FATİH AKIN, BİR HAYALİNİ DAHA GERÇEKLEŞTİRDİ... İSTANBUL?A SESİYLE HAYAT VERENLER, SİNEMA BELGESELİ OLDU.
Fatih Akın?ın ?İstanbul Hatırası? adlı belgesel filmi önümüzdeki günlerde vizyona girecek. Belgeselde Sezen Aksu?dan Müzeyyen Senar?a, Orhan Gencebay?dan Mercan Dede?ye kadar birçok sanatçının müzik kariyerlerindeki başarıları beyazperdeye belgesel olarak aktarıldı.
Fatih Akın?ın 27 Mayıs?ta vizyona girecek olan ?İstanbul Hatırası? adlı belgesel filmi, müzik sektörü için önemli bir arşiv niteliği taşıyor. Filmde 17 sanatçı veya grubun kariyer hikâyesi işlenirken, gelecek nesillere İstanbul?un seslerinin bırakılması amaçlanıyor. Belgeselde Sezen Aksu?dan Müzeyyen Senar?a, Orhan Gencebay?dan Mercan Dede?ye kadar birçok sanatçının müzik kariyerlerindeki başarıları, beyazperdeye belgesel olarak aktarıldı. 2004 yılında çekilen ?İstanbul Hatırası? 6 Haziran?da da Almanya?da gösterime girecek. Filmde en dikkat çekici özellik, Fatih Akın?ın sanatçıları tanımlama şekli.
FİLMİN HİYAYESİ
İstanbul?da bir kovboy... 20 yıldır, ?Einstürzende Neubauten? adlı müzik grubunun üyesi olan Alexander Hacke, Duvar?a Karşı?ya yaptığı müzik çalışması için ilk kez İstanbul?a gelir. İstanbullu ?Neopsychedelic? müzik grubu Baba Zula?nın üyeleriyle ilk kez bu şehre geldiğinde tanışır. Baba Zula, basçılarını kaybettikleri için Alexander Hacke?den kendi gruplarına katılmasını ister. İstanbul?dan ve bu şehrin müziğinden etkilenen Hacke, teklifi kabul eder. Alexander Hacke gruba katıldıktan hemen sonra İstanbul?un bütün müziklerini ve seslerini kaydetmeye başlar. Hacke, şehrin trafik gürültüsünden ünlü sanatçıların konserlerine kadar yaptığı birçok kaydı bir diskte toplar.
KİMİ NASIL ANLATTI?
Sezen Aksu
İstanbul?un sesi olarak anılır. Onun sesinde ülkesinin her türlü tabakadan ve nesilden insanlar kendilerini bulur, hatta Almanya?daki pek çok göçmen çocuğu bile özlem ve aşk acıları yaşadığında, onun şarkılarını dinleyip göz yaşlarını yastığa akıtmışlardır. 1970?li yılların başından itibaren kendisine Tanrıça gibi tapılıyor ve ünü sınırların dışına taşmış durumda. Bunun nedeni şarkı söyleme tarzı, şarkılarındaki her ruhu vermek için bunları tek tek vurgulaması olabilir.
Müzeyyen Senar
Kendisini bir İstanbul hanımefendisi gibi görüyor, türünün son örneklerinden biri olarak. Kendisi ve sesi 86 yaşında. Köyde doğan sanatçı, 10 yaşında şehre geldi ve Anadolu yakasında, Üsküdar?da büyüdü. O yaşa kadar kekemelik yaşayan Müzeyyen Senar, kendini şarkı söylemeye verdi. Keşfedildi, ünlü oldu. O bir radyo yıldızıydı, 1930?lu yıllarda Atatürk?e şarkı söyledi. Müzeyyen Senar ve Türk Sanat Müziği, yaygınlaşan pop kültürü ve artan Amerikanlaşma yüzünden giderek daha az dinleyici buldu.
Orhan Gencebay
Türkiye?nin en büyük yıldızlarından. Arabeskin Elvis?i, taksicilerin, dolmuşçuların kahramanı, halkın ?baba?sı. 1960?lı yıllardan bu yana, Orhan Gencebay milyonlarca plak sattı ve o dönemin gelişmekte olan sinema sektörünün sevilen kahramanlarından biriydi. Kullandığı müzik aleti saz ve kendisine ait geniş bir koleksiyonu var. Kimse arabesk müziği Orhan Gencebay?ın sazıyla yaptığı kadar genişletememiştir.
Mercan Dede
Dijital derviş Mercan Dede, dünya müzik sahnesinin modern club soundlarıyla geleneksel tasavvuf müziğini çok iyi birleştiren ve en tanınan sanatçılardan biri. Neyi olduğu kadar, sound aletlerini ve bilgisayarları da bir virtüöz gibi kullanıyor. Mercan Dede?nin klarnetçisi ise, henüz 16 yaşında bir çingene. ?İstanbul Hatırası?nda ayrıca; Orient Ekspres, Duman, Replikas, Ceza, Selim Sesler, Baba Zula, Aynur Doğan?ın müzikleri ve kariyer aşamaları da yer alıyor.
Erkin Koray
15 yıl öncesine kadar Türkiye?de kültürlerini koruma endişesi yaşayanlar, Türkçe Rock?ın mümkün olup, olmadığını ele alan konferanslar düzenlerdi. Erkin Koray bunun olabileceğine yönelik kanıtı çoktan ortaya koymuştu. 1960?lı yılların ortasında sahneye çıktığında, Türk müziğini elektronik çalgılarla ilk çalanlardan biriydi.
Kaynak:Mehmet Çalışkan/Sabah