TATLISES ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK
?Müthiş? bir yıldı 2011? Dünyada değişen siyaset dengesiyle? Bitmeyen savaşları, binlerce insanın ölümlerine yol açan doğal afetleri, küresel ekonomik dalgalarıyla dünyayı yaprak gibi sallayan bir yıl oldu hepimiz için. Başarı, göz yaşları, umut ve umutsuzluklar da koca bir yılın değişmeyenleri oldu. 2012 yılının ilk gününe ?merhaba, hoş geldin? derken, Güneş Gazetesi?nin deneyimli magazin gazetecileri Beşi Bir Yerde ekibi ünlü astroloji uzmanı Rezan Kiraz ile hem Türkiye?nin hem de ünlüler dünyasını masaya yatırdılar
NURETTİN SOYDAN: Yılın son beşi bir arada ekibi olarak 2011’de yaşanan olayları yorumlayacağız. Bugün konuğumuz ünlü astroloji uzmanı Rezzan Kiraz…
ŞAHİN BÜYÜKKAYA: 2011 yılının son ayına kadar toplam 258 film vizyona girdi. Bunların 59’u Türk filmi. Vizyona giren bu filmlerden 40 tanesi zarar etti. Maçlarda izleyici sayısı düştü, müzik sektöründe ise kasetler zaten satmıyor. Sinema ve TV izleyici sayısında da ciddi bir düşüş var. İnternet ortamında en fazla tıklanan Tarkan. Onu Serdar Ortaç ve Sezen Aksu izledi. Çok ilginç bu.
İDİL ÇELİKER: İbrahim Tatlıses’in vurulmasının, medya gündeminde kalış süresine ve toplumsal etkisine bakınca, bu listede olmamasına aklım ermiyor.
ŞAHİN BÜYÜKKAYA: Bu yıla iki düet damgasını vurdu ikisi de Tarkan’lı düetler. Ajda Tarkan “Yakar Geçerim” ve Bülent Ersoy ile yaptığı düet şarkılar bunlar.
VEHBİ DİNÇCAN: Biraz karamsar bir tablo çizdi şahin. Filmler, diziler, albümler iç yapmıyor diye. Peki kalite nerde? Filmlerde, dizilerde kalite nerde?
ŞAHİN BÜYÜKKAYA: Maçlardaki düşme şike ile alakalı. Filmlere gelince. Nurettin Antalya Festivali’nde izledi çoğunu. Bir çoğu halkın beklentilerinin ötesinde.
NURETTİN SOYDAN: Filmler için şöyle de olumlu bir tablo var. Batan filmlerin bir çoğu Kültür Bakanlığı destekli projeler. Ama hep gişede yerli filmlerin yabancıların hegemonyasında olduğundan şikayet ederdik. 2011’de en çok iş yapan 10 film sıralamasında yerli filmler zirvede. Bu listeye ancak 3 yabancı film girebilmiş. Eyyvah Eyvah zirvede. Yani Türk filmleri açısından umutlu bir tablo var diyebiliriz.
İDİL ÇELİKER: Anlaşılan o ki, ne kadar yalın, ne kadar basitse o kadar kabul görüyor işler toplumdan. Müzik dünyası da farksız… Eskiye büyük bir hasret var. Bir öğrenmişler “çastara çastak” saundlar, bütün şarkılar aynı gibi algılanıyor. … Duygusu çekilmiş mekanik çalışmalar…
REZAN KİRAZ: Bizde teknolojinin ya da mekanikleşmenin getirdiği bir şey var. Hızlı bir tempo yakalamanın, tüketim toplumu olmanın ayrıntıları olarak baktığımızda, getirdiği şey mekanikleşme. Üretilen müziklerde o duygu yok. Al beni, yakala beni, götür beni tarzında şarkılar hakim oldu. Niye? Toplu üretim yapıp çok kitleye ulaşmak, çok satmak hedeflendiği için oluyor bunlar. Burada duygu ve sanat için sanat yapmak yok. Kızım İngiltere’de olduğu için sık sık gidip geliyorum. Ne dikkatimi çekti biliyor musunuz? İnsanlar kart almak ve göndermek için saatlerce kuyruklarda bekliyor.
NURETTİN SOYDAN: Eskiye dönüş özlemimi bu? Neye yorumluyorsunuz?
