GÜNEŞ GAZETESİNİN MAGAZİN DUAYENLERİNDEN OLUŞAN "BEŞİ BİR YERDE", EKRANLARDAKİ DİZİ FURYASINI MASAYA YATIRDI!..
Gözümüz ekranda, elimiz paylaşılamayan kumandada. Herkesin bir kahramanı var. Kiminin Kanuni, olmazsa Hürrem. Ya Ali Kaptan olmak var hayatta, ya da ailenin tüm çilesini göğüsleyen Cemile. Kuzey?le Güney adrenalindir onlar için... İşte dizilerimiz...
Uğur Güneri :Dizilerde, filmlerde sigaraya ve içkiye buzlanma yasağı konuluyor sağlığa zararlı diye. Peki 10 yaşındaki çocuğun ruh sağlığı ne olacak
Nurettin Soydan :İzleyici bile çarpık ilişkileri işleyen ve cinsellik ögesi fazla olan dizileri neden bu kadar sahipleniyor. Onun sorumluluğu yokmu?
Vehbi Dinçcan:Benim itirazım, yaşanan çarpık ilişkinin yer aldığı sahnelerin, çocukların olduğu saatte gözümüzün içine sokmaları...
Şahin Büyükkaya :Dizilerde gelinen son reyting için her şey mubah! Köy ve töre dizileri olmalı. Ama Hayatında hiç köy görmemiş, adam dizi yapıyor...
Televİzyon hayatımızın önemli bir parçası oldu. Özellikle de son yıllarda ekrana gelen diziler, günlük hayatımızın vazgeçilmezi oldular. Ziyaretlerimizi, yemek ve eğlence planlarımızı bile dizilere göre yapar olduk dersek abartmış sayılmayız. Peki ekrandaki bu dizi furyasında her şey yerli yerine oturuyor mu? Reyting uğruna olmazsa olmazlar, toplum aile yapısını, özellikle de çocukları etkiliyor mu? Bu hafta dizileri masaya yatırdık.
DİZİLERİN YAPIMCILARI REYTİNG İÇİN HER ŞEYİ MÜBAH GÖRÜYOR
VEHBİ DİNÇCAN: Dizilerin durumu nedir? Diziler bizi nasıl etkiliyor ?
ŞAHİN BÜYÜKKAYA:Şimdi 3 milyar dolarlık bir reklam pastası var. TV kanallarının. Bu pastadan pay kapmak için büyük kanallar dizi yaptırıyor. Amaç şu; Bu reklam pastasından daha çok pay almak, daha çok reklam almak. İşte, en fazla reyting toplayan dizilerde 7 ile 8. Bir elin parmağını geçmez. Muhteşem Yüzyıl, Fatmagül’ün Suçu Ne, Hayat Devam ediyor, Adını Feriha Koydum, Öyle Bir Geçer Zaman ki, Kuzey Güney gibi devam ediyor. Sadece Kasım ayında 22 tane dizi ekrandan kaldırıldı. Neden? Reytingi 4’ün altına düştüğü an dizinin ipi çekiliyor. Tam 22 dizi. Çok önemli bir şey. Bu dizilerde mesela tek bölümde kalkan var. Müslüm Gürses’in dizisi birinci bölümden sonra kaldırılmıştı.
NURETTİN SOYDAN:Halil Ergün ve Filiz Akın’ın son dizisi de çok erken yayından kalktı.
ŞAHİN BÜYÜKKAYA:Beş bölüm devam eden var, yedi bölüm devam eden var. Müthiş bir eleme var. Bu arada yeni diziler çekiliyor. Bu yeni çekilen diziler güzel mi? Bu da şüpheli. Dizilerin yapımcısı, reyting toplasın diye her numaraya giriyor. Mahkeme var, tecavüz var, öpüşme var, hapishane var. Hikayeler bunun etrafında dolaşıyor. Yani, bir dizinin içerisinde bunlar yoksa tutmuyor. Onlar da işi çözmüşler.
İDİL ÇELİKER:Şimdi de tecavüzden yönlendirmeye başladılar. İffet dizisi. Fatmagülün dizisi üstüne çekildiği için söylüyorum. Bir de tamamen tecavüz üstüne kurulu bir hikaye. Faruk Turgut’un yapımcısı olduğu bir dizi. Ben, yönetmen Faruk Teber ile dizi başlamadan önce görüşme yapmıştım. Demişti ki, “Tecavüz o kadar kötü işleniyor ki, o kadar kötü bir durum ki, biz bunu çekerken tecavüzü arka plana iteceğiz. Onun üstüne kurmak istemiyoruz” dedi. Öyle de yaptılar. Tecavüz sahnesini göstermediler. Bir suya çiçek karıştı. O kadar. Seyirci anladı zaten. Bu bu kadar zarafet ile yapılabiliyor demek ki.
