TEOMAN?IN MENAJERİ FUNDA SANLIMAN, ÜNLÜ ROCK?ÇININ BİR DAHA DÖNMEMEK ÜZERE MÜZİĞİ BIRAKTIĞINI AÇIKLADI!..
Teoman?ın yol arkadaşlarından 15 yıllık menajeri Funda Sanlıman, sanatçısının ayrılık kararını nasıl aldığını, kendisinin nasıl haberdar olduğunu yazdığı bir mektupla açıkladı.
TELEFONUN DİĞER UCUNDAKİ ÖZGÜRLÜK KARARI
4 Ağustos 2011 öğlen saatleri, ofisteyim. Çalan telefonuma uzandım. Her zamanki gibi günlük iş planlarımızı paylaşacağımızı zannettiğim Teoman bana “müziği bıraktım, kendimi işten kovdum" dedi. Ne güzel bir haberdi bu!
Neşeyle yerimden fırladım, hem konuştuk, hem zıpladım havalara. Takımı Dünya Kupası kazanmış bir antrenör çoşkusundaydım. Çünkü bu huzurlu ses, gitmenin ilk adımını atmıştı.
Kendi hayatına!
Nihayet…
Ve mektubunu yazdı… Eyvah! Başka bir şüreç başladı benim için. Telefonlar, mailler, arkadaşlar, fanlar, medya...
Hemen Şaziment'i aradım (Teoman’ın annesi). Önce çok şaşırdı; çünkü 5 dakika önce oğluyla konuşmuş! Sonra rahatladı. "Oğlu Teoman belki ana haberleri sunan bir spiker olur" Annenin meslek hayalidir, bunu da herkes bilir, olabilirdi artık. Gülüştük, kapadık.
Oh! Anne mutlu. Şimdi basın mensubu bazı arkadaşlarımızın haklı meraklarını, tüm samimiyetimle yanıtlamaya çalıştım. Kimi ikna oldu, katıldı neşeme, kimi farklı sebepler bulabilmek için kurcaladı durdu. Teoman aslında mektubunda ne demek istediğini yeterince anlatmıştı ama, hayali tahminlere, spekülasyonlara bir son vermek için biraz daha açıklama yapmak istedim.
Beraberinde Teoman’ı biraz anlatabilmek. Teoman yaptığı iş için yaşayan biri. Ve bu işin para ve beğeni ile hiç ilgisi yok. Kendisi 15 yıllık beraberliğimizde benden sadece harçlık aldı, bir kez bile ne kadar parası olduğunu sormadı. İnanması zor olmasın kimse için. Paradan neredeyse iğrenir. Bir şekilde onu har vurup harman savurur. Lüksü sevmez, sadece zerafeti sever. Ayrıca albümlerinin kaç sattığını bilmez, merak etmez, konsere gelen kişilerin adetleriyle de ilgilenmez. Ama kulis düzenini önemser, dostlarını ağırlamak için. Menejeri olarak korumaya çalıştığım istemediği çeşitli hakları üzerine pazarlık yaptığımı düşünür ve çok kızar. Ama kafasına taktığı bir çok şey vardır ve bu başkalarınınkine benzemez.
Hiç kimsenin farketmeyeceği şeyleri bile sadece kendisi için önemli diye yapar. 15 yaşındaki Teoman'a beğendirmeye çalışır kendini. O çocuğu sever, sevimli bulur, kendi çocukluğu üzerine titrer, büyük rolü yapan çocuktur o. O yüzden şarkılarını kendi yazar, düzenler, prodüksiyonunu yapar, kliplerini çeker. Kendi kahramanları onu nasıl etkilediyse o da öyle etkilemek ister insanları. Kendi kafasına göre bir film yapar, insanların hayal edemeyeceği kadar bir parayı batırır ve bir saniye bile takmaz kafasına. Utanır para konuşmaya, düşünmeye. Ama kendiyle gurur duyar böyle bir şey yaptığında.
Garip biridir. Bir albüm çıkardığı andan itibaren artık onu ilgilendirmez, başka bir şeyle uğraşmaktadır. Kendini öldürürcesine, hiç kimselere göstermeyeceği romanını, oyununu yazar, bana planlarını anlatır bazen. Bu planlar hiç bir zaman ticari olmayan, tiyatrocuların, şairlerin de yer alacağı şeylerdir. Kendisi neredeyse yoktur işin içinde. Rock yıldızlığıyla dalga geçer. Kendisini ti'ye alanlara bayılır. Önemsemez starlık müessesesini. Ama bir rock sanatçısının insanları aynı zamanda rahatsız etmesi gerektiğine de inanır. Şarkısına, sözlerine, yaşam stiline karışılmasına izin vermez. İşleri baltalanırsa üzülmez, hatta gurur duyar yine. Ve tekrar yapar, yapmaması gereken şeyi. Ayrıca, kendi hayranlarını rahatsız etmeyi de sever. Ama kendisinin hayran olduğu şairlerin, sanatçıların peşine düşer, onları bir şekilde kendi sevenlerine tanıtmaya çalışır, arkadaşlarını, dostlarını, ya da sadece sevdiği birini sonuna kadar destekler. Onlarla yanyana gelmeye çalışır. Büyük isimler olması gerekmez bu kişilerin. Teoman için önemli olması yeter. Her detay çok önemlidir onun için. Minicik bir eksiklik, her şeyi çöpe attırır ona. Hiç bir zaman, tam olarak tatmin olmaz. Aynı şeyi, aynı şekilde tekrarlamaktan hoşlanmaz.
