İŞTE İSTANBUL’DA YAZ YAĞMURUNUN AFETE DÖNMESİNİN NEDENİ
Temmuz ortasında İstanbul’u vuran yaz yağmurunun nasıl olup da afet düzeyine ulaştığı merak konusu... Meteoroloji uzmanı Yrd. Doç. Dr. Abdullah Kahraman, havadaki nem miktarı değerlerinin tropikal değerlere yakın olduğunu söyleyerek, "İstanbul’da tüm günlük yağış rekorları eylül ve ekim aylarında gözlenmiştir. Bugünü ilginç kılan, eğer rekor gelecek olursa, temmuzda bunun yaşanması" dedi. Kandilli Rasathanesi Meteoroloji Laboratuvarı Başkanı Adil Tek ise şiddetli yağışlara, kuzeyden gelen serin hava ve yüksek deniz suyu sıcaklıklarının birleşmesi sonucu oluşan ve ’süper hücre’ diye adlandırılan yapıların neden olduğunu söyledi. Tek, İstanbul’a saat 12.00’ye kadar metrekare başına 91 kilogram yağış düştüğünü, bu yağış değerinin son 106 yılın en yüksek 3. yaz yağış değeri olduğunu vurguladı.
Sert bir kışın ardından yaza mevsim normallerinin altında deniz suyu sıcaklıklarıyla başladığımıza dikkat çeken meteoroloji uzmanı Yrd. Doç. Dr. Abdullah Kahraman, "Geçtiğimiz haftalardaki sıcak hava dalgası ile denizler hızla ısındı. Halen Kuzey Ege ve Batı Karadeniz kıyılarında dar bir hat haricinde tüm denizlerimizde sıcaklıklar ortalamalardan bir kaç derece yüksek. Böylece buharlaşma artıyor, yazın kuzeydoğulu rüzgarlarla Karadeniz'den Marmara'ya nem pompalanıyor. Bunlar iklimin değişkenliği içinde doğal. Ama aynı zamanda şu an atmosferin yukarı seviyelerinden temmuz için hayli soğukça bir dalga geçiyor. Bu durum, konvektif fırtınalar için uygun çevre koşullarına katkı sağlıyor. Oluşan konvektif fırtınalar atmosferde farklı seviyelerdeki farklı rüzgarlar sayesinde organize olabiliyorlar ve bu da daha uzun süreli ve etkili olmalarına yol açıyor" diye konuştu.
SİSTEM YAVAŞ İLERLİYOR
Yrd. Doç. Dr. Kahraman, gökgürültülü fırtına hücrelerinin hareketinin yavaş kalmasının da yağışın etkisinin daha şiddetli hissedilmesine yol açtığını söyledi.
Yrd. Doç. Dr. Kahraman, "Sistem yavaş ilerlediğinde belli bir bölge üzerinde çok daha fazla yağış bırakmış oluyor. Normalde 10-15 dakikada şiddetli yağış alan bir nokta bu tip durumlarda saatlerce bu yağışa maruz kalabiliyor. 9 Eylül 2009'da 31 kişinin yaşamını yitirdiği selde de böyle olmuştu. İstanbul'da tüm günlük yağış rekorları eylül ve ekim aylarında gözlenmiştir. Bugünü ilginç kılan, eğer rekor gelecek olursa, temmuzda bunun yaşanması. İklim değişikliğine dair çokça yorum gelecektir, ama bilimsel olarak herhangi bir hava olayını direkt olarak iklim değişikliğine bağlamak doğru olmaz. Şimdilik iklim değişkenliği şeklinde yorumlamak daha doğru olacaktır" açıklamasını yaptı.
'İSTANBUL’A AFETİ SÜPER HÜCRELER GETİRDİ'
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Meteoroloji Laboratuvarı Başkanı Meteoroloji Mühendisi Adil Tek ise 18 Temmuz 2017 itibariyle özellikle İstanbul’da yaşanan yüksek miktarda kaydedilen yağışlara kuzeyden gelen serin hava ve yüksek deniz suyu sıcaklıklarının birleşmesi sonucu oluşan, 'süper hücre' diye adlandırılan yapıların neden olduğunu açıkladı.
Meteoroloji Mühendisi Adil Tek, "18 Temmuz sabahı saat 12.00’ye dek metrekare başına 91 kg yağış düştü, bu yağış değeri son 106 yılın en yüksek 3. yaz yağış değeri oldu. Bu da son yıllarda görülen iklim değişikliğine bağlı yağış düzensizliklerine eklenen bir ekstrem olarak kayıtlara geçti. Bu yağış çok sık rastladığımız bir yağış biçimi değil. Kuzey’den gelen serin hava ve yüksek deniz suyu sıcaklıkları birleşince ‘'süper hücre’' dediğimiz yapılar oluşuyor ve bu da bugün yaşadığımız türden şiddetli yağışlara neden oluyor” dedi.
İSTANBULLULARA SEL UYARISI!
Öte yandan en çok can alan meteorolojik olaylardan olan sele karşı da vatandaşları uyaran uzmanlar, "Çoğu insan sel sularının gücünü hafife alır, bir kısmı sırf bu yüzden ölür. Hızlı akan 15 cm kalınlığında bir sel suyu, yetişkin bir insanı devirebilir. 30 cm küçük bir arabayı, 60 cm pek çok aracı sürükleyebilir" dedi.
Sel sularında yürümek ya da araba kullanmanın hiç bir zaman güvenli olmadığını belirten uzmanlar, "Su seviyesi çok ani şekilde değişebilir. Sel durumu hakkında bilgi almalı, yükseklere çıkmalı, tahliye emri varsa tahliye etmeli, bodruma inilmemeli, suya batmış elektrikli alet ve kablolar varsa o odaya girilmemeli, elektriksel bir ses varsa uzaklaşmalı. Ayrıca sel suları hastalık da taşır" uyarısında bulundu.