VEHBİ DİNÇCAN:Yani Soner, Aylin ile yatacak ise illa kuyruk sokumuna kadar gösterme kardeşim. Onu o kadar güzel ver ki, anlasın insanlar onunla birlikte olduğunu.
ÇARPIK İLİŞKİ DİZİLERDE BULAŞICI HASTALIK GİBİ YAYILDI GİTTİ
UĞUR GÜNERİ :Eskiden dizilerde üç tane değişmez olay vardı. Hastahane, hapishane, kaza.
VEHBİ DİNÇCAN:Bugün de tecavüz var. Tecavüz vazgeçilmez oldu neredeyse.
İDİL ÇELİKER:Cinsellik mi ? yoksa Sapkınlık mı? Bizim gördüğümüz dizilerde cinsellik yok, hep sapkınlıklara gidiyor. Son zamanlarda araştırma yapılıyor tabi. Televizyonlarda illa ki bu cinselliğin işlenmesi gerekiyor. Ama bizde cinsellik işlenmiyor. Cinsellik tam tersi işte nasıl deniyor ona kardeşin ile beraber oluyor, annesi ile oluyor, böyle anlatılıyor
UĞUR GÜNERİ:Şimdi bunlara tecavüzler ve çarpık ilişkiler girdi. Nedir, baldızı ile beraber oluyor, abisinin nişanlısı ile beraber oluyor, üvey annesi ile bilmem ne yapıyor. Burada şunu düşünmek lazım. Bu denizden çıkan balıklar belli. Senaristlerin suçu ne kadar, yapımcıların suçu ne kadar, kanalların suçu ne kadar. Bu toplumun bu konulara aç olduğunu önce senaristler mi keşif etti, yoksa yapımcılar mı? Yani durduk yerde bir salgın başladı. Tecavüzsüz dizi yok. Çarpık ilişki olmayan dizi yok. Ve bulaşıcı hastalık gibi yayılıyor.
İDİL ÇELİKER: Evet çarpık ilişkiler ile anlatılıyor. Tecavüz başka dizide iş yapınca bir başkası da kullanıyor. Hep böyle değil midir, bir dayak veya kavga hikayesi bir çıktı ve pirim yapıyor diye herkes özellikle kavga ettirmeye çalışıyor dizilerde.
NURETTİN SOYDAN:Biz tartışıyoruz da izleyici neden bu kadar sahipleniyor. Hani diyelim ki bunlar negatif bir durum oluşturuyor. Herkesin çoluğu var çocuğu var, akrabalık ilişkileri var, var oğlu var. Niye o zaman izleyici bunu sahipleniyor. Reytingler tavana vuruyor.
UĞUR GÜNERİ: Mesela, “Firar” diye bir dizi var. Firar’ın ilk bölümlerinde, Mardin’de Jandarma Komutanı’nı rüşvetçi, sahtekar, adi, şerefsiz olarak üç hafta üst üstte verdiler. İlçede Jandarma Komutanı Ağa’dan rüşvet alıyor, kaçakçılığına tezgah tutuyor, suçluyu kaçırıyor, göz yumuyor. Yani bir astsubayın üzerinden bir kurum üç hafta boyunca rezilce yerin dibine geçirildi. Ama ne kanalın sesi çıktı, ne yönetmen dur dedi, ne de senarist. Yani çarpıklık sadece yatakta olmuyor. Bugün hiç bir mesleği küçümsemem. Bir hemşireyi, bir kapıcıları, kötüleyen bir dizi olduğu zaman ayağa kalkılıyor ama burada kimsenin sesi çıkmadı.
NURETTİN SOYDAN:Kimin sesi çıkmalı?
UĞUR GÜNERİ:Medya’nın çıkmalı. Sivil toplum örgütlerinin sesi çıkmalı. Her şeyden önce, yayının ilkeleri ile övünen kanalın sahibinin sesi çıkmalı ve durdurmalıydı o diziyi.
