GENÇLER VE HER ZAMAN GENÇ KALANLAR, CEM KARACA’YI ANIYOR
MAGAZİNCİ VİDEO HABER-YouTube üzerinden Arjantin’den yayın yapan kültür-sanat kanalı Pi Arte TV unutulmaz sanatçı Cem Karaca’yı, 18’nci ölüm yıldönümünde, Türkiye’nin efsanevi müzisyenleri olan sanatçının yol arkadaşlarının katılımıyla andı
Youtube üzerinde Arjantin’den yayın yapan Pi Arte TV, bundan tam 18 yıl önce 8 Şubat 2004’de kaybettiğimiz, günümüzde tüm kuşakları derinden etkilemiş olan unutulmaz sanatçı şarkıcı, besteci, söz yazarı Cem Karaca’yı 8 Şubat’ta andı.
Pi Arte TV’nin kurucusu ve yöneticisi, Oyuncu ,Yazar Şhowmen Mahir Mircan’ın moderatörlüğünde yayınlanacak olan “Karaca Özel Programı”na Moğollar grubunun efsane müzisyenleri Cahit Berkay. Taner Öngür, grubun solisti ve Cem Karacanın oğlu Emrah Karaca, yine Kurtalan Ekspres grubunun efsane bas gitaristi Ahmet Güvenç ve sinema-tiyatro-dizi oyuncusu, müzisyen Renan Bilek katıldi.
Cem Karaca Özel Programı’na Katılanlar Ne Dedi?
Cahit Berkay: Cem Karaca eşi benzeri olmayan bir müzisyen. Hem ozan olağan üstü şarkılar, besteler yapıyor, sözler muhteşem hem de sahnedeki duruşu harika. Cem Karaca eşi benzeri olmayan bir müzisyen.
Taner Öngür: Sadece iyi bir şarkıcı, iyi bir sahne adamı, iyi bir ses değil, bir kültür adamıydı.
Emrah Karaca: Son zamanlarda çokça tartıştığımız linç olayının en büyüklerinden birini hayatı boyunca yaşayan bir adamdan bahsediyoruz. Hayatını karartan koskocaman iki yalan haberle Cem Karaca bu dünyadan göçtü gitti. Ben Cem Karaca’nın Cem Karaca olduğunu Kıbrıs konserlerinde anladım.
Ahmet Güvenç: Cem Karaca İngiltere’de doğmuş olsaydı, bir Freddie Mercury gibi olurdu. İnanılmaz bir sesi vardı. Çok iyi bir şarkıcıydı.
Renan Bilek: Cem abi Don Kişot değildi ki, Cervantes’in kendisiydi. O bir hikâye yazdı, o bir roman yazdı, bıraktı gitti.
“ONU JETHRO TULL’DAKİ IAN ANDERSON’A BENZETİRİM”
Cem Karaca, Barış Manço ve Erkin Koray gibi efsanelerle çalışma olanağı bulan şanslı biri olduğunu belirten, “Benim hayatımda elimi ilk tutan aslında Cem Karaca’ydı diyen Ahmet Güvenç sözlerine şunları ekledi:
“Uzun süre Anadolu’ya ne verildi ki bir şey anlamadıkları iddia ediliyor. Barış Manço da benimle aynı fikirdeydi, Cem Karaca da aynı fikirdeydi. Anadolu insanına doğru dürüst bir şey verirsen onlar onu çok çok iyi alıyorlar.
Cem Karaca hem tiyatrocu hem balet kadar ince bir fiziğe sahip… Ben onu Jethro Tull’daki Ian Anderson’a benzetirim. Görüntüsü öyledir, giyinişi öyledir, tavrı öyledir.
Barış Manço’nun da Cem Karaca’nın da ortak noktası devamlı ellerinde kitap vardı bu insanların, devamlı okurlardı. Bunu ben yeni nesillere de söylüyorum; sadece çalmak yetmez, altta bir biriminizin olması ve anlatacak bir şeylerinizin olması gerekir diye…
MOĞOLLAR’LA NASIL TANIŞTI?
