Bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Hülya Dergisi günün anlam ve önemine uygun olarak her biri kendi alanında önemli başarılara imza atmış, isimleriyle devleşmiş, kimliklerini koruyarak yollarına devam etmiş, sanat ve bilim dünyasının beş kadınını konuk ediyor sayfalarına. Hayattaki varoluş amaçlarında gelebilecekleri en yüksek noktaya gelmiş, hikayelerinden binlerce ders çıkarılacak ?Efsane Türk Kadınları?nın hikayelerini aktarıyor. İşte isimleriyle devleşmiş, sanat ve bilim dünyasının beş kadını:

Yıldız Kenter (76) Sahnelerin devi
Türk Tiyatrosu?nun en büyük, en çok hayranlık duyulan ismi. 1948 yılında Ankara Devlet Konservatuvarı?nı bitirdiği günden bu yana oyunculuğa devam ediyor. 47 yıl İstanbul Devlet Konservatuvarı?nda ders verdi, yurtdışında oyunlarını sergiledi ve halen, aşkla oyunculuğa devam ediyor. Birkaç sene sonra sanatının 60?ıncı yılını kutlayacak... Eşi Şükran Güngör?den bahsederken gözlerinden dökülen yaşlar ve başarısını ona bağlarken seçtiği kelimeler, aşkın kadını nasıl yüceltebileceğini gösteriyor.

Muhibbe Darga (84) Toprak altında kadının izini süren kadın
1940?larda at üstünde Anadolu?da keşif gezilerine katılmış, çok değerli bilim adamlarının yanında eğitim görmüş, Hititler?in dünyasını, arkeolojiyi, tarihteki kadını ve aile hayatını ömrünün amacı yapmış bir arkeolog, dilbilimci, Hititolog... Muhibbe Darga, ?İşim hayatımın yüzde 51?ini, ailem yüzde 49?unu kaplar? diyecek kadar işine sevgiyle bağlı bir kadın. ?Evliliği kadının varoluşuna tehdit olarak gören bir kadın kahraman... Kadınlar kocalarının gölgesinde kalıp, mesleklerinde geri kalıyor. Ben bir erkeğin peşinden gittim. Altı sene mesleğime ara verdim ve benim için hayatımın en kötü dönemiydi. Hayatıma giren erkekler hep şehirde kaldı, ben ise çekip gittiğim kazı alanlarında... Tek söyleyebileceğim ben misyonerim, mesleğime adamışım hayatımı bir kere...?

Ayten Alpman (70) Cazın unutulmaz kadını
Bu yıl 56?ncı sanat yılını kutlayan, Türkiye?nin en önemli caz sanatçılarından biri Ayten Alpman. 17 yaşından beri sahnede... 1949 yılında İstanbul Radyosu?nda şarkı söylemeye başladı. 1960?larda cazın devleri Ella Fitzgerald ve Duke Ellington ile tanışıp, beraber şarkı söyleme şansına sahip oldu. Türkiye?ye döndükten sonra pek çok şarkısı hit oldu. Bugün ise tek isteği şarkı söylemeye devam edebilmek... ?İlham Gencer ile birlikte o dönem için prestij olarak görülen radyoda çalışmaya başladık ve aramızda bir aşk alevlendi. Hemen evlendik ve iki çocuğum oldu. Gerçi evliliğimiz kısa sürdü ama dostluğumuz hâlâ sürüyor. Aslında hayatımın en büyük aşkı caz söylemekti galiba. Bu yüzden evliliğimi bitirince her şeyi bırakıp caz uğruna İsveç?e gittim. Ancak çocuklarımı yetiştirmek için Türkiye?ye geri döndüm?

Yıldız Alpar (74) Dansın yüce kadını
Devlet Konservatuvarı Piyano Bölümü?nden, 1949 yılında balerin olarak ayrıldı. Paris Opera ve Balesi?nde aldığı eğitimi büyük başarıyla tamamladı. 1952 yılında Türkiye?ye geri döndü. Aynı yıl Türkiye?nin ilk bale okulunu açtı. 1992 yılında İngiliz Kraliyet Dans Akademisi tarafından dünyada bugüne kadar iki kişiye verilmiş onur ödülüne layık görüldü. ?Paris?ten Türkiye?ye dönmeseydim, hocalarımın da söylediği gibi olağanüstü bir dans kariyerim olabilirdi ama ben Türk gençlerine baleyi sevdirmenin benim için kutsal bir görev olduğunu hissettim. ?

Ayfer Karamani (72) Çamura hayat veren kadın
1957 yılında Güzel Sanatlar Akademisi?nden mezun olduğu günden bu yana hiç durmadan çalışan, aldığı birçok ödül ve açtığı sayısız sergiyle adından söz ettiren, yaptığı duvar panolarıyla hatırlanan, eserleri koleksiyonlarda yer alan bir kadın Ayfer Karamani. Seramikte figür çalışmaya başladığı ilk andan beri kadın yapan Karamani ?Çünkü benim en iyi tanıdığım varlık kadın? diyor.