VEHBİ DİNÇCAN:RTÜK’ün de sesi çıkmalı.
UĞUR GÜNERİ RTÜK’ün de sesi çıkmalı. Onu 8 yaşındaki çocuk seyrediyor. Çocuk, astsubaya bak diyor, avantayı götürüyor diyor. Çocuk akşamdan eniştesi ile yatan baldızı görüyor. Show TV’de yayınlanan Kurtlar Vadisi’nde insanlar öldürüldüğünde kıyamet kopuyordu rakip kanalların gazetelerinde. Bir tek Show TV’yi basmadıkları kaldı. Ama Kurtlar vadisi kendi kanallarına geçince tık yok. Böyle çifte standart olmaz. Böyle seyirciyi zehirlemeye, ekran başına kilitlemek için vahşi duygularını uyandırmaya gerek yok.
VEHBİ DİNÇCAN:Seyirci bunu istiyor mu? Yani o zaman şuna bakıyoruz. Fatma Gülün Suçu Ne dizisinde tecavüz işleniyorsa, bu da reyting yapıyorsa, demek ki bu millette bunu istiyor mu diyeceğiz. Ne yapacağız?
İDİL ÇELİKER:Eski dizileri hatırlayın, Süper Baba ve diğerlerini. O dönemde komşuluk ilişkileri vardı, dostluk ilişkileri vardı, dayanışma vardı. Şimdi bunlar toplumda var mı, yok. Ben komşumu tanımıyorum.
VEHBİ DİNÇCAN:Komşu filan yok. Şimdi komşularına taciz, tecavüz devri başladı. Değişiyoruz işte.
İDİL ÇELİKER:Tamam işte. Biz değiştiğimiz için diziler de değişiyor diyorum. Senaryoları yazanlar da bizim gibi toplumun içindeki insanlar. Neyi görüyorlarsa onu aktarıyorlar izleyiciye.
ŞAHİN BÜYÜKKAYA:Bunda senaryoyu yazanların ve yapımcıların da kabahati var. Yönetmenin de. Sorumluluk eşit.
UĞUR GÜNERİ:Bu denizden bu balık çıkar. Başka ne bekliyordunuz ki!
VEHBİ DİNÇCAN:Haklısınız ama balığı da pişirmesini bileceksin, lezzetini sen katacaksın. Millete onu sunacaksın. Yani biraz da insanları doğru noktalara yönlendirmeli diziler.
UĞUR GÜNERİ:Sorun bu ya. Bunu yapmıyor diziyi çeken, yazan ve yayınlayanlar.
NURETTİN SOYDAN:Objektif bakmaya başladıklarında dizi yapımcılarının ömrü kısalır. Ne reyting yapar ona kafa yoruyorlar gece gündüz. İnsanları, izleyiciyi nasıl şaşırtırız, nasıl ekranda tutarız şeklinde kıyasıya bir mücadele var ekranlarda. Toplumun örf ve adetlerini ölçü alırlarsa para kazanamayacaklar. Ekranda tutunamayacaklar. Yapımcının asıl kaygısı diziyi tutturmak, televizyonun ise bunun üzerinden para kazanmak gibi derdi var.
İDİL ÇELİKER:Komik olan da bu ya. Sigaraya hay hay, kârlı işlere vay vay diyor televizyonlar. Dizilerde her şey yasaklandı da sigara mı kaldı. Çocuğun ruh hali düşünülüyor mu?
ŞAHİN BÜYÜKKAYA:Fatmagül’ü anlatmam lazım. Fatmagül’ün tecavüz resimleri basıldı ortalık karıştı. Bu olay yaşanmış bir olay, ama dizideki gibi değil. Ağa’nın çocukları kıza tecavüz ediyor. Sonra kızı köyün en gariban çocuğuna veriyorlar, al sana biraz da para bu işi kapat. O olay gerçekten yaşanmış bir olay. Şimdi dizi reyting yapsın diye konu değiştirilmiş. Vedat Türkali’nin yazdığı kitapla ilgisi yok şimdiki dizinin.
VEHBİ DİNÇCAN:Hepsi değiştiriliyor. Yaprak Dökümü’nün hikayesi ne kadar? Yıllarca sürdü. Uzattılar da uzattılar.
ŞAHİN BÜYÜKKAYA:Seda Sayan bir izleyici olarak demedi mi. Ya bu Fatmagül’deki Kerim’le Fatmagül ne zaman öpüşecek, sabırsızlanıyoruz. Senaristler işe sarıldı.