Cahit Berkay ve Taner Öngür’ün Cem Karaca’yla tanışma ve Moğollar olarak birlikte çalışma öykülerinden sonra Renan Bilek de Cem Karaca ile eğlenceli, komik tanışma öyküsünü anlattığı programda Cem Karaca’nın oğlu, Moğollar grubunun solisti Emrah Karaca Mahir Mircan’ın çok iyi bir solistin oğlu olduğunu ne zaman fark ettin sorusunu şöyle yanıtlıyor:
“Kıbrıs’ta bir üniversiteyi kazandığımı babama söylediğimde, ‘ben de Kıbrıs’a turneye gideceğim, birlikte gidelim dedi.93 yazıydı sanırım, ben o sene anladım babamın ne olduğunu. Kıbrıs’ta farklı bir durum var, burası gibi değil ne dönek diyen var ne başka biçimde yaftalayan var. 60’larda, 70’lerde nasıl bıraktıysa Kıbrıs öyle. Babam bir yerde konser veriyor olsun, başka bir yerde dünyanın en iyi sanatçısı olsun babamın işi yine ful çakardı. Ben bunu birebir yaşadım. Ben biraz iri bir adamımdır, babama bodyguardlık yapmak zorunda kalmıştım. Gözlerime inanamadım. Ben Cem Karaca’nın ne olduğunu Kıbrıs’ta anladım. Bu kadar büyük bir şarkıcı olduğunu biliyordum, anlatıyorlardı, evde konuşuluyordu 70’lerde konserlerin nasıl olduğu. Yurda döndüğünde bir Gülhane konserini hiç unutmam, Bir de Emek Sineması’ndaki konserine gitmiştim. Onlarda zaten anlamıştım ama küçüktüm. Kıbrıs’ta işin ciddiyetini anladım. Cem Karaca’nın Cem Karaca olduğunu Kıbrıs konserlerinde anladım.
Biz aile olarak şanslı bir aile olamadık maalesef, yaşananlardan dolayı. Ben de bunu babamın şarkılar yüzünden diye düşünürdüm. Kısmen de doğruydu, babam bu şarkıları söylemeseydi biz bunları yaşamayacaktık. Fakat büyüyünce de işin renginin böyle olmadığını, o şarkıları söylemeseydi Cem Karaca olamayacağını anladım.
“BABAMIN KİMLİĞİNİ SİNDİRMEM ÇOK UZUN SÜRDÜ”.
Emrah Karaca’nın söylediklerinin en can acıtıcı bölümü babasının kimliğinden dolayı yaşadığı sıkıntıları, travmaları anlattığı cümlelerdi: “80’leri hepiniz yaşadınız, Cem Karaca gibi bir figürün ailesi olmak tamamen hedef tahtası haline gelmekti. 70’lerde de hedeftik, tamamen sol bir figür, sağcılar tarafından ölüm tehditleri alıyor, evini bombalamakla, beni kaçırmakla, öldürmekle tehdit ediliyor. Bunlar bitti 12 Eylül darbesi oluyor, ‘vatan haininin bilmem nesi diye ben sokakta dayak yiyorum. Annemle her hafta Cuma günü karakola ifade vermemiz… Bir manyak çıkıyor, ‘Cem Karaca yurda döndü diye ihbar ediyordu, pat bizim eve bir manga asker gelip evi arıyordu. Bu travmalar, kolay travmalar değil. Ben bunları yaşadıktan sonra babamın müziğini kabul etmem, babamın kimliğini sindirmem çok uzun sürdü.
Cem Karaca Özel Anma Programı’nda Satınbaşları:
KAHYA YAHYA’DAN KAZANILAN ÖDÜL
Cahit Berkay Kâhya Yahya şarkısının ilginç oluşuşum öyküsünü şu cümlelerle anlattı: Cem de ben de Ataköy’de oturuyoruz, 600’erlira kiramız var ve bazen ödemekte zorlanıyoruz. Baktım Altın Kuşadası Güvercin Beste Yarışması yaklaşıyor, 10 bin lira da ödül var, çok da cazip. Ben bir beste yaptım, Cemde söz yazar dedim. Akşam yemeğe çağırıp konuyu anlattım. Önce itiraz etti yarışmaya katılmaya. Besteyi dinleyince beğendi. Ben besteyi gönderdim yarışmaya bir süre sona finale kaldığı haberi geldi. Yine Cemi akşam yemeğine davet ettik “Teşekkür ederim, güzel söz yarın, şarkı finale kaldı, buna katılmamız lazım, dedim. Yine itiraz etti, hayır dedi. O zaman ben katılırım, ben söylerim deyince kızdı olmaz sen şarkıcı değilsin dedi. Söylersin, söyleyemezsin derken kabul etti söylemeyi ve katılmayı. Gittik, yarışmaya katıldık ve aldık 10 bin lira ödülü.
“ÜLKENİN, BU COĞRAFYANIN AYIBI”
Söz alan Renan Bilek de “Burada dikkat edilmesi gereken şeyler var, bu insanlar öyle bir dönem yaşattılar ki bu ülkeye, yaptıkları işe olan inançları, titizlikleri… İki eski arkadaş ve 10 bin lira çok önemli bir para, bahsedilen isimler Cahit Berkay ve Cem Karaca. Bu ülkede bunun hesabını yapmak zorunda kalmaları bu ülkenin, bu coğrafyanın ayıbıdır” dedi.
