GÖKSEL ARSOY; ŞÖHRET MİKROBUNDAN KURTULMAK İÇİN KAÇTIM!
Çok sevdiği sinemadan 17 yıl uzak kalan Göksel Arsoy, ?Halkın gözündeki yerimi kaybetmemek için kaçtım ve şöhret mikrobundan uzaklaştım? diyor. Yakında Unutulmayanlar? adlı bir filmle hayranlarının karşısına çıkacak olan Arsoy, ?İzyeyici bu filmde Yeşilçam?ın perde arkasını bulacak ve benim kaçış nedenimi kavrayacak? diyor.
Yeşilçam'ın 'altın çocuğu' ya da Türkiye'nin 'James Bond'u Göksel Arsoy'la röportaj yapacağımı öğrendiğimde içim kuşkularla doluydu. Çünkü kendisi bana yalnızca yetenekli ya da yakışıklı değil aynı zamanda soğuk geliyordu. Ancak söyleşimiz sırasında tanıdığım Göksel Arsoy tüm önyargılarımı alt üst etti. Son derece mütevazı, sıcak ve nazikti. Görüntüsü ise 'Yaş 70 iş bitmiş' diyenlerin halt ettiğinin kanıtı gibiydi...
BAŞARISININ MİMARI EŞİ
Ömrünün 40 yılını sanata adayan ve "Başarılıyım çünkü arkamda şapka çıkarılacak bir kadın; eşim Soley Arsoy var" diyen aktörle, o kadının bizim için kendi elleriyle demlediği çayları yudumlayarak keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. İşte 3 Eylül'de çekimlerine başlanacak 'Unutulmayanlar' adlı filmle 17 yıl aradan sonra beyazperdeye geri dönmeye hazırlanan sinemamızın unutulmaz jönüyle yaptığımız söyleşiden notlar...
* 17 yıldır sinema filmi çekmiyordunuz. Neden? Ben romantik aşk filmlerinin vazgeçilmez adamıydım. 70'li yıllarda seks ve karate filmleri furyası başladı. Bu filmler Yeşilçam'ı mahvetti. Çizgimi bozmamak için sinemadan sahnelere transfer oldum ve tam 14 yıl sahnede kaldım. 1982'de gazinolara gelen dinleyici kalitesi düşünce sahneyi de bıraktım. Kendi adıma iki şirket kurarak sinema ve sahneden kaçtım. Hem de zirvedeyken ve çok iyi paralar kazanırken... Çünkü insanların hakkımda kötü şeyler düşünmesini istemedim.
* Bu süreçte teklifler aldınız mı? Son 4 yıl içinde 2 televizyon filmi 2 de dizi çektim. Başka teklifler de geldi ama benim projeyi hayata geçirecek firmaya ve kadroya inanmam lazım. Sırf ekranda görünebilmek için bir şeyler yapmak benim mizacıma ters. Benim kendime, karşımdakine, topluma saygım var. Bu yüzden inanmadığım bir işi yapmadım ve yapmam.
VEFA BORCUMU ÖDEYECEĞİM
* 'Unutulmayanlar'da rol almayı neden kabul ettiniz peki? Bana hayatım boyunca tüm kapıları Yeşilçam açtı. Yeşilçam'a büyük bir vefa borcum var. Bu film, benim bu borcu ödemem için bir vesile olacak çünkü Yeşilçam ile ilgili bir hikayesi var. Ayrıca filmi yapımını üstlenen Akademi Prodüksiyon'un sahipleri Kemal Öner ve Mete Şener de çok güvendiğim insanlar.
* Filmin öyküsü nedir? Filmde türlü nedenlerle Yeşilçam'dan kaçıp kabuğuna çekilen oyuncuların yıllar sonra birbirlerini bulup 30 sene önce çekmeyi planladıkları 'Unutulmayanlar' filmi için kamera karşısına geçmelerini anlatılıyor. Ben hep genç ve güzel hatırlanmak istediği için sinemadan elini eteğini çeken Cihat rolündeyim filmde.
* Var mı gerçekten 'Cihat' gibi ünlüler? Zeki Müren, Ayhan Işık ve Belgin Doruk'un bütün hayatları işleriydi. Sahip oldukları şöhreti kaybetmemek için sinir sistemlerini bozdular. Şöhretin bedelini bunalıma girerek ödediler. Ben kendimi kaçarak kurtardım.
