TAŞKIN KONURALP’TEN "İKİ KIRIK KALBİN" KARŞILAŞMASININ ROMANI! HÜZÜN YOLDAŞIM / BELAYA BERİOZA
Taşkın Konuralp, kitabında Türkiye ile Rusya arasında yaşanan "karşılıklı" kırılmaya ışık tutuyor. 68 kuşağı bir solcu ile bir Rus kızının aşkından yola çıkan bu romanı dileyen tarih belleğine düşülen bir belge olarak da kabul edebilir.
68’liler olarak adlandırılan devrimci kuşaktan bir adam, 1998 yılının soğuk ve çisentili bir sonbahar sabahında –ortalık henüz aydınlanmamışken– işine gitmek için Esat Caddesi’nden geçiyordu. O saatte yol üstünde kaynaşan genç kız kalabalığını gördü. Topluca yapılacak bir seyahat öncesi görüntüsüyle karşı karşıya olduğunu sandı. Sıradan bir rastlantı... Geçip gitti ve unuttu.
Daha sonraki sabahlarda da benzer manzarayla karşılaşınca genç kız kalabalığına dikkatli baktı. Çok gençtiler. Çok da güzel... Yabancıydılar da...
Arkalarındaki ışıltılı –neon tüpleriyle yazılmış– gazino adını okudu...
O günden sonra, gördüğü bu manzarayı merak etti: Kimlerdi, niçin ve nasıl gelmişlerdi uzaklardan? Hangi nedenlerle?
Gönül ve akıl projektörünü, sabah alacası içinde gördüğü o çocuk yaştaki insanlar üzerine düşürdü. Bellekteki aydınlanmada yakın geçmişi gördü; iz sürdü. Tuhaf, tuhaf olduğu kadar da ilginç bir öykünün ardında buldu kendini. O öyküde kendi geçmişi de çıktı karşısına...
Erki bir şekilde ele geçirmiş, kendilerine tanrısal güç vehmetmiş insan taslaklarının oluşturduğu yazgı, ayrı ayrı yönlerden akarak gelmiş öykünün kahramanlarını, bir “kavşak adası”nda buluşturmuştu ve oradan hangi yöne akacaklardı?
Sorguladıkça sis aralandı; yakın geçmişin doğal rengi ortaya çıktı.
'Doğu Bloku' olarak adlandırılan coğrafyadan genç kızlar, 1990'lı yıllarda akın akın Türkiye'ye geliyorlardı. Para kazanabilmek için geldikleri bu -hiç bilmedikleri- ülkede pek çok acı ve hoyratlıkla karşılaştılar.
Taşkın Konuralp, kitabında Türkiye ile Rusya arasında yaşanan işte bu "karşılıklı" kırılmaya ışık tutuyor. 68 kuşağı bir solcu ile bir Rus kızının aşkından yola çıkan bu romanı dileyen tarih belleğine düşülen bir belge olarak da kabul edebilir.
Şöyle diyor kitabında Konuralp:
"Sosyalizm uygulamasının başı ve sonu trajiktir. En çok da kadınlar nasibini almıştır yaşanılan acılardan. Tüm dünya (sol) entelektüellerinin (özellikle SSCB yönetiminden beslenmiş, o dirimle ahkâm kesmiş; yaşayan, yaşamayan), o gencecik, yüce ruhlu güzel kızlara kocaman bir özür borcu var.
Ülkemde karşılaştıkları insanlık dışı davranış ve tavırlardan dolayı kendi adıma o gencecik ruhlardan özür diliyorum.
Temenni ediyorum ki benzer trajediler bir daha yaşanmasın, tarih, benzer insanlık dışı olaylara bir daha tanık olmasın.
Romanların ön sözlerinde, 'Olaylar ve kişiler hayal mahsulüdür' türünden yazılar okurdum. Bu romanda yazılan olayların benzeri dramlar, birçok ülkede -20. yüzyılın 21. yüzyılla buluştuğu zaman diliminde- fazlasıyla yaşanmıştır. Bu romanda yalnızca isimler hayal ürünüdür ama bu da gerçeği değiştirmez."