REZAN KİRAZ: Hayır eskiye dönüş özlemi değil. Onlar mekanik toplumun bireylerin olmamak için kendilerini koruyor. Kart yazıyorlar ısrarla. Biz tüketim toplumu olarak sağlam bir yerde durmuyoruz. Çok sarsılan bir yapımız var. Şöyle bir kart ve mektup yazmıyoruz artık birbirimize. Bunu çok önemsiyorum. Çünkü o kartı yazarken duygularım geçiyor o karta. Manyetizm yani. Siz aldığınızda aynı duygu size geçiyor.
UĞUR GÜNERİ: Bunun altında ne yazık ki yitirilen değerler yatıyor. 1985’ten sonra bütün değerle birer birer yıkıldı. Bunun sanata, üretime yansıması da doğaldır. Sanatçıyım, şarkıcıyım diyenlerin oturup düşünmesi ve ağlaması lazım. Çünkü bu yılın albümlerinde 100 bini geçen birkaç albüm var. Gerisi yok. Bunu korsana sığınarak geçiştiremezsiniz. Sen, bir zamanlar 600-700 bin albüm satan sanatçı olarak tükenmişsin. Niye albüm yapıyorsun? Kıbrıs’taki ekstranı biraz daha yükseltmek için. Gecelik ücretimi 80 binden 100 bine nasıl çıkarırım hesapları içinde sanatçı. İnsan ürettiğiyle vitrine gelir, ürettiğiyle büyür ve takdir edilir. 75 milyonluk Türkiye, seni 70 bin albümünü alarak takdir ediyor.
Türk sinemasını son beş yılda kurtaranlar Cem Yılmaz, Yılmaz Erdoğan, Ata Demirer ve Şahan Gökbakar gibi komedyenler. Onun dışındaki filmlerin yüzde 99’u hep zarar etmiştir. Bu yıl biraz olumlu gelişmeler var. Eyyvah Eyvah rekor kırdı. Ama öte yandan Sadi Nursi’nin hayatı 1.5 milyonu aştı. Çağan Irmak’ın son filmi “Dedemin İnsanları” milyon barajını aştı yükselmeye devam ediyor. Birkaç yıl önce bu 4 tonton komedyenin altında kalıyordu Türk sineması.
REZAN KİRAZ: Filmlerdeki bu gişe değişimi birazda sosyal değişimimizle alakalı. Saidi Nursi izleniyorsa artık. Biz inancımızı konuşmazdık. Herkes Müslüman. Denizin altında namaz kılıyordu insanlar. Her şeyi Kuran’da var mı, yok mu tartışmasına getirdik. Hep inanç üzerinden gidiliyor. Orda da bir rant elde etme çabası var. Gençler şimdi bilimi bile yadsımaya başladılar. TV programıma gelen mesajlara baktığımda dehşete düşüyorum, korkuyorum. Bunların gözü bu kadar kara mı diye düşünüyorum. Programda peygamberlerin hayatı çok zor geçmiştir demişim. Hazret demedim diye kıyamet koptu.
NURETTİN SOYDAN: Gençlik nereye gidiyor?
REZAN KİRAZ: Göstergelere bakın. Bilimin önüne geçiyor inanç bazen. Böyle yapınca inancı da mahvediyoruz. Oysa inan her zaman özel kalmalı.
İDİL ÇELİKER: TV’lerde dini yorumlayan programların bu kadar çok yaygınlaşmasını da tartışmak gerek. Herkesin evinde internet var. İstediğinde istediğini öğrenme şansı var. Ama TV programları yaparak bir rant elde etme yarışı var gibi geliyor bana. Gözde ve genelde fikirleri itibar gören bazı hocalar ekranda iyi niyetle toplumu bilinçlendirmeye çalışıyor. Ama sonuç olarak, ticari bir yapının içindeler...
UĞUR GÜNERİ: Acaba dünyada bizim toplumumuz kadar olaylar, kahramanlar, değerler üzerinde farklı düşünen, kamplara ayrılan başka bir ülke var mı? Örnek mi? Atatürk mesela. Toplumun yarısı Atatürk’ün adını neredeyse yasaklayacak, diğer yarısı başka düşünüyor. Sokağa çıkın. Albdülhamit için 10 kişiden 5’i diyecek ki “Kızıl Sultan”, diğerleri “Büyük Han” diyecektir. Celal Bayar ha keza. Toplumun yarısı Türkiye Cumhuriyeti ve Kurtuluş Savaşı’nın en önemli isimlerinden biri, kalanı ise “Vatan haini” diyecektir. Bizim kadar var mıdır dünyada, değerlerine, tarihi kişilikleriyle böylesine oynayan. Kamplaşmış bir toplum haline geldik.
