BENNU GEREDE; ’’BEN, BEN NÛ’’ ADLI KİTABIYLA EDEBİYAT DÜNYASINA MERHABA DEDİ
Bennu Gerede’nin Ben, Ben Nû adlı yeni kitabı Glens’te gerçekleştirilen etkinlikle basına ve kamuoyuna tanıtıldı
Bennu Gerede’nin yazdığı ve tam bir başkaldırı kitabı olan Ben, Ben Nû okurlarını toplumun tüm kesimlerinde yakıcı bir sorun olarak öne çıkan kadına karşı şiddetle yüzleştiriyor.
Glens’te yapılan tanıtım etkinliğine aralarında Ayşe Tolga, Melisa Çakarlar, Nilgün Bodur, Esin Moralıoğlu ve Saadettin Saran’ın da bulunduğu kültür, sanat ve cemiyet hayatından pek çok ünlü isim katıldı. Etkinlikte Bennu Gerede’yi oğulları Dilan Gerede ve Daren Gerede de yalnız bırakmadı.
Basının da yoğun ilgi gösterdiği etkinliğe katılan konuklar Dilan Gerede’nin dj performansıyla keyifli dakikalar geçirdi.
BEN, BEN NÜ
Tam bir başkaldırı romanı...
Cam kırıkları üzerinde çıplak ayakla yürümek ...
Güçlü, iyi eğitimli, özgür hatta marjinal olarak görülen bir kadın düşünün.
Bu kadının hayatında ne istediğini bildiği kadar ne istemediğini de bilmesini beklersiniz. Hayatının iplerini kendi elinde tutmasını, hayatındaki erkeğin kendisine haksızlık ettiği durumlarda karşı çıkmasını doğal karşılarsınız. Birlikte olduğu erkeğin ona şiddet uygulayabileceğini düşünmezsiniz bile. Çünkü o şiddet mağduru kadınların çoğunda görüldüğü gibi yaşamındaki kişiye bağımlı olmamalıdır. Sonuçta ekonomik özgürlüğü vardır. Hem kendini ifade edebilir, hakkını arayacak yolları bulabilir ya da isterse sadece çekip gidebilir.
Peki, gerçekten öyle midir?
Güçlü kadın diye kodladığımız kadınların da fiziksel ya da psikolojik şiddete maruz kalmış olabileceğini düşünmüş müydünüz? Hayatlarındaki erkeğe ekonomik olarak bağımlı olmasalar da duygusal nedenlerle onları bırakamadıklarını tahmin eder miydiniz?
Peki, bahsettiğimiz bu kadınlardan birinin Bennu Gerede olduğunu biliyor muydunuz?
Bu kitapta sansürsüz, abartısız, yalansız ve çok tanıdık bir hikâye var, bir o kadar da inanılmaz... Çok tanıdık, çünkü belki binlerce kadın benzer sorunlarla mücadele ediyor. İnanılmaz, çünkü tüm etiketlerin, kalıpların ve önyargıların ötesinde...
Şiddetin dili ne kadar sertse o kadar sert bir dille yazılmış bu kitap sizi toplumun tüm kesimlerinde yakıcı bir sorun olarak öne çıkan kadına karşı şiddetle tüm çıplaklığıyla yüzleştirecek. Rahatsız olacak, acıyı hissedecek ve düşüneceksiniz. Kim bilir, belki de yaşanan, yaşadığınız, yaşandığına tanık olduğunuz bu haksızlığa başkaldıracaksınız!
Bennu Gerede’nin yazdığı Ben, Ben Nü Destek Yayınları’ndan çıktı.
Arka kapaktan:
Sözüm ona ben toplumun eğitimli, özgür, hatta marjinal bir yüzünü temsil ediyorum. Peki
ya gördüğüm şiddete susmamı neyle açıklayacağız? “Sevgi”, “cinsellik” ve “şiddet” zihnimde
hep kol kola gezmiş. Bir araya gelmemesi gereken bu üç kavramın kurbanı olduğumu
anladığımda, zaten çoktan etlerim çürümüş, kalbim kırıklarla dolmuş ve zihnim bulanmıştı.
Çocukluğumdan beri böyle öğrenmiş, bunun üzerine inşa etmiştim kendi gerçeğimi. Yanlış
yapmışım. En büyük yanlışım ise şiddeti kabullenmek olmuş.
Bana kızacaksınız! “Sahiden yaşamış mı bu kadın bunları, yok artık daha neler?”
diyeceksiniz. “Aptal!” diyenleriniz bile çıkacak biliyorum çünkü bunları vaktiyle kendime
söylemiş olan benim. Ama bir farkla. Zor öğrensem de öğrenebildiğim için mutluyum. Acı
çeksem de acılarımı dindirebildiğim ve güçlü biri haline dönüştüğüm için mutluyum.
Zorlansam da, zorlukların hayatıma kattıklarının değerini görebildiğim için mutluyum.
Mutluyum... Geldiğim noktadan memnun olduğum için mutluyum.
Erkekler! Karşınızdaki kadın kim olursa olsun, cinsel fantezisi şiddet eylemi görmek bile olsa siz ona el kaldıramazsınız. Kaldırırsanız bir suç işlemiş olursunuz, bir insanlık suçu...
Ve kadınlar! Gördüğünüz şiddete susarak, onu kabullenerek, başkasından çözüm bekleyerek “Kadına şiddete hayır!” sloganları atmanız bir işe yaramaz. Önce kendi devriminizi yapacak, bayrağınızı sonra dalgalandıracaksınız.
Bennu Gerede
Sanki cam kırıklarının üzerinde çıplak ayakla yürümüş yıllar boyu. Onun yaşadıkları, toplumda örneğini gördüğümüz, gazetelerin üçüncü sayfalarında okuduklarımızla benzerlik gösteriyor. Yaşadıklarının adını koyması zaman alsa da o, savaşını verme kararı almış.
Bu kitapta “Sevgi, fiziksel ve duygusal şiddeti kabullenmeyi gerektirmez” diyor ve şiddete maruz kalmış herkes için başkaldırıyoruz. Bunu yaparken hiçbir konuda anlatım tarzımıza sansür koymadık çünkü şiddetin dili zaten yeteri kadar pornografik ve taciz ediciydi...
Selda Terek