BİROL GÜVEN ?RADYOCU OLMAK İÇİN GİTTİM, SENARİST OLDUM?
Cine5 ekranlarının sevilen programı ?İpek Tuzcuoğlu İle Yüzleşme?de başarılı yapımcı ve senaryo yazarı Birol Güven konuk oldu. Ekran önünden özel hayatına bilinmeyenlerini paylaşan Birol Güven yeni sinema filmi Mandıra Filozofu İstanbul?u da anlattı.
“Esnaf çocuğuyum”
İpek Tuzcuoğlu İle Yüzleşme’de çocukluk günlerinin geçtiği Darıca’yı ve ailesinin bilinmeyenlerini anlatan Birol Güven “Ben başarısız bir öğrenci değildim de belli dönemlerde tembeldim. Biz kahvehanelerde büyüdük orada hayatın parçasıdır hocamızda bizi kahvehanede görünce bizi yadırgamıştı. Esnaf çocuğuydum. Tüp satıyorduk. Esnaf için kahvehane sıgınılacak limandır. Kumar oynanan yer değildi. Hem annem hem babam Giritli aileden. 1923 yılında Girit’ten Darıca’ya gelmişler mübadele ile. Mübadele savaştan kötü bir şey, savaş daha mantıklı geliyor. Oradaki Türk Müslümanlar buraya geliyor, buradaki Rumlar Selanik yakınlarına gidiyorlar oraya da Yeni Darıca deniyor. Darıca çok güzel bir yer. Koparılmışlar bizimkilerde. Savaşı da anlamak mümkün değil ama mübadele başka. Girit’e ailece ziyarete gittik.” diyerek paylaştı.
“Gerçek dost iyi günde belli olur”
İpek Tuzcuoğlu’nun “Eski Birol’a şimdiye baktığında dostlar eksilmiş mi? Başarıyla insan yalnızlaşır mı ?” sorusu üzerine Birol Güven “Dostluklar konusunda ben farklı düşünüyorum. Gerçek dost kötü gün dostu derler ya, ben bir başarını paylaşan dost gerçek dost diye düşünüyorum. İyi gününde daha yalnız kalırsın kimse aramayabilir. Modern hayat içinde dostlardan çok ticari ilişkilerimiz olan insanlar var. Aslında ticari ilişki bittiği halde devam eden şeye dostluk diyorum. Bazı insanlar var çalışırsan iyisin çalışmazsan kötüsün. Bizim mesleğin sevimsiz bir tarafı var bir projeye başlarken 50 kişiyle görüşüyorsunuz gün sonunda 10 kişi ile anlaşacaksınız bu 40 kişi seçmeyeceksin demek, 40 düşmanınız olabilir. Bu onların nasıl algılayacaklarına bağlı.” diyerek cevap verdi.
“Radyocu olmak için gittim, senarist oldum”
İpek Tuzcuoğlu İle Yüzleşme’de kariyer yolculuğunu da anlatan Birol Güven animasyon, ingilizce öğretmenliği ve turist rehberliği de yapmış . Senarist olmanın aklında hiç olmadığını anlatan Birol Güven’in hayatı bir ilan için gittiği radyoda değişmiş. “Eşimin arkadaşı kulakları çınlasın İdil demişti, “bir reklam ajansı radyocu arıyor” diye. Radyoculukda yeni bir şey radyocu olmak için gittim, onlarda senarist arıyorlarmış. Görüşmeye gittiğim kişi “dur ben seni Yavuz Turgul’la tanıştırayım senarist arıyor” dedi. Yavuz bey çok yoğundu. Cefi bey “Yavuz bu arkadaşla görüş dedi” gitti. O da “ Ben seni Gani ile tanıştırayım” dedi. Herşey 20 saniyede oldu. Bir anda Gani’yle bir senarist olarak Yavuz Turgul tarafından tanıştırılmış oldum, Gani Müjde ile kaldım. Kimbilir nasıl yetenekli bir şey zannetti. Ben senaryo yazmasını bilmediğim için Gani bana tespitler yazdırdı. Onları yazarak başladım. Gani Müjde ile ortaklığımız oldu. Ben turizm şirketinde çalıştığım için muhasebe işlerini biliyordum, hala Gani’yle her Perşembe yemek yeriz.” diyerek paylaştı.