REZAN KİRAZ: Atatürk deccal diyenleri duydum ben. Bizim toplum okumayı bilmiyor, sevmiyor. Toplumumuzun okur yazarlık seviyesi 4-5 sınıf seviyesi. Okumadan, fikri olmadan zikri olanlar daha çok. Yarım yamalak duymuş yarım yamalak, onu doğru kabul edip üzerine hayatı kuruyor. Onun için her şey bozuluyor.
İDİL ÇELİKER: Hippodamos’u biliyor musunuz? Onun kentleşmeyle ilgili bir mantığı var,Izgara planı. Milattan önce yaşamış bir bilim adamının bugüne bile ışık tutacak nitelikte çalışmalarının özünde “insan” var… Buna göre asıl olan kentin merkezinde insanları bir araya getirmek ve sosyalleşmelerini sağlamak. Çünkü bu sayede demokrasiye hizmet ediliyor… İnsanların tartışma ve paylaşma platformu oluşuyor… Biz de böyle bir kentleşme anlayışı var mı? Dikine binalarda kimse kimseye demeden yaşayıp, gidiyor. Up uzun binalarda giderek kriter oluyoruz. Kimse kimseyi tanımıyor.
NURETTİN SOYDAN: Filmlerden, kart postallardan, gişeden söz ederken ortaya bazı veriler çıktı. Gülmeyi özleyen bir toplum mu olduk yaksa kaybolmaya yüz tutan bazı değerlere sahip olma çabası mı var? Hangisi?
REZAN KİRAZ: İçinde bulunduğumuz dönem değerleri kaybetme dönemi zaten. 70’li yıllarda üniversite okudum. İyiydi kötüydü, sağ dı sol du. Ama bir ideoloji vardı gençlerde. Şimdiki gençlerde bu yok?
İDİL ÇELİKER: Aşk olsun Rezzan para var?
REZAN KİRAZ: Çok doğru. Bütün aileyi yıkıyor, geleceğini yıkıyor p parayı bulmak için. Genç kızlar, üniversite öğrenciler görüyorum yaşlı insanların metresi olmuşlar. İnanılmaz bir şey bu. Değer yargıları kalmamış. İçten içer çöktük. Şimdi önemli olan her şeyin cıcığını çıkarmaktansa yeniden toparlanma zamanı. Bunun için önce eğitmenleri eğitmek lazım.
ŞAHİN BÜYÜKKAYA: İffet’in, Fatmagül’ün tecavüzünü konuştuğumuz kadar her gün öldürülen kadınları konuşsaydık daha iyi olmaz mıydı. O kadar çok kadın öldürülüyor ki sokakta orda bura. Hiç kimsenin sesi çıkmıyor. Öldürülen kadın sayısındaki artış yüzde 1400. Bunun önüne kesecek bir şey lazım, ama yok.
REZAN KİRAZ: Şöyle bir çözüm buldum ben. O kadınları sığınma evlerine alacaklarını, bunu yapan adamları alın içeriye. Eğit, ne yapacaksan yap yani.
İDİL ÇELİKER: Kadının tipini değiştirmeye karar verdiler, sanki itirafçıymış gibi. Kadını niye kaçırıyorsunuz toplumdan. Suçlu olan adam. Onu yok edin.
REZAN KİRAZ: Kadın sağlığı, hayatı ve çocuğu için sokağa çıkmak durumunda. Adam sokakta onu bekliyor. Adamı eğitmek lazım. O kafa değişmedikçe sonuç değişmez. Adamı eğitmek için de kadının okur yazarlığını arttırmak lazım. Atatürk Cumhuriyeti ilan ederken demiş ki, “bağımsızlık benim karakterimdir”. Haritasında da bu gözüküyor. Tepe de Uranüs var. Uranüs, bağımsızlık, yenilik demektir. Yeniliğe açık bir toplumuz tamam. Ama bunu ancak eğitimle yapabilmemizin farkına varmamız lazım. Bu beyinlerin de geleceği gören düşünceyle hareket etmesi lazım.
TÜRKİYE’NİN 2012 ASROLOJİ HARİTASINDA NELER GÖRÜNÜYOR?
NURETTİN SOYDAN: Rezzan Hanım hazır atrolojiye gelmişken, Türkiye’yi 2012 yılında neler bekliyor.
