PROF.DR. ZELİHA BERKSOY ??AJDA?YI MİKROFONSUZ DİNLERSENİZ ŞOK OLURSUNUZ??!..
Atatürk Kültür Dayanışma Eğitim Vakfı (AKDEV) Genel Başkanı Gül Karyaldız?ın Kanal T?de hazırlayıp sunduğu ?Söylenmez ki söyleyesin? programında şok gelişmeler yaşandı. Programa katılan Prof. Dr. Zeliha Berksoy, bazı sanatçılara gazetecilere ve bazı belediye başkanlarına ateş püskürdü. Oğlu Oğul Aktuna ile programa katılan Berksoy, bazı ünlü isimleri ?Yoz kültürün sanatçıları? diye anması dikkat çekti
“Ajda Pekkan’ı mikrofonsuz dinleseniz şok olursunuz’ diyen Berksoy, “Sistem böyle insanları sanatçı yapıyor. Avrupa’da böyle bir kültür yok. Sanatçıyım diye sahneye çıkan bazı ünlülerin elinden mikrofonunu alsanız düz ses ile şarkı bile söyleyemezler. Çünkü böyle bir kapasiteleri yok. Dünyanın en büyük ülkelerinde tiyatrocu tiyatrocudur, şarkıcı şarkıcıdır. Hepsinin yeri bellidir. Biz de ne olduğu belli değil. Tiyatrocu film çeviriyor, film çeviren şarkı söylüyor, şarkı söyleyen film çekiyor. İşte böyle bir ortamda da hiç sesi olmadığı halde sanatçıyım diye ortaya çıkanlar yer buluyor.” dedi
Bazı gazetecilerin Avrupa’dan dondurma getirdikleri için övündüklerini anlatan Zeliha Berksoy, Gül Karyaldız’ın ‘Bu ismi açıklayın’ isteği üzerine ünlü gazetecinin Güneri Civaoğlu olduğunu vurguladı. Berksoy, “Ben yıllar önce televizyonda duydum bunu. Dondurma getirtmekle övünüyordu. Böyle bir gazetecilik olur mu?. Uğur Mumcu da gazeteciydi. Ankara’da mütevazı bir evi vardı. Büyük bir kitaplığı vardı. Uğur Mumcu da böyle bir yoz kültürü göremezsiniz. Çok ünlü eserler bırakan Rıfat Ilgaz onuruyla yaşadı ve onuruyla öldü. O kendi zamanında böyle bir kültüre girseydi çok zengin olurdu. Ama o zenginliğin yerine onuru seçti.” diye konuştu.
İstanbul’da bazı belediye başkanlarının sanatı körelttiğini iddia eden Berksoy, Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen’in ve Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal’ın bir sanat merkezine bile sahip çıkamadıklarını ileri sürerken Eskişehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’e sanatsal ve külterel faaliyetlerini şehre kazandırdığı kalıcı değerdeki eserleri taktirle karşıladığını vurguladı.
Türkiye’nin sanat adına kalıcı eserlere salonlara ihtiyaç duyduğu kadar popüler kültürün esaretinden kurtularak gençliğin çağını aşabilmiş değerlerle ve kişilerle ancak kültürel zenginliğe ulaşabileceğini vurguladı.