ALTI AYDIR YURTDIŞINDA BULUNAN SONER ARICA, SONUNDA ORTAYA ÇIKTI
O?Kadir İnanır?ın yeğeni? sıfatını uzun süre ağır bir mesuliyet olarak sırtında taşımış. Neden derseniz; aktörü sevenler Soner Arıca?yı da daima ?minik bir Kadir İnanır? olarak görmek istemişler. O da bu isteği yerine getiremediği, dahası böyle bir konsepte uygun olmadığını anlatamadığı için kendini perişan etmiş. Ne zaman ki ünlü aktör Bonus reklamlarında peruk takmış, işte o gün Soner Arıca da bayram etmiş.
Soner Arıca artık kendini daha özgür hissediyor. Çünkü ona göre dayısı Kadir İnanır, peruk takarak ?sanat için her şey yapılır? fikrini onayladı: Bundan sonra kimse bana ?marjinal yeğen? ithamında bulunamayacak
O?Kadir İnanır?ın yeğeni? sıfatını uzun süre ağır bir mesuliyet olarak sırtında taşımış. Neden derseniz; aktörü sevenler Soner Arıca?yı da daima ?minik bir Kadir İnanır? olarak görmek istemişler. O da bu isteği yerine getiremediği, dahası böyle bir konsepte uygun olmadığını anlatamadığı için kendini perişan etmiş. Ne zaman ki ünlü aktör Bonus reklamlarında peruk takmış, işte o gün Soner Arıca da bayram etmiş. Üç saatlik söyleşimiz boyunca Arıca sık sık yıllarca yaşadığı ?kendini ifade edememe? sıkıntısına vurgu yaptı. Dayısının bazı çevrelerin baskısı nedeniyle katı davranışlar sergilediğini bu yüzden sadece kendisinin değil yeğenlerinin de sıkıntı çektiğini itiraf etti. Özgürlük ilanını ise şu sözlerle dile getirdi: Dayım son hareketiyle ?sanatçının tipiyle, hal ve hareketleriyle değerlendirilmemesi gerektiğini? gösterdi. O peruk benim için büyük önem taşıyordu. Çünkü bu sayede özgürlüğüme kavuştum.?
Üç yıldır ortalarda yoktunuz. Ne yaptınız bu zaman zarfında?
- İki yıldır Fransa?daydım. Orada dil eğitimi aldım. Çünkü sosyoloji master?ı yapmak istiyorum.
Neden sosyoloji?
- İşin aslı ben de nedenini bilmiyorum. Ama illa Fransızca öğrenmek istedim... Ayrıca bu üç yılda yeni albümüm olan ?Hatıram Olsun?u hazırladım, bir de haziranda çıkacak romanımın hazırlıklarını yaptım.
Roman mı! Nasıl bir şey yazdınız?
- 5 yıldır üzerinde çalıştığım; bir erkek ile iki kadın arasında geçen bir hikaye benimki. Romanın kahramanı benim hayata bakışım ve algılayışımla ilgili misyonlar taşıyor.
Son dönemlerde popüler isimlerin; kendilerinin bilinmeyen bir derinliğe sahip olduğunu göstermek istercesine yazarlığa soyunmaları moda oldu. Böyle bir süreçte onlarla aynı kefeye konulmaktan çekiniyor musunuz?
- Kitap için yola çıktığım 5 sene önce şu anki gibi ?ünlü/yazar modası? yoktu. Ayrıca kitabımı yayınlanacak olan Epsilon?a gidip ?İsterseniz takma adla yayınlayalım? dedim. Yani o kadar güveniyorum ki imza attığım işe, diğerlerinin yaptığı gibi kitabın üzerine kendi resmimi bile koydurmayacağım. Dolayısıyla o konseptin içinde yer aldığımı düşünmüyorum.
Ama yine de ünlü yazarlar ve edebiyatçılar bu tür yayınlara "fikir ve edebiyat dünyamızı kirletiyorlar" tarzı eleştiriler yöneltiyorlar. Aynı eleştirileri alırsanız tepkiniz ne olacak?
- Bu tür eleştiri yapacak yazarlarla aynı sokakların çocuklarıyız. Böyle bir eseri meydana getirirken de onların kitaplarıyla beslendim. Dolayısıyla bu anlamda bir eksikliğim olursa bunun benim tarafımdan kaynaklanmadığını düşünürüm. Üstelik anlamadığım tarzda karışık üslubu olan yazarlar eleştirirse onların görüşlerini de asla ciddiye almam... Çünkü her insanın anlatacağı bir hikaye, söyleyeceği şarkı ve çizebileceği bir resim olduğuna inanırım. Bu resim bir Picasso tablosu da olabilir Cin Ali resmi de.
SİZE NE KARDEŞİM
Her soru için verecek bir cevabınız varmış gibi bir izlenime kapıldım. Sanki sürekli savunma içgüdüsü içinde hareket ediyor gibisiniz...
- 6 yaşındayken babamı kaybettim. Futbolcu olan abim Erdoğan Arıca?nın imkanlarıyla okudum. Dolayısıyla ona bir baba gibi bakmak ve hesap vermek zorunda hissettim kendimi. Zamanla yaptığım her hareketin açıklaması da karşı taraftan beklendi. Yani bu halim sürekli hesap veriyor olmamla ilgili geliştirilmiş bir mekanizma olabilir.
Neye müdahale ettiler peki?
- Olay kimi zaman ?bu adamın saçı niye sarı? noktasına kadar bile geldi. Ama artık bunları aştığımı düşünüyorum. Şimdi yeğenlerime bile aynı şeyi tavsiye ediyorum; ?Eğer birisi tipinizi, saçınızı ya da hal ve hareketlerinizi beğenmiyorsa bırakın gitsin.?