REZAN KİRAZ: 2012’de biraz sıkıntılar var. Yaz aylarında ekonomik olarak sıkıntı görünüyor. Bağırsaklarında istenmeyen ve stres yapan şeyin deşilmesi gerekiyor. Safraların atılması gereken bir dönem var. Her husumetin sonu hayırdır da olduğu gibi güzel bir noktaya geleceğiz. Her şey iyi olacak demiyorum. Olumlu bakıp buradan çıkış yolu bulmaktır. Takkeyi önümüze koymalıyız. İyi ya da kötü, doğru ya da yanlış hatalarımızı görüp eleştirebilmeli ve önlem almalıyız. Biz neyi eksik yaptık diyebilmeliyiz öncelikle. Demek ki eksik kalan ve yapmadığımız şeyler var.
ŞAHİN BÜYÜKKAYA: Sunni gündemlere takılıp kalıyoruz. Eskiden TRT’nin yılbaşı dansözü kim olacak diye aylar önceden anketler, tartışmalar yapılıyordu. Şimdi aynı şey Eurovision için yapılıyor. Atiye mi, Hande mi gitsin diye.
İDİL ÇELİKER: 2012’de bir şeyler gerçekten değişebilecek mi?
REZAN KİRAZ: 2012’de enteresan bir şey var gökyüzünde, Uranüs’ün Koç burcunda olmasını görüyoruz. Uranüs yenilik demek, beklenilmeyenin beklenmesi demek. Sürpriz demek. Koç burcu lider burç, her şeyi başlatır. Uranüs’ün 2012’de Koç burcunda olması önemli bir şey. Buradan hareketle, 2012 diğer yıllardan farklı olacak. Sıradışı bir yıl olacak. 2012 yılını gelecekte daha konuşur hale geleceğiz. Önemli bir yıl. Bu nedenle filmler yapılıyor, kitaplar yazılıyor.
NURETTİN SOYDAN: Ünlüler cephesinde evliliklerle birlikte çok hızlı boşanmalar yaşandı. Gülben Ergen boşandı boşanacak. Sibel Can ayrıldı. Gamze Özçelik daha yeni boşandı. Siz ünlülerin özel hayatındaki bu değişimi neye bağlıyorsunuz?
REZAN KİRAZ: Hırslar bitmiyor, hırslar körükleniyor tabi özel yaşam. Plüton burç değiştirdi. Yaklaşık iki yıldır Plüton Oğlak burcunda. Oğlak, statü demek. Orda hırslar var. En dağların yamacında, en olmadık uçurumların kenarındadır Oğlak. Planlı hareket eder. Oğlak güç ve iktidarını her zaman ortaya koymaya endekslidir.İşte değişimin nedenlerinden biriz Plüton’un Oğlak burcunda olması. Arap Baharı 2011’e damgasını vurdu. Diktatörler gittiler. Ayrıca bakın, Plüton bir de kanser demek. Plüton’un kanserdeki etkisini gözlüyoruz. Plüton’un Oğlak burcunda olması, statünün el değiştirmesi demek. Aynı şey sanatçılarda da kendini gösteriyor. Sanatçı, topluma yön veren, kitleleri peşinden götüren kişi değil midir?
TATLISES ARTIK ESKİ TATLISES OLMAYACAK?
NURETTİN SOYDAN: Topluma yön veren sanatçılar, kendi hayatına nasıl yön veremiyor peki?
REZAN KİRAZ: Tarihe geri döner bakarsanız kendi özel hayatlarında hiçbir başarı elde etmemişlerdir. O kadar ben merkezciler ki her şeyi sadece mesleki düşünürler. Oraya odaklanır ve her şeyi onun uğruna yakarlar. Böyle olunca aile değerleri, evlilik ve çocuk değerleri hepsi çöküyor yani. Sadece bir amaç uğruna yaşıyorsanız diğerleri hayatınızdan kayıp gider. Gelmiş geçmiş bütün büyük sanatçılara bakın, özel hayatlar diye bir şeyleri yok. Ajda Pekkan’ın özel hayatı var mı, yıllardır yok. İş odaklı yaşıyor.
İDİL ÇELİKER: O zaman bazı sanatçıların, ünlülerin devri kapanıyor, yerine birleri gelecek diyebilir miyiz?
