SİBEL ALAŞ?A KAMUOYUNDAN BÜYÜK DESTEK
Dokuz yaşındaki Tuğçe?nin tam yedi yıldır koruyucu anneliğini üstlenen, bir dönemlerin popüler şarkıcısı Sibel Alaş, küçük kızın biyolojik annesi Gülcan Göçer?in ortaya çıkmasıyla zor günler geçiriyor. Alaş, ?Kızını dokuz yıldır aramayan bu kadın, Tuğçe?nin iyiliğini istiyorsa, onu rahat bırakmalı? diyor.
Sibel Alaş, yedi yıl önce eşi Zeki Aköz?le birlikte 2.5 yaşında olan Tuğçe?nin koruyucu ailesi olur. Tuğçe, biyolojik anne olan Gülcan Göçer?in gayrimeşru dünyaya gelen dördüncü çocuğudur. O tarihlerde çocuklarına bakamayan Göçer, dört çocuğunu da Çocuk Esirgeme Kurumu?na bırakır. Yıllar sonra geri dönen Göçer, evliliğinden dünyaya gelen üç çocuğunu yanına alırken, Tuğçe?nin de izini sürer...
- Koruyucu aile olmaya nasıl karar verdiniz?
Kimsesiz bir çocuğu evlat edinmeyi hep istiyorduk. Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü?ne başvurduk. O zamanki medeni yasa, 40 yaşından daha küçük olanların evlat edinmesine izin vermiyordu. Bize bir çocuğun koruyucu ailesi olabileceğimi söylediler.
- Tuğçe kaç yaşındaydı?
2.5 yaşındaydı... Tabii bu arada koruyucu aile olmak sana, o çocuğun ailesiyle ilgili bilgi edinme hakkını da veriyor. Biz de sorduk. Babasının kim olduğunu bilmediklerini, hatta bunu annenin de bilmediğini söylediler! Ayrıca kadının başka üç çocuğunun da sosyal hizmetler himayesinde olduğunu anlattılar. Bu arada şu anda yanına aldığı bu çocukları, gerekli koşulları sağlayamadığı için devlet yanına sadece misafir olarak vermiş.
- Tuğçe?yi ne zaman bırakmış?
Üç aylıkken kuruma bırakmış. Bırakırken de ?Evlatlık vermeyin, gelip alacağım? gibi bir dilekçe falan da vermemiş. Sosyal hizmetler yetkililerine, ?Peki bir gün bu kadın gelirse ne olacak?? diye sordum. Onlar da, ?Annenin çocuğunu ayda bir kere görme hakkı vardır, ki bu da yasal hakkıdır? dediler. Ama o, dokuz yıldır bu yasal hakkını bir kere bile kullanmadı.
BİN ÇOCUĞA DEĞİŞMEM
- Peki Gülcan Göçer nasıl ortaya çıktı? Bildiğim kadarıyla şu anda mahkemelik bir durum var.
Şu an görülen dava, ?Bu çocuk kimde kalacak? davası değil. ?Bu çocuk benim mirasçım olacak mı, olmayacak mı? davası? Bu çocuğu benden alma yetkisi sadece devlette. Devlet de zaten çocuğu benden almıyor. Neyse, bundan iki yıl önce bir kasım ayı bana kurumdan telefon geldi. Tuğçe?nin biyolojik annesine ulaştıklarını ve kadının Tuğçe?yi evlatlık vermek istediğini söylediler. O zaman medeni yasa değişmişti. Ben de 29 yaşındaydım. Ve 30?uma basar basmaz da Tuğçe?yi evlatlık edinmek için gidip davamı açtım. Ayrıca ?Tuğçe?yi evlatlık vermek istiyorum? diye Beykoz Adliyesi?ne açılmış bir davası da var kadının! Yani kızını evlatlık vermek istiyor. Fakat o arada Ahmet Özyanık diye bir adam musallat oluyor bize. Kurumdakilere, ?İstersem ben bu çocuğu beş dakikada geri alırım. O aileye söyleyeceksiniz, bizimle görüşecekler. Uzlaşırız, çocuğu da onlara veririz? diyor...
- Yani bu anne ve Ahmet Özyanık, bir şekilde senin ve eşinin kimliğini, çocuğun siz de olduğunu öğreniyor!
Şüphelerim bu yönde. Ama nasıl öğrendiklerini hiç bilemiyorum. Çocuğumun pazarlığını mı yapacaktım onlarla.
- Birkaç gün önce Tuğçe?yi evlat edinme davanız vardı...
Evet, bu Tuğçe?nin bizim soyadımızı taşıması için açtığımız bir davaydı. Dava başlayalı bir yılı geçiyor. Kadın son iki duruşmaya geldi. Hayatında bir kere annelik yapma şansı vardı, yapmadı!
- Ne demek bu?
Evet bir kere annelik yapma şansı vardı, o da çocuğun hayatını bozmamaktı! Oysa Tuğçe?nin hayatını sonsuza kadar değiştirdi. Çünkü Tuğçe?yi okula karnesini almaya bile gidemez hale getirdi.
- Siz gitmediniz ama Gülcan Hanım önceki gün yapılan duruşmaya katıldı.
