı. Öyle laflar vardı ki yapamadık olmadı. Diyaloglar bile değişmeyecekti. Bizde çok yadırgadı seyirci.
İdil ÇELİKER: Tekrar birlikte oynamayı düşünür müsünüz?
Hülya KOÇYİĞİT: Ben onları çok sevdiğim için her zaman oynamaktan keyif duyarım.
İdil ÇELİKER: Vehbi yazmıştı. Eski oyuncuları TRT’ye dahil edip para kazanmaları için bir proje yapılacakmış.
Hülya KOÇYİĞİT: Çok memnun olurum böyle bir işten. TRT yapabilir.
Uğur GÜNERİ: İzmir’de fuarda kimlerle yarıştınız?
Hülya KOÇYİĞİT: Zeki Müren, Emel Sayın, Muazzez Abacı, İbrahim Tatlıses, Bülent Ersoy.
Nurettin SOYDAN: Zeki Müren ile unutamadığınız bir anınız var mı?
Hülya KOÇYİĞİT: Ben Zeki Müren’e hayrandım. Benim amacım assolist olarak sahneye çıkmaktı. Bunu Zeki Müren ile paylaştım. Zeki Müren buna ne gerek var dedi. Ben de halk burada olmamı istiyor dedim. O da peki dedi. Güzel bir ahbaplığımız vardı. Sahneye çıkmadan önce kendisine gidip böyle bir karar aldım ne dersin dedim. Assolist olarak çıkmak istiyordum dedim. Bana zoru seçtiğimi söyledi. Solist ol, assolist olmana ne gerek ne gerek var diyerek uyarmak istedi. Ben de bu kadar talep var hissediyorsun dedim. Sinemada öyle bir yerdeyim ki halk burada olmamı istiyor, başka türlü yapamam. Bu sorumluluğu alacağım dedim Zeki Müren’e.. Peki o zaman başarılar diliyorum demişti. Bana bir resmini verdi. Her akşam kulisinde bulunduruyordum.
Nurettin SOYDAN: Bir kıskançlık durumu hissetiniz mi?
Hülya KOÇYİĞİT: Bir kıskançlık mevzusu olmadı. Emel, Muazzez ile çok iyi dostluğumuz var. Ben o tarz şeylere girmem. Abacı ve Emel Sayın çok sevdiğim insanlar. Onlarla kendimi yarıştırmayı 40 yıl geçse düşünmem. Ama her gün bir ay boyunca gazinolar dolup taşıyordu. Onlar ne hisseti bilemem. Fuar ayrı bir dünyaydı. Bir kültürdü herkes için.
Uğur GÜNERİ: Ne yazık ki sanatçıların tavırları bunu bitirdi.
Hülya KOÇYİĞİT: Fahrettin Aslan söylemişti. Gazinoların bitiş nedeni, assolistlerin çok astronomik ücretler istemesine bağlamıştı. Yazık şimdi de ağlıyorlar, gazino yok, iş güç yok diye. Halbuki müzikholler olsa bu durum yaşanmazdı.
BU DÖNEMDE BAŞLASAM BENDEN HİÇBİR ŞEY OLMAZDI
Nurettin SOYDAN: 80’den sonra bir magazin patlaması oldu. Sizin kuşak bundan kendini uzak tuttu. Neden?
Hülya KOÇYİĞİT: Hiçbir zaman günün popüler kadını olmak istemedim. Ben her zaman eserlerimle hatırlanmak isterim. Bu rolü ne kadar iyi canlandırmış desinler isterim. Ben iyi ki bu dönemde mesleğe başlamadım. Adet budur diye araziye göre hareket edemezdim. Bu dönemde mesleğe başlasaydım benden hiçbir şey olmazdı.
İdil ÇELİKER: Hiç estetik yaptınız mı?
Hülya KOÇYİĞİT: Hiçbir zaman estetik olmadım. Ben hala oyunculuk yapabilirim düşüncesiyle yapmadım. İfadesiz kalırım diye. Yaşlı insanda estetik güzel durmuyor. Sahne kadınları için botoks güzel durabiliyor ama dizi oyuncusu için değil.
İdil Çeliker: Geçen gün cenazede dikkat ettim herkesin dudaklarında, yanaklarında dolgular.
Hülya KOÇYİĞİT: Hiç güzel durmuyor. O zaman yaptırmam daha iyi.Cildimle sarkıklığımla, çizgilerimle ben neysem oyum. Çok güldüğüm için en çok gözaltı çizgilerim çok belirginleşti.
Nurettin SOYDAN: Kızınız, torunlar onlarla nasıl geçiyor hayat?
Hülya KOÇYİĞİT: Aslışah geçenlerde bir karar almış. Ben aileme yük olmak istemiyorum, kendi paramı kendin kazanmak istiyorum diye Alaçatı’da 7 odalı bir butik otel açtı. Neslişah şirkette çalışıyor pazarlama üzerine. Annesi Gülşah iç alım satım ve personelle ilgileniyor. Ender de otellerin inşaatlarıyla ilgileniyor. Ailece hizmet sektöründeler.
İdil ÇELİKER: Toplumda bir şeyler çok hiddetli hala geldi. Çocukları yetiştirirken neler öneriyorsunuz.
Hülya KOÇYİĞİT: Ne dersem diyeyim. Onlar yaşanarak öğreniyor. Tabi ki bir ailenin içinde yetişiyorlar. Ailenin belirli ilkeleri var. Şunlar yapılır, bunlar yapılmaz. Dedelerinin zarafetini görüyorlar. Tabi ki onların gözünde de bir erkek imajı beliriyor. Dedeleri ve babalarının karizmalarından etkileniyorlar. Sadece görgüleri ile ailenin içinde aldıklarıyla bir kişilik buluyorlar. Çok fazla bir şey yapamıyorsunuz.