DİZİLERDE ÇARPIK İLİŞKİLER MODA HALİNİ ALDI
UĞUR GÜNERİ:Normalin dışına çıkmak moda oldu bizim yapımlarda. Her dizide, ya yengesiyle ya baldızıyla ya da üvey kardeşiyle bir şeyler yapıyorlar. Cinselliğin dürüst bir objesi yok.
VEHBİ DİNÇCAN:Uğur’cum Öyle Bir Geçer Zaman ki’nin son bölümünde kardeşi Murat’tan ayrılan Aylin ile Soner’in bir sevişme sahnesine tanık olduk. Gecenin en anlamlı ve çocukların izlediği bir saat’te Aylin’i çırıl çıplak ve çatalına kadar gördük. Dizi o gece reyting rekoru da kırdı. Benim itirazım, yaşanan çarpık ilişkinin devamında ve çocukların olduğu bir saatte gözümüze sokmaları.
NURETTİN SOYDAN:Dizilerde işlenen yasak veya çarpık ilişkilerin sıkça ekrana gelmesi toplum üzerinde bir etki yapıp yapmadığına bakmak lazım. Diyelim ki bunların bir bölümü hikaye olsun. Ama bu kadar kabul görüyor ve izleniyor olmasında, “aslında herkesin kendinden bir şey bulduğu, ama konuşamadığı” gerçeğini de yansıtmıyor mu? Acılar yaşamış, üzerine kuma gelmiş, aldatılmış. Bunlar da toplumumuzun bir gerçeği değil mi? Diziyle avutmaya çalışıyor sanki insanlar kendilerini.
ŞAHİN BÜYÜKKAYA:Reyting yapıyorsa izleniyor demektir.
NURETTİN SOYDAN:İnsanın kendine yakın bulmadığı bir diziye tutkun olmasının nedenleri var mutlaka. Seyirci istiyor ki bu diziler ekranda kalma başarısı gösteriyor ve izleniyor.
VEHBİ DİNÇCAN:Ben size daha net bir şey söyleyeyim. Açın evlilik programlarını. Seyredin Müge Anlı’yı, çarpık ilişkilerin daniskasını ve işlerin nereye geldiğini göreceksiniz.
NURETTİN SOYDAN:Tamam işte, bu noktada diziler “çarpık ilişkileri” sıkça işliyor diye eleştirilmeli mi? Adam evlilik programına gelip evlilik teklifinde bulunuyor. Evli olduğu ortaya çıkıyor.
İDİL ÇELİKER: Yani onu anlatıyorum. İşte bu dizileri durduk yerde Florida’dan alacak halimiz yok. Öyküleri bizden çıkıyor.
VEHBİ DİNÇCAN: Ya tamam da biraz da inceleyerek yazmak lazım. Düzelterek yazmak lazım. Hassasiyet lazım.
ŞAHİN BÜYÜKKAYA:Yazanlar hatalı. Şimdi senarist üç bölüm-dört bölüm saldırıyor. Farzet dört bölümde tutuyor. Sonra bir şey yok. Sermaye bitti. Ondan sonra bir şey düşünüyor ne yaparım ne ederim diye...
İDİL ÇELİKER:Adını Feriha Koydum da ne oldu, tıkandılar, sonunda kızı öpüştürdüler.
ŞAHİN BÜYÜKKAYA: Haldun Dormen büyük üstad. Ne dedi. “Öyle Bir Geçer Zaman ki senaryosu bitmiştir, artık hikaye kendini tekrar ediyor” dedi.
VEHBİ DİNÇCAN:Hayat Devam Ediyor da, Mahsun’un dizisinde adama viagra içirdiler, millete adama ne olacağını tartıştırmaya başlattılar. Bakın dikkat edin, o yaşlı adama viagra içirttiler ne olacak ölecek mi yaşayacak mı diye iki haftadır konuşuluyor.
UĞUR GÜNERİ:Dizilerde, filmlerde sigaraya buzlanma konuluyor sağlığa zaralı diye. Rakıya buzlanma konuluyor aynı düşünceyle. Peki bunların toplum sağlığına zararı yok mu? 10 yaşındaki bir çocuğun amcasının nişanlısıyla yattığını görmesi gibi. Sigarayı buzlayarak çocuğu kurtarıyorsun da, bunu seyrettirdiğin zaman o çocuğun ruh sağlığını kurtarabiliyor musun? Çarpık ilişkiyi mi, sigarayı ekrana getirmek mi hangisi daha zararlı bilemiyorum. Etki-tepki meselesi. Bu toplumdan bu senaryo çıkıyor. Dizi şiddeti özendiriyor da, ahlaksızlığı niye özendirmesin?
