SON DAKİKA HABERİ: OHAL UZATILDI
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Bakanlar Kurulu kararıyla OHAL süresinin 3 ay daha uzatıldığını açıkladı. Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş Bakanlar Kurulu toplantısı hakkında açıklama yaptı. Kurtulmuş "Bakanlar Kurulu’nun almış olduğu kararlardan bir diğeri de, 90 günlük OHAL’in uzatılması ve 19 Ekim günü gece yarısı 01’den itibaren OHAL’in yenilenmesi kararıdır" dedi. Milli Eğitim Bakanlığı 9 Ekim’de 20 bin öğretmen daha alacak
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından, olağanüstü hal uygulamasının 3 ay süreyle uzatıldığını açıklayarak, "Bakanlar Kurulu’muz tavsiye kararına uyarak, olağanüstü hali bir kez daha 3 ay süreyle uzatma kararı almıştır. Türkiye, terör örgütlerinin tamamıyla başta FETÖ olmak üzere kararlı şekilde mücadelesini sürdürecektir. Devletin bu terör örgütlerinden arındırılması için ne gerekiyorsa bu adımlar atılacak ve olağanüstü halin vermiş olduğu hukuki imkanlarla bu süreç inşallah en kısa zamanda başarıyla tamamlanacaktır" dedi.
"MECLİS’İN HEDEFİ TERÖRÜ YOK EDECEK ORTAMI SAĞLAMAK OLACAKTIR"
Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda toplanan Bakanlar Kurulu’nun ardından düzenlediği basın toplantısında konuştu. TBMM’nin 26’ncı Dönem 2’nci Yasama Yılı ile ilgili görüşlerini dile getiren Kurtulmuş, Meclis’in hedefinin özellikle terörle mücadele olması gerektiğini vurgulayarak, "Bu dönemde TBMM’nin hayati önemde meselelerle karşı karşıya olduğunu da ifade etmek isterim. Türkiye, bir taraftan terör örgütlerinin bütününe karşı mücadelesini sürdürecek ama aynı zamanda Türkiye, 2023 hatta 2053 hedeflerine ulaşabilmek için yeni bir atılım ruhuyla hareket edecek. Bu atılım ruhunun ortaya çıkacağı yer TBMM’dir. 550 milletvekili arkadaşımızın tamamının büyük bir atılım ruhuyla hareket edeceğini ümit ediyoruz. Türkiye, terör örgütleriyle mücadele ederken, hem demokratik standartları yükseltme konusundaki kararlılığını sürdürecek hem Türkiye’nin ekonomik bakımdan daha ileriye gitmesi için TBMM üzerine düşen sorumluluğu yerine getirecektir. Bu Meclis’in hedefi özellikle bu yılkı çalışmalarında hem terörü yok edecek ortamı sağlamak için katkı sunmak hem de güçlü, büyük Türkiye’nin kurulması için üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmek olacaktır" ifadelerini kullandı.
"FETO’NUN İADESİYLE İLGİLİ 4 DOSYA ABD MAKAMLARINA SUNULDU"
Bakanlar Kurulu toplantısında Adalet Bakanlığı’nın Fethullah Gülen’in Türkiye’ye iade edilmesi çalışmalarıyla ilgili sunum yaptığını anlatan Kurtulmuş, "15 Temmuz öncesinde 4 dosya ABD’ye FETO’nun iadesiyle ilgili 4 dosya ABD makamlarına sunulmuştu. 15 Temmuz’dan sonra da FETO’nun tutuklama talebiyle ilgili olarak ABD makamlarına 10 Eylül 2016 tarihinde takdim edildi. ABD makamları da e-mail ortamında bu belgelerin alındığını 23 Eylül 2016 tarihinde Türkiye’ye bildirdi. Bizim FETO konusundaki tavrımız açıktır. Türkiye 15 Temmuz’da büyük bir darbe teşebbüsüyle, bu toprakların gördüğü en büyük ihanetle karşı karşıya kalmıştır. Bu örgütün başındaki kişi ABD’de Pensilvanya eyaletinde 15 yıldır mukim olan FETO’dur. Bu kişinin Türkiye’ye iade edilmesiyle ilgili olarak ABD makamlarının üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi için bu konudaki talepler gerçekleştiriliyor" diye konuştu.