Mahir Mircan’ın “Cem Karaca’yla çalışmanın en önemli ve en ayrıcalıklı yanı neydi? Neden bu bağınız asla kopmadı? sorusunu grup üyelerinin verdiği yanıtlar şöyle:
“CEM KARACA EŞİ BENZERİ OLMAYAN BİR MÜZİSYEN”
Cahit Berkay: “Biz Cem’le önce arkadaştık sonra iş ortağı. Cem’i yakından tanımayanlar sadece şarkılarını bilirler ama Cem Karaca eşi benzeri olmayan bir müzisyen. Hem ozan olağan üstü şarkılar, besteler yapıyor, sözler muhteşem hem de sahnedeki duruşu harika bir de bir ses var ki, o sesi yorum olarak kullanırken üstün kalitesi gibi birçok özellik Cem’in üzerinde toplanmıştı. Hepsini taşıyordu Cem. Cem’le birlikte çalışmak, birlikte müzik yapmak büyük bir keyifti.
“BİR KÜLTÜR ADAMIYDI”
Taner Öngür: Sadece iyi bir şarkıcı, iyi bir sahne adamı, iyi bir ses değil, bir kültür adamıydı. Çok okumuştu. Kültür deyince işin içinde siyaset var, tarih var, tasavvuf var. Her şeyi bilen bir adam, kültürü çok zengindi. Anne baba tiyatrocu, o ortamın içinde yetişmiş. Çok zeki bir adam, okumaya meraklı. Ben Türkiye’de şarkı söyleyip, şarkı yapıp da kültürü bu kadar zengin, temeli olan bir insan daha görmedim. Sınıfsal çekişmeleri, kapitalizmi, hayatı, neyin nereye gidebileceğini iyi bilen biriydi. Yaşadığımız bugünde bile söylediği şeylerin arkasındaki temel gayet açık, ortada. Hava döndü işçiden, işçiden esiyor yel. Yoksulluk kader olamaz tam bugünün şarkısı.
Aynı zamanda evrensel bir durum, bir John Lennon, Ian Anderson, bütün bu müzikte bizim çağdaşlarımız onlar da kendi ülkelerinde benzer şeyleri yaptılar. Cem de bunu bir çağdaşları olarak, ayakları bu topraklara basan birisi olarak yaptı. O yüzden çok da evrenseldi.
“HEP YAŞIYOR, YAŞAMAYA DA DEVAM EDECEK!”
Emrah Karaca: 18 yıl geçti. Hep yaşıyor, yaşamaya da devam edecek, unutulacağını hiç düşünmüyorum, o şarkılar her zaman yaşamaya devam edecek. Zaman geçtikçe kıymetinin ve değerinin anlaşılması beni gururlandırıyor. Son zamanlarda çokça tartıştığımız linç olayının en büyüklerinden birini hayatı boyunca yaşayan bir adamdan bahsediyoruz. Hayatını karartan koskocaman iki yalan haberle Cem Karaca bu dünyadan göçtü gitti. Biri ülkesine ihanet etti demişti Hafta sonu gazetesi, o haberler yüzünden vatandaşlıktan atıldı, ikincisi de döndü geldi cumhurbaşkanının elini öptü dediler. O haberle de dönek damgasını yedi. Bunların tamamen yalan olduğunu anlatmak bizim elimizde. Umarım benim ömrüm buna yeter.
“CEM ABİ DON KİŞOT DEĞİLDİ Kİ, CERVANTES’İN KENDİSİYDİ”
Renan Bilek: Cem abi öyle bir hayat yaşadı ve bize de bu hayatı öyle bir yansıttı ki, birçok insan onu severek, üzülerek Don Kişot’luğun ne alemi var dedi. Cem abi Donkişot değildi ki, Cervantes’in kendisiydi. O bir hikâye yazdı, o bir roman yazdı, bıraktı gitti.
“ÇOK KOMİK BİR ADAMDI, NEŞE DOLUYDU”
Taner Öngür: Çok kimsenin bilmediği bir tarafından bahsedeyim; çok komik bir adamdı, mizah dolu bir adamdı, neşe doluydu. Ben de onu hep gülerek hatırlıyorum, o anlarını hatırlıyorum. Dolu dolu bir hayat yaşadı her şeyiyle. Unutulması mümkün değil, yüz yıl geçse de o hatırlanacak.
“ŞARKILARIN HEPSİ YAŞAMIN İÇİNDEN ÇIKTI”
Cahit Berkay: Evet çok muzip ve hazırcevaptı ama hepsinden öte benim için çok iyi bir dosttu, benim gerçek arkadaşımdı. Cem’in yaptığı parçalar o kadar ölmez eserler ki, bu ülkede bu tarz bir yönetim olduğu sürece o şarkılar gittikçe daha da büyüyecek. Çünkü şarkıların hepsi yaşama dair, yaşamın içinden çıkan şarkılar. Bu şarkıları da çok insan yapamaz. Cem öyle dolu bir insandı ki, elinden kitap düşmezdi. Anmaya devam edeceğiz, çünkü o ölmedi, yaşıyor aramızda.