Üç yıl aradan sonra bir dizide rol alacağı için heyecanlı olduğunu söyleyen ?Sultan?la TV dizileri ve oyunculuk üzerine konuştuk:

?DİZİLER BÜYÜK GÜÇ?
* Dizi tekliflerini kabul ederken hangi kriterlerin size uyması gerekiyor? Aslında bu anlamda benim için sinema ve dizi fark etmiyor. İçi dolu dolu bir senaryo; teklifleri kabul etmemde göz önünde bulundurduğum birinci kriterdir. Daha sonra yapımcıdan yönetmene, başrol oyuncularından figüranlara kadar proje için çalışacak olan herkesin disiplin içinde çalışacağına inanmam gerekir.

* Senaryoların içinin dolu dolu olması gerektiği konusunu biraz açabilir misiniz? Diziler artık o kadar önemli birer çalışma haline geldi ki, hayatımızın vazgeçilmez parçaları oldular. Dizilerde kahramanlar yaratılıyor, izleyici kendini dizilerdeki kahramanlarla özdeşleştiriyor. Bunların sonunda diziler çok büyük bir güç haline geliyor. Senaryoların insanları hem eğlendirecek, hem de öğretici olacak misyonlara sahip olması şart...

?HER BÖLÜM BİR SINAV?

* Siz reyting kaygısı yaşar mısınız? Yapımcıdan oyunculara kadar diziler için çalışan herkes büyük bir reyting stresi içindeler. Bir tür sınava giriyoruz. Her bölümde bu sınav tekrarlanıyor. Rol aldığım dizinin reyting sıralamasında alt sıralarda yer alması, maddi olarak yapımcıya dokunuyor. Ama manevi olarak ben de çok yıpranırım.

* Film yönetmenliği yapmak istediğinizi ama iyi senaryolar bulamamaktan yakındığınızı duydum. Doğru mu? Evet, doğru... Senaryo ekibini kuramadım, iyi bir hikaye yakalayamadım. Bunlar için de kendime kızıyorum ve kendimi affetmiyorum.

* İyi senaryoların olmadığı hep söylenir. Sizce sorun nerede? Aslında iyi senaristler var ama sorun sanıyorum yaratıcılıkta. Sorun; bizi anlatan evrensel hikayeler bulup, bunları yurtdışında da izlenecek filmlere dönüştürecek senaryo olmamasından kaynaklanıyor.

* Rol aldığınız dizi ve filmlerin yapımcıları ve yönetmenleri sizin kaprissiz bir star olduğunuzu söylerler. 40 yılın ardından neden kendinizde biraz olsun kapris yapma hakkı görmüyorsunuz? Neden kapris yapayım? Kime, neyi ispat edeceğim ki kapris yaparak? Benim olduğum setlerde herkesin uyum içinde olması gerekir. Ben geç kalırsam kimse bana laf etmez ama neden geç kalayım ki? Benim sete ne 15 dakika bile geç kalma lüksüm, ne de böyle bir hakkım var. Ben herkese saygı gösteriyorum, herkesin de bana saygı göstermesini beklerim. Başka türlü huzurlu bir çalışma ortamı olamaz. Huzur olmayınca ortaya iyi bir iş de çıkmaz.
Kaynak:MEHMET ÇALIŞKAN /Sabah