"10’UNCU MADDESİNDEN KAYNAKLANAN HAKKIMIZ"
ABD’ye Fethullah Gülen’le ilgili yapılan başvuruların en kısa zamanda karşılanmasını beklediklerini ifade eden Kurtulmuş, "ABD ile her alanda stratejik ortaklığı olan bir ülke olarak, bu karar Amerikan yargısı tarafından verilene kadar adı geçen kişinin Türkiye’ye iade edilmek üzere tutuklanmasını, bulunduğu yerde tutuklanması talep ediyoruz. Bu çerçevede Eylül ayının 10’unda gönderilen dosya ilgili kişinin tutuklanmasıyla ilgili bir taleptir. Bu da bizim ABD ile Suçluların İadesi Anlaşması’nın 10’uncu maddesinden kaynaklanan hakkımızdır. Bu başvurunun da en kısa zamanda karşılanacağını ümit ediyoruz" dedi.
"MUHTEMEL OPERASYONLAR KONUSUNDAKİ POZİSYONUMUZ NET"
Fırat Kalkanı harekatıyla ilgili bilgiler paylaşan Kurtulmuş, "Operasyon bizim açımızdan başarılı şekilde devam etmektedir. Operasyonun ilk günü söylediğimiz kırmızı çizgilerimizin tamamı devam etmektedir. Fırat Kalkanı ile ilgili sürdüğümüz bu mücadele özellikle DAEŞ ile ilgili bir mücadeledir ve kararlılıkla sürdürülecektir. Bu bölgenin DAEŞ’ten temizlenmesi, güvenli bölge haline gelmesini sağlamak öncelikli hedeflerimizdendir. Ayrıca Suriye’de ve Irak’taki DAEŞ’e karşı sürdürülen operasyonlarda Musul ve Rakka ile ilgili muhtemel operasyonlar konusundaki pozisyonumuz net ve açıktır. Türkiye, DAEŞ’in Suriye ve Irak’taki siyasi istikrarsızlığın bir sonucu olduğunu, sebebi olmadığını ifade ediyor. Bu bölgenin bütünüyle terör örgütlerinden temizlenmesi için uluslararası koalisyonla iş birliği halinde her türlü adımı atmaya hazır olduğunu ifade ediyor" açıklamasında bulundu.
"PYD VE PYG UNSURLARININ OPERASYONLARDA ASLA YER ALMAMASI..."
Musul ve Rakka operasyonlarıyla ilgili de konuşan Hükümet Sözcüsü Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Suriye, Suriye halkınındır. Terör örgütlerinden temizleme bahanesiyle bir başka terör örgütüne bu şehirlerin peşkeş çekilmesinin doğru olmadığını Türkiye defaatle dile getirmektedir. Musul ve Rakka operasyonları yapılacaksa bu operasyonlarda mutlaka yerel unsurların sahada olması, uluslararası koalisyonun da bu mukavemete destek vermesi meselenin aslıdır. Türkiye, Rakka ve Musul operasyonlarının bu çerçevede yürütülmesini düşünür. Oradan DAEŞ çıkarılırken oraların başka bir terör örgütüne bırakılmasını da asla kabul etmez. PYD’nin Musul ve Rakka operasyonlarında esas unsurlardan biri olarak görülmesi Türkiye tarafından kabul edilebilir bir husus değil. Türkiye’nin bu operasyonların içinde yer almasının temel şartlarından biri PYD ve PYG unsurlarının bu operasyonlarda asla yer almamasıdır. Özellikle ABD’den bu konuyla ilgili olarak verdikleri sözleri yerine getirmesini ve buradaki PYD/YPG unsurlarının Fırat’ın doğusuna çekilmesini sağlamasını bir kere daha talep ediyoruz"
EKİMDE 20 BİN ÖĞRETMEN ALINACAK
Milli Eğitim Bakanlığı’nın 9 Ekim’de mülakatla 20 bin öğretmen daha alacağını açıklayan Kurtulmuş, "Milli Eğitim Bakanlığı’mızın Ekim ayının 9’unda mülakatla 20 bin öğretmeni daha alacağını bir müjde olarak ifade etmek isterim. Bu öğretmen kardeşlerimizin özellikle kalkınmada birinci derecede öncelikli bölgelere atanacağını söylemek isterim. Ekim ayının 9’unda öğretmen arkadaşlarımız Milli Eğitim Bakanlığı bünyesine alınmış olacak" dedi.