Ailenizin yanı sıra bir de Karadenizle hemşehrileriniz var. Onlar küpe takmanızı, saçınızı boyatmanızı, "racona" ters bulmadılar mı?
- Beni el üstünde tutuyorlar. Bunun nedeni de bu görüntü içinde sevimsiz şeyler yapan bir adam görüntüsü çizmemem... Yine de küpe takmam bazen başkaları tarafından ?ne oluyor yahu? tarzı tepkiler doğurdu. Ben de, beni eleştireceklerin karşısına hep başarılar koydum. Şarkı söylüyorum, iyi şarkı yazıyorum, gereksiz açıklamalar yapmıyorum. Bu da onlara yetmiyorsa artık ?size ne kardeşim? diyebiliyorum.
Ya Kadir İnanır... Aileniz, çevreniz onun Bonus reklamlarında peruk takmasını nasıl değerlendirdi?
- Ailemizde ilişkilerin feodal bir biçimde devam ettiği bir gerçek. Tüm ailenin de ona yaptığı işten ve kişiliğinden dolayı saygı duyduğu kesin. Ama bu sanat... Ben ?Komser Şekspir?i çevirdiği dönem kendisine ?geç bile kaldın? demiştim. Sonuçta işini yapıyor fakat ne yazık ki kendini belirli kurallar nedeniyle şimdiye kadar hep kapalı tuttu. Bu iş iyi oldu çünkü onun sadece mafya filmleriyle hatırlanan bir adam olmasını istemiyorum.
Yani reklam filmini takdirle karşıladınız, öyle mi?
- Onun hayranlarından bazılarını bu durum sarsabilir ama yeğeni olarak bence geç bile kaldı. Keşke bir de kırmızı peruk taksaydı... Öte yandan bu son olayın ardından beni rahatlatan bir şey oldu. Yıllarca o sert adamın yeğeni olmak insanı geren bir şey. Çünkü hayranları sizi de ?küçük Kadir İnanır? olarak algılayıp, onun gibi davranışlar sergilemenizi istiyor. Ama onun peruk takarak ?sanatçı her şeyi yapabilir? mesajı vermesi beni rahatlattı, özgürleştirdi. Çünkü ben bir kez çıplak poz vermiştim olay olmuştu. Halbuki bunu ben sanat için yapmıştım. Bence iki olay da farklı olsalar bile sanat içindir.
Yeğeni gurur duymalı ama...
Dayımla ?Devlerin Aşkı? şarkısını okuyacağım sırada bir iş görüşmesi yaptık. Bunun haricinde sanatımla ilgili hiç konuşmadık. Fakat şimdiye kadar medyada hakkımda hep olumsuz görüşleri yer aldı. Halbuki ?Ben Soner?le gurur duyuyorum? sözünü ağzından duymayı çok isterdim. Ya benimle ilgili sorular sorulduğunda hiç cevap vermiyor, ya da gazetecilere başka türlü konuşuyor. Ama içinden benimle ilgili ne geçtiğini ise gerçekten tam olarak bilmiyorum.
FRAPAN TARAFIMI GÖSTEREMİYORUM...
Anlaşılmaz bir şekilde orta yaş grubunun sevdiği bir isim olup çıktım. Genç kızlar koşup anneleri için benden imza istiyorlar. Yani bir nevi aile sanatçısıyım. Durum böyle olunca içimdeki frapan tarafı ortaya çıkaramıyorum. O tarafımı sergileyemeyince bunun ilerde beni depresif yapmasından korkuyorum.
O yüzden artık sıkıldım baskı altında kalmaktan. Ve şimdi sanatımı özgürce icra etmek istiyorum. Sahnedeyken
kimsenin bana karışmamasını, aldığım her kararın anlayışla karşılanmasından yanayım.
Kuran-ı üç kez hatim indirdim
Annem beş vakit namazını kılar. Ben de bir süre kıldım. Hatta ilk defa sana söylüyorum küçükken Kuran-ı Kerim?i üç kere hatim indirdim. Arapça da biliyordum fakat unuttum... Tanrı ile aramda çok özel bir bağ olduğuna inanıyorum. Hatalarım tabii ki var, ama yine de yüzde 90 iyi bir insan olduğuma inanıyorum. İnançlı olmanın da çok faydasını gördüm... Eskiden daha sık dua ederdim. Bazen isyan ettiğim zamanlar da oldu ama artık onunla konuşup yaptığım hatalardan dolayı özür diliyorum. Hatta yaşam denen oyunda bana Tanrı?nın birçok ödül verdiğini düşünüyorum. Fransa?da geçirdiğim eşsiz günlerin de işte onlardan biri olduğuna inanıyorum.
Fransa?da ateşli bir milliyetçiydim...
Fransa?da kaldığım süre içinde 30 metrekare bir dairede, tıpkı bir öğrenci gibi yaşadım. Metroyla okula gidip, paramı kısıtlı bir şekilde harcadım. Yatağımın üzerinde uyudum, yemek yedim, ders çalıştım... Başıma ilginç şeyler de geldi. Ben okulda daha iyi dil öğrenebilmek için daha ziyade yabancı arkadaşlarla takılıyordum. Ama aynı okulda okuduğum Türk öğrenciler beni görüp birlikte hatıra fotoğrafları çektirmeye başlayınca iş değişti. Yabancı arkadaşlarım ilerleyen günlerde benim sanatçı olduğumu öğrenince daha fazla içlerine aldılar. Bu anlamda kaçtığım şöhret işime yaradı. Ben de orada ateşli bir milliyetçilik örneği göstererek
bol bol Türkiye?nin reklamını yaptım.
Kaynak: Yusuf İzel - Akşam