REZAN KİRAZ: Tabi ki. Alttan gelen üsttekinin tahtını sarsıyor. Artık değişme zamanı diyerek sallıyor.
NURETTİN SOYDAN: Tatlıses 2011’de saldırıya uğradı ölümden döndü. Önce hayata tutundu şimdi de kaset ve sahneler dönmek için kendini zorlama çabası içinde. Tatlıses’i 2012’de neler bekliyor.
REZAN KİRAZ: Plüton ne demek, ölmeden önce ölmek demek. Plüton, Hades’in bekçisi. Ölmeden önce değerlerinizin hepsinden vaz geçmek demek. Tatlıses öyle bir olay yaşadı ki, artık İbrahim Tatlıses eski Tatlıses değil. Ölümle yüz yüze geldi ve geri döndü. Yakın akraba, anne-baba ölümleri olduğunda hepimiz için her şey manasızlaşmıyor mu? Dünya nimetlerinden vaz geçiyorsunuz. Bir süre böyle gidecek en azından.
VEHBİ DİNÇCAN: Ama Tatlıses için böyle gitmedi. Çabası onu göstermiyor mu? Aramıza yeniden döndüğünde her yerde hep o anı ve yaşadıklarını anlatacak. Şarkı bile söylemeye yeltendi. Doktorlar izin verseydi yılbaşı gecesi sahneye bile çıkacaktı. İyi de para alacaktı. Demek ki İbrahim Tatlıses’te hiçbir şey değişmemiş.
REZAN KİRAZ: Sana katılmıyorum. İbrahim Tatlıses kendi ekonomisini yürütmek adına isteyerek ve zorlayarak yapıyor. Bu ruhta olmasını kabul ediyorum ama başka hayat şartları onu bu noktaya itiyor olabilir. Önemli olan neyle düğümlendiğiniz.
VEHBİ DİNÇCAN: Bize Hülya Avşar’ı analiz eder misiniz? Kendine yakışmayan, devamlı gündemde kalmak için kendisine yakışmayan hal ve tavırlar içinde. Meme kanseri olayında kadınları rezil etti.
REZAN KİRAZ: Ben Hülya’yı seviyorum. O ne derse desin bana batmıyor. Çünkü onu Venüs yönetiyor. Venüs kadın demektir, güzellik ve aşk demektir. Tarkan’ı Terazi burcunun erkeği olarak sembolize ederiz. Venüs örneklemesinde de Hülya Avşar’ı. Her ikisi de en şirin, en insana sempatik gelen, güzel gelen ve sevgi sinyallerini en kolay verebilen isimler. Venüs onları böyle aydınlatmış.
ŞAHİN BÜYÜKKAYA: Siz Hülya’yı çok seviyorsunuz ama genelde kadınlar sevmiyor.
REZAN KİRAZ: Ben başarılı kadını severim. Seda Sayan’ı ve Gülben Ergeni de severim.. Bakın nerden gelip, nereye gittiler. Seda Oğlak kadını. Mutluluğu erkeğe yaslamayan, başarıya endeksleyen kadınları severim.
UĞUR GÜNERİ: İkizler kadını iyi derler…
REZAN KİRAZ: Yok, yok, İkizler her şeye başlar bırakır. Bin tane kadın gibidir. Her anı başka maskeyle dolaşır. Balık kadını uyuşuktur ama, Balık mutfakta çalışır. Balık kreatiftir, yazar senaristtir. Balık şiir yazar, raks eder. Müzik yapar. Ama bunu satan başka birisidir daima. Venüs, Balık’ta egzaftır. Balık’ta ben diye bir kavram olmaz.
VEHBİ DİNÇCAN: Hülya Avşar Venüs kadını. Ama hiçbir şey yapmadan buralarda durabiliyor. Sinemada doğru dürüst filmi yok. Dizileri tutmadı. Köşe yazarlığı ve jüri üyeliğiyle hayatını devam ettiriyor.
