HÜLYA AVŞAR?A BÜYÜK SÜRPRİZ? AVŞAR KOCA BULDU!
MAGAZİNCİ FOTO GALERİ- Hülya Avşar, Pal FM?da Emel Yalçın?ın konuğu oldu. The İstanbul EDITION içinde yer alan Gold Bar?dan canlı olarak yayınlanan programda Hülya Avşar, iş ve özel hayatına dair samimi açıklamalarda bulundu. Otele girerken üç çocuğun kendisini elinde çiçeklerle karşılamasından sonra içlerinden birinin piyano başına geçerek evlilik marşını çalmasından çok etkilenen Hülya Avşar ?Bundan sonra böyle karşılanmadığım hiçbir yere gitmeyeceğim? dedi. ?Bana Bir Koca Lazım? şarkısının ve klibinin çok ses getirdiğini söyleyen Avşar, yayın sonrası ?Noel Baba? oyuncağını kucağına alarak ?Ben kocamı buldum, sizleri bilemem? dedi ve kahkahayı patlattı.
Yayın sırasında Emel Yalçın’ın, ‘Şimdiye Kadar yaptığı tüm sinema filmlerinin adı’, ‘Şimdiye kadar yaptığı tüm albümlerinin adı’ ve ‘anne, abla, sinema sanatçısı VS’ den oluşan tüm vasıflarını konu alan üç ayrı konsepte hazırlanan kurabiyeleri görünce de ‘hayatımda hiçbir zaman unutmayacağım bir an oldu’ diyen Hülya Avşar, yayın sonrası da basın mensuplarıyla sohbet için otelde bir süre kaldı.
Öncelikle hayırlı uğurlu olsun “Aşk büyükse”
Evet çok uygun olmayan bir zamanda 10 şarkılık bir albüm çıkardım ama bence ya single sürekli çıkmalı ya da bir albüm yapıp o albümün şarkılarını 2 seneye yaymak lazım diye düşünüyorum.
Single’a karşı mısınız? Daha çok kalabalık albümler mi?
Single eğer böyle çok iyi bir parçaysa mutlaka yerini buluyor ama singlea saygı duymuyorlar çok enteresan alıcı singlea saygı duymuyor. Yani şunu alırken içinde bir tek bir şarkının adının yazması, ona o parayı da vermek istemiyor. 10 ya da daha fazla şarkılı albümleri de dinleyiciye saygı olarak görüyorlar diye düşünüyorum. O açıdan 10 şarkılık bir albüm yaptık. Ben aslında 4 şarkılık diye yola çıkmıştım önce, sonra çok güzel şarkılar gelince ki öyle de oldu. Şimdi hangisine klip çekeceğimize şaşırıyoruz. Eskiden belli olurdu, 2 şarkı çok daha öne çıkardı. Şimdi sorduk radyoya gidiyoruz, hangi şarkıları istersiniz diye hepsini söylemişler. Şimdi hangisine ne çalalım anlamış değilim.
Hepsine klip çekilecek mi?
Hemen hemen hepsine klip çekmeyi düşünüyorum. 1-1,5 sene içerisinde yayarak. Ilk klipten 2 ay sonra ikinci klibi çektik. Herkesin seveceği bir klip değil bence, ben de zaten sadece o klibi sevecek insanlara çektim onu, çünkü benim kafa yapım bu. Senaryosu, hikayenin pandomim fikri bana ait olduğu için. Seven de var sevmeyen de var. Bu ne diyen de var. Bu ne diyen zaten benim dinleyicim olmasa da olur. Çünkü kafalarımız bir değil.
Hiçbir albümünüz bu kadar ses getirmemişti galiba…
Kesinlikle. Ben de galiba daha da önemsedim mi desek? Benim için albüm ya da müzik hep ikinci üçüncü sırada kalmıştır çünkü ben aslında oyunculuk ve televizyonu çok daha ön plana çıkardım hayatım boyunca. Çünkü sinemayı ve televizyonu seviyorum. Albümle de aslında hep paralel yürüdü ama öncülüğüm oyunculuktu. Hatta bir zamanlar bir insan bu kadar üç şeyi bir arada nasıl yapabilir, bu böyle olmamalı deyip eleştirenler olduğuda şimdi herkes bunun normal olduğunu, çünkü herkes yapmaya başladı. Sesi varsa ya da isteği varsa doğru yolda hep parallel yürüdüler. Ama tabii benim için oyunculuk hep ön planda olduğundan herhalde bu albüm en önem verdiğim albüm.