Bizim, biz olduğumuzu anladıktan sonra nedense duruşmalara katılmaya, gazetecilere konuşmaya başladı. Kadın TV?ye çıktı, 40 saniyenin 30 saniyesinde şarkı söyledi... Bir çocuğun hayatında sonsuza kadar kapanmayacak bir yara açtılar.
- ?Acaba Tuğçe?yi kaybeder miyim? diye bir endişeN var mı?
Hayır yok... Bu kadın, kuruma gidip, ?Ben çocuğumu geri istiyorum? diyerek dilekçe verdi, dilekçesi bile reddedildi. Onun açtığı bir dava yok, açamaz da! Kanunda da yeri var. 311?inci madde diyor ki, ?Ebebeynlerden biri uzun süre ortada yoksa, uzun süredir adresi bilinmiyorsa rızası aranmaz.? 312?inci madde de ?Eğer küçüğe yeterli ilgi gösterilmemişse, rıza aranmaz? der. Ayrıca Ankara?dan bir süre önce bu çocuğu arayan soran yok, evlatlık verilebilir diye kağıt geldi.
- Annelik için, biyolojik bağ o kadar önemli değil diyorsun?
Kızımı bin tane çocuğa değişmem. Ben, bana bir şey olduğu zaman bu çocuk güvende olsun istiyorum. Yarın ölürsem, benim hiçbir şeyim Tuğçe?ye kalamaz. Çünkü mirasçım değil.
- Peki Tuğçe nasıl bir çocuk, nasıl bir hayatı var?
Tuğçe 9.5 yaşında, çok güzel bir kız. 4 yaşından beri yüzüyor, ata biniyor. Çok güzel İngilizce konuşuyor. Ben edebiyat mezunuyum, o da edebiyat okumak istiyor. Bizi çok seviyor. Okuma yazmayı öğrendiği günden itibaren, karşısında otursak bile bize oturup mektup yazar. Ailesine çok düşkün bir çocuk. Bütün sevgimizi, her şeyimizi verdik.
Sibel Alaş?tan biyolojik anne Gülcan Göçer?e...
Eğer Tuğçe?nin iyiliğini istiyorsa, onun sağlık, mutlu bir çocuk olarak büyüdüğünü bilip, onu rahat bırakması gerek. Keşke elini vicdanına koyup biraz düşünse ve bütün bunlar olmasa, uzamasa. Bu çocuk 30 yaşına da gelecek. 30 yaşında bir sürü psikolojik problemi olan bir kadın olması mı iyi, yoksa kendine güvenen, iyi bir eğitilmiş, iyi yetişmiş bir insan olması mı?
Kızım için doğurmadım bile
- Tuğçe?nin bu gelişmelerden haberi yok değil mi? Biz ona küçüklüğünden itibaren pek televizyon izlettirmeyiz. Eve gazete almadık. Çevremiz ise bu konuda çok hassas. Bu beni isyan ettiriyor. Çünkü bu konunun içinde Tuğçe?yi hayatı boyunca çok rencide edici noktalar, konular var.
- Ne gibi?
Doğumuyla ilgili bazı detaylar var ve onları anlatmak istemiyorum. Pedagog yardımı alacağım.
- Şimdi ne yapacaksın?
Ben yasa değişmeden önce kızım Tuğçe?yi kaybederim diye, çocuk doğurmadım. Çünkü eski kanuna göre bir çocuğum olursa, onu evlat edinme şansım tamamen ortadan kalkacaktı. Şimdi Tuğçe ile yurt dışına gideceğim. Çünkü daha fazla zarar görmesine engel olmak zorundayım. Bu çocuğun sağlıklı büyümesi için elimden geleni yaptım, daha da fazlasını yapmaya devam edeceğim.
Anne ifade değiştirdi
Zeki Aköz ile Sibel Alaş Aköz?ün geçtiğimiz yıl Bakırköy 1?inci Aile Mahkemesi?nde açtıkları velayet davasına geçen celse müdahil olan Gülcan Göçer Avcı, geçen duruşmada, ?6 ay kadar fuhuş yaptım. Kızıma bu sırada hamile kaldım? demişti. Avcı, bu duruşmada ?Kızım meşru bir evlilikten dünyaya geldi. Bu süre zarfında koruyucu aile bana ulaşabilirdi? diye ifade değiştirdi.
Aköz çiftinin katılmadığı duruşmada, avukatları Şevket Küçükaslan, Gülcan Göçer Avcı?nın meşru bir hayat sürmediğini söyleyerek, ?Fuhuş yaparak bu çocuk meydana gelmiştir. Bu davalının kendi beyanıdır. Velayet sözkonusu değildir? dedi. Duruşma, eksik evrakların tamamlanması için ertelendi. Adliye çıkışı basın mensuplarına çocukları, 17 yaşındaki Ozan, 15 yaşındaki Mustafa ve 13 yaşındaki Burcu?yla poz veren Gülcan Göçer Avcı, ?Kızım Tuğçe?yi koklayamamanın acısını yaşıyorum. Çocuk benimdir ve benim olacak? diye açıklama yaptı.
Kaynak:Sema Denker/Kelebek