PARİS HİLTON?U FİLMİNDE OYNATAN TÜRK YÖNETMEN KONUŞTU... HOLLYWOOD?DA YÜKSELMENİN YOLU NEREDEN GEÇER?
Amerika?da doğan ve bir dönem erotik filmlerin çekiminde görev alan, bazılarında da oynayan Saran Barun, günün konusu oldu... Amerika?da yaşayan Türk yönetmen Saran Barnun (Kolankaya), ailesine ait Hilton Oteli?nin partisine katılmak için bile 500 bin dolar istediği iddia edilen Paris Hilton?u 60 bin dolar bütçeli ?The Hillz? filminde nasıl oynattığını Kelebek?e anlattı... Genç kadın yönetmen Saran Barun, kendisinin de bazı erotik filmlerde rol aldığını söyledi. Saran Barun, Hollywood?da yükselmenin yolunun sanıldığı kadar kolay olmadığını, şöhretin yapımcıların yatak odasından geçtiğini açıkladı... İşte, olay yönetmenin açıklamaları...
-Filmi çekmeniz kaç yıl sürdü?
"Bu filmi çekmek tam yedi yılımı aldı. Hollywood?da sabırlı olmalısınız" diyen Barnun, Paris Hilton?u filmde oynamaya nasıl ikna ettiğini de şu sözlerle anlatıyor: "Galiba 2000 yılının kasım ayıydı. Paris?le bir partide tanıştım. Kendimi ona tanıttım ve o da bana karşı çok sevecen yaklaştı. Daha sonraki bir buçuk yıl içerisinde de Paris?le birçok kez partilerde karşılaştım. Bu partilerden birinde onu filmimde oynatmak aklıma geldi. Paris filmle ilgilenince, ona senaryoyu yolladım ve o da "The Hillz"de oynamayı kabul etti."
Erotik filmlerde oynadım
- Kısacası çekirdekten Hollywoodlısınız. Hatta "Mistress Club", "Diary of Lust", "The Pleasure Planet", "LIP Service", "Passions Obsession" gibi erotik filmlerde bile çalıştınız.
Tüm bu filmler küçük bütçeli ama kârı fazla ?softcore? (erotik) Full Moon filmleriydi. Şirkete bağlı çalıştığım için seçme şansım yoktu. Çünkü yapım koordinatörüydüm. Bu filmler çok kısa sürede çekilir. Bazen aktörler gelmez, onların yerine ben oynardım. "LIP Service"de bir polisi oynadım, "Mistress Club"da bir garsonu. Bu filmler için hiç tasalanmıyorum, çünkü hepsi benim için birer deneyimdi. Önemli olan sizin kim olduğunuz. Hollywood?da torpiliniz yoksa işe en alt kademeden başlarsınız.
- "The Craft" ve "The Cable Guy" filmlerinde hangi görevi üstlendiniz?
Bu iki filmde de yapım asistanı olarak çalıştım. Yönetmeni evinden alıp sete götürüyordum, setin düzenini sağlıyordum. Amacım sinema endüstrisinin her kademesinde deneyim sahibi olmaktı. Çok gençtim; hem çok eğlendim hem de çok şey öğrendim.
- Sektörün bu kadar içinde olan birisi Hollywood?a dair sağlam gözlemler aktarabilir...
Hollywood, sadece güçlülerin ayakta kalabildiği çılgın bir yer. Eğer ailenizden ünlü birileri yoksa başarılı olmak gerçekten zor. Hollywood?a büyük hayallerle gelip birkaç yıl sonra umudunu yitirip ülkesine geri dönen çok insan gördüm. Buraya oyuncu olma hayaliyle gelip fahişe olanları da, işini kaybedip uyuşturucu bağımlısı olanları da gördüm. Los Angeles için ?Melekler Şehri? deniyor. Gerçekten öyle mi? Burada kimse kimseye çıkarı olmadığı sürece yardım etmez. Eğer Hollywood?da gerçekleştirmek istediğiniz bir planınız varsa yönetmenlerin, menajerlerin ya da yapımcıların yatak odasına uğramak zorundasınız. Uğramazsanız da projenizi gerçekleştirmek için en azından 5-10 yılınızı harcamak zorundasınız. Yatak odası muhabbeti kulağa klişe gibi gelebilir, ancak burada işler böyle yürüyor. Birçok insan bu şekilde ünlü oldu.
-60 bin dolar bütçeli bir filmde Paris Hilton?u oynatmanız için ya çok iyi arkadaş olmanız gerekiyor, ya da o gün Hilton içkiyi fazla kaçırmıştı...
Galiba 2000 yılının kasım ayıydı. Paris?le bir partide tanıştım. Kendimi ona tanıttım ve o da bana karşı çok sevecen yaklaştı. Daha sonraki bir buçuk yıl içerisinde de Paris?le birçok kez partilerde karşılaştım. Paris?in yer aldığı bir Fashion Show sonrasında verilen partide birden onu filmimde oynatmak aklıma geldi. Paris filmle ilgilenince, ona senaryoyu yolladım ve o da "The Hillz"de oynamayı kabul etti. Hatta filmde oynamaları için sete arkadaşlarını da getirdi.
- Paris gibi uçuk bir şahsiyetle çalışmak zor olmalı...
Doğrusunu söylemek gerekirse Paris?i ilk gördüğümde ondan çok etkilenmiştim, fakat benim derdim onu filmimde oynatmaktı ve olaya profesyonelce yaklaştım. Daha sonra birlikte çalışmaya başlayınca her şey iş üzerine kuruldu. Bu işi mümkün olduğu kadar profesyonelce götürmeye çalıştım. Filmi çektiğimiz sıralarda Paris?in Jason Shaw adında bir erkek arkadaşı vardı. Jason benim de arkadaşımdı. Kısacası aramızda işin dışında hiçbir şey olmadı.
Kaynak:Mevlüt TEZEL/Hürriyet-Kelebek