Kaç albüm yaptınız sorusunun hemen ardından Hülya Avşar için hazırlanan kaset şeklindeki albüm kurabiyeleri hediye edildi.
11 albüm, 9 albüm 2 single.
Ama tabii bu albüm biraz daha özel bir albüm oldu. Bu albümde söz yazarları anlamında da çok kuvvetli isimler var. Fettah Can, Cansu Kurtçu, Tan Taşçı, Seçkin Sunguç, Ezgi Özbey, Nadir Göktürk ve Gökhan Tepe bu albüme imza atan müzisyenler. Tabii bir de bunun sazları da var ki.
Yıllar sonra biz Taşkın Sabah’la bir araya geldik. Taşkın da çok özendi bu albüme, bir de bu albüm çok sevgiyle yapıldı. Acele etmeden, yavaş yavaş, gerçekten böyle duygularıma dokunabileceğini hissettiğim şarkıyı koymak istedim. 2 tanesi iyi olsun diğerleri sıradan da olsa olurduk demedik. Ama iyi etmedik.
Çünkü her biri klip çekmelik..
Evet ve ben ilk defa albümümü her gün dinlemekten keyif alıyorum. Bundan önceki albümlerimde 2-3 kere dinleyip, bir köşeye koyup sonra başka yabancı müzik dinlemeyi tercih edenlerdenim. Bu albümü çok seviyorum çok keyifle dinliyorum.
Stüdyo aşamasında nasıl bir Hülya Avşar oluyorsunuz?
Sabırsız oluyorum ama gergin olmuyorum. Mesela sahnedeki Hülya’yla stüdyodaki Hülya arasında dağlar kadar fark var. Ben sahnedeki sesimi seviyorum, albümdeki değil. Sahnede mikrofon elimde ve sesime hakimim. Stüdyonun içerisinde kulaklık takıyorum ve orada performansımın yarı yarıya düştüğüne inanıyorum.
Stüdyo heyecanı olabilir mi?
Artık stüdyo heyecanı olmuyor ama sanki beni bir şey tutuyor gibi geliyor. Ama sahnede bambaşka.. Ben kendi sesimi çok beğeniyorum ve sahnedeki Hülya’yı oturup aslında dinlemek istiyorum, öyle bir duyguyla bakıyorum sahnedeki Hülya’ya. Onun için bu albüm biraz daha sahneye yakın oldu.
Bu albümde şarkı seçimlerini nasıl yaptınız?
Açıkcası hepsini Taşkın seçti. Beni de çok iyi tanıdığı için seçtiklerini bana dinletti, benim tamam dediklerimi de okuduk.
Bu şarkı nasıl diye dinlettiğiniz birileri var mı müzikal kariyerinizde, Taşkın bey’in haricinde?
Var. Ama bunların hiçbirisi bizim camiyadan değil. Başta kız kardeşlerim, arkadaşlarım, daha çok böyle gazeteci arkadaşlarım. Onların kulakları daha önemli bence, mesela onlardan bir tanesi “aa bu güzelmiş” diyorsa ona önem vermek lazım, bir de çok kulakları delik ya her yerden her şekilde duyuyorlar.
“Bana bi koca lazım” bir cover şarkı, güzel bir cover..
Aslında şarkının handikapı var. Şöyle ki erkeklerin söyleyemeyeceği bir şarkı, tamamen bir kadın şarkısı. Bu riski göze alarak okudum. Çok enerjisi güzel ve keyifli geldiği için okudum. Aslında okumanın risk olduğunu düşünüyorum. Bu coverı Taşkın buldu, onun düzenlemesiyle çok keyifli bir hale geldi ama eski hali de güzel. Ama dediğim gibi bir risk, erkekler okuyamıyor onu. Ama korktuğum kadar olmadı, daha çok dinlendi.
Ama daha kuvvetli şarkılar var albümde müzikal anlamda, çıkış için bu parçanın seçilmesi bir strateji miydi?
Tamamen PR. PR anlamında olsun diye, çünkü albümleri tanıtmak artık daha zor. Hülya Avşar da olsa Sezen Aksu da olsa albüm tanıtmak zor. Gerçi Sezen Aksu olsa zor değil, o sözümü geri alıyorum. O albüm çıkardığı zaman hepimiz duyuyoruz ve hemen gidip koşa koşa alıyoruz. O ayrı bir şey. Ama genelde albüm tanıtmak çok zor. Bir PR gerekiyordu. Bu koca lazım da evli olsaydım biraz zor olurdu, şimdi biraz da benim bekar olmamla ilgili. Zaten klibinde de işin ne kadar gırgırında olduğumuzu anlatıyor. Ama beni yansıtan bir şarkı bir klip mi? Hayır, hiç değil ama PR anlamında, şarkıyı seviyorum. Ama beni anlatan bir şarkı değil. Albüm eğlenceden çok başka bir şey anlatan bir albüm. İçinde 2 tane şarkı var mesela bana hitap eden.