"NE GEREKİYORSA ADIMLAR ATILACAK"
Bakanlar Kurulu’nda MGK’nın tavsiye kararının değerlendirilerek, olağanüstü hal uygulamasının 3 ay daha uzatılması konusunda karar alındığını bildiren Kurtulmuş, "Bakanlar Kurulu’nda alınan bir karar, halen devam etmekte olan ve 19 Ekim’de sona erecek olan 90 günlük olağanüstü halin ikinci kere uzatılması ve 19 Ekim günü saat gece yarısı 01’den itibaren 90 gün süreyle olağanüstü halin yenilenmesi kararıdır. Bakanlar Kurulu’muz tavsiye kararına uyarak, olağanüstü hali bir kez daha 3 ay süreyle uzatma kararı almıştır. Türkiye, terör örgütlerinin tamamıyla başta FETÖ olmak üzere kararlı şekilde mücadelesini sürdürecektir. Devletin bu terör örgütlerinden arındırılması için ne gerekiyorsa bu adımlar atılacak ve olağanüstü halin vermiş olduğu hukuki imkanlarla bu süreç inşallah en kısa zamanda başarıyla tamamlanacaktır" ifadelerini kullandı.
"BELEDİYE BAŞKANLARI HAKKINDA GEREKLİ KARAR ALINIR"
Açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Kurtulmuş, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun bazı belediyelere yeni görevlendirme yapılabileceği yönündeki açıklaması üzerinden sorulan, Diyarbakır, Van ve Mardin’e yeni görevlendirmelerin olup olmayacağı sorusunu şöyle yanıtladı: "FETÖ mensubu olduğu ve özellikle PKK mensubu olduğu için görevden alınan daha doğrusu yerlerine vekil atanan 30 belediye vardır. Bu belediyelerin her biri ya teröre verdikleri destek dolayısıyla bir kısmı da FETÖ ile irtibatları dolayısıyla görevden alındılar. Eğer ihtiyaç duyulursa terör örgütleriyle irtibatı ortaya konulan belediye başkanları hakkında da gerekli kararlar alınır. Bunları yaparken de hükümet olarak keyifle yapıyoruz, demiyoruz. Devletin vermiş olduğu imkanlarla, milletin vermiş olduğu oylarla iktidara gelen bir belediye başkanının elindeki iş makinasını çukur açmak için kullanması hangi ülkede kabul edilebilir bir durumdur? Bunlar zorunluluk çerçevesinde alınmış kararlardır. Eğer başka zorunluluklar ortaya çıkarsa bu kararları almakta hükümetimiz terörle mücadele bakımından asla tereddüt etmez"
"İSTİHBARAT BİRİMLERİYLE İLGİLİ ÇALIŞMA DEVAM EDİYOR"
İstihbaratın tek çatı altında toplanmasına ilişkin çalışmanın sonuçlanıp sonuçlanmadığı sorulan Hükümet Sözcüsü Kurtulmuş, "İstihbarat birimleriyle ilgili çalışmalar devam ediyor. Bu konu geliştiği takdirde belli bir noktaya geldiğinde Bakanlar Kurulu’na gelir. Bunun kararı alınır ve kamuoyuyla bunlar paylaşılır" dedi.
