NURİ BİLGE CEYLAN’DAN ZEKİ DEMİRKUBUZ’A: BU CEZA SANA YETİYOR
Sinemamızın en büyük yönetmenlerinden Nuri Bilge Ceylan ve Zeki Demirkubuz, 2023 yılında son filmlerinin gösterime girmesiyle, özellikle de yılın ikinci yarısında adlarından epey söz ettirmişlerdi. Yılın son günlerine ise ikilinin arasında yıllardır süren kavganın alevlenmesi damga vurdu.
Sinemamızın iki usta yönetmeni Zeki Demirkubuz ve Nuri Bilge Ceylan arasında yıllardır süren küslük ve iki ismin arasının bozulmasına sebep olan olaylar, ikilinin karşılıklı açıklamaları ve birbirlerine yönelttikleri suçlamalarla giderek büyüdü.
26 Aralık akşamı katıldığı bir yayında Nuri Bilge Ceylan ile uzun yıllara dayanan dostluklarının bozulması ve aralarında yaşanan karşılıklı atışmalar hakkında ilk kez açıklama yapan Zeki Demirkubuz oldukça sert ifadeler kullanarak Ceylan’a yönelik eleştirilerde bulunmuştu.
Nuri Bilge Ceylan ve Zeki Demirkubuz arasındaki kavga yılın son gününe de damgasını vurdu
ÇALINTI SENAYODAN ALTIN PORTAKAL'A UZANAN KÜSLÜK VE KAVGALAR
Yıllar boyunca Nuri Bilge Ceylan’ın Üç Maymun filminin Zeki Demirkubuz’un senaryosundan çalıntı olduğu iddialarıyla başlayan tartışmalar, iki yönetmenin yarışmada karşı karşıya kaldığı 2006 yılında düzenlenen 43. Altın Portakal Film Festivali’nde giderek büyümüştü.
Ceylan’ın İklimler, Demirkubuz’un ise Kader ile Altın Portakal için yarıştığı festivalde büyük ödülü Kader filmi aldı; geceden Nuri Bilge Ceylan da yönetmenlik ödülüyle döndü. Demirkubuz, birkaç gün önce yaptığı ses getiren açıklamada Nuri Bilge Ceylan’ın törende bayılmasını bu rekabete bağladığını ima eden yorumlar yapmıştı.
İki ünlü yönetmen arasındaki kavganın temeli Nuri Bilge Ceylan'ın Üç Maymun filminin senaryosunun Zeki Demirkubuz'dan çalınmış olduğu iddialarıyla atılmıştı
ZEKİ DEMİRKUBUZ'UN 4 GÜN ÖNCEKİ SÖZLERİNE CEVAP VERDİ
Hiçbir zaman çok yakın olmadıklarını ancak bir arkadaşlıkları olduğunun altını çizen Demirkubuz, aralarının bozulması ve yıllardır konuşmamalarını Nuri Bilge Ceylan’ın o ödül gecesi ve sonrasında kendisini yok saymasına, cevap vermemesine ve dışlamasına bağlamıştı.
İki ünlü yönetmenin filmlerinde birbirlerine gönderme yaptıkları da uzun zamandır konuşuluyordu. Zeki Demirkubuz 2012 yapımı Yeraltı filminde bir masa etrafında konuşulan sahnede hırsız iması yapılan sahnede gerçekten de Ceylan’a gönderme yaptığını kabul etti.
Ceylan, Zeki Demirkubuz'la olan sürtüşmelerine yakın zamanda piyasaya çıkan kitabında değinmişti
ATIŞMALAR SOSYAL MEDYADAN YAPILDI, TANSİYON GİDEREK YÜKSELDİ
Aynı şekilde Nuri Bilge Ceylan’ın da Kış Uykusu filminde vicdan ve ahlak tartışmalarının yapıldığı bir sahnede Zeki Demirkubuz’a gönderme yaptığı söyleniyordu. Zeki Demirkubuz’un birkaç gün önceki açıklamalarına cevap vereceğini açıklayan Nuri Bilge Ceylan, bugün X (Twitter) platformundan oldukça uzun ve sert ifadelere sahip bir paylaşım yaptı.
Zeki Demirkubuz’un iddialarına cevpa veren Nuri Bilge Ceylan, hiçbir filminde Zeki Demirkubuz’a gönderme yapmadığını söyledi. Ünlü yönetmen ayrıca, ödül töreninde bayıldığı Altın Portakal için de açıklama yaptı. Ceylan açıklamasına “Bir algı oluşturmaya yönelik hiçbir kanıtı olmayan bir sürü hayal ürünü iddiayla uğraşmak kolay değilmiş” sözleriyle başladı.