İdil ÇELİKER:Artık dost bulmak çok zor?
Hülya KOÇYİĞİT: Güvensizlik duygusu içinde olmak ne kadar acı bir şey. İnsana yakışmayan bir şey. Ben çok peşin yargılıyım. O beni kıskanacak mı, arkamdan mı konuşacak diye yaşayamam. Birkaç hata olabilir ama gerisi gelirse biter.
Nurettin SOYDAN: Selim Bey ile hiç kavga etmiyor musunuz?
Hülya KOÇYİĞİT: Kavga ediyoruz, münakaşa ediyoruz. Küsüyoruz. Bir yarım saat sonra unutuyoruz. Selim ile tartışmalarımız genelde çocuk büyütürken oldu.
Nurettin SOYDAN: Gülşah’ın da evliliğinde sizi model almış gibi. Hiç size böyle bir itirafta bulundu mu?
Hülya KOÇYİĞİT: Hayır öyle bir konuşmamız hiç olmadı.Bana anne evliliğin başlangıcında çok korkuyordun. Endişelerin vardı. Hala aynı düşünüyor musun der bana. Ben de hayır evladım, sen çok önemli bir şey başardın derim Gülşah’a. Her baba yiğit başaramaz. Zoru başardı. Onların bu halinden çok memnunum. Çok genç yaşta evlenmesine rağmen harika bir evlilik sürdürdü.
Şahin BÜYÜKKAYA: Ünlülerin bir çoğunda bir mutsuzluk var. Örneğin Hülya Avşar’ın kızı geçen gün mağazada bir arkadaşının saçını yolmuş. Siz çok iyi yetiştirdiniz Gülşah’ı.
Hülya KOÇYİĞİT: Acaba ben mi yetiştirdim, Gülşah kendimi yetişti. Bunu cevabını veremiyorum. Bir çok noktada hep Selim devreye giriyordu. Çok özverili bir baba oldu. Beni tamamladı, benim eksikliğimi hiç hissettirmedi.
İdil ÇELİKER: Hiç sır tutar mısınız?
Hülya KOÇYİĞİT: Ben cır cır konuşurum. Sır tutmam. Varsa da söylemişimdir. Sır tutmayı sevmem.
İdil ÇELİKER: Bazı sanatçıların eski olayları ısıtıp ısıtıp yeniden gündeme getirmesini nasıl buluyorsunuz?
Hülya KOÇYİĞİT: Bu bir değeri anımsamak, hatırlamak adına yapılırsa sorun yok. Ancak sırf gündemde kalmak için eski defterlerin açılması hiç hoş değil.
Şahin BÜYÜKKAYA: Emel Sayın ölmüş kocası için beni dövdü açıklaması yaptı.
Hülya KOÇYİĞİT: Keşke vaktinde söyleseydi bunu. Ya hiç söyleme ya da vaktinde açıkla ki cezasını alsın.
Şahin BÜYÜKKAYA: Sizi en duygulandıran filminiz, rolünüz hangisiydi?
Hülya KOÇYİĞİT: Aslında gerçekten beni etkilemiş üzerimde bir müddet o duygularla düşündüren filmlerim çok var. Bir tane diyemiyorsunuz. Selim ile beraber yaptığımız Derman, Firar, Kurbağalar çok güzel projeler. Bazılarını tekrar izlediğimde gözlerim doluyor. Vay be ne güzel kadınmışım da diyorum. Firar benim için çok önemli.. O dönem çok üstüme gelindi. Sanatçıysan soyunacaksın yatağı da gireceksin diye. Ben yapmak zorunda değilim. Dişilikle öne çıkmak gibi bir anlayışım yok. Kendimi öyle bir yere koymadım. Selim bu konuda taktir edilecek bir insan. Ne sahneye çıkarken, ne filmlerde bir tepki gösterdi. Seven insan zaten böyle bir şey yapmaz. Benim o dönem çıkış nokta şu oldu. Sürekli cinsellik ön plandaydı. O zaman dedim ki, kadının cinsellik yönünden çok Türkiye’nin insanlık sorunu var. İşte bu filmler o şekilde çıktı.
İdil ÇELİKER: Gençlere tavsiye eder misiniz oyunculuğu
Hülya KOÇYİĞİT: Tavsiye edemem. Ancak gönlünde oyunculuk ateşi yanıyorsa bu işi yapabilir. Burada beden dışında psikolojik olarak da yoruluyoruz.
İdil ÇELİKER: Geçen gün Serdar Ortaç ben yoruldum dedi. Sizde böyle bir şey var mı?
Hülya KOÇYİĞİT: Şöhret olana kadar yapılmadık şeyler yok. Ondan sonra da basın izlenilmesinden rahatsız olunuyor. Şöhreti taşımak zor bir şey. Şöhretli kalmak, şöhreti korumak, onlardan yararlanmak zor. Emelin sadece şöhret olmaksa tabiî ki yorulursun.
Nurettin SOYDAN: İçinizde ukde olarak kalan ve yapamadım dediğiniz bir şey var mı?
Hülya KOÇYİĞİT: Film olarak tabi ki var ama öbür türlü çok şükür…
Uğur GÜNERİ: Ya Zeki Demirkubuz ile ya Nuri Bilge ile ya da Semih ile bir film projesi olsa?
Hülya KOÇYİĞİT: Semih yumurta bal ve süt’ü yapması olmadı. Halbuki ilk filmi müthişti.
Uğur GÜNERİ: Son yıllarda ödül filmler en fazla 20 bin gişe yapıyor ama sizin dönemizde böyle olmuyordu şimdi ne değişti.
Hülya KOÇYİĞİT: Seyirci faktörü bu. Bakış açısı değişti.