BU HABER BAZI ERKEKLERE!
Aile Sağlığı Araştırma Derneği Başkanı Prof. Dr. Halim Hattat?ın verdiği bilgilere göre kronik ağrı kesici kullananlarda sertleşme kaybı görülebiliyor
Son dönemde British Journal of Urology International’da yayınlanan yaklaşık 38 bin erkeği takip eden yeni bir araştırmaya göre sertleşme sorunu riski günde 10 farklı ilaç kullananlarda yüzde 30 oranında artıyor.
Prof. Hattat ağrı kesicilerin yanı sıra cinsel fonksiyonları azaltan bir çok ilaç olduğunun altını çiziyor: “ Bazı tansiyon düşürücü ilaçlar, kalp ritim bozukluğu, yüksek kolesterol, migren, ülser tedavisinde kullanılan bazı ilaçları, bazı idrar söktürücüler, antidepresanlar, bazı hormon ilaçları, rahatlatıcı ve gevşetici ilaçlar, kilo kaybettirici ilaçlar veya pek çok ilaç sertleşme sorununa neden olabilir. Tabii, mesela yaşla birlikte yaşanan sağlık sıkıntıları arttıkça kullanılan ilaçları türleri ve sayıları da artıyor. Bu anlamda ilaçların sayısı da cinsellik üzerinde etkili. Ayrıca prostat, mesane ve rektum bölgesine uygulanan radyoterapi de damar ve sinirleri etkileyebiliyor. Kemoterapinin yan etkileri de olabiliyor.
Prof. Hattat şöyle devam ediyor: “Sayısız hastalıkta cinsel fonksiyonlar etkileniyor. Kalp krizi, kalp yetmezliği, yüksek tansiyon gibi kalp damar sorunları, tiroidin az ya da çok çalışması, karaciğer sorunları, böbrek yetmezliği, MS, Parkinson, Alzheimer hastalığı gibi sinir sistemi rahatsızlıkları, depresyon-anksiyete gibi psikolojik problemler, lupus- romatoid artrit gibi bağışıklık sistemi hastalıkları, kanserler, omurilik lezyonları ya da travmaları, solunum sistemi rahatsızlıkları, uykuda solunum durması (apne) ve daha pek çok rahatsızlıkta cinsel fonksiyonlarda değişimler ve sorunlar oluşabiliyor. Mesela prostat enfeksiyonu olan her iki erkekten biri cinsel sorun yaşıyor.Aslında tüm bu hastalıklar cinsel fonksiyonları üç yönden etkiliyor. Bunlardan ilki var olan sağlık sorununun yarattığı direkt etki.
Yani altta yatan hastalık cinsel cevabın oluşması için gerekli olan damarsal, nörolojik, hormonsal ya da anatomik yapılara zarar verebiliyor. Mesela cinsel bölgeyi etkileyecek sinir sistemi hasarı, damarsal yetmezlikler direk olarak cinsel fonksiyonları azaltabiliyor. Bu hastalıkların ikinci etkisi ise indirektir. Altta yatan hastalığa bağlı oluşacak yorgunluk, ağrı, idrar kaçırma gibi şikayetler cinsel fonksiyonları etkileyebiliyor. Gerçekten de kronik bir sağlık sorunu nedeniyle ağrısı olan bir kişinin yüksek bir cinsel isteğe sahip olmasını beklemek gerçekçi değildir. Bunun yanında bu hastalıkların ilişki üzerindeki etkileri vardır. Hastalar kendilerini cazibelerini yitirmiş hissedebilir, partnerlerinin onları artık beğenmediğine inanabilir. Partnerlerin aşısı korumacı his ve tavırları da hastaları bazen olumsuz etkileyebiliyor.
Eşleri de hastaların cinsel konudaki sıkıntılarını üzerlerine alınıp, suçu kendilerinde arayabilirler. Yani duygusal açıdan çiftin arası açılabilir, bazen ilişki çatışmaları da doğabiliyor. Bu faktörlerin yanında hastalıklar için uygulanan tedaviler de cinselliği etkileyebiliyor. Kronik hastalıklarda medikal tedavilerden, cerrahiye kadar bir dizi tedavi seçeneği uygulanıyor. Tabii bu tedavilerden bazıları cinselliği olumsuz etkileyebiliyor. Örneğin beyin veya omurilik hasarı yaratan bir operasyon sertleşme sorununa yol açabiliyor. Yine mesane, prostat veya rektum bölgesindeki sinirlere hasar veren veya kasık bölgesinde uygulanan cerrahi işlemler, penisin damar yapısını bozan operasyonlarda da sertleşme sorunu görülebiliyor.
Özellikle kronik hastalıkların kontrol altına alındığı dönemlerde hastalar eski yaşam tarzlarına dönmeyi arzuluyor. Bu noktada cinsellik çiftin gündemine tekrar geliyor. Çünkü akut dönemlerde, özellikle uygulanan ağır bir tedavi veya şiddetli ağrı gibi şikayetler varsa genellikle cinselliğe bir dönem ara veriliyor. Bu aradan sonra çift eski cinsel hayatlarına geri döneceklerini düşünüyorlar. Ancak bu noktada cinsel fonksiyonlarda bir değişim fark ettiklerinde şaşırıp, üzülebiliyorlar. Çoğu zaman ne yapacaklarını veya nereye başvuracaklarını bilemiyorlar. Bazı çiftler bu konuyu aralarında dahi hiç konuşmuyor ve hiçbir tedavi arayışına girmeden aseksüel bir yaşamı kabul ediyorlar.
Bu nedenle birinci nokta, kronik sağlık sorunlarında ve ilaç kullanımlarında cinsel fonksiyonlarda meydana gelecek değişimlerin bilinmesidir. Bunlar bilinirse, hasta ve eşi karşılaşacakları sorunlara hazırlı oluyorlar. İkinci önemli nokta ise çiftin iletişimden vazgeçmemesidir. Biz cinsel sorunları çiftin ortak problemi olarak ele alma taraftarıyız. Çünkü bir partnerin sorunu mutlaka diğer partneri de etkiliyor ve hem cinsellik hem de ilişki kalitesi olumsuz etkileniyor. Burada sonuca odaklı, hasta ve eşi için mutluluk yaratacak formüller üretmek önemlidir. Bazen cinsel yaklaşımda ufak bir değişim bile çift için önemli sonuçlar doğurabiliyor. Bir de partnerlerin cinsel sıkıntılarını anlatması ve bu konuda bilgi alması bile rahatlatıcı oluyor.
(Habertürk)