“Gani Müjde ile aynılaştığımız için ayrıldık”
İpek Tuzcuoğlu İle yüzleşme’de Birol Güven Gani Müjde ile ortaklıklarını bitirme nedenlerini de anlattı. “Gani’den ayrılma şöyle oldu. Ben ilk başlarda senaryo işlerini çok iyi bilmiyordum, o tarafta yoktum. Zaman içinde Gani Müjde Fatih Solmaz, Can Barslan, Kemal Kenan Ergen gibi Tükenmez Kalem ekibinin içinde yazma işini sevdim, öğrendim, yazmaya başladım. Zamanla Gani’yle birbirine benzeyen iki kişi olduk, iki tane senarist olduk. Eskiden birbirimizi tamamlıyorduk, bizim ortak olmamız amlamsızdı. İki senaristin ortaklığı çok mantıklı değil. Biri senarist biri başka özellikleri olan iki insan olacak.Yılmaz Erdoğan ve Necati Akpınar çok mükemmel tamamlıyorlar birbirlerini, biz aynılaştık.” dedi.
“Kendimden akıllı insanlarla çalışırım”
İpek Tuzcuoğlu’nun başarının sırrını sorması üzerine Birol Güven “Herşeyi öğrenemem ama çok çalışkanım. Detaycı değilimdir ama çalışmayı, işle meşgul olmayı çok seviyorum. Bu soru sorulduğunda güzel bir cevabım var. Başarının sırrı ne diye sorduklarında “kendimden akıllı insanlarla çalışırım” derim. Hiç mütavazi bir cevap değil aslında, çünkü akıllı insanlar kendinden akıllı insanlarla çalışır. Bu güzel herkesi mutlu eden bir cümle yaptıgımız iş kolektif bir iş akıllı insanlara ihtiyaç var. “ diyerek cevap verdi.
“Toplumun değişimine televizyoncuların geri kaldığını düşünüyorum”
Ekranda yaptığı işleri değerlendiren Birol Güven bu konuda özeleştiride yaptı “Halkın istediklerini doğru okumak deyince geriye dönüp baktığında doğru okumuşuz diyoruz. Bugünden geleceği doğru okumak bana fazla iddialı geliyor. Bizim sektörde okuyabilmek böyle birşeyin olduğuna çok katılmıyorum. Bizler verilerle çalışma araştırma yaptırmadığımız için çok planlı değiliz. Biz ne zaman planlı programlı bilimsel çalıştıysak battık. Ne zaman cebimizden, kalbimizden anılardan bir şey yaptık çıktık. Dinamikleri o kadar çok değişiyor ki . Toplumun değişimine televizyoncuların geri kaldığını düşünüyorum. Anadolu Kaplanı mesela toplumu çok iyi okuduk her şeyi biliyoruz diyoruz ya bu tutardı. Bizim sektörde ben bu işi biliyorum dönemini herkes yaşar bir dayak yer. Biz de o duygularla bu işi yaptık bitince kabullenemedim. Çetin Tekindor gibi bir üstad ile çalışıp gitmemesi üzmüştü.” dedi.
“Arka Sıradakiler Hababam Sınıfı hikayesiydi”
İpek Tuzcuoğlu İle Yüzleşme’de imzasını attığı “Ayrılsak da Beraberiz” ve uzun yıllar seyircinin beğenisini kazanan “Çocuklar Duymasın”ın Gani Müjde ve Tükenmez Kalem ekibinden ayrıldıktan sonra kendi adını taşıyan iki önemli iş olduğunu anlatan Birol Güven “Arka Sıradakiler” dizisinin ortaya çıkış öyküsünü de paylaştı. “Arka Sıradakiler’in çok güzel bir hikayesi var. Sevgili Murat Akdilek’le buluştuk, Hababam Sınıfı’nın haklarını almıştı, bana “sen yazar mısın” dedi. Haftasonu düşüneyim dedim. Son dönem yapılmış Hababam Sınıfları’nı izledim bir hikaye yazdım. Hababam Sınıfı hikayesi olsun diye Murat Akdilek’e verdim, “hikaye bu ama başka bir arkadaşım yazar” dedim. Rıfat Ilgaz yazmış zamanında büyük yük. Sen yazmazsan yapmayalım dedi kaldı. Hamdi Alkan’la bir yaz tatilinde konuştuk. “Ben bunu dizi yapacağım” dedi. Sevgili Hamdi aldı çok güzel bir dizi oldu. Katkım vardır ama Hamdi Alkan dizisidir” diyerek anlattı.