REZAN KİRAZ: Aşk olsun niye yapmadı. Siz evinize bir biblo ya da tablo alıyorsunuz. Kadın insanlara bir sıcaklık, sempati veriyor. Hülya Avşar akıllı kadın. Ne yapıyorsa yapıyor. Venüs, Satürnü etkiliyor. Bir ilişkisi vardı Sadettin Saran’la evliliğe gidiyordu olmadı. Karanlıklar Tanrısı Satürn geldi, olmadı. Onları bir karanlık aleme götürdü. Plüton zaten etki ediyor, Oğlak burcunda ama Teraziye’de ters etki ediyor.Noldu Transformasyon, hop değişti. Hem Satürn hem Plüton’un açısı Hülya Avşar’ın ilişkisinde problem çıkardı. Ben Sadettin Saran’ın radyosunda çalışırken Horoskopuna bakmıştım. Evli olduğunu bilmiyordum, Özel ilişkisinden de haberim yoktu. Ve ona Sadettin Bey siz evli kalamazsınız dedim. Meğer o zaman Hülya ile yeni başlamış ilişkisi. Sonra eşinden ayrıldığını duydum.
NURETTİN SOYDAN: Peki Gülben Ergen’i ne etkiledi. Şöhreti, üç çocuğu her şeyi var. Ama evliliğini yürütemedi.
REZAN KİRAZ: Hülya ne kadar Venüs kadınıysa Gülben de Mars’a yöneldi . Gülben Başak burcu Konuşması bile değişik. Dili sanki büyükmüş gibi. Mustafa Bey Kova burcu. Uyuşmadılar. Hürrem’i niye bu kadar çok seviyoruz. Harem’de o kadar kadın var. Hürrem de Kleopatra’ da olağanüstü güzel kadınlar değil. Ama akılları çok iyi çalışıyor. Güç adamını elinizde tutmanın tek yolu zihnine hükmetmeniz.
UĞUR GÜNERİ: Rezzan Hanım aklı çalışmayan kadın var mı?
REZAN KİRAZ: Akıl başka bir şey, onu doğru kullanmak başka bir şey. O kişinin hayatına yeni ne katıyorsunuz. Kanuni’nin yaşadığı gibi. Onu değiştirebilen, onu güldürebilen ve şaşırtan bir kimlik Hürrem. Mesele bu işte yok mu?
Hülya ile Sadettin Saran birbirlerine yakışıyorlardı .Çok karizmatik bir adamdı, ama olmadı niye? Satürn etkisinde kaldılar .Satürn karanlık demektir .Hem satürn hem pluton ilişkişi Hülya Avşar’ın ilişkisinde problem çıkardı .Ben Sadettin beyin radyosunda çalışırken özel hayatını bilmiyordum bilgim yoktu. Horoskopuna baktığımda siz bir ilişkide evli kalamazsınız dedim .O zaman Hülya ile yeni başlamıştı.
NURETTİN: Peki Gülben’i ne etkiledi? Üç çocuk sahibi, kariyeri var, parası var şöhreti var ama evliliğini yürütemedi.
REZAN KİRAZ: Bakın Hülya ne Kadar Venüs insanı ise Gülben de Mars .evet konuşması bile özel ağzını doldura doldura konuşur. Başak burcu Gülben. Mustafa bey onu da yeni tanıdım. Ona da hayranlığımı belirtirim . Özellikle yaptığı işinden dolayı. Tabi ki Kova burcu. Bir Başakla Kova’nın ilişkisini yeterli bulmadım. Yani o anlamda Gülben kendini yetiştiriyor bir çok şey öğreniyor ama birçok konuda vıdı vıdı yapması, çok söylenen bir tipi vardır. Yani insanı yer bitirir. Kova burcu da bu tür şeylere gelmez. Özgürlüğüne düşkündür. Uranüs özgürlüğü sembolize eder. Özgür kalmak ister Mesele budur. Bir arada olamadılar. Toprakla kova uyuşmadılar tabi.
NURETTİN SOYDAN: Hürrem’in gücü nereden geliyor peki?
REZAN KİRAZ: Güzele bakmaktan keyif alıyorum Haremde o kadar kadın var. Bugün kleopatra yada baksan .güzel bir kadın değil. Hürrem de çok güzel bir kadın değil. Ama ne var? Burası çok iyi çalışıyor .İşte güç adamını elimizde tutmanın tek yolu zihnimize hükmetmektir.
UĞUR GÜNERİ :Rezzan hanım çok afedersiniz burası çalışmayan kadın var mı:?
REZAN KİRAZ: Var var .Yani burası lüzumsuz olmadık şeylere çalışmak anlamında değil .O kişinin hayatına Kanuni’nin hayatına ne katıyorsunuz. Bakın onu şaşırtan, onu değiştiren, onu güldürebilen bir kimlik .Mesele bu .Çünkü Kanuni’nin her şeyi var .Yok mu ? Ama bakın akıl başka bir şey, onu doğru kullanmak başka bir şey. Onu işlemek başka bir şey.
