?İLİŞKİLERİMDE KONTROLÜ ELDEN BIRAKMAMAYA ÇALIŞIRIM?
Romantik Komedi?nin komik ve seksi kızı Sinem Kobal: ?İlişkilerimde çok duygusalım. Genel olarak kontrolü elden bırakmamaya çalışan bir yapım var. Bununla birlikte çok romantiğim de?
Vizyondaki "Romantik Komedi" filminin başrol oyuncularından Sinem Kobal, Bebek Otel'in yağmurdan ıslanmış balkonunda upuzun paçalarının ıslanmasına aldırmadan poz veriyor. Yaşı 22, dizi ve sinema sektöründe çalıştığı yıl sayısı dokuz.
13 yaşında rol aldığı "Dadı" dizisiyle tanınan, lise dizilerinde oynayan, birkaç ay önce sona eren "Selena" dizisiyle çocukların sevgilisi haline gelen Kobal "Romantik Komedi"de ilk kez yaşından büyük birini oynuyor. 26 yaşındaki fırlama metropol kadını Didem'i. Bu rolle kariyerinde yeni bir sayfa açtığını ve bundan sonra da değişik tarzda rollerle yoluna devam edeceğini söylüyor.
Gençlerin yaşam tarzıyla en çok örnek aldığı kız seçildiği için olabilir, Kobal Galatasaray'ın kaptanı Arda'yla ilişkisi hakkında tek bir laf etmek bile istemiyor.
Film, "Sex&The City" dizisine benzetiliyor. Katılıyor musunuz bu fikre?
"Romantik Komedi"nin, "Sex&The City" serisine tek benzeyen yanı görüntüsüyle, içeriğiyle Hollywood yapımlarını aratmaması olabilir. Filmin afişini görenler ilk anda yabancı film sanıyor.
Filmin senaryosu bugüne kadar batının gözünden izlediğimiz romantik komedi filmlerini bizim gözümüzden izleyiciye sunuyor. Kadın-erkek ilişkilerini ve aşkı bizden olaylarla, diyaloglarla izleme fırsatı sağlıyor. Onların kurduğu aşk ve ilişki cümleleri yerine bizim kurduğumuz cümleler, onların yaşam tarzları yerine bizim yaşam tarzımız var "Romantik Komedi"de. "Kadınlar aralarında ne konuşuyor?" diye merak eden erkeklere ya da "Erkekler yanlarında biz yokken neden bahsediyor?" diye soran kadınlara tüyolar veriyor film.
"Dadı'dan beri beni takip eden, beraber büyüdüğüm bir nesil var"
"Selena" dizisinden beri sizi takip eden çocuk hayranlarınız fırlama metropol kadını Didem rolünü nasıl karşılıyor?
"Romantik Komedi"nin yaş sınırı koyulmadan vizyona girmesi herhalde en çok beni sevindirmiştir. Çünkü böylece çocuk hayranlarım filmi izleyebiliyorlar. Onlardan Didem rolü ile ilgili olumsuz bir eleştiri almadım. Aksine yeni rolümü sevdiler. Beni takip eden en sadık kitle çocuklar. Bugüne kadar beni hiç yalnız bırakmadılar. Bir de dokuz yıl önce rol aldığım "Dadı"dan beri beni takip eden beraber büyüdüğüm bir nesil var. Bunu düşünmek bile bana fazlasıyla çalışma şevki vermeye yetiyor.
Didem kafasına koyduğunu yapıyor, âşık olduğu adamı elde ediyor. Siz de kafasına koyduğunu gerçekleştirmezse rahat edemeyenlerden misiniz?
Saçma heveslere kapılıp "Bunu yapacağım, elde edeceğim" ısrarını sürdürmem. Ama kafamdaki hedef mantık çerçevesindeyse peşini bırakmam.
"Kilo almış, saçının rengini değiştirmiş bir karakteri oynamak isterim"
Set ortamı nasıldı?
Kalabalık bir ekip olmamıza rağmen ego savaşı yaşamadan tamamladık filmi. Set ortamı çok neşeli, uyumlu ve keyifliydi. Senaristinden yönetmenine, oyuncularından set ekibine tam bir ekip işiydi. Herkes işini çok sahiplenmişti. Filmin beklentilerin üzerinde bir sayıda izleyiciyle buluşmasının nedeni bu enerjinin seyirciye geçmesi bence.
Bu film sizi, dizilerin "tatlı küçük kızı" rollerinden kurtarıp romantik filmlerin yeni kadın oyuncusuna dönüştürebilir mi sizce?