“Toplumun geneli de ölçümlenmeli”
İpek Tuzcuoğlu İle Yüzleşme’de ekran önünde yaptığı işlerde başarı kadar başarısızlığı da kabul etmek gerektiğini anlatan Birol Güven “90’ları 80’ler kadar iyi yapamamışızdır. Bizim hatamızdır. Yayınla ilgili de olabilir. TRT’nin hakkını da vermek lazım. İyilerle gurur duyup başarısız olanları üstlenmezsek haksızlık olur. Bunun formülü yok, olsaydı herşey başarılı olurdu. 90’ları iyi yaptığımıza inanıyorum. Ama seyircinin kanına karışmadıysa tasarım hatası yapmışızdır diyoruz. 30 bölüm sürdü. Türkiye için iyi. Orada yayıncının gelir gider hesabıdır. Kanallar gelirleriyle ayakta durmak zorunda, reklam geliri bütçeyi karşılayamıyorsa olmayınca kaldırılıyor. Başka bir meslek yok ki ölçülen. Sadece televizyoncular ölçülüyor. Bu kadar hızlı karne kimse almıyor, ben bunu eleştirmiyorum adil buluyorum ama toplumun genelinde niye ölçüm yok. Siyasiler, öğretmenler, doktorlar. Bizler iyi dizi kötü dizi diye eleştirilebiliyoruz.”dedi.
“Hayatımın iki önemli projesi oğlum ve kızım”
Hayatının vazgeçilmezinin ailesi olduğunu anlatan Birol Güven “Kızım çok güzel yazıyor, obua çalıyor, konservatuara gidiyor, oğlum besteler yapıyor. Biz popüler kültürle uğraşıyoruz, onlar yüksek sanat yapıyorlar. Daha önemli bir şey yok hayatımda. Onlarla geçirmediğim zamanı vakit kaybı olarak görüyorum. İki önemli projem oğlum ve kızım.” dedi.
“Mandıra Filozofu İstanbul’u çok seveceksiniz”
İpek Tuzcuoğlu İle Yüzleşme’de sinamaseverlere Mandıra Filozofu İstanbul ile ilgili müjde veren Birol Güven filmde geçen bir diyaloğu bizzat yaşamış.“Üsküdar’da ofis yeri arıyorduk, taşınacağız. Bir arkadaşım birkaç adres hazırlamış, evleri geziyoruz. Manzaralı bir yer arıyoruz Salacak’ta. Bir yere gittik, dini bütün bir abimiz. “Buranın sahibi siz misiniz” dedim. “Yok ben değilim” dedi. Arkadaşıma döndüm “yanlış gelmişiz” dedim. Döndüm adama “kim sahibi” dedim. “Allah” dedi. Bende yazdım. Filmdeki diyaloglar benim karşı olduğum ve karşı olmak istediğim şeyler. Mandıra Filozofu İstanbul’u çok seveceksiniz. Vazgeçebilmek üzerine kurduğumuz bir film bizi güçlü yapan vazgeçebilmemizdir. Ben hiçbir şeyden vazgeçmek istemem ama vazgeçebilme gücünü elimde tutmak isterim. İki projem var biri oğlum biri kızım. Ben her şey den vazgeçebilirim yeniden başlayabilirim. Bu da beni güçlü kılıyor. Mutsuz insanlar vazgeçemeyenler bence.” dedi.