"İÇİŞLERİ BAKANLIĞI KONUYLA İLGİLİ GEREKLİ ÇALIŞMALARI YAPAR"
Yozgat Valiliği’nce alınan kararla ildeki bütün içkili mekanların kapatıldığı hatırlatılan Kurtulmuş, hükümetin bu konuda bir çalışmasının olup olmayacağı sorusu üzerine "Bu konu gündeme gelmedi. Herhalde İçişleri Bakanlığı bu konuyla ilgili gerekli çalışmaları yapar" ifadelerini kullandı.
"ÇOK ŞEHİR EFSANESİ ÜRETİLDİ, ONLARDAN BİRİDİR"
Darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz’dan 1 gün önce Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in özel temsilcisinin, bir STK’nın davetlisi olarak Ankara’ya geldiği ve temaslarında TSK içindeki hareketliliğin konuşulduğu iddiaları sorulan Kurtulmuş, "15 Temmuz’dan sonra başarısız darbe teşebbüsüyle ilgili çok sayıda aslı esası olmayan şehir efsanesi üretildi. Herhalde bu söylediğini de onlardan biridir" diye yanıt verdi.
"ALMAN YETKİLİLER İNCİRLİK ÜSSÜ’NÜ DENETLİYOR, DEĞİL"
Alman milletvekillerinden oluşan 7 kişilik heyetin İncirlik Üssü ziyaretine ilişkin detaylar sorulan Kurtulmuş, "İncirlik Üssü, Türkiye’ye ait bir üstür. Tamamen milli bir askeri üstür. Buranın nasıl kullanılacağı Türkiye’nin emir komutası içerisinde belirlenmiş olan bir husustur. Bu çerçevede Türkiye gerek NATO kapsamındaki anlaşmalar gerekse ikili anlaşmalar çerçevesinde bazı ülkeler buradaki üsten Türkiye’nin vermiş olduğu izin çerçevesinde yararlanırlar. Alman askerler de karşılıklı anlaşmalar ve NATO çerçevesinde İncirlik’te bulunuyorlar. Türkiye’nin vermiş olduğu bu izin tamamen Alman yetkililerin Alman askerleri denetlemesiyle ilgili bir meseledir. Alman yetkililer gelip İncirlik Üssü’nü denetliyor, değiller. Türklerin yetkisinde olan bu üsle ilgili herhangi bir rapor hazırlayacak, değiller. Tamamıyla kendi askerleriyle görüşme çerçevesinde almış oldukları bir karardır. Türkiye de ikili anlaşmalar gereği buna müsaade etmiştir" diye konuştu.
"TÜRKİYE’NİN TASARRUFUDUR"
İsrail’in 20 milyon Dolar’lık tazminatı yatırdığı hatırlatılarak, söz konusu tazminatın ailelere ulaşıp ulaşmadığı sorusunu yanıtlayan Kurtulmuş, "İsrail’in Türkiye’ye vermiş olduğu Mavi Marmara tazminatı bildiğim kadarıyla Türk makamlarının resmi hesaplarına yatırılmıştır. Bundan sonra bunun nasıl dağıtılacağı konusu Türkiye’nin tasarrufudur" dedi.
"MUSUL OPERASYONUNUN PARÇASI HALİNE GETİRMEK..."