* Filmin kadrosunda kimler var? Tamamı kendini ispatlamış ve kibar oyunculardan oluşan bir kadromuz var. Nevra Serezli, Altan Erkekli, Haldun Dormen ve Çiğdem Tunç bu isimlerden sadece birkaçı.
* Filmin senaryosunda Cihat yönetmenin arkasından "Benim adım afişte nerede yazacak" diye sesleniyor. Bugün birçok filmde ve dizide yıllanmış sanatçılarımızın adı türkücülerin altında yer alıyor. Bu durum sizi üzüyor mu? Bu durum beni alakadar etmiyor çünkü ben bugüne kadar böyle bir projenin içinde yer almayı kabul etmedim ve etmem de. Ben bu tavizi vermem. Beni zirveye halk taşıdı, adımı aşağılara yazılmasına göz yumup onları üzemem.
* Yakışıklı olmasaydınız yine bu kadar çok sevilir miydiniz? Apollon kadar yakışıklı, Afrodit kadar güzel olsan ne yazar? Eğer seni kabul etmezlerse yakışıklılık, güzellik hiçbir şey ifade etmez. Benim insanlarla aramdaki başka türlü bir bağ. Muhafazakar kadınlar bile yanıma gelip bana sarılıyor. İnsanlar beni hala çok seviyor. Bu, en büyük zenginlik benim için.
GİDENLERİN YERİ DOLMADI
* Yeni kuşakta sizin yerinize gelebilecek bir jön var mı? Benim yerim ayrı. Bilmiyorum kimse alabilir mi yerimi. Antalya Altın Portakal Festivali'nde kaybettiğimiz sanatçılara ilişkin VTR'yi izlerken görüyorum ki gidenlerin hepsi ayrı bir değer. Onların yerine aynı çapta insanlar gelmedi.
* Peki ya bayanlar arasında? Türker İnanoğlu, "Sinemaya gelen son kadın star Hülya Avşar'dır" demişti... Benim sinemaya geldiğim zaman hakikaten çok güzel kadınlar vardı. Bu kadar güzel kadın bugün sinemada yok. Türker Yeşilçam'da bir duayendir. Onun bu tanımlamasına iştirak etmemek mümkün değil.
* 40 yıllık sanat hayatınızın bir muhasebesini yapın desem... Sinemaya 'Kara Günlerim' diye bir filmle başladım ama ne mutlu ki, benim hep ak günlerim oldu. Alnım hep aktı. Saygınlığımı korudum. Allah bana bu şansı, bu kabiliyeti verdi. Daima saygın, iyi kalpli ve adam gibi bir adam oldum. Bunun aksini kimse söyleyemez.
Bizim Camiadan Dost Çıkmaz
* Sanat camiasında dostlarınız oldu mu? Çok az. Çok fazla kıskançlık ve dedikodu vardır bizim camiamızda. Çok büyük dostlukların ne sinemada, ne tiyatroda, ne de sahnede yeri yoktur. Büyük bir yarış vardır insanlar arasında. Ben bunlardan kaçtım. Sektörden insanlarla görüşmemeyi tercih ettim. Benim hayatımda negatif insanlara yer yoktur.
* Az sayıdaki dostlarınızdan biri de rahmetli Ayhan Işık'tı sanırım... Türk sinemasında en çok kavga eden, en çok birbirine küsen ve en çok barışan iki isim ben ve Ayhan'dı. İlk tanıştığımız günden onu kaybettiğimiz ana kadar 7 defa kavga etmişiz. Bir süre küs kalıp barışmışız. Benim teselli bulduğum nokta öldüğü zaman barışıktık. Ayhan çok iyi insandı. Çok zamansız gitti. Amerikan sinemasında John Wayne neyse bizde de Ayhan Işık oydu.
* Yeterince vefa görebildiniz mi peki sanat hayatınızda? Halktan evet ama sanatçılar arasındaki durum tartışılır. Siz de biliyorsunuz birbirimizin cenaze törenlerine bile gitmiyoruz neredeyse... Ayrıca sanatçıları onurlandırmak için yapılan ödül törenlerinde de sanata bulaşmaması gereken yanlışlıklar yapılıyor. Ödül alması, hatırlanması gereken arkadaşlarımız evlerine elleri boş dönüyor. Bunlar beni üzüyor.
Kaynak:Ece SARUHAN/ GÜNAYDIN