NURETTİN SOYDAN:Bizim dizilerle ilgili yaptığımız bu tartışmalar, eleştiriler yıllar önce ve sürekli olarak magazin medyası için de yapılmıştı. Magazin, MİT tarafından bile “Toplumu uçuruma götürüyor” diye raporlanarak, günah keçisi ilan edilmişti. RTÜK’ün baskısıyla şimdi TV’lerde, orada burada magazinin ekranda bir etkisi kalmadığı gibi. Toplum magazin varken de çökmedi. Aynı şey şimdi dizilerdeki bu tartışma için de geçerli. Şimdi, yönetmeni, senaristi bu tartışmaları göz önünde alarak baskı altında çalışmıyor mu?
VEHBİ DİNÇCAN:Evet bizi acımasızca eleştirdiler bunun için. Bir asmadıkları kaldı o dönemler.
ŞAHİN BÜYÜKKAYA:Köy ve töre dizileri de ihtiyaç ama, hayatında hiç köyü görmemiş, oradaki hayatı bilmeyen biri, eline senaryoyu alıp köy dizisi çekiyor. Bunu sinemada en iyi yapan adam, Allah rahmet eylesin Ömer Lütfü Akat’tı. İki uçuk film çekti, biri “Gelin” diğeri “Düğün”. Olaya ve sosyal yaraya çok güzel parmak basmıştı. Şimdi işin şeyini çıkardılar.
UĞUR GÜNERİ:Ben seni çok iyi anlıyorum. Bunlar da gerçek, bunlar da işlenmeli. Ama bir dizide tecavüz sahnesi var ve reyting yapmışsa, diğer 10 dizi de ben de tecavüz sahnesi olsun diye yarışmamalı.
NURETTİN SOYDAN:Yapımcıların ve haliyle bunu yayınlayan televizyonların bundan vaz geçeceğini düşünebiliyor musunuz. Cinsellik her zaman iş yapmıştır. Bunu reyting uğruna kullanmaya da devam edeceklerdir.
ŞAHİN BÜYÜKKAYA:Son örneğini Hayat Devam Ediyor’da Mahsun Kırmızıgül yaptı. Mahsun işin sırrını çözmüş. Konuları da işliyor, ağlatmayı da biliyor. Mahsun çektiği sinema filmlerinden yola çıkarak işin sırrını çözmüş.
UĞUR GÜNERİ:Bir de şu gerçek var tabi. Mahsun, Anadolu’dan ezilmiş gelmiş. Biliyor bu konuları. Eleştirebilirsiniz tabi ki. Ama şu gerçeği de kabul etmek lazım, acıtıyor izleyenleri.
ŞAHİN BÜYÜKKAYA:Dizilerde gelinen son nokta şu; reyting için her şey mubah!
VEHBİ DİNÇCAN:Bakın TRT’de birkaç yıldır devam eden bir dizi var, Sakarya Fırat. Aslanlar gibi bir dizi. Bir Kürt Kızına Manisalı bir gencin aşık olması. Terörle mücadele. Çok güzel mesajlar veren, Osman Sınav’ın en güzel işlerinden biri. Peki halk neden izlemiyor o zaman.
ŞAHİN BÜYÜKKAYA:TRT’nin böyle bir şansızlığı var. Mor Menekşeler diye bir dönem dizisi var. O dizi başka büyük bir kanalda olsa ilk beşe girer. TRT reklamını yapamıyor.
NURETTİN SOYDAN:Aynı şey Leyla ile Mecnun için de geçerli. Çok sevilen çok da izlenen yeni dizisi. Ama medyada gerekli ilgiyi görmüyor. Çünkü, her ulusal gazetede ve medya grubunun kendi televizyonu ve haliyle dizileri var. Rakibi olan karşı yapımı öne çıkarmak işlerine gelmiyor. Bu TRT olsa bile rakip görüldüğü için değişmiyor.
ESKİ DİZİLER KOMŞULUK VE DOSTLUK İLİŞKİSİ VARDI...