Türkiye müzik piyasası ile ilgili çok derdi vardır. Bunlar küçük şeylerdir, başka kimse takmamaktadır bunları ama o takar. Çok kalabalık, halka açık ücretsiz bir konserden sonra herkes onu kutlarken, o bunların gerçek olmadığını düşünür. Mutlu olamaz. Bir başkasıyla da ilgilenecektir halk aynı şekilde. Değeri yoktur. Festivalde çalmayı sevmez, insanların her şarkıda eğlenebilmesine takar. Şarkılar değerlidir ona göre. İnsanların sevdikleri şeylere özen göstermesi gerektiğine inanır. Kendi kategorisinde yalnız kaldığına üzülür, alternatiflerinin çıkmayışına takar. Yeni bir soluk gelmesi gerektiğine, kendisinin eski olduğuna, her zevke yetemeyeceğine inanır. Aslında bir yerlerde çok yetenekli insanların olduğuna ama bu ülkede bir şekilde kaybolduklarına, ortaya çıkamadıklarına inanır. Türkiye'deki tüm müzik sisteminin yanlış olduğunu düşünür. Hatta tüm sanat sisteminin de. Batıyla karşılaştırır ve çok alaturka bulur bizim sistemimizi.
Şu sıralar en çok taktığı şey; Türkiye'de şimdiye kadar gerçek ve güzel bir müzikal kariyerin sürdürülebilir olmadığını düşünmesi ve bu iklimi kurak bulması. Sistemin kendi kendini yediğini ve yakında ekonomisi güçlü olsa bile müzik dünyasının hiç bir anlamı kalmayacağını düşünür. Romantiktir bu konuda. Para değildir ifade edilmesi gereken. Ama artık, alternatif bir sanatçı olamayacak kadar büyük bir isimdir. Dağılan gruplara, istemediği işleri yapan müzisyenlere üzülür, ekonomik zorluklarla kendini ifade edemeyen sanatçılara neler yapabileceğini düşünür, çalışır, çabalar. Sistemin küçük ve orta ölçekteki tüm sanatçıları yok edeceğini veya anlamlarını kaybettireceğini düşünür.
Ama aynı zamanda çok sert biridir de. Günlerce uyumaz, yemek yemez, çalışır, yazar, çizer, tek başına kendisi için en doğruyu arar. Ve daha da sertleşir. Acımasızdır, hem dünyaya, hem kendine karşı. Her şeyle kavga eder bazen. En çok kendiyle, sonra da benle. Bana müziği bırakma kararını telefonda açıklarken bir gerçeği artık kabul ettiğini söyledi. Tüm bunların aslında kendiyle başbaşa kalmamak için gereğinden fazla uğraştığı önemsiz problemler olduğunu. Son bir senede yaşadığı iki önemli kayıp, artık Teoman'ı müzikle veya sanatla kendini rahatlatamayacağı bir noktaya getirdi.
Müzik onun eski bir aşkı ve burada bırakacak. Hayatında ilk kez "artık çalışarak gerçeklerden kaçmayacağını" söyledi bana. "Ayağımı toprağa basmak istiyorum" dedi. İtiraf etti; ün, para, ego, kadınların ona ilgisi, dünyayla savaşmak vs. onu mutlu edemez, uzun zamandır etmiyor. Ben küçükken pencere önünde ıslak pamuk içinde tohum yetiştirir ve yeşertirdik ya; Teoman'a da öyle gözüm gibi bakmaya çalıştım ve ekibini o doğrultuda eğittim. Hayallerini gerçekleştirmek için bazen kızdığı, bazen içten gurur duyduğu üslupta çalıştım, imkansız nedir bilmedim, bildirmedim. Sevdiğim birkaç sanatçı arkadaşıma kısa süreliğine yolculuklarında eşlik ettim. Ama bir tek Teoman ‘ın menajeriydim ve öyle kalacağım. İşime devam...
Teoman ise artık evinden çıkacak ve gerçek bir hayat yaşayacak. Hayatında ilk kez. Artık kendisiyle de, gerçeklerle de barışacak.
Ayrıca da müziğe devam ederse ileride insanların onu hala başarılı bulacağını ama onun kendini hiç beğenmeyeceğini düşünüyor. Anlatacak yeni bir şeyi kalmadığını söylüyor. Ben, kendisini tanıyan biri olarak onu çok haklı buluyor ve destekliyorum. Teoman, bir daha dönmemek üzere müzikten ayrılıyor, hayata karışacak. Sevdiği insanlara daha yakın bir yerlerde. Teoman bunalımda değil, hayatında ilk kez bunalımından çıkmayı deniyor.
Başaracaktır
Her son bir başlangıçtır
Teoman doğum günü kutlu olsun!
FUNDA SANLIMAN
Teoman'ın menajeri