Musul’a ABD’nin hava harekatı başlattığı ve Türkiye’nin de Başika Kampı’na asker sevkiyatı yaptığı yönündeki iddialar sorulan Kurtulmuş, şu açıklamalarda bulundu: "Musul operasyonuyla ilgili tavrımız açıktır. Türkiye’nin Başika’daki varlığının ise Musul operasyonuyla hiçbir ilgisi yoktur. Türkiye, yerel güçlerin isteği doğrultusunda oradadır. Hem peşmergelere hem oradaki yerel unsurlara uzunca bir süredir Türkiye, Başika’da eğitim vermektedir. Bunu Musul’un kurtarılması meselesinden ayrı görmemiz lazım. Türkiye, operasyonlarda PYD/YPG unsurlarının DAEŞ’ten buraları kurtarıyoruz, diye kullanılmasına tamamıyla karşıdır. Yerel unsurların merkezde olduğu bir operasyon ancak sonuç verir. Aksi takdirde Musul’a yabancı olan birtakım başka terör gruplarını ya da silahlı grupları Musul’a götürüp orada Musul operasyonunun bir parçası haline getirmek asla operasyonun başarı sağlamasına katkı sağlamaz. Böyle bir durum Musul operasyonunun başarısızlığını ortaya koyar"
"YETKİ HÜKÜMETİN ELİNDEDİR"
Meclis’te 4 partinin katılımıyla oluşturulan KHK Komisyonu’nun çalışma kapsamı sorulan Hükümet Sözcüsü Kurtulmuş, "Kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi OHAL kapsamında bütünüyle hükümete aitti. Bizim burada yapmak istediğimiz diğer partilerin bu konularla ilgili olarak görüşleri varsa bunların bildirilmesi ve bu sürecin daha düzgün daha iş birliği içerisinde yürütülmesini temin etmektir. Burada bir yetki devri değil. Yetki hükümetin elindedir" diye yanıt verdi.
OLAĞANÜSTÜ HAL NEDİR? HANGİ ŞARTLARDA İLAN EDİLİR?
Anayasa uyarınca olağanüstü hal, MGK’nın tavsiye kararı ve Cumhurbaşkanı’nın başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu kararıyla ilan edilir. 1983 Anayasası’nda hangi şartlarda olağanüstü hal ilan edileceği yer alıyor. Buna göre, “Tabii afet, tehlikeli salgın hastalıklar veya ağır ekonomik bunalım, Anayasa ile kurulan hür demokrasi düzenini veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerine ait ciddi belirtilerin ortaya çıkması veya şiddet olayları sebebiyle kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması” gibi durumlarda, olağanüstü hal ilan edilebiliyor.
OLAĞANÜSTÜ HAL NE KADAR SÜRER?
Olağan üstü hal, altı ayı geçmeyecek şekilde ilan edilir. Ancak dört aylık dönemler için, TBMM kararıyla olağanüstü hal uzatılabilir.
OLAĞANÜSTÜ HAL DÖNEMİNDE KANUNLAR NASIL ÇIKAR?
Olağanüstü hal, Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu’na “Kanun hükmünde kararname” çıkarma yetkisi tanır. KHK’lar Resmi Gazete’de yayınlanır ve aynı gün TBMM onayına sunulur.
OLAĞANÜSTÜ HAL DÖNEMİNDE HANGİ KARARLAR ALINABİLİR?
Olağanüstü hal, hükümete vatandaşların hak ve özgürlüklerini kısıtlayabilecek ek tedbirler alma hakkı sağlar. Bu tedbirler şunlar;
a) Sokağa çıkmayı sınırlamak veya yasaklamak,
b) Belli yerlerde veya belli saatlerde kişilerin dolaşmalarını ve toplanmalarını, araçların seyirlerini yasaklamak,
c) Kişilerin; üstünü, araçlarını, eşyalarını aratmak ve bulunacak suç eşyası ve delil niteliğinde olanlarına el koymak,
d) Olağanüstü hal ilan edilen bölge sakinleri ile bu bölgeye hariçten girecek kişiler için kimlik belirleyici belge taşıma mecburiyeti koymak,
e) Gazete, dergi, broşür, kitap, el ve duvar ilanı ve benzerlerinin basılmasını, çoğaltılmasını, yayımlanmasını ve dağıtılmasını, bunlardan olağanüstü hal bölgesi dışında basılmış veya çoğaltılmış olanların bölgeye sokulmasını ve
