?ESER SAHİPLERİNİN HAKLARININ KORUNMASI İÇİN ÇAĞRIDA BULUNDULAR?
26 Nisan Dünya Fikri Mülkiyet Günü?nde, Universal Music Taxim Edition önderliğinde bir araya gelen Türkiye?nin önemli birçok sanatçısı ve meslek birlikleri, eser sahiplerinin haklarının korunması için telif hakları bilincinin oluşturulmasının önemini vurguladılar.
İlk kez Dünya Telif Hakları Organizasyonu’nun (WIPO) girişimleriyle 2001 yılında kutlanmaya başlanan Dünya Fikri Mülkiyet Günü’nde, Türkiye’nin önemli sanatçıları ve müzik endüstrisinin önde gelen isimleri, müzik telif hakları bilincine dikkat çekmek için bir araya geldi.
26 Nisan Dünya Fikri Mülkiyet Günü’nde, Universal Music Taxim Edition Şirket Ortağı ve Genel Müdürü Mine Aksoy, MESAM (Türkiye Müsıki Eseri Sahipleri Meslek Birliği) Başkanı Faruk Demir, MESAM Yönetim Kurulu Üyelerinden Attila Özdemiroğlu, Orhan Gencebay, Arif Sağ, Ahmet Selçuk İlkan, Ali Yavuz, Hülya Şenkul ve MSG Yönetim Kurulu Üyelerinden Burak Kut’un yanı sıra Aykut Gürel, Fuat Güner, Cahit Berkay, Burcu Güneş, Fettah Can, Ümit Sayın, İskender Paydaş, Ragga Oktay, Recep Aktuğ, Ülkü Aker ve Oğuz Kaplangı gibi çok sayıda sanatçının katılımıyla gerçekleşen basın toplantısında, telif hakları bilincine ve eser sahiplerinin haklarına sahip çıkılmasının önemine dikkat çekildi.
16 yıldır müzik endüstrisinin içinde telif hakları için savaşan ve Türkiye’nin en yüksek pazar payına sahip edisyon şirketi Universal Music Taxim Edition’ın Ortağı ve Genel Müdürü Mine Aksoy, eser sahiplerini korumaya yönelik olarak kurulan
bir şirket olduklarını vurgularken, Türkiye’nin önemli söz yazarları ve bestecilerinin maddi sıkıntı içinde olmalarının sebebinin; eser sahiplerinin haklarına sahip çıkılmaması olduğunu belirtti.
Universal Music Taxim Edition ev sahipliğinde düzenlenen basın toplantısında, yaratıcı fikirlerin koruma altına alınmasının, yeni eserlerin yaratılmasına da olanak tanıdığına dikkatleri çeken Mine Aksoy sözlerine şöyle devam etti;
“İnternetin bu kadar yaygınlaştığı bir ortamda, sektör olarak en önemli yaralarımız; yasal olmayan müzik siteleri ve kafe, bar, restaurant gibi eğlence mekanlarının lisanslanmamasıdır. Yıllardır içinde olduğumuz bu savaşta, korsan sitelerle mücadele ve mekanların lisanslanması sadece sektör insanlarının değil, devletin de mücadelesi olmalıdır. Emeklerin hiçe sayıldığı ve eser sahiplerinin haklarının boşa gittiği bu sistem, müzik endüstrisini de yavaş yavaş yok etmektedir. 1995 yılında 45 milyon adet albüm basılırken, şimdi sadece 6 milyon adet basılıyor ve albüm satışlarının % 40 düşmesinin en önemli nedeni, yasal olmayan dijital platformlar ve korsan üretimlerdir. Korsanla savaş, tümden gelimle yapılacak bir stratejiyle kazanılabilecek bir savaştır. Müzik dinleyicilerinden meslek birliklerine, devletten eser sahiplerine kadar herkes birleşmeli ve bu konuda eser sahiplerinin en haklı savaşına destek vermelidir.”
Toplantıda konuşmacı olarak yer alan, MESAM Başkanı Faruk Demir ise söz yazarı, besteci, aranjörler ile birlikte yerli ve yabancı editörlerin, yurtiçi ve yurtdışındaki telif hakkını takip edip, hak sahiplerine dağıttıklarını bildirdi. 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda münferit zamanlarda yapılan değişiklikler ile kanunun neredeyse uygulanamaz hale getirildiğini belirtirken, bugün toplanan telifin asla yeterli olmadığını ve devletin bir an önce kanundaki eksiklikleri tamamlayarak, mağdur olan eser sahiplerinin sorunlarını gidermek üzere meslek birliklerinin elini güçlendirmesine şiddetle ihtiyaçları olduğunun altını çizdi.
MESAM Eski Başkanı, Yönetim Kurulu üyelerinden olan duayyen sanatçı Attila Özdemiroğlu, 1951 yılında Ankara Hukuk Fakültesi öğretim görevlisi Prof. Hirsch'in hazırladığı 5846 sayılı Telif Hakları Yasası yürürlüğe girdiği günden itibaren, Türkiye’deki Telif Hakları yolculuğunu anlattırken, emek hırsızlığına dur diyebilmek amacıyla biraraya gelen isimler arasında yer alan efsanevi müzik grubu MFÖ üyelerinden Fuat Güner ise; “Telif hakları, bütün yaratıcılar için geçerli ve vazgeçilmez bir korunma ve kazanım sistemidir. Her branştan tüm sanat emekçilerinin hakları ancak telif hakları ile korunabilir. Özellikle müzikal üretimiyle büyük kitleleri etkileyen bir eser sahibi, telif gelirleriyle yaşamını sürdürebilmeli ve mali açıdan kendisini garanti altında hissedebilmelidir. Bu açıdan telif haklarının anlaşılması, anlatılması ve korunması ülkemizin çok önemli bir meselesidir” diye konuştu.
Başarılı müzisyen Aykut Gürel ise, telifle ilgili yaşadığı bir olayı şu sözleri ile dile getirdi; “Telif meselesi ile ilgili 15 yıl kadar önce yaşadığım enteresan bir anım var. Özel bir radyo sahibi yayında çaldığı şarkıların CD’lerini zaten para vererek aldığını, bizlerin hala ne parası istediğimizi anlayamadığını ve buna hakkımız olmadığını savunmuştu. Geçen yıllar içerisinde ancak bir arpa boyu yol gidebildik maalesef. Gelişmiş ülkelerde telif meselesinin halledilmiş olmasının, kanunlar ve devlet güçlerinin ağır yaptırımlarla korunmasından ziyade, toplum bilincinin küçük yaşlardan itibaren telif ve bunun gibi medeni insan olma şartlarıyla eğitilmeleri olduğunu düşünüyorum. Ülkemizde cinsel içerikli binlerce web yayını inanılmaz bir hızla durdurulurken, maalesef telif hırsızlığı söz konusu olduğunda bu kadar hızlı olunamaması çok üzücü.”