ŞAHİKA GENÇ BİR KADININ YOLCULUĞU?NU YAZDI...
Bloke edilmiş hayatlar, yasaklanmış düşler, tabular gölgesinde bir yaşam?Ve sonunda aşkla gelen ışık, çocuk düşlerine dönüş, mutluluk! Şahika, genç bir kadının özgür yolculuğunu kaleme aldı.
O geceden sonra geçen günler benim için her an başka bir duyguya gebeydi. İlk buluştuğumuz gecenin ertesi akşamı Ateş benim evime gelmiş ve yine muhteşem bir gece geçirmiştik. Bununla beraber ikimizin de aklı çok karışıktı. Güvenli sınırları olan diğer ilişkilerimizin dışında yaşadığımız bu aşk hali, hemen sindirilebilecek bir durum değildi.
Nedendir bilmem, çocukluğumdan beri, her şey çok güzel olduğunda içimde bir korku başlardı. Bu sahip olduğum en güzel şeyi kaybetmek korkusu, o an ki mutluluğumu gölgelemeye başlardı. Ne zaman bozulacak diye korkuyla beklediğimi çok iyi bilirdim. Yine aynı duygu vardı. Bir türlü tam mutlu olamıyordum. Dolayısıyla da beklediğim gerçekleşti. Ateş’in bende kaldığı buluşmamızın ikinci sabahı, her ikimiz de işyerlerimize gitmiştik. Ofis sabahtan boştu. Ben hariç herkes bir toplantıya gönderilmişti. Dün gecenin ruh haliyle kahvemi aldım, masamın başına oturdum, bilgisayarımı açıp günlük rutin mail kontrollerimi yapacaktım ki Ateş’ten gelen mail’i gördüm:
Yelda’m,
Sen müthiş bir kadınsın.
Hayatımdaki en baş aşağı olduğum, şaşırtıcı, güzel bir haftayı geride bıraktım.
Yazdıklarına, sesine, yemeklerine, hayat görüşüne, güzelliğine, kariyerine, yaptıklarına, sakinliğine, benimle konuşma tarzına, uyumuna, hele o güzel gülümseyişine bayıldım da bayıldım. Bana kimse bir haftada bu kadar çok duyguyu bir arada yaşatmamış, bu kadar çok almama izin vermemişti.
Gerçekten müthiş bir kadınsın...
Fakat...
Galiba...
Bana fazla mısın ne?
O’nu unutamıyor muyum ne?
Benden büyük olduğun için mi ne?
Bilmiyorum...
Sanırım ‘sevgili’ olamayacağım seninle.
Ama seninle fotoğraf çekmek, hayatımı paylaşmaya, görüşmeye devam etmek, yemeklerimizi birbirimize anlatmak, sunmak, dinlemek, dinlenmek...İstiyorum...
Nefret ettin mi şimdi?...
Ne yaparsam yapayım beni sevmeye devam edecek misin?
Yüz yüze görüşmek ister misin?
Off, yılları bitirmek kadar zor galiba bunları yazmak.. Bana bunca güzelliği, bir gün sende, bir gün bende yoğunlaştırılmış paket ile hediye eden, hiçbir zararı dokunmamış sana...
Ekrana öylece bakakaldım, nefesimi tuttuğumu başım döndüğünde fark ettim. Rüyamdaki kuyuya düşüyordum galiba. Öylesine hızlı bir düşüştü ki, yazdığı her kelime beni daha da derine çekiyordu. Çığlık atmak istiyordum, boğazımdan ses çıkmıyordu. Ve bir anda hıçkırarak öyle bir ağlamaya başladım ki... Öyle böyle bir ağlama değildi bu. Bulunduğum yeri unutmuştum bir anda. Odaya biri girse çıldırdığımı düşünürdü herhalde.
Haykırarak ve gözyaşlarımdan etrafımı göremez bir şekilde ağlıyordum.
Bana ait olmayan sesler çıkararak ağlıyordum.
Onu düşünerek, yazdıklarını tekrar tekrar okuyarak ağlıyordum.
Resmine bakarak ağlıyordum.
Ağlamamın dozu biraz hafiflediğinde telefona sarıldım. Beni rahatlatacak tek ses, onun sesiydi şu anda.
Aradım. Telefonu açtı. Sesi huzursuzdu.
“Lütfen! Bırakamazsın şu anda! Yalvarırım! Ölürüm beni bırakırsan!” dedim.
Bloke edilmiş hayatlar
Yasaklanmış düşler
Tabular gölgesinde bir yaşam
Ve sonunda aşkla gelen ışık
Çocuk düşlerine dönüş
Mutluluk!
Genç bir kadının özgür yolculuğu...Gerçek aşkı renkli düşlerin içindeydi. Çocukken elinden aldılar. Olması gerektiği gibi bir hayata mahkûm kıldılar. Kendi olamadı. O yüzden darmaduman yaşadı, düşlerini rafa kaldırdı. Ne zamanki bir gecede gerçek aşka çarptı, düşlerini tüm renkleriyle geri aldı. Kim olduğunu düşlerde ve gecelerde yaşadı...