"BAYILMA" MESELESİNE AÇIKLIK GETİRDİ
Törene katıldığında hasta olduğunu ve 40 derece ateşi olduğunu, sağlık nedeniyle bayıldığını ifade eden Nuri Bilge Ceylan, Zeki Demirkubuz’u, bu durumu kendi lehine algı oluşturmak için kullanmakla suçladı. Bundan böyle Zeki Demirkubuz tarafından kendisine yönelik bir açıklamayı cevaplamayacağını da söyleyen Ceylan bunu ancak mahkeme yoluyla yapacağının da altını çizdi.
Paylaşımını “Seni kendi gerçeğinle baş başa bırakıyorum. Gördüğüm kadarıyla bu ceza sana zaten yetiyor” gibi son derece sert sözlerle bitiren Nuri Bilge Ceylan son olarak da “Herkese kavgasız dövüşsüz bir yeni yıl dilerim” yazdı.
Nuri Bilge Ceylan’ın, Zeki Demirkubuz’a cevaben kaleme aldığı açıklama şu şekilde:
“Bir algı oluşturmaya yönelik hiçbir kanıtı olmayan bir sürü hayal ürünü iddiayla uğraşmak kolay değilmiş.
Ama 2006 yılında Antalya’daki törene 40 derece ateşle geldiğimi, sağlık nedeniyle bayıldığımı bildiğin ve o dönemde bunu bütün gazeteler yazdığı halde hala öyle şeyler söyleyebilmen inanılmaz. Her zaman yaptığın gibi “madem böyle bir algı oluşmuş, öyleyse bundan yararlanayım” şeklinde düşünüyorsun. Tıpkı filmi bile seyretmeden yaptığın suçlamalar gibi. O senaryonun üzerinde sadece benim değil üç kişinin aylar süren alın teri ve emeği var. Birkaç kişi şöyle dedi böyle dedi diye seyretmek zahmetine bile katlanmadan bir filme kara çalmak, ona emek veren insanların onuruyla oynamak bu kadar kolay olmamalı.
2008 Altın Portakal’da Baba filmini izlemediğimi söylediğimi, bunu TV’de seyrettiğini belirtmişsin. Bu doğru değil. Baba filmini seyrettiğimi ve çok sevdiğimi daha dünya prömiyeri sonrasında Cannes’daki basın toplantısında söyledim. Soruyu da Atilla Dorsay sormuştu hatta. Cannes sitesinde podcastini bulabilirsin.
Filmlerimin hiçbirinde hiçbir şekilde sana yapılmış bir gönderme yok. Filmlerimi böyle şeylerle kirletmek istemem. Ama yine de Kış Uykusu filminde Nihal’in Aydın’a söylediği küçük bir repliğin senin de içinde olduğun belli bir tipolojiyi iyi tarif ettiğini düşündüğümü inkar edemem.
“Vicdan, ahlak, ideal, ilkeli olma, yaşamın amacı… bu sözler ağzından hiç eksilmedi. Birini küçük düşürmek, incitmek, karalamak istediğin zaman hep böyle sözler söylersin. Ama bence, bir insan bu kelimeleri bu kadar fazla kullanıyorsa esas ondan şüphe etmek lazım…
Daha birçok şey yazdım, sildim, vazgeçtim. "Bir insanın karakteri onun yazgısıdır" demiş Herakleitos. Yapacak bir şey yok. Kendimin ve çevremdeki insanların huzurunu daha fazla kaçırmayacağım. Ve bundan sonra da bir şey yazmayacağım. Böyle bir gereklilik doğarsa da buna mahkeme yoluyla devam ederim. Seni kendi gerçeğinle başbaşa bırakıyorum. Gördüğüm kadarıyla bu ceza sana zaten yetiyor.
Herkese kavgasız dövüşsüz bir yeni yıl dilerim.”
Bir algı oluşturmaya yönelik hiçbir kanıtı olmayan bir sürü hayal ürünü iddiayla uğraşmak kolay değilmiş.
— Nuri Bilge Ceylan (@_nbc_) December 31, 2023
Ama 2006 yılında Antalya’daki törene 40 derece ateşle geldiğimi, sağlık nedeniyle bayıldığımı bildiğin ve o dönemde bunu bütün gazeteler yazdığı halde hala öyle şeyler…