İREM DERİCİ ’BABAMDAN İLK TOKADI CİPS İÇİN YEDİM’
Emre Saygı’nın hazırlayıp sunduğu, Türkiye’nin ilk interaktif talk show programı "Hadi Be"nin konuğu, ünlü şarkıcı İrem Derici oldu. Hayli keyifli anların yaşandığı "Hadi Be" canlı yayınında Emre Saygı ve sosyal medya kullanıcılarının sorularını yanıtlayan İrem Derici, samimi ve bir o kadar da iddialı açıklamalarda bulundu.
Babamın aldığı evi satıp klip çektim
İrem Derici, babasının kendisine aldığı evi satıp parasıyla klip çektiğini söyledi: “Zamanında babam bir ev almıştı, ‘Bana bir şey olursa başınızı sokacak bir yeriniz olsun’ diye. Kutu gibi çok tatlı bir evdi. Ama artık sahne kıyafetleri, onlar, bunlar derken biraz daha genişlediğim için dedim ki; ‘Ben bunu satayım, üzerine para ekleyip yeni ev alayım’. O parayla gittim iki-üç tane klip çektim, o da gitti. Elde avuçta bir şey kalmadı.”
Oyunculuk yapmayı çok isterim
Ünlü şarkıcı, Emre Saygı’nın sorusu üzerine oyunculuğa sıcak baktığını açıkladı: “Oyunculuk yapmayı çok isterim. Becerebileceğimi, kotarabileceğimi düşünüyorum. Özellikle komediyi. Doğaçlamam iyidir. Katıldığım skeçlerde ‘yardırella’ şeklindeyim. Zaten yıllarca tiyatro oynadım. Çok pis de korku oynarım. Zaten beni gece görsen korkarsın.”
Tarkan’ın havlusunu yıkamadım, başucumda duruyor
İrem Derici, kiminle düet yapmak istediği sorusuna bir kez daha “Tarkan” yanıtını verdi ve ekledi: “Tarkan’la düet bir ütopya benim için. Hayal. Çıldırdım adamın konserinde görmediniz mi? Harbiye konserinde havlusunu kaptım, başucumda duruyor hâlâ. Yıkamadım bile. Zaten yıkamak için almazsın.”
1 hafta önceden bende karın ağrıları başladı
Ünlü şarkıcı, Harbiye konserinde Tarkan’ın kulisine nasıl girdiğini ve havlusunu nasıl aldığını da anlattı: “Bizim vokalimiz ortak; Altay. Canım ciğerim. Altay’a çok rica ettim. Dedim ki; ‘Bak ben ölüyorum. Sağır sultan biliyor hayranlığımı. Ne olur beni tanışmak için kulisine aldır 2 dakika.’ O aurayı yaşamak istedim. Bir de bir fotoğrafım olsun ölmeden Tarkan’la diye. 1 hafta öncesinden bende karın ağrıları başladı, ‘Allah! Tarkan’la tanışacağım, fotoğraf çektireceğim’ diye. Kulise girdim. O kadar güler yüzlü, o kadar sevimliydi ki. ‘Ya çok şekersiniz, izliyorum ben de sizi sahneden. Çok güzel enerji verdiniz bana. İyi ki geldiniz’ dedi. Ben konuşamadım. Fotoğrafımız çekildi sonra. Ben fotoğrafta ‘evde yokum’ zaten. Tarkan’ın yanında güzel çıkmak diye bir şey söz konusu değil. O kadar güzel ki, o kadar ışık ışık ışık. Sağ olsun dünya şekerliği yaptı sahneden. Dedi ki ‘İrem Derici de son yıllarda çok sevdiğimiz biri. Sesi, çılgınlığı, bayılıyorum ona’ filan. ‘Abi Allahaşkına havluyu ver bana, at!’ dedim. Havlu, havlu diye yalvardım. Öptü, havluyu attı. Ben ömrümde öyle çığlık attığımı, öyle sevindiğimi hatırlamıyorum. Havlusu bile parfüm kokuyor. Ama eşinden izin aldım.”
7 kilo aldım, domuz gibiyim
Aşırı zayıfladığı için bir süre yoğun bakımda tedavi gören İrem Derici, yayında o süreci de anlattı: “Adı yoğun bakım olunca insanlar korkuyor. Zannediyorlar ki ölüyor. Ama aslında ne biliyor musunuz; hastanede normal odada yattığınızda, bir operasyon geçirdiğinizde 3 saatte bir, 5 saatte bir ateşinize, tansiyonunuza, satürasyonunuza bakılır. Yoğun bakımda onu yarım saatte bir yapıyorlar. Benim bilinçli olarak bu kadar zayıfladığım zannedildi. Televizyon programı çekiyorum, ondan sonra uyumadan oraya buraya gidiyorum. Günde üç konser verdiğim oldu. Bu kadar android gibi davranırsam kendime, böyle olur. Herkesin başına geliyor, kimisi daha ağır geçiriyor, kimisi daha hafif. Şimdi iyiyim Allah’a şükür, mis gibiyim. Domuz gibiyim. 7 kilo da aldım. 56 kiloyum şu anda. 42-43 filan yazıyorlardı gazetede. En az 49’a düşmüştüm.”
Babamdan ilk tokadı cips yüzünden yedim
İrem Derici, babasından yediği ilk tokada soğanlı bir cipsin neden olduğunu anlattı: “Babam soğan, sarımsaktan tiksinir. Bizi evden kovmuşluğu var zamanında. Bir cipsi vardı, peynirli soğanlı. Kuzenimin sünnet düğününe gidiyoruz, Ankara’ya. Mola verdik. Bunlar gömüldüler etleri yiyorlar, ben cips yiyorum. Soğanlı peynirli. Babam ‘Mideme oturdu, ver şuradan tuzlu bir şey, ağzımın tadı değişsin’ deyip elimden cipsi aldı. Tam ‘Baba o soğanlı’ diyecekken attı ağzına, bir çiğnedi, döndü tükürdü. Kalktı, ‘Sen benim soğan, sarımsak yemediğimi bilmiyor musun’ dedi ve pat diye tokadı bir gömdü! Osmanlı tokadı ama öyle böyle değil.”