?BENİM DE HAYATIMDA GURURSUZLUKLA BAŞLAYAN İLİŞKİLERİM OLDU?
Sinan Akçıl, yeni albümüyle JoyTurk?ten Gökhan Çınar?a konuk oldu. Ünlü isimlerle düet yaptığı ?Kalp Sesi? albümüyle hızlı bir çıkış yakalayan Akçıl, çarpıcı açıklamalarda bulundu.
“Gurur” şarkısını Feribot’ta gördüğü bir çiftin kavgası üzerine yazdığını söyleyen Akçıl şöyle konuştu: Aslında benim de hayatımda gurursuzluklarla başlayan ilişkiler olmuş. Oraya gönderme yapıyorum. Biri Bana Gelsin şarkısında kâğıda gözyaşı döktüğüm doğrudur. Beş dakika içinde yazdım.
“Yeni albümümde Ajda Pekkan, Hande Yener, Ziynet Sali, İzel, Elif Kaya, Teadora gibi isimler var. İlk Kalp Sesi’mde bu divalarım veya diva adaylarım olarak adlandırdığım isimlerin renkleri ve duyguları olmadan kendimi daha çıplak ve yalnız hissedebilirdim. Açılışı böyle yaptım. Bundan sonra nasıl devam eder bilmiyorum ama hepsinin rengi ve duygusu oldu. İyi ki onlarda benim yanımda oldu bu albümde. Çünkü yıllardır çok güzel işler paylaştık ve yaptık.”
Üslüpsuz Eleştiren Müzik Eleştirmenlerini Hiç Ciddiye Almıyorum
Ben kendi kariyerimde devam eden bir insanım. O yüzden bu albümde de iyi ki kalbimin sesini dinlemişim, iyi ki yapmışım, gerçekten bu sevginin ben bile farkında değilken, şimdi fakında olduğum bir sevgi var. Çok güzel tepkiler alıyorum ama şimdi birebir bu tepkileri almak, o kıyametin kopması dediğim şey… Albümle beraber hakikaten bir kıyamet koptu çünkü. Her şey için bir güven verdi yine bana kalp sesim. O yüzden, eleştiriye tabiî ki hiçbir zaman karşı değilim ama eleştiriden eleştiriye fark var. Müzik eleştirmeni olarak kendini adlandıran insanların birçoğunu ciddiye almıyorum. Şöyle almıyorum, halk beni çok yukarıya çıkarttı gerçekten. Sokakta, arabada, evde, otobüste, kamyonda, her yerde çok yükseğe çıkarttığını görüyorum. Albümüm satışında ve en çok video indirilmede şu an üç milyona gelmiş vaziyette. Ama üslupsuz eleştiren müzik eleştirmenlerini hiç ciddiye almıyorum ki.. Ne kadar çok eleştirirlerse o kadar daha yukarı çıkıyoruz. Sinemada da böyle, müzik sektöründe de böyle, dünyada da böyle. Bana mantıklı donelerle yaklaştıkları zaman, ben zaten saygıyla oradan çıkartacağım dersi çıkartmayı biliyorum. Ama bakıyorum ki daha tek nota dinlemeden, tek bir albümün bir şarkısını dinleyerek, o şarkının bir numara olmasını eleştirip popüler kültüre hizmet ediyorlar ve değişen bir kuşağı görmezden geliyorlar.
Benim de Hayatımda Gurursuzlukla Başlayan İlişkilerim Oldu
Aslında benim yaşamadığım hiçbir şeyi yüzde yüz gözlemleyerek yapmamışım onu anlıyorum. Gurur şarkısında, bir Yalova feribotunda bir çifti görüp, çok gurursuzsun diye kavga eden bir çiftin; sonra sarıldıklarını, bir battaniyede çay içtiklerini görüp, yazdığım zaman bunu gözlem sayıyorum. Ama sonra bakıyorum ki aslında benim de hayatımda gurursuzluklarla başlayan ilişkiler olmuş. Oraya gönderme yapıyorum. Biri Bana Gelsin şarkısında kâğıda gözyaşı döktüğüm doğrudur. Beş dakika içinde yazdım. Yeni bir eve taşınmıştım, o evden mutsuz olmuştum. O gece, her yer soğuk hep karanlık, kendi kendime tarifsiz diye yazdım ve sonra fark ediyorum. Mesela Kutsi’nin Bambaşka şarkısı, “yine çıktım aynı yola sen de gel biraz sonra” dediğim annemin yanına Sapanca’daki evine giderken yazdığımı fark ediyorum. Hep böyle bir paralellikler, duygular… Hande Yener’in Çöp şarkısında, bir şarkı yazıp kendime sinirlenip çöp bu ya istemiyorum deyip Hande’ye sonra bir dakika deyip Çöp şarkısını yazdığımı biliyorum. Gözlemlerle yaşanmışlıklar birleşiyor, ortaya da bu şarkılar çıkıyor. Ama ben eğer defalarca dinliyorsam yazdıktan sonra ve hala bana o etkisi geçiyorsa bu benim için tamamdır ki, zaten sahtekârlık yapmaya başlayan şarkı bir süre sonra hiç dinlenmez ve hissedilir. Asla Allah bana bu duyguyu kaybettirmesin.