UĞUR GÜNERİ:Perihan Abla, Bizimkiler adlı diziler vardı. Bunlar Türk televizyon tarihinin en uzun dizileriydi. Peki ne vardı, bu dizilerde. Dostluk, arkadaşlık, koruma, yardımlaşma, komşuluk vardı. Ve reytingleri de aslanlar gibiydi.
ŞAHİN BÜYÜKKAYA:Şimdi o dizilerin kopyaları yapılıyor ama tutmuyor.
İDİL ÇELİKER: Bizim hayatımız internetden sonra çok değişti. Hızla değişiyoruz.
UĞUR GÜNERİ:Pırıl pırıl dizilerdi. Bunların hiç birinde yamuk bir şey yoktu.
ŞAHİN BÜYÜKKAYA:Umutsuz Ev Kadınları gibi Amerikan dizilerinin versiyonları var şimdi.
UĞUR GÜNERİ :Ben ona karşıyım. Bizim yaratıcı olmamızı istiyorum, ama biz her halde dünyada taklit ve adaptasyon konusunda ilk üçe gireriz. Biz yaratmayı sevmiyoruz ya. Biz ille de adapte edeceğiz. Ya taklit edeceğiz birebir yani. Bu benim onuruma dokunuyor yani.
İDİL ÇELİKER:Özgün bir şey yapılamıyor.
ŞAHİN BÜYÜKKAYA:Bizim diziler, arap ülkelerinde oynuyor, oralarda da bir siyasi değişim yaşanıyor. Bunların etkileri olmuş mudur. Hemen hemen bütüm dizilerimiz orada oynuyor. Bütün Araplar, Mısır dahil bizi izliyor.
UĞUR GÜNERİ:İzliyor da bunu şöyle söyleyeyim. Bizler yıllar önce Brezilya dizilerini ağzımızı açıp da izliyorduk. Bitmeyen arkası yarınları, süs güzellerini. Şimdi Araplar da bizi öyle seyrediyor. Arada bir şunu da sorudur “Ben de Müslümanım, onlar nasıl Müslüman diyerek kafası karışıyordur.
GENÇ KUŞAK YÖNETMENLERDE ŞİMDİ HİÇ VEFA YOK
UĞUR GÜNERİ:Bakın, bu benim içimde yaradır. Şimdi 50 - 60 tane dizi var. Bu Yeşilçam’a ömür veren insanların bir dizide bir bölümde beş dakikalık rolü olamaz mı? Dayı, Amca, Bekçi, Dede. Bu insanlar hatırlanmıyor, yazıktır günahtır. Vefa denen bir şey var.
ŞAHİN BÜYÜKKAYA:Bir adam 20 yılını veriyor aktör, evinde oturuyor iş bekliyor. Genç yönetmenler hatırlamıyorlar. Bu tecrübeli insanları görmek istemiyorlar.
İDİL ÇELİKER:Tecrübe ile de alakası yok bunun. Böyle eskiden Çicek Bar’da toplanırlardı. Taksim Sanat’ta toplanırlardı, böyle gruplar vardı. Onlar iş bulurdu. Bu sonuçta Ahbap-Çavuş ilişkisine döndü. Hiç değilse arada rol verseler yılların emektarlarını hayata bağlarlar.
UĞUR GÜNERİ:Amerika’dan gelmiş amcasıdır. Ya bak, Serdar Gökhan’ı koydular Fatmagül’e. Ne oldu yani. İyi de oldu. Aynı insan üç dizide birden oynuyor. O esnada karekter bulamıyor musun. Yeşilçam’a ömür vermiş, birini al oynat ya. Yazık günah. Ben üzülüyorum. Bizim kuşak bittiği zaman, bu insanları genç nesiller ne yazık ki hatırlamayacak. Ben ona üzülüyorum.
ŞAHİN BÜYÜKKAYA:Asıl o tür oyuncuları oynatsalar, Genç oyuncular da onlardan bir şeyler öğrenirler. Cüneyt Arkın, çok şahane baba rolü oynar.
UĞUR GÜNERİ:Cüneyt Arkın ne kadar zor durumda olduğunu söyledi. Oğlu dizide, ne var yani bir renktir yani. Bak mesela bir dizide Ercan Yazgan’ı gördüm. Toplasan ya iki dakika ya görünüyor, ya görünmüyor. Moral işte. Ne kadar güzel. Ne var yani işte. Ercan o diziyi öldürüyor mu.
