ERKEKLER O GECE SENİNLE SEVİŞMEK İSTEMELİ!
Hülya Avşar, mesleği ve özel hayatıyla ilgili samimi açıklamalar yaptı.
Hülya Avşar "Ben Türkiye'yi dünyada temsil edecek tek oyuncuyum" dedi ve ekledi: Ama yurt dışında başarıya ulaşmış yönetmenlerimiz egoları yüzünden kendilerini öne çıkarmak istiyorlar. Güzel kadını hafif kıskanıyorlar
Bu yıl ki 49. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nin jüri başkanı olan ünlü oyuncu Hülya Avşar, Vogue Türkiye'ye mesleği ve özel hayatıyla ilgili samimi açıklamalar yaptı: Hiç mütevazı olmayacağım, kimsede olmayan beyazcam ışığı bende var. Sinemada filmini izlediği zaman, bir kadın seni tatlı tatlı kıskanmalı, erkek de o gece seninle sevişmek istemeli. Bence sinema bu, güç de bu.
ESKİSİ GİBİ GÜZEL DEĞİLİM
Mesleğime etki eden dişi bir enerjim var. Belki de şanslı bir kadındım, hep medyanın ilgisini üstüme çektim. Annem çok zekiydi ve benden daha kurnazdı. O kurnazlıktan bir parça alıyordum, o zaman tüm taşlar yerine oturuyordu.
Ben daha çok hatalarımla başarılı oldum ve başarıyı da cımbızla çektim. Türk halkının her zaman doğru şeyi yapan insana karşı tahammülü olmadığını düşünüyorum. Benim başarım, bataklığın içindeki nilüferler gibi olmuştur. Her zaman doğru şeyi yapmadım. Hataların arkasında durarak onları doğruya çevirdim.
Ankara'daki Emek mahallesinde yırtık blue jean'le dolaşan, freni olmayan bisikletle gezen, erkek çocuklarını döven Hülya'yı yaşıyorum hâlâ. Sanki şöhrete dair olan şeyler, başka bir Hülya var ve onun başına geliyor gibi. Tabii ki değiştim, tabii ki böbürlendiğim ve övgülerden hoşlandığım durumlar var ama bu diğer Hülya'nın işi.
19 YAŞINDAKİ GİBİ GÜZEL DEĞİLİM
İnsanlar beni 19 yaşımın güzelliğiyle kıyaslıyor ve "Hâlâ güzelsin" diyorlar. Güzelim ama hâlâ o 19 yaşındaki gibi güzel değilim, bunu biliyorum. 49 yaşındaki Hülya olarak güzelim. Benimki güzellikten çok, saçtığım enerji. Güzellik ikinci planda.
Annemin vefatı döneminde hiçbir şekilde mutlu değildim. Bir sene önce boşanmıştım. Üstüne annemin hastalığı denk geldi. Hayat allak bullak oldu, dibe vurdum.
CAHİLLİK BU!
Moskova'da ödül aldım ne oldu? Kim beni değerlendirdi? Hangi senarist, hangi yapımcı? Ben Türkiye'yi dünyada temsil edecek tek oyuncu olduğumu düşünüyorum. Anneyi, babayı ya da dedeyi oynarım. Yurtdışında başarıya ulaşmış yönetmenlerimizin egoları, yanlarında bir tür cahillik de getiriyor. "Bu kadın zengin, ünlü, ben bunu ne yapayım?" diyorlar. Bu zamana kadar yurtdışında sadece yönetmenler ödül aldı. Çünkü kendilerini ön plana çıkarmaya çalışıyorlar. Ben biraz da güzel kadını hafif kıskandıklarını düşünüyorum. Entelektüellerin çoğu güzel ve güçlü kadınlarla çalışmaktan kaçınıyor. Mesela her gün bir yönetmen ödül alsın Fransa'dan; beni hiç heyecanlandırmıyor.
SİNEMAYLA İLİŞKİM KARI-KOCA İLİŞKİSİ GİBİ
Film çekmeye başladıktan sonra kendimi alamadım bu işten. Sinema yapmak için gerçekten açıklayamayacağınız, büyük bir sevgi olması lazım. Yoksa çok zor. O kadar çok nefret ettiğim zamanlar oldu ki... Karı koca ilişkisi gibiydi sinemayla ilişkim. Kopamıyorsun da; hiç normal, sağlıklı bir ilişki biçimi değil.
GİŞEYE OY VERİRİM
Altın Portakal'da şimdiden tavrımı koyuyorum. Benim birinci göstermeye çalışacağım film; popüler olacak, ses ve gişe getirecek. Bunun için mücadele vermek istiyorum. Sadece yönetmenine yaramayacak yani. Popülerliği seviyorum, magazini seviyorum.
Cem Yılmaz'a da ödül verebilirim, Şahan Gökbakar'a da. Film gibi film yapıyorlar çünkü. Benim için festival budur. Ödül alıp da bir köşede unutulacak filmlere paye verecek biri değilim. Tabii ki diğer jüri üyelerimizin de fikirleri çok önemli ve mümkün olduğu kadar başkanlığımda böyle bir yol izlemek istiyorum