Hangileri?
Hepsini seviyorum ama “Bari geçerken uğra” benim gerçekten, beni gerçekten yürekten yaralayan bir şarkı. Mesela “o adama” diye bir slow var, ona bayılıyorum. O da çok güzel. Ama Gökhan’ın şarkısı tabii, onu söylemeye gerek yok.
Genelde şarkı sözleri çok uzun uzundur, nakarata gelene kadar fenalık geçirtir ama sizde çok kısa kısa anlatımlar var?
İşte herkesin bir tarzı var, benim tarzımda bu diye böyle bir şey çıktı ortaya. O uzun uzun anlatımlar pek bana göre de değil galiba. Aslında ben Türk Sanat Müziği okumayı seviyorum ve Türk Sanat Müziği albümü yapmak istiyorum. Eninde sonunda da yapacağım Allah kısmet ederse. Tamamen trend, tamamen dinelenen, çağa uydurmak amaçlı yapılmış şarkılar ki hepsini çok çok seviyorum, çok beğeniyorum ama bir gün TSM yapacağım.
Cover şarkılardan mı?
Evet eski TSM parçalarından.
Evde, arabanızda dinler misiniz?
Tabii. TRT’nin var kanalları, arada bir onları dinliyorum. Sanki ruhum rahatlıyor. Çünkü oradaki sözler, oradaki anlatım şekli çok daha samimi.
Teknolojinin aşkı öldürdüğüne inanıyor musunuz?
Teknoloji aşkı öldürüyor ama aşkı da bulduruyor galiba bir taraftan. Çok da kolay aşk bulabiliyor insanlar, etraftan görüyorum. Teknoloji sayesinde evliliklerin çoğaldığını görüyorum. Kimi mutlu devam ediyor kimi hayal kırıklığı. Ama bu zaten normalde de böyle. Hayatta her şeyin hem iyi tarafı hem kötü tarafı vardır.
Mesela albümle ilgili olarak teknolojinin nimetlerinden faydalanıldı galiba?
Kesinlikle.
Mesela siz twitterdan bir parça paylaştığınızda ki çok fazla takipçiniz var..
Evet, ki engellediklerim de var. Engellediklerim olmasaydı şu an takipçi sayım 4-5 milyonu bulmuştu.
Hülya Avşar uğraşıyor mu bununla? Engelliyor musunuz tek tek?
Uğraşıyorum. Boş zamanım varsa mutlaka Twitter’la ilgileniyorum ve çok eğleniyorum. Twitter benim özel hayatımda yaptığım her şey, sanki daha samimi gidiyor onlara. Basından daha çok birebir benden gitmesi. Güzel bir şey oluyorsa onlara da haberi gitsin istiyorum. Bazen çok sinirleniyorum tabii. Gerçekten twit yazan hakaret edip takip etmeyi de ihmal etmeyen bir sürü insan var. Onların hepsini teker teker ayıklıyorum. Onlar da beni çok eğlendiriyorlar.
Sinema mı müzik mi?
Sinema da aslında eğer ki okuduklarımı kabul edecek olsaydım bu sene 4 filmde, geçtiğimiz seneyi 4-5 filmde oynamış olacaktım. İyi ki de oynamamışım dediğim isim vermek istemediğim filmler var, oynamamakta da doğru yaptığımı düşünüyorum ama tabii bazıları var ki özendiklerim var. Ama bundan sonra ya onları da oynayacağım gözü kapalı bir risk şeklinde ya da yine oynamamaya devam edeceğim.
Kaç sinema filminiz olduğunu biliyor musunuz? Sorusundan sonra oynadığı filmlerin, aldığı ödüllerin vs adlarının üzerinde yazan kurabiler hediye edildi.
Benim adıma iki kitap yazıldı. Birinin adı Mavi Melek, biri de üniversite öğrencilerinin yazdığı O Bir Marka adında bir kitap. Aslında kimsenin haberi yoktur diye söylüyorum bende var tabii ama.
Sizin de bir ara bir kitap projeniz vardı?