dağıtılmasını yasaklamak veya izne bağlamak; basılması ve neşri yasaklanan kitap, dergi, gazete, broşür, afiş ve benzeri matbuayı toplatmak,
f) Söz, yazı, resmi, film, plak, ses ve görüntü bantlarını ve sesle yapılan her türlü yayımı denetlemek, gerektiğinde kayıtlamak veya yasaklamak,
g) Hassasiyet taşıyan kamuya veya kişilere ait kuruluşlara ve bankalara, kendi iç güvenliklerini sağlamak için özel koruma tedbirleri aldırmak veya bunların artırılmasını istemek,
h) Her nevi sahne oyunlarını ve gösterilen filmleri denetlemek, gerektiğinde durdurmak veya yasaklamak, i) Ruhsatlı da olsa her nevi silah ve mermilerin taşınmasını veya naklini yasaklamak, j) Her türlü cephaneler, bombalar, tahrip maddeleri, patlayıcı maddeler, radyoaktif maddeler veya yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı eczalar veya diğer her türlü zehirler ve boğucu gazlar veya benzeri maddelerin bulundurulmasını, hazırlanmasını, yapılmasını veya naklini izne bağlamak veya yasaklamak ve bunlar ile bunların hazırlanmasına veya yapılmasına yarayan eşya, alet veya araçların teslimini istemek veya toplatmak,
k) Kamu düzeni veya kamu güvenini bozabileceği kanısını uyandıran kişi ve toplulukların bölgeye girişini yasaklamak, bölge dışına çıkarmak veya bölge içerisinde belirli yerlere girmesini veya yerleşmesini yasaklamak,
l) Bölge dahilinde güvenliklerinin sağlanması gerekli görülen tesis veya teşekküllerin bulunduğu alanlara giriş ve çıkışı düzenlemek, kayıtlamak veya yasaklamak,
m) Kapalı ve açık yerlerde yapılacak toplantı ve gösteri yürüyüşlerini yasaklamak, ertelemek, izne bağlamak veya toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin yapılacağı yer ve zamanı tayin, tespit ve tahsis etmek, izne bağladığı her türlü toplantıyı izletmek, gözetim altında tutmak veya gerekiyorsa dağıtmak,
n) İşçinin isteği, ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller, sağlık sebepleri, normal emeklilik ve belirli süresinin bitişi nedeniyle hizmet aktinin sona ermesi veya feshi dışında kalan hallerde işçi çıkartmalarını işverenin de durumunu dikkate alarak üç aylık bir süreyi aşmamak kaydıyla izne bağlamak veya ertelemek,
o) Dernek faaliyetlerini; her dernek hakkında ayrı karar almak ve üç ayı geçmemek kaydıyla durdurmak.
TÜRKİYE’DE OLAĞANÜSTÜ HAL UYGULAMALARI NE ZAMAN VE NASIL YAPILDI?
* Olağanüstü hal uygulamasının yasal altyapısı 1983 Anayasası ile oluşturuldu.
* Türkiye’de olağanüstü hal uygulaması süreci ise PKK'nın Eruh ve Şemdinli baskınlarıyla başladı.
* 19 Temmuz 1987 tarihinde Turgut Özal hükümetinin çıkardığı kararname ile terör olayları nedeni ile Olağanüstü Hal Bölge Valiliği oluşturuldu. Kararname ile Bingöl, Diyarbakır, Elazığ, Hakkari, Mardin, Siirt, Tunceli ve Van illeri, Bölge Valiliği kapsamına alındı. Adıyaman, Bitlis ve Muş ise mücavir il olarak belirlendi. Batman ve Şırnak'ın da il olmasıyla Bölge Valiliği sorumluluk alanındaki il sayısı 1990'da 13'e yükseldi.
* Bitlis, 1994’te mücavir il yerine olağanüstü hal kapsamına alındı.
* Terör eylemlerinin azalmasıyla 1996’da ilk olarak Elazığ, ardından da Mardin, Muş, Bingöl, Batman, Bitlis, Siirt ve Van olağanüstü hal kapsamından çıkarıldı.
* Olağanüstü hal 30 Kasım 2002 günü tamamen kaldırıldı.
* Türkiye’de olağanüstü hal her 4 ayda bir olmak üzere 46 kez uzatıldı.
OLAĞANÜSTÜ HAL İLE SIKIYÖNETİM ARASINDAKİ FARK NEDİR?