"Romantik Komedi"nin Didem'i 26 yaşında. İlk defa bu yaşta bir kadını canlandırdım. Daha önce rol aldığım "Okul" ve "Ayakta Kal" filmlerinde lise öğrencisiydim. Oyunculuğa çocuk yaşta başladığım için bana gelen roller hep yaşıma çok yakın ya da birkaç yaş küçük roller oldu. Şimdi 22 yaşındayım ve oynayacağım rollerin yelpazesi genişledi. Film teklifini aldığımda ve senaryoyu okuduğumda "O rollerden çıkıp yeni tarzda rollere geçişim bu filmle olabilir" dedim. Şimdi hislerimde yanılmadığımı görüyorum.
Bundan sonrası için daha başka rollerde seyirci karşısına çıkmak istiyorum. Mesela kilo almış, saçlarının rengini değiştirmiş bir karakterle, köylü bir kadınla...
Bizdeki çocuk oyuncuların kariyerlerini uzun yıllar sürdürmesi pek rastlanılır bir şey değil. Sizinki dokuz yıldır devam ediyor. Nasıl oluyor bu? Biraz şans biraz da çalışmakla mı?
Şansım bu kadar yıldır yaver gidiyor olamaz (Gülüyor). İşimi çok ciddiye alırım, çok çalışırım. Sanırım bunların etkisiyle dokuz yılı tamamladım.
"Kız kıza dedikodu yapar, erkekler hakkında konuşuruz"
Filmdeki kızlar bir araya geldiğinde erkekleri çekiştirip duruyor. Siz kız arkadaşlarınızla bir araya geldiğinizde ne yaparsınız?
Bazen biraz abur cubur eşliğinde film izleriz, bazen de scrabble oynarız. Ya da dedikodu yaparız, ilişkiler hakkında konuşuruz.
Siz ilişkilerinizde ne kadar romantiksiniz?
Ben çok duygusalım. Genel olarak kontrolü elden bırakmamaya çalışan bir yapım var, bununla birlikte çok romantiğim de. Duygusallığım hayatta bazen bana sorun çıkarsa da mesleğimde bana çok yardımı dokunuyor. Farklı duyguların içine çok çabuk girebiliyorum.
Neden kontrolü elden bırakmazsınız? Geçmişteki kalp kırıklıklarınız yüzünden mi?
Hayır, nedense otokontrolü yüksek biriyim. Belki de bu Aslan burcu olmamdan kaynaklanıyor.
"Filmdeki karaoke sahnesindeki gibi barın üzerinde şarkı söylemeye utanırım"
Didem filmin bir sahnesinde sarhoş olup barın üzerine çıkıyor ve karaoke yapmaya başlıyor. Tüm kulüp onu izliyor. Siz bu otokontrolle gerçek hayatta böyle bir işe kalkışmazdınız herhalde...
Asla yapamam. Sevdiğim ve tanıdığım insanların yanında rahat davranırım ama kimsenin beni tanımadığı bir ortamda barın üzerine çıkıp bağıra çağıra şarkı söylediğimi düşünemiyorum. Utanırım. "Romantik Komedi"yi çekerken en korktuğum sahne o karaoke sahnesiydi. Bir taraftan sarhoşmuş gibi yaparken bir yandan şarkı söylemem ve dans etmem gerekiyordu. Normalde içki içen biri bile değilim. Sinema perdesi o kadar büyük bir ekran ki hiçbir hatayı affetmiyor. Sen "Ne yapıyorum ben?" tereddütüne düşersen izleyici bunu fark eder. Neyse ki korktuğum başıma gelmedi, filmin en çok beğenilen sahnelerden biri oldu o sahne.
Ne kadar sürede çekildi filmin bu çok konuşulan sahnesi?
Dört saatte tamamlandı. Çekim ekibi halinden memnundu ve eğleniyordu. Bense sonlara doğru dayanamayacak hale geldim.
"Arkadaşlar artık ayakta duramıyorum" dediğimi hatırlıyorum.
Film, montajı tamamlanıp vizyona girdiğinde siz kendinizi beyazperdede izlediğinde ne hissediyorsunuz? Gönül rahatlığıyla mı izlersiniz, kendinizle ilgili detaylarda kaybolur musunuz?
Heyecan, korku, tedirginlik, mutluluk gibi pek çok duyguyu aynı anda tadıyorum beyazperdede kendimi ilk kez izlediğimde. Oyunculuğumu eleştiririm kendi kendime. Pembe gözlüklerle bakamam.
Küçük yaştan beri kendi paranızı kazanıyor olmanız ve giderek popülerleşmeniz hiç mi şımartmadı sizi?
Bilinçli bir aileye sahip olmak şansımdı. Beni hep korudular, kolladılar. Benim kazandığım para hiçbir zaman benim param olmadı, her zaman bizimdi.
