TUĞBA ÖZAY’DAN ŞOFÖR DÖVDÜ HABERLERİNE AÇIKLAMA! ’BENİM ŞU AN YAŞADIĞIM KADINA ŞİDDETİN FARKLI BİR VERSİYONUDUR.’
Daily Mail gazetesi, CHP’den milletvekili aday adayı olan Tuğba Özay’ın bagaj kavgası yüzünden otobüs şoförüne saldırdığı iddialarını haber yapmış ve Özay’ın, kariyerinin zirvesindeyken Türkiye’nin en çok kazanan mankeni olduğunu ve gelecek seçimlerde merkez-solda yer alan Cumhuriyet Halk Partisi’nden aday olduğunu yazmıştı. Hem Türk basını hem de dünya basınında yer alan bu iddialardan rahatsız olan Özay, Onur Akay Medya’da yer alan köşesinde geçikmeli olarak yaşadığı olayı tüm detayları ile yazdı. ’Bu bir linç kampanyasıdır! Ama bunlar bizi yıldırmaz. Benim şu an yaşadığım kadına şiddetin farklı bir versiyonudur.’ diyen Özay, şunları yazdı:
Günlerdir medyada yer alan ardından dünya basınına bile konu olabilen Antalya`daki şoförle ilgili ilk kez bu kadar net açıklama yapıyorum. Lütfen dikkatle okuyunuz...
27 Şubat 2015 tarihinde öğlen saatlerinde Atlas Jet ile bir organizasyon için İstanbul`dan Antalya`ya gittik. Uçağımız Antalya`ya vardığında Atlas Jet`in her zaman severek kullandığım servisine binmeyi tercih ettik. Hani hep derler ya halka karışın halka karışın diye! Buyrun buradan yakın..!
8-10 yıldır bu firma ile seyahat ederim ve çok da memnunumdur açıkçası. Servise geldiğimizde bizi genç bir arkadaş karşıladı. İki adet küçük boyda el bagajımızı kendisine teslim ettik. O sırada bizden başka hiçbir yolcu bulunmamaktaydı orada. Bir beyefendi vardı takım elbiseli, yalnızca o şahit oldu yakinen konuşmalara... Biz bu şoföre çantalarımızı biraz öne koyabilir misiniz dedik önce. Zaten bizden başka kimse olmadığı için o sırada bagaj kabini de bomboştu. Şoför bizi resmen tersleyerek, külhanvari ve kaba bir üslupla, `senden başka yolcu da var koyamam` diyerek karşılık verdi. Ardından ben, o zaman içeri alalım dedim. Çünkü çantamın içinde kırılacak, ezilebilecek birkaç parça vardı. Kaldı ki uçakta bile çantamız yanımızdaydı!
Bu şoför aynı kabalığını ve küstahlığını devam ettirerek ve senli benli konuşarak `içeri koyamazsın yasak kardeşim` gibi cümleler sarf ederek haddini giderek aşmaya başladı.
Yanımda bulunan arkadaşım, `Tuğba bırak muhatap olma, çantamızı alıp taksiye binelim` diyerek çantamızı istedi. Bu şoför daha da hiddetlenerek, `ben veremem al o zaman kendin` diyerek karşılık verdi. Gerçekten normal değildi ruh hali! Bu kez ben, `sen nasıl konuşuyorsun bu şekilde` diyerek üzerine gittim. Eminim benim yerimde kim olsa aynı tepkiyi verirdi! Arkadaş arkadaşa bile böyle bir üslupta konuşmazken, hiç tanımadığımız bir şahıs bize resmen külhanlık taslıyordu. Keza biz bu şirketin müşterisiyken!
Bana argo bir üslupla, `sen kimsin` vs gibi cümleler sarf etmeye başladığında, boynundan ittim kendisini. İnanılır gibi değildi o an yaşadıklarımız... Tam o sırada uzaktan birinin bizi cep telefonuyla videoya kayıt ettiğini fark ettik! Ve hemen o kişiye yönelip böyle bir şeye hakkı olmadığını, uzaