EDDA SÖNMEZ’DEN SARUHAN HÜNEL’İN İDDİALARINA İLK AÇIKLAMA
Sözcü Gazetesi Muhabiri Edda Sönmez, oyuncu sevgilisi Muharrem Saruhan Hünel tarafından ünlü futbolcu Pascal Nouma ile yaptığı röportaj fotoğraflarını sosyal medyada paylaştığı için darp edildi ve suç duyurusunda bulundu. Mahkeme Sönmez’e 6 ay süreyle ’Koruma Kararı’ verdi. Çıkan haberlerin ardından hala savcıya ifade vermeyen Hünel, 20 gün sonra basın açıklamasında bulundu ve Gazeteci Edda Sönmez’in ünlü olmak için kendisini kurban ettiğini ve bunun kendisine yapılan bir darbe girişimi olduğunu iddia etti. Bugüne kadar sessiz kalan Edda Sönmez ilk kez tüm eleştirilere ve kendisini ’Anadolu’nun saf çocuğu’ olarak tanıtan Hünel’in suçlamalara cevap verdi.
EDDA SÖNMEZ’DEN İLK AÇIKLAMA
Savcılık soruşturmasında geçtiği üzere Saruhan Hünel’den “Zanlı” diye bahsedilecektir.Geçtiğimiz günlerde bana yapılan darp olayına karşı hakkında savcılığa şikayette bulunduğum zanlı Saruhan Hünel, kendini aklama çabası içine girerek yalan yanlış karalamalarla ismimi lekelemeye çalışmıştır. Zanlının açıklaması komedi filmlerine konu olacak türdedir. Mahkemeye delil olarak sunulmuş WhatsApp mesajlarına ve fotoğraflarına montaj diyerek aklanmaya çalışmakla yakışıksız bir durum olduğu kadar Türk halkının zekasıyla da dalga geçmektir. Sonuçta ben bir gazeteciyim. Belgesi olmayan hiç bir haberi yapamayacağım gibi kendi adımı da böyle bir habere müdahil etmek asla istemem. Yaşadığım her şey gerçektir ve ispatı da belgelerle mahkemeye sunulmuştur. Kendisine darbe yapmayı planladığımı söyleyen zanlı, hangi özelliğinden dolayı bu darbe girişiminin kurbanı olduğunu düşünmüştür? Bu da ruh halindeki bozukluğun en güzel yansımasıdır. Belgelerimde montaj olmadığı mahkeme tarafından da teyit edildiğinde nasıl bir açıklama yapılacak? Ayrıca bu açıklamaya dayanarak bana cephe alanlar yazdıklarından ve söylediklerinden hiç mi utanmayacaklar? Merak ediyorum.
MOBESE KAYITLARINI DA MI ‘DARBE’NİN BİR PARÇASI SAYACAKSIN?
Öncelikle “makyaj” dediği suratımdaki morluklar, devletin resmi doktorları ve adli tıp hekimlerince darpa dayalı yaralanmadır raporlarıyla sabittir. “Kötü niyetli gazeteci hanım” nitelemesi dahi tek başına sanığın ruh halini resmetmeye yeter düzeydedir. Gün ortası Taksim’de mobeselerin görüntü alanında, milletin gözünün önünde beni döven anadolunun masum çocuğu zanlı, belli ki ileride mobese kayıtlarını da darbenin bir parçası sayacak.
Zanlı ayrıca benim reklam amaçlı bu yola başvurduğumu söyleyerek akıl almaz oyunlarına bir yenisini daha eklemiştir. Ben mesleğimi çok severek yapıyorum ve bu sevgimin yaptığım röportajlara da yansıdığını düşünüyorum. Çabamı takdir eden çalıştığım kurum olan Sözcü Gazetesi de davamda hep yanımda oldu. Ben söylediği gibi reklam peşinde hiç olmadım. Adımın dayak olayıyla anılmasını da hiç mi hiç istemezdim. Bulunduğum şikayet ve çırpınışlarım sadece kendim için değil bu tarz darp olaylarına maruz kalıp sesini çıkartamayan kadınlar içindi. Kendisini Anadolu’nun saf çocuğu olarak lanse eden zanlının ‘saflığının göstergesi’, suçu sadece kendisini sevmek olan bir kadına el kaldırması mıdır? soruyorum sizlere. Aile içi şiddet ve kadına şiddet haberlerinin bu kadar can yakıcı olduğu günümüzde; zanlı, Özgecan’lar ve sayısız nicelerinin maruz kaldığı şiddetin özne adayı ve benim yaşadıklarım hadiselerin öznesidir. Zanlı ile yaşadığım 6 aylık ilişkide, ömrümde yaşamadığım dayak yemiş ve darpa maruz kalmış halimi fotoğraflamış olmam dahi tek başına delildir.
”DÖVDÜM, RAHATLADIM”DAN ‘ANADOLU’NUN SAF ÇOCUĞU’ OLUVERDİ
Bu kişi açıklamalarında ünlü kadın meslektaşlarımın ismini de kullanmış ve gerçeklikten uzak açıklamalarına bunlar üzerinden devam etmiştir. Ben adını verdiği meslektaşlarımın hepsiyle ayrı ayrı gurur duyuyorum. Elbette ben de mesleğimde bu kadar başarılı ve ünlü biri olarak anılmak isterim. Bunlardan bahsedip bir de oyunculuk yapmak istediğime dair iddialarda bulunması da zaten söyledikleriyle çelişen bir açıklamadır. Başarılı bir röportaj sonrası, röportaj yaptığım kişiyle çekilmiş bulunan fotoğrafımı bahane ederek beni fena halde döven, iyiki geldin, dövdüm ve rahatladım, gelmeseydin başına neler gelirdi tahmin bile edemiyorum diyen zanlı, psikopat ruh halini ve kadını gördüğü yeri topluma net bir biçimde göstermiş, sonra da Anadolu’nun saf çocuğu oluvermiştir. Zanlı bilmemektedir ki, Anadolu insanı cenneti annelerin ayakları altına seren, kadını kutsal gören insanlardır. Zanlının yaptığı gibi, itilen kakılan, dövülen sövülen bir meta değildir kadın Anadolu’da.
Bulunduğum şikayetin kendisine yönelik bir darbe olduğunu da açıklayan zanlı, darp edilen bir insanın hakkını aramasının darbe girişimi olduğunu da literatüre kazandırmış oldu. Dövdüm, rahatladım’dan darbeye maruz bırakılmış, Anadolu’nun saf masum çocuğu oluverdi.
Defile için yapılan makyajlı fotoğraflar
”YÜZÜNDEKİ MORLUKLAR MAKYAJ” DİYEREK AKLANMAYA ÇALIŞIYOR
Kadına şiddetin hep karşısında durdum ve erkek şiddetiyle mağdur edilen kadınlarımızı desteklemek için yapılan etkinliklere çağrıldığımda da koşa koşa gittim. Mesleğimin gereği mağdur olanlara el uzatıp yapılan haksızlıkların sona ermesi için uğraşmalıydım. Bu tür etkinliklerden biri de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde düzenlenen ‘Kadına Şiddete Hayır’ defilesiydi. Bu etkinlikten kısa bir süre önce 28 Şubat’ta da konuya dikkat çekmek için darp makyajıyla bir sokak röportajı yaptığımdan bu teklifi hemen kabul ettim. Orada da şiddet görmüş bir kadını simgeleyen makyajımla bu kez sokakta değil podyumdaydım. Burada çekilmiş fotoğraflarımı sosyal medya hesaplarımda da haber içerikleriyle birlikte paylaşmıştım. Bu fotoğrafların mahkemeye sunduğum fotoğraflarmış gibi medyada kullanılması yanlış anlamalara neden oldu. Nitekim Anadolu’nun saf çocuğu olduğunu iddia eden zanlı, bu fotoğraflarla üzerime gelerek bunlarla reklam yapmaya çalıştığımı da iddia etti. Mahkemeye sunulan fotoğraflarımın ayrı olduğu defalarca beyan edilmesine rağmen ne yazık ki bu kişi bunların üzerinden kendini aklamaya çalışıyor.
Mahkeme haklıyı haksızı ayırt edecek ve kimin iftiracı kimin masum olduğuna karar verecek. O zaman uğradığım fiziksel ve sözel şiddet dışında Türk halkını yanlış açıklamalarla yanıltmaya çalıştığı için bir dava daha açacağım. Maddi manevi tüm kayıplarımın bedelini, ezilmiş tüm kadınlar adına zanlının yanına kar koymayıp, hepsini zerre zerre alacağım. Adaletin yerini bulacağına dair inancım sonsuzdur.