Proje demeyelim de ona şöyle diyelim, süregelen bir şey. Bir sene kadar ara verip sonra ara ara yine yazıyorum. Çok felsefik şeyler çıkıyor ortaya, her okuyanın anlayamayacağı tarzda bir şey oldu. Mesela dün yarım sayfa daha bir şeyler yazdım, Hiç birbirini tutmayan, zaman zaman yazdığım ama amacı şu karaladığım diyeyim. Belki çıkacak ortaya belki çıkmayacak amacı şu: gerçekten yaşanan tecrübelerin sonucunda hem kendi kızıma hem etrafımdaki herkese söylemek istediğim, paylaşmak istediğim şeyler. Nasihat tarzında değil, hayata bakış. Hepsini örnekleriyle hayata bakış açısı. Mesela mutlu olmanın, dalgalı bir denizde sizden kaçan bir deniz yatağının ne kadar kovalarsanız o kadar kaçar. Bu da şunu anlatıyor ki çağı yakalamaya çalışıp kendimizi çok fazla yorarsak bu da mutlu olmamızı çok daha engelleyen bir şeydir. Halbuki hayatımızı oluşturup, sevdiğimiz şeyleri yapmak, ailemiz, arkadaşlarımız çok fazla böyle kendimizi elimizden kaçan yatağı kovalamaya adapte etmezsek çok daha kolay yakalarız mutluluğu. Ama sadece mutluluğu anlatmıyorum. Her konuda. Başarı ve kariyerle ilgili de anlatıyorum. Ama bu anlatım çok felsefi, gerçekten birkaç kere okumak gerekiyor bazı cümleleri anlamak için. Çok enteresan bir tarafım da çıktı benim. O yüzden keyif alıyorum, yazmayı seviyorum ama bakış açısı olarak.
Sizin Rafet El Roman’a karşı bir sevginiz vardı? Albümlerini alıp, dinlediğinizi biliyorum. Hiç Rafet El Roman şarkısı söylemediniz?
Şarkılarına karşı. Rafet kendi şarkı yapıyor mu? Ben onu Rafet’e sormuştum, bana sözlerin ve müziğin o dönem başkasının yaptığını söylemişti. Bir de Rafet’in şarkıları galiba kendisine çok yakışıyor. Ben bir de Yaşar’cıyımdır. Hatta Yaşar’ın eski bir albümünü özledim, aldırdım.
Sigara içmiyorsunuz, içenlerle de görüşmüyormuşsunuz. Doğru mu?
Katiyen. Benim çok yakın arkadaşlarım, Hiç sevmedim ben sigarayı. Bir kadının ağzının, saçının sigara kokması.. Arada bir, yıllar önce okul zamanımda ben de tüttürmüşümdür ama 20 25 30 yıldır hiç içmedim. Bir kadının sigara kokması bana hiç keyifli gelmiyor. O yüzden yakın arkadaşlarımla maalesef sigara içtikleri için evimde görüşemiyorum, dışarıda görüşmek zorunda kalıyorum. Çünkü cam açınca zannediyorlar ki içeri duman girmeyecek ama öyle olmuyor. O yüzden kız kardeşim Leyla da gelince diğer kardeşimde kalır. Arada bir puro içerim ama o da laf olsun. Mesela puro içmeyeli 2-3 yıl olmuştur.
Spor yapmadığınızda sinirli oluyormuşsunuz?
Evet. Mesela bugün spor yapmadım, burada olduğum için sinirli değilim ama buradan sonra gidip biraz koşacağım onu da yapamıyorsam gece saat 10’da sitenin içinde yürüyeceğim. Bu artık spor değil, vücudun ihtiyacı gibi bir şey olmuş.
Bu arada inanılmaz zayıflamışsınız…
Son 10 gündür biraz kendimi disipline alayım dedim, birebir diyet değil. 2 ay daha devam edecek böyle.
Hülya Gaste çıkacak. Niye Gaste Hülya?
O bana öyle çok esprili geliyor, gaste gazete değil de. Evet yine Acun’da çıkacak. Acun.com’a girildiğinde orada tamamen bu benim twitterda yapamadığım, kendimle ilgili hep eğlence ve keyif üzerine olmak üzere. İnsanların okuduğunda güne güzel başlayabileceği ya da kimsenin bilmediği ne bileyim pijamalı resimlerim belki de. Çok daha samimi olabilecek, mesela twitterda her şeyi yazamıyorsunuz. Kendi çektiğim görseller, videolar olacak. Basılmayacak çünkü internetin daha çok ulaştığını düşünüyorum. Eski Hülya dergisi gibi de değil, bu tamamen beni anlatacak. Bilgiler olacak içinde ama, mesela kullandığım kremler, şampuanlar, kendi bakımımı nasıl yaptığımla ilgili.
