ÜNLÜ SANATÇILARDAN DİDEM MADAK BELGESELİ! SON DİZESİZ ŞİİRLER: DİDEM MADAK
MAGAZİNCİ VİDEO HABER- Didem Madak’ın hayatını ve eserlerin, anlatan "Son Dizesiz Şiirler: Didem Madak" ismi belgesel ile beyaz perdeye taşınıyor.
Belgesel, bu şiirleri erkeklere, hatta daha önce erkeksi, maskülen rollerde oynamış erkeklere okutma fikri farklı bir bakış açısından, insanlara kadın şiirlerini erkekler üzerinden anlatmayı barındırıyor. Projede yer alan ünlü isimler şunlar: Burak Tamdoğan, Bülent Emin Yarar, Defne Yalnız, Hakan Özgömeç, Lebip Gökhan, Levent Üzümcü, Musa Uzunlar, Nebil Sayın, Tuncer Salman, Yetkin Dikinciler…
Didem Madak’ın bir hayli kadınsı nitelikteki şiirleri belki de erkeklerin hiçbir zaman kadınlar kadar iyi anlayamayacağı şiirler. Belgesel, bu şiirleri erkeklere, hatta daha önce erkeksi, maskülen rollerde oynamış erkeklere okutma fikri farklı bir bakış açısından, insanlara kadın şiirlerini erkekler üzerinden anlatmayı barındırıyor. Devlet Tiyatro Sanatçısı olan Fatih Zenginoğlu, yaşıyor olsaydı belki Didem Madak’ın da çok seveceği muziplikte bir fikir olduğunu düşündü ve ekip bu fikir üzerinden ilerledi. Bu fikir hakkında Didem Madak’ın eşi Timur Çelik ile de görüşüldü. Fikir Timur Çelik’in hoşuna gidince çalışmalara başlandı. Defne Yalnız, ekibin belgesel içindeki Didem Madak kişileştirmesi olduğu için, onu sembolize ettiği için, hem de onun okuduğu şiir yalnızca bir kadının okuyabileceği bir şiir olduğu için erkeklerden oluşan oyuncu kadrosunda bir istisnaydı. Didem Madak’a saygı niteliği taşıyan “Son Dizesiz Şiirler: Didem Madak” adlı belgeselde 9’u erkek 1’i kadın 10 sanatçıyla çalışıldı. 4,5 ay süren çekimler sanatçıların rol aldıkları sahnelerde oyunlarının hemen öncesinde veya sonrasında gerçekleşti.
Belgesel fikri nasıl doğru?
Didem Madak şiirleriyle 2012 yılında, sosyal medya üzerinden paylaşılan bir iletide “İris’in Ölümü” adlı şiirinden alıntılanmış olan “Herkes çıkarsın kalbini o çirkin mücevher sandığından ve herkes onu birbirine fırlatsın Tanrım” dizeleri sayesinde tanışan Fatih Zenginoğlu, içine işleyen bu dizelerin de etkisiyle bu dizeleri yazan kadını araştırmaya başladı, ne kadar kitabı varsa hepsini okudu. Didem Madak’ın şiirlerinde kullandığı çok yalın ve gerçekçi ve bir o kadar da samimi üsluptan çok etkilendi. Madak’ın hem kadınların hem de erkeklerin kendinden çok şey bulabileceği dizeler yazması, şiirlerinde kullandığı gerçekçi yaklaşım, eşyaların duygularının olduğuna dair inancını şiirlerine yansıtması, kedisi Zeyna’nın kişilik olarak şiirde var oluşu (şiirlerinde Zeyna’yı kişileştirip onunla karşılıklı konuşması); ve bu sayılanlara ek olarak da dizeleriyle kendisinde böyle derin izler bırakan bu kadını genç ve zamansız ölümü yüzünden tanıyamamış olmak ve belki de farkında olmadan ona duyduğu gönül borcu Fatih Zenginoğlu’nun bu belgeseli yapmaya teşvik etti.
DİDEM MADAK’I KİMDİR?
Kadın olmanın bile zor zanaat olduğu bir memlekette, kadın şair olmak gibi zor bir misyonun altından kalkmayı başaran bir kadındı Didem Madak. Bir anneydi. “Ruhunu ütüsüz ve buruşuk gezdirmeyi” seven bir gölge fesleğeniydi. Ali Lidar’ın deyişiyle “Çocuğuna reçel yapar gibi, turşu kurar gibi aşkla yoğurarak kelimeleri arka arkaya dizip ” “anne şiiri ” yazandı. 8 Nisan 1970’te İzmir’de dünyaya gelen Didem Madak, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olmasına rağmen şiire gönül vermişti. Bir de Timur’una. Ve tabii ki Füsun’una. “Grapon Kağıtları” adıyla yayınlanan ilk şiir kitabı, İnkılap Kitabevi Şiir Ödülü’nü kazandı. Şiirleri Öküz, Ludingirra ve Sombahar dergilerinde yayınlandı. Ama kendi deyişiyle “yazgısını yaldızlı Çokomel kağıtları gibi, tırnaklarıyla düzeltemiyordu insan”. Kolon kanserine yakalanmıştı ve 24 Temmuz 2011 tarihinde, tam da sevenlerinin “41 kere maaşallah” diyecekleri yaşta “Vasiyetimdir / Dalgınlığınıza gelmek istiyorum / Ve kaybolmak o dalgınlıkta…”, “Vasiyetimdir: / Bin ahımın hakkı toprağa kalsın.” dizelerini vasiyet ederek aramızdan ayrıldı. Sevenlerine ondan geriye “Grapon Kağıtları”, “Ah'lar Ağacı” ve “Pulbiber Mahallesi” adlı 3 şiir kitabı ve binlerce dize yadigar kaldı.