SEREN’İN GÖZÜ ÇÖPLÜKTE
İDİL ÇELİKER: Mesela Seren Serengil Öztürk Serengil’in evladı . Maddi problemi de yok. Hiç hırsa kapılmıyor. Bunun sebebi yıldız haritasında mı gizli?
REZAN KİRAZ: İlişkilerden yanlış gidiyor. Söyle arkadaşını söyleyeyim kim olduğunu. Ben Seren Serengil in hayatıyla ilgili böyle bir şey görüyorum. Yanlış kişilerle . Kimle uçuyorsun kardeşim? Buna çok dikkat et. Seni aşağıya çekiyor. Seni yüceltmesi, seni tamamlaması, sana artı katması gerekiyor.
İDİL ÇELİKER: Ama o zaman da aşk olmuyor.
REZAN KİRAZ: İşte problemde burada başlıyor. Niye gidip ona aşık oluyorsun? Orada kriz var zaten. Yani annesi onu prensesler gibi yetiştirmiş, ama çok özür diliyorum onun gözü çöplükte. Gerçi biraz kaba saba bir tabir oldu ama, kişinin kendisini iyi bilmesi lazım.
İDİL ÇELİKER: Kıvanç Tatlıtuğ başarılı olmak için çok çalışıyor. Ama tuhaf bir yıpratılma politikası var şu anda. Bu da mı yıldızların konumundan kaynaklı?
REZAN KİRAZ: Ben şuna kanaat getirdim sonunda. Kimi karalıyorsanız kime bir şey yapmak istiyorsanız siz aslında kendinizi aşağılıyorsunuz.
NURETTİN SOYDAN: Nurgül Yeşilçay ile Cem Özer de ayrıldı. Nurgül birkaç kişi ile aşk yaşadı. Peki Nurgül aşk kadını mıdır?
REZAN KİRAZ: Bakın şimdi Akrep burcu cinselliği anlatan tek burçtur. Akrep burcu deyince Türkiye’nin haritası da Akrep burcu. Türkiye ‘ de nüfus planlaması yapılamıyor. E akrep olduğu için. Yani yatıyoruz kalkıyoruz , yiyoruz içiyoruz yatıyoruz. Yükselenimiz Yengeç. Akrep hırslıdır, Plüton yönetir.
ERKEK KADINI HEP ARKASINDA GÖRMEK İSTİYOR.
ŞAHİN BÜYÜKKAYA: Unutmadan şunu soracağım. Hülya da Gülben de güzel kadınlar. İkisi de sevgililerinden kocalarından ayrıldılar. Boşanma davalarını kocaları açtı. Neden böyle oluyor taşıyamıyorlar mı?
REZAN KİRAZ: Taşıyıp taşımama lafı da çok komik gelir bana. Ne taşınıyor. Biz aslında nerde yaşıyoruz? Ataerkil aile düzeninde yaşıyoruz. Yani erkek hep önde olmalı. Erkek hep güçlü olmalı. Erkek hep ailenin reisidir, yönetendir. Tepede olanda erkektir haliyle. Evde reis kadındır ama dışarı çıktığınızda adınızın eşinizden sonra söylenmesi ne yazık ki erkeğin hoşuna gitmiyor.
Erkek kadını hep arkasında görmek istiyor. Yani yanına bile almıyor. Dolayısıyla bu başarılı kadınlarda erkekler onlarla anılmaktan hoşlanmıyorlar. Bu herkes için bütün önde olan kadın sanatçılar içinde geçerli. Profesörlerde de öyle. Bilim adamları da öyle. Çok iyi bir bilim kadını var biliyorsunuz o bile boşandı yani. Kadınını yanında görmek istemiyor, hükmedeceği kadın istiyor.
VEHBİ DİNÇCAN: Erkek hep annesi gibi arkasında duran kadın mı istiyor?
İDİL ÇELİKER: Tamam işte arkasında olsun ki hükmetsin. Bir şey öğrenebilir miyiz peki. Türkiye’nin burcu akrep, yükseleni yengeç diyorsunuz ya kadınıyla erkeği farklı mıdır? Hangi yıldızı temsil ediyorlar?