Olağanüstü halin kamu düzenini sağlamada yeterli olmadığı hallerde, ya da savaş veya yakın savaş tehlikesi halinde, yine MGK’nın tavsiyesi ve Cumhurbaşkanı başkanlığındaki Bakanlar Kurulu’nun kararıyla sıkıyönetim ilan edilebilir. Sıkıyönetim de yine en fazla altı aylık bir dönem için ilan edilir, ancak dörder ay sürelerle uzatılabilir. Sıkıyönetim Bakanlar kurulu tarafından ilanıyla birlikte Resmi Gazete’de yayınlanır ve TBMM onayına sunulur.
Olağanüstü hal ile sıkıyönetim arasındaki en temel fark, olağanüstü halde yetkinin mülki erkanda, sıkıyönetimde ise askerde olmasıdır.
Sıkıyönetimde Anayasa’da vatandaşlara tanınan hak ve özgürlüklerin tümü ya da bir bölümü askıya alınabilir, vatandaşlar için para, mal, çalışma yükümlülükleri getirilebilir. Bazı suçlar için yargılama “özel mahkemelerde” yapılır.
TÜRKİYE’DE SIKIYÖNETİM NE ZAMAN UYGULANDI?
Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu günden itibaren çeşitli zamanlarda sıkıyönetim uygulamasını kullandı. Türkiye’deki sıkıyönetim uygulamaları şöyle gerçekleşti;
Doğu’da Şeyh Said isyanı üzerine (Muş, Bingöl, Elazığ, Siirt, Diyarbakır, Mardin, Tunceli, Urfa, Bitlis, Van, Hakkari, Malatya, Erzurum illerinde) 24 Şubat 1925 – 23 Aralık 1927
Kubilay olayı üzerine (Menemen, Manisa ve Balıkesir’de) 1 Ocak 1931 – 9 Mart 1931
İkinci Dünya Savaşı üzerine (İstanbul, Kırklareli, Edirne, Tekirdağ, Çanakkale ve Kocaeli’de) 20 Ekim 1940-23 Aralık 1947
6/7 Eylül olayları üzerine (İstanbul, Ankara ve İzmir’de) 7 Eylül 1955 – 7 Haziran 1956
1960 öğrenci olayları 27 Mayıs hareketi üzerine (İstanbul ve Ankara’da) 28 Nisan 1960 – 1 Aralık 1961
20/21 Mayıs olayları üzerine (İstanbul, Ankara ve İzmir’de) 21 Mayıs 1963 – 20 Temmuz 1964
15/16 Haziran işçi olayları üzerine (İstanbul, Kocaeli merkez ve Gebze’de) 16 Haziran 1970 – 16 Eylül 1970
12 Mart hareketinin ardından (İstanbul, Kocaeli, Sakarya, Zonguldak, İzmir, Eskişehir, Ankara, Adana, Hatay, Diyarbakır ve Siirt illerinde) 26 Nisan 1971 – 26 Eylül 1973
Kıbrıs Harekatı üzerine (İstanbul, Ankara, Tekirdağ, Kırklareli, Edirne, Çanakkale, Balıkesir, Manisa, İzmir, Aydın, Antalya, Muğla, Adana, İçel ve Hatay illerinde) 20 Temmuz 1974 – 2 Eylül 1975
Irak iç savaşı sebebiyle (Diyarbakır, Hakkari, Mardin ve Siirt illerinde) (TBMM onaylamadı) 27 Mart 1975 – 27 Mart 1975
Yaygın şiddet hareketleri üzerine (Adana, Ankara, Bingöl, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Gaziantep, İstanbul, Kahramanmaraş, Kars, Malatya, Sivas, Urfa, Adıyaman, Hakkari, Diyarbakır, Mardin, Siirt, Tunceli, İzmir, Hatay, Ağrı illerinde) 26 Aralık 1978 – 12 Eylül 1980
12 Eylül hareketi üzerine (bütün yurtta) 12 Eylül 1980 – 19 Temmuz 1987