AYDİLGE ’ŞARKILARIMIZIN TIKLANMASI BİZLERİ SAHTEKARLIK YAPMAYA TEŞVİK EDİYOR’
Sunucu-Yazar Yelda Kırçuval’ın Instagram üzerinden yaptığı canlı yayına ünlü müzisyen Aydilge katıldı. Aydilge, müzik sektörü ile ilgili düşüncelerini Yelda Kırçuval’a ve takipçilerine aktardı.
''Ayakta kalmamı sağlayan en önemli unsur bestelerimi ve sözlerimi kendim yapıyor olmam. Bu en önemli mücevher çünkü başka bir söz yazarları ya da besteciye bağımlı değilim. .İkincisi ise farklı bir ses rengine sahip olmak. Bir dönem Tarkan'a benzeyen erkek vokaller, Sezen Aksu'ya benzeyen kadın vokaller vardı. Onlar çok büyük isimler ve çok sevilen isimler. Neden bir başka Tarkan bir başka Sezen Aksu dinlemek istesin ki insanlar?''
''Başkasına benzemeden başarılı olunabileceğinin en büyük örneklerinden biri Mabel Matiz. Ekşi Sözlük'teki yorumlarına bakarsanız 'Bu ne biçim ses' diye önyargıyla başlar ama yavaş yavaş 'Çok seviyorum, muhteşem bir insan, mükemmel bir sanatçı'' diye devam eder. Çünkü insanlar genellikle farklı olanları önce dışlasalar da, sonrasında aslında sürekli aynı tarzlara maruz kalmanın sıkıcılığını farkedip, farklı olanları tanımaya ve sevmeye başlıyorlar.''
''Halil Sezai ile yaptığımız şarkının 10 milyon izlenmesi var. Yorumlara baktım ve 10 milyonun az görüldüğünü farkettim. Aslında 10 milyon çok güzel bir sayı ama bazı videolar o kadar çok şişiriliyor ki ve o kadar çok sahte tıklanma var ki bu sayı az gözüküyor. Ve sektör sizi sahtekarlık yapanların yanında küçük gözükmemeniz için sahtekarlık yapmaya teşvik ediyor. Ama bazılarımız direniyoruz ve yapmıyoruz. Evet insanlar belki daha az sevildiğimizi ya da dinlendiğimizi düşünüyor ama sahtekar olacağıma öyle sanılayım.''
Ünlü müzisyen Aydilge, Yelda Kırçuval'ın 'Kime besteni veya sözünü vermeyi çok isterdin?' sorusuna, ''Vermek değil de Sezen Aksu ile paylaşmak çok isterdim.O, o kadar iyi bir besteci, söz yazarı ve yorumcu ki, ona beste vermek haddime değil. Ama onunla beraber bir şarkı üretmek ve söylemek çok isterdim.'' şeklinde cevap verdi.
Kadınlar mı yoksa erkekler mi müzik sektöründe daha hızlı yol alıyor sorusuna ise ''Bence kesinlikle erkekler. Kadın dinleyiciler, tutkularını daha rahat gösteriyor, hayran oldukları erkekleri büyük bir tutkuyla seviyorlar. Bu da erkeklerin daha hızlı yükselmesine sebep oluyor. Bence bu dizi ve film sektöründe de öyle. Mesela bir ödül törenine Barış Arduç'la ödül almak için yan yana oturmuştuk. Orada bir sürü ünlü olmasına rağmen Barış'a gösterilen ilgi ve alaka bambaşkaydı. Arkadan Burcu Esmersoy da Barış'la fotoğraf çektirmek için heyecanla öne eğildi mesela. ''Ben de ünlüyüm'' falan diye düşünmeden heyecanla fotoğraf çektirmek istemesi de çok şekerdi bence. Kadınların genel olarak duyguları çok coşkulu olduğu için erkeklere olan ilgi alaka bambaşka.'' şeklinde cevap verdi.
''Bu sektörde de her sektörde olabileceği gibi çok fazla gruplaşma var. Kirli ya da farklı ilişkiler ve çıkarlar dönebiliyor. Benim gibi konser dışında kendi evinden çok çıkmayan bir insansanız ve o alemlere girmiyorsanız biraz yalnız bırakılabiliyorsunuz. Tamamen tırnaklarınızla kazıyarak gelmeniz gerekiyor ve arkanızda hiç güç olmuyor. Bazen bana diyorlar ki, ''Sen de bir gruba ait olsaydın, belirli ortamlara girseydin, o ilişkileri kursaydın, çok daha hızlı yükselirdin, çok daha ünlü ve zengin olurdun.''Ben de diyorum ki aslında benim yolum, dezavantaj değil, avanta. Çünkü arkanızda biri olduğunda, ya çekilirse de yere düşersem korkusu yaşarsınız. Bu ilişkilerle yükseldiğiniz zaman, o ilişkileri beslemek ve devamlı kendinizden ödün vermek zorunda kalırsınız. Bu da, ne kadar şöhret ve para kazanırsanız kazanın, kendiniz sevmemenize neden olur ve bir insan kendini sevmedikten sonra da mutlu olması imkansız. Yani bu bir seçim. Benim seçtiğim yolda, bazı şeyleri elde etmeniz daha yavaş gerçekleşebilir. Ama özgürlüğü elde edeceğiniz garantidir
''Mesela şu da şaşırtıcı. Ben içki ve sigara kullanmıyorum. Konserlerde ve gece ortamlarında kullanmak o kadar normalleşmiş ki garip olan içmemek gibi görünüyor. Ben kimsenin içkisine sigarasına karışmıyorum, kimseyi yargılamıyorum ama içmediğim için benim yargılanmam garip geliyor.'
''Sektörle ilgili şöyle bir önyargı var: 'Prodüktörle birlikte olmadan albüm yapamazsın, yönetmenle birlikte olmadan oyuncu olamazsın.' Bütün bunlar potansiyel sanatçıları yıldıran ve korkutan şeyler. Bana da çok şey söylendi. Üniversite birincisi olmuştum. Sonrasında yüksek lisansımı tamamlayıp uzmanlık aldım. Akademik kariyerime bakan herkes, müzik piyasasında ne işin var, orası kirli bir camia, akademik kariyerine devam etsene şeklinde tepki veriyordu. Oysa o kire bulanmadan da müzik yapabilirsiniz. Ben yapabildiysem sizler de yapabilirsiniz. Benim sizden üstünlüğüm yok, yeter ki yılmayın.''