TUĞBA YÜKSEL?İN OTOBÜSÜ
MAGAZİNCİ FOTO GALERİ- Tuğba Yüksel? in Paris- Bernay? da açılışının yapıldığı ?Toplu Taşıma? konulu fotoğraf sergisi, galeri DAODC? ta 5.05.2012 tarihine kadar izleyicileriyle buluşacak.
Fotoğrafçı karelerinde İstanbul’ da toplu taşıma araçlarındaki insan manzaralarını izleyiciye aktarıyor. Akşam saatlerinde çekilmiş, cam arkası insan manzaralarını konu alan fotoğraflar izleyiciye resim tadı veriyor.
Fotoğrafçının İnternet sitesi : www.tugbayuksel.com
OTOBÜS
“Küçükken resim defterime otobüs ve otobüsün camlarından dışarı bakan, gülümseyen insanlar çizmeyi çok severdim. Özellikle şoför çok önemliydi, şapkası kesin olmalı ve direksiyonunu da unutmamalıydım. Ve farlar tabiî ki ve onların üçgen ışıklarıya gördüğümüz yollar…
Fotoğraf makinesi alıp her boş günümde fotoğraf çekmek için Eminönü ve Kadıköy’ de saatlerimi geçirmeye başladım. Her çıktığımda bir veya iki saati toplu otobüs durakları arasında geçiriyordum. Orası bir orman gibiydi, insanlar ağaçlara benziyordu. En doğal halleriyle bırakmışlardı dallarını duraklara ve otobüs koltuklarına… Yalnız olanların rengi yeşil, çift veya kalabalık gruplardaki insanların renkleri maviye dönüktü. O halleri makinemin içine aldığımda soru işaretlerim bir yandan azalırken bir yandan da çoğalmaya başlamıştı.
Önce gündüz çalışmaları başladı. İlk başlarda durakta merakla bana bakan gözlerden ve onlara makinemle bakmaktan çok çekindim. Ama zamanla kimseyi görmemeye başladım. Çünkü zamanım azdı ve hızlı olmalıydım. Durakta yolcu inip binene kadar güzel bir kareyi bulmam, doğru kadraja alıp, gerekli makine ayarlarımı yaparak deklanşöre basmam gerekiyordu.
Bana gülümseyip el sallayanlar (genelde yaşlılar ve çocuklar) , kızdıklarını ifade eden el hareketleri yapanlar ve duymadığım seslerin çıktığı ağız hareketleriyle tepkilerini gösterenler de vardı. Artık bazı yolcuları tanır olmuştum, sabah, uğurladığım yolcuların bazılarının, akşama doğru karşı durağa geçtiğimde dönüşlerine şahit olabiliyordum. Aynı durakta 9.5 saat geçirince akrabalarınızı bile görebiliyorsunuz ya da otobüs içindeki öğrencininiz, dışarıda makinesine bakarak gülümseyen öğretmenini…
Her semtin durağında farklı tepkiler ve her otobüsün farklı ama kendine has yolcusu vardı. 4 numara yolcusuyla 500 T yolcusu da birbirine pek! benzemiyordu. Kırmızı belediye otobüslerinin ve halk otobüslerinin ve yeni yeşil otobüslerin yolcusu nasıl farklıysa, ışığı, camlarının verdiği netlik ve buharlaşma yoğunluğu da fotoğraflara farklı yansıyordu. Zamanla hangi durakta hangi otobüsle nasıl bir sonuca ulaşabileceğimi tahmin eder oldum.
Akşam çekimleri başladı zamanla. İnsanların iş dönüşü yorgunluklarını, karanlığın getirdiği derin dalışlarla kendini bırakmış yüz ve vücutları taşıyan başka otobüslerdi bunlar. İçeriyi aydınlatmaya yetemeyen ışık kendine yakın portreleri aydınlatırken, cama yakın olanları yalnız bırakıyordu. Karanlığın içinde yanan bir ışık ve aydınlanmaya çalışan her şey yüksek İSO ile öyle güzel geçişler yaptı ki renklerde, benim için resim tadı vermeye başladı akşam kareleri. Ve işin içine giren buharlı cam ile Odd Nerdrum portrelerini hatırlatmaya başladı portreler. Küçükken çizdiğim otobüs resimlerinin devamı gibiydi…
Bazen birbirini tanımayan insanlarla kadrajımda hikâyeler oluşuyordu. Öndeki ayakta, koyu takım elbiseli beyaz gömlekli adam cama yakınlaşmış, telefonla konuşurken sağ çaprazında arkada, elinde tespih çeviren adam sinirli bir şekilde, telefonla konuşan adamı süzüyordu. Bu arada bir kadın şaşkın bir ifadeyle boşlukta donmuş, olanlara anlam veremeyerek hikâyeyi tamlanmış oluyordu.
Yaşantılar insanları birbirine yaklaştırdığı kadar uzaklaştırıyor da. Birinin güldüğü bir duruma bir diğeri tepki veriyordu. Genelde mutlu ifadeler yok bu karelerde çünkü yalnızdılar. O kızın o an dinlediği radyodan dj in yaptığı bir espriye gülmesi kalabalık otobüsteki bütün yüzlerin kendisine çevrilmesine neden olacaktı. Veya aklına gelen komik bir hikâyeyi belki yanında bir arkadaşı olsa kahkahalarla paylaşacaktı. Ama şu an değil… İletişimin olmadığı yerde ifade görmek de zorlaşıyor. Dalgın, mutsuz, düşünceli ifadeler daha çok bu yüzden. Yorgun bir yüz, fotoğrafını çektiğimi gördüğünde kendine gelip gülümseyebiliyordu. Yanında bir arkadaşıyla birlikte olanlar ise daha rahat, daha hareketli ve olumlu tepkiler içinde yansıyorlardı…
Ama hepsinin yansıması birbirinden farklıydı…
Durakta otobüs bekleyen yolcuların benden istekleri bu fotoğraflarla insanların çektikleri çileleri yansıtmam doğrultusunda birleşiyor.
Şoförlerden ne yaptığımı anlamlandıranlar, benim çekimimi bitirmemi bekleyerek yardımcı oluyorlardı…
Minibüs şoförlerinin bazıları, hiçbir şekilde tolerans göstermeyerek, çekimini yaptığım kompozisyonun önüne arabalarını çekip bekliyorlardı…
Bu seriyi çalışırken büyük keyif aldım, benim ilk projem ve yeri özel. Fotoğrafa ve ilgili her şeye bakış açımın genişlemesine neden olan önemli bir basamak benim için.
Özellikle kardeşim Nevra’ ya soğuk kış akşamlarında saatlerce durakta bana her konuda yardımcı olduğu için çok teşekkür ediyorum
…ve tüm somut ve soyut her şeye…”
Tuğba Yüksel