REZAN KİRAZ: Şimdi Akrep burcu dediğimiz gibi gizliliği , gizemi , önemi , coğrafi olarak da Türkiye önemli bir yerde bulunuyor. İktidar ve güç o Akrebin kendine güveninden, hırsından neyse o inancından artı cesaretinden bir kere bu gözleniyor. Erkek deki en önemli şey cinsel gücüyle kendini var etmesi. Yani daha çok erkekler barlarda kadınlarla yaşadıkları ilişkileri uluorta konuşabiliyorlar yani. Hatta yaşamadıkları hayal ettiklerini bile konuşuyorlar. Demek ki akrep dürtüsü var.
İDİL ÇELİKER: Rezzan geçen gün şike soruşturması kapsamında iki sanatçının adı geçti biliyorsun; Demet Akalın ve Hadise… Olayların içinde değiller ama konuşma sırasında yani müdahil değiller ama erkekçe bir fantezinin malzemesine dönüştürülüyorlar. Tek suçları gündemde olmaları... Bugün çoğu erkeğin telefonundan teknik takipte benzer sohbetler çıkacağından zerre şüphem yok. Bu da mı akrep burcunun etkisinden…
REZAN KİRAZ: Tanısın tanımasın o kendi fantezilerini yapıyor buda bana hiç şaşırtıcı gelmiyor. Zaten biz her şeyin gizli saklısını yaşayıp sonrada açığa çıktıktan sonra tavır ortaya koymaya çalışan Akrep özelliğimiz var işte. Sinsi sinsi gider. Yeraltından gider. Gizli saklı ilişkileri sever. Erkek dünyasında yani. Açık değiller tabi ki de aşık olursunuz gidersiniz seversiniz. Kimse kimsenin duygularını kontrol edemez. Ben evlendim diye kocamın duygularına hükmedemem. Oda bana hükmedemez. Bunu açık yüreklilikle söylersin ve gidersin kardeşim . Yok karım da dursun bu taraf dada metresim dursun bu işte akrep.
ŞAHİN BÜYÜKKAYA: 2012 de neler olabilir Türkiye de sanat dünyasında ?
REZAN KİRAZ: Şimdi bakın Türkiye’de bir sansür olayı var. Terazi burcunda Satürn vardı. Türkiye’nin haritası Yengeç ve Akrep. Yükseleni Yengeç olduğu için Türkiye’yi etkiliyor. Terazi burcundaki Satürn ve bu sansüre yada geçmişte var olan Puton Üranüs size bir şey ifade etmeyecek. Merkür Satürn kavuşmasıyla oraya gelen Satürn, sansür, karanlık , bilinmeyen, güven sizliğin güvene dönüşmesi için yapılması gereken şeyler var. Merkür’ün üstüne gelen Satürn Merkür’ü tutar biz buna sansür deriz. İletişimi sağlayan kesimin ağzının kapanması gibi.
MAYA TAKVİMİ’NE GÖRE 2012 DÜNYANIN SONU MU?
NURETTİN SOYDAN: Maya takvimi 2012’de dünyanın sonu gelecek tartışmalarına neden oldu. Sizin bu konudaki düşünceleriniz nedir?
REZAN KİRAZ: Biliyorsunuz 21 Aralık ‘ta en uzun geceyi yaşadık. Gündönümü dür. İngiltere de Stoneyç de Pagam guruplar toplanırlar ve ayin yaparlar. Bu senede yaptılar. Ve orada yapılan gündoğumundaki ayininde Pagan rahip açıklama yaptı. Stonheyç’de taşların arasından baktıklarında güneşi gördüler. Güneş açıktı bulut yoktu , aydınlıktı ve güneş parladı. Ve şöyle bir yorum yaptı Pagan rahibi: 2012 iyi geçecek. Şimdi bu Paganlar bile 2012’nin iyi olacağını haberini verdiler. Maya takviminde göre 2012 son gibi görünüyor ama Maya’ların kullandığı takvim bizim güneş takvimi miydi. Onlar hangi takvimi kullanıyordu? Eskiden ay takvimi vardı. 13 ay vardı. Hangi takvime göre 2012’yi neye göre bunu hesapladılar. Kim biliyor bunu? 2012 dünyanın sonu demiyor takvim orada bitmiş .Ondan sonraki bilgilerin bulunmaması anlamına gelmiyor. Dünyanın her yerlerinde hala kazılar yapılıyor. Sonunda çıkacak birtakım şeyler olabilir. Onun için bu rant elde edilen bir şey. 2012 üzerinden hareket ettiler ama gökyüzünde güzel şeyler de var. Olayları çok iyi okuyacaksınız.