Eylül’de de show programınız başlayacak galiba. Kanal belli mi?
Herkes diyecek ki şimdi Acun’la sürekli berabersiniz. O senden vazgeçmiyor sen ondan. Öyle bir şey yok. Dostluğumuzdan dolayı da çalışıyor değiliz. Benim bugün Acun’a iş anlamında faydam olmayacaksa yine birbirimizle çalışmayız ama dostluğumuz her zaman devam edecektir. Dostluktan çok artık biz Acun’la aile gibi görüyorum. Ona bir şey olduğunda, hastalandığında içim acıyor mesela. Geçmişten beri severim ben Acun’u, onun dışında da hani onun yaşadıkları anne-baba, kötü şeyler yaşamış, Allah onu bir şekilde sınamış, ondan dolayı mı bilmiyorum içime sokasım geliyor, kalbimin üstünde besliyorum ben Acun’u. Onun dışında tabii ki Acun TV8’de olduğu için önce Tv8’de yapmayı düşünüyorum Hülya Show’u. Ama ondan önce de Türkmax’ta yaptığım programı yapmak istiyorum.
Başka bir kanalda mı?
Onu da TV8’de yapabilirim. Daha doğrusu TV8 benim kendi kanalım gibi görüyorum. Onu Acun’a sorma gereği bile duymuyorum. Tabii ki iş hayatında her şeyin bir matematiği var ama kendimi o kadar rahat hissediyorum bu kanalda.
Hülva Avşar show tadında mı olacak?
Eylül ayında orası hızlanacak diye düşünüyorum. Bende mart ayında yetenek bitince orada o yüzyüze röportajı yapmayı düşünüyorum. Hülya Show’u da eylülde diye düşünüyorum.
Acaba programınıza gelmeyece cesaret edemeyenler olur mu?
O hep oldu. Aslında sivri dilli değilim ama söylenemeyen, insanların hep halı altına süpürdükleri bir takım şeyleri sormak zaten budur. Doğruyu söylüyorum.
Sinema dönemine bakıldığında bir dört yapraklı yonca devri vardır. Hülya Koçyiğit, Fatma Girik, Türkan, Şoray, Filiz Akın sonra Müjde Ar sonra da siz. Ama sizden sonra böyle bir isim daha gelmedi. Size göre biri var mı?
Çok iyi oyuncularımız var. Ben eskiden dizilere önem vermezdim ama artık dizilerimiz sinema tadında çekiliyor. Dolayısıyla dizilerdeki oyuncuların kendilerini çıkarabilme şansı oluyor. Yakışıklı ve güzel çok var ama oyuncu olarak çok yok, tek tük var. Ben Beren’i gerçekten çok beğeniyorum. Hem duruş olarak hem oyunculuk olarak ama biraz oyunculuk için biraz daha tecrübe gerekiyor. Çünkü oyunculuk kilometer işi. Ben yıllar sonra tadına doyulmaz bir oyunculuk çıkarabileceğime inanıyorum, çünkü o kilometre. Tenis de öyle, 10 sene oynayıp çok başarılı olup da 20 senede oynayıp da orta karar oyuncuyu yenmekte zorlanabilirsin. Tabii müzikal anlamda da ileride bir şey yapabilirler oyuncular mutlaka müzikle ilgilenmeliler diye düşünüyorum...Oyuncular, şimdi Beren’den bahsedince başka kimse yokmuş gibi gelmesin, var ama biraz daha öne çıkmaları gerekiyor belki de.
Güzel bulmadığınız bir yeriniz var mı?
Dört harfli dermişim. Şaka şaka. Yani ben hep Allah’ın yarattığı her şey güzeldir diye düşünüyorum. Vardır mutlaka ama şu an aklıma gelmiyor. Mesela Türkiye güzeli seçildiğim dönemde benim bacaklarımın arası ayrıktı sonradan nasıl düzeldi bilmiyorum ama herhalde spor ya da kilometre meselesi. Mesela hep boyum 1.70 olsun isterdim ama şimdi insan yaş aldıkça şöyle düşünüyor minion olmak daha keyifli. Zaman zaman değişen şeylerim oluyor şimdi direct söyleyeceğim bir şey yok açıkcası. Bir tek şeyden rahatsız olabiliyorum mesela yuvarlak hatlıyım ve yuvarlak hatlı olmak herkes için geçerli tvde 3-4 kilo fazla gösteriyor. TV’de böyle görünmekten mutsuzum. Özel hayatımda mutluyum ama tvdeki görüntümde mutsuzum.