Oyunculuğa ilk başladığınızda bir pedagoga gidip şöhreti kaldırma konusunda yardım aldınız mı?
Çocuk oyuncular için en zor taraf büyürken geçiş rolleri bulmanın nadirliğidir. Bu süreç içinde yaşayacağınız bunalım sizi meslekten kopmaya kadar götürür. Bu benim başıma gelmedi. O dönemi iyi bir şekilde atlattım. Belki gitmek lazımdı pedagog ya da psikologa ama ben gitmedim. Ama şimdiki çocuk oyunculara tavsiyem yardım almaları. Mesela bir aile çocuğuna çok düşkünse çocuk şımarabiliyor. Ünlü olduktan sonra pek çok kişinin ilgisi büyük sorunlar çıkarabilir.
"Yaşam tarzımla gençlerin en çok örnek aldığı kız seçildim"
Annenizle birlikte rol aldığınız reklam filminin yeni versiyonu gösteriliyor televizyonda. Anne-kızlı çekim markayı memnun etti mi?
Kontrat bir senelikti, yeniledik. Bu projede yer alma nedenim şirketin yaptığı araştırmada gençlerin yaşam tarzıyla en çok örnek aldığı kız seçilmemdi. Marka reklamda annemle birlikte oynamı istedi. Annem pek gönüllü değildi ama "Güzel bir anı olacak" diyerek annemi ikna ettim. Sokakta birlikte yürürken eskiden benden imza alırlardı, şimde annemden de imza istiyorlar.
Zayıflık aileden gelen genetik bir miras mı? Anneniz de zayıf.
Kesinlikle genetik. Annemle aynı kilodayız. 1,67 boyunda, 52 kilo annem. Ben de 1,70 boyundayım, 52 kiloyum. Galiba metobolizmamız hızlı çalışıyor.
"Hiç diyet yapmadım"
"Hayatımda hiç diyet yapmadım" da deyin bari, kıskançlıktan çatlayalım.
Hiç yapmadım. Kilo vermem gerekirse abur cuburu kesiyorum.
Spor yapıyor musunuz?
Arada sırada pilatese gidiyorum. Yüzüyorum. Spor salonlarına üyelik aidatı ödeyip sonra hiç uğramayanlardanım ne yazık ki.
Aileniz Karadenizliymiş. Karadeniz kanı var mı sizde?
Bazen fevri davranabiliyorum ama kalp kırmam. Oldu da kırdım, özür dilemesini bilirim.
Röportaja gelirken iki arkadaşım saçınınızı nerede yaptırdığınızı sormamı istedi.
Yıldırım Özdemir'e gidiyorum. "Dadı"da oynarken saçım boyasızdı. "Türk sarışını" diye tabir edilen açık kumraldı. Sonra rengini açtırdım.
Alışverişkolik misinizdir?
Alışverişe düşkün biri değilim. Kıyafetlerimi Tuvana Büyükçınar hazırlıyor. Bugün giydiklerim de onun koleksiyonundan. Setlerde makyaja ve farklı kostümlere doyduğumdan günlük hayatta spor giyinirim.
Arda ile birlikteliğiniz hakkında konuşmuyorsunuz. Neden?
Özel hayatımı konuşmaktan, paylaşmaktan hiçbir zaman hoşlanmadım. Hâlâ da hoşlanmıyorum. Arda ile ilgili soruları cevaplamak bir tepki değil, bir tercih.
Arda'nın sporcu olması nedeniyle kulüpten basına çok çıkmamak konusunda tembihlendiniz mi yoksa?
Alakası yok. Bu ilişkiyi konuşmamak kişisel kararım. Sinem bana kalsın istiyorum. Hakkımızda yanlış şeyler okuyunca üzülüyorum. Bu yüzden bu konuda ağzımı açmamaya kararlıyım. Gerçi ben bir şey söylemezken bana ait olduğu iddia edilen cümleler kuruluyor.
"Oyuncu olmasam daha fazla dövme yaptırırdım"- En son izlediği film "Notebook" DVD'siydi. "Tekrar tekrar izleyebilirim. Çok güzel bir aşk filmi" diyor.
- MP3 player'ında caz, R&B, underground tarzında parçalar var. Şu sıralar en çok Sagopa Kajmer ve Kolera'yı dinliyor. İkisinin de hayranı olduğunu söylüyor.
-Başucundaki kitap "Dahiler ve Aşkları".
-Anne-babasının hediye ettiği nazar boncuklu bileziğin ona uğur getirdiğine inanıyor.
-Ayağında 17 yaşında yaptırdığı minik bir kelebek dövmesi var: "Oyuncu olmasam daha fazla dövme yaptırırdım." Elif Beröz Ünyay-Milliyet