KENDİ DERDİNE DEĞİL ŞİMDİ, ALİ KAPTAN’A AĞLIYORLAR
ŞAHİN BÜYÜKKAYA:Bazı evlerde sorun çıkıyor. Mesala çocuklar Pis yedili izlemek ister, anne Feriha’yı izlemek ister, bir gurup Mahsun’u izlemek ister. Kimisi Muhteşem Yüzyıl, ya da Kuzey Güney’i.
İDİL ÇELİKER:Bir de ne oldu biliyor musunuz, umutları kalmadı insanların, yani zengin bir adam gelecekte o kızı alacakta, onun aile zengin alacakta. Bir kere Öyle Bir Geçer Zaman Ki, annenin evlenmesi istenmedi, namuslu kadın ikinci evliliği yapması lazım diye adamı öldürdüler. Bu sene Ali Kaptan eziyet çekiyor diye barışsın diye uğraşıyor. Sevinmiyorlar üzülüyorlar adama. Kadına da üzülüyorlardı. Şimdi Ali Kaptan’a üzülüyorlar. Bizim toplumumuzun böyle bir dengesi yok. Adam bak düzeldi, kadını da seviyor, barışmadı diye Cemile’ye kızıyorlar.
UĞUR GÜNERİ:Ya, toplumu dizi manyağı yaptılar. Akşam ne yapacak, ekonomik sorun var, dışarıda gezemiyorsun, dışarıda yiyemiyorsun, eğlence hayatı bitmiş, ne yapıyorsun evde oturuyorsun. 37 kanalı açıyorsun. 37’ tane dizi. Birinden kaçsan 10’uncuya. Ondan kaçsan diğerine yakalanıyorsun. Bu diziler yüzünden karı koca sohbetleri de bitti. Muhabbetler de bitti.
NURETTİN SOYDAN:Tüm bunlara rağmen güzel şeyler de yaşatıyor elbette diziler. 20’den fazla ülkede Türk dizileri vazgeçilmez yapımlar arasında girdi. Genç oyuncular Arap ülkelerinden tutun da Balkanlar’a kadar fenomen oldular. Ülke tanıtımında önemli katkıları da var. Bunlar da dizilerin önemli artıları.
Tatlıses konusunda yanılmadık
NURETTİN SOYDAN:Geçen hafta ağırlıklı olarak Tatlıses’i analiz ettik. Tatlıses, Saba Tümer’e bağlandı, şarkı söyledi ve herkesi şaşırttı. Tatlıses’i nasıl buldunuz?
VEHBİ DİNÇCAN:İstediğini de yaptı, reklamını da yaptı. Türkiye’de en iyi okuyan Sibel Can, Ebru Gündeş, Bülent Ersoy ve bir de ben varım diyerek kestirip attı. Yani dört kişiyiz diyerek gitti. Seda Sayan da buna takıldı.
NURETTİN SOYDAN:Tatlıses bir dönem Seda Sayan ile iş ortaklığı bile yapıyordu?
VEHBİ DİNÇCAN:Şu anda iş ortaklığı yapmıyorlar. Bir şeyler olmuş ki bu gerginlik yaşanıyor. Tabi Saba Tümer’i tercih etmesinin de bu küslükte bir payı olabilir.
İDİL ÇELİKER:Evet bir gerginlik oldu. Seda Sayan ile Derya Tuna’ya çok yakındı. Ne olursa olsun, kadınlar birbirlerini etkilerler. Bu anlamda çok Derya’nın yanında durdu. Sanıyorum, İbo hastalığının ekranda çok kullanılmasına bozuldu belki. Hastalığı çok fazla dillendirildi.Çok fazla konuştu.
UĞUR GÜNERİ:Şimdi İbrahim Bey ile Seda’nın arası bozuk. Biz saymaya kalksak, işte Seda ile Mehmet Ali, Mehmet Ali ile bilmem kim, kan kardeşken kan davalı oluyorlar bunlar. Bunları da hiç yadırgamamak lazım. Yarın kan kardeş olurlar. İbo dört kişiyi sayma talihsizliğini yaptı.
ŞAHİN BÜYÜKKAYA:Geçen hafta söylemiştim. İbo hırslıdır. Kasetini de yapar, sahnesinede çıkar. Dostluklarını gözden geçirecektir. Elemeler yapacaktır. Dediklerimin hepsi çıktı. Zaten o da söylüyor. Seda ile de barışabilir.