Sizin basın mensubu arkadaşlarımızla inanılmaz güzel bir diyalogunuz var. Hatta Hülya Avşar taklit edilmeye başlandı, hatta çıtır oyuncular tarafından bile taklit edilmeye başlandı. Mesela siz hep çocuklar diye hitap edersiniz
Buradan duyurulur, gerçi tüm gazeteciler genç. Buradan duyurulur 90 doğumlu oyuncular lütfen gazeteci arkadaşlarımıza çocuklar demeyin.
Hülya Avşar’a karşı basının ayrı bir ilgisi var…
Valla olsun olmasın. Olmayanları biliyorlar. Bilmiyorum, yıllardır itilip kakılan bir magazine durumu vardır ya ben onu çok doğru bulmuyorum. Magazini daha çok seviyorum, magazinin ekonominin bile her şeyin kalbi olduğunu düşünüyorum. Ne bileyim eğleniyorum onlarla acayip de sinirleniyorum. Sinirlendiklerim çok var. Normalde benle ilgili sinirlendiğim her şeyde girişiyorum. Onları gördüğünde kaçıp gitmek bunu da sevmiyorum. İşin aslına baktığınızda herkesin birbirine ihtiyacı var. Başka türlü ben nasıl onlar nasıl işlerini yapacak. Şu ego varya ben şuyum buyum diye kimseden basetmiyorum kendimi söylüyorum öyle bir şey yapmamak lazım.
Restoranda yemek yerken basın mensubu arkadaşlar dışarıdaysa onlarada yemek gönderiyor…Aksini yaptığım da oluyor, üstüne yürüdüklerim de var. Yine yürürüm, bana ters bir şey yapsınlar yürürüm yürürüm de ne olur bilmiyorum.
Kavgacı mısınız?
Kavgacıyım evet. Yani ben ilişkilerimde de şey severim. Kavga demeyelim, tatlı tarafını almak. Kavga etmiş olmak için, canım sıkıldığı zamanda. Kavga derken bağırıp, çağırmak, küfür etmek değil. Arada ederim de. Kavgacıyım, çocukken de öyleydim. Mahalledeki o erkek çocuklarıyla alt alta üst üste kavga etmişliğim vardır.
Hiç Helin’I dövdünüz mü?
Helin’I yıllar önce aramızda 14-15 sene var sopaladığım olmuştur. Çünkü ben Helin’in peşinden anne baba çalışıyor. İki büyük abla varken, iki kaşık daha yemek yesin diye sokak sokak böyle peşinden çok dolaşmışızdır Leylay’la ben.
Yıllar geçtikçe daha bir sadeleştiniz? Albüm kapağında yüzünüzdeki çilleri bile sildirmemişsiniz?O assolist assolist değilsiniz?
Zaten hiçbir zaman olmadım, öyle bir şey olmaya çalışmış olabilirim ama olmadı. Ben artık eskidendi televizyonda bakıyorsun bambaşka bir kadın bir yerde görüyorsun hiç alakası yok. Ben ikisinin birleşmesinden yanaydım her zaman mesela bana hep derler ki güncel hayatta değil de tvdeki görüntüne dikkat et. Ben güncel hayattaki görüntüme dikkat etmekten yanayım. Güncel hayatımdaki tutumum tvde güzel durmuyor olabilir ama ben yine de seviyorum öyle görünmeyi, neysem o olmayı. Mesela kırışıklıklarım olduğu zamanda kalacak, ben öyle seviyorum öyle yaşlanmayı seviyorum. Hani 60 yaşına geldiğimde de yapılı olmayı da pek istemiyorum Allah izin verirse.
Hülya Avşar için hazırlanan son sürpriz pasta hediye edildi.
Gerçekten 30 küsürlük sanat hayatımda unutmayacağım günlerden biri oldu.
Şarkı
Yeni yıl dilekleriniz var mı Hülya hanım?
Yani benim hayatta tek şey herkese Allah sağlık sıhhat mutluluk versin, mutluluk versin, uğurlu bir yıl versin, başka ne olsun ki dilek.
H.A: Koca buldum, koca buldum! Yılbaşı bana iyi geldi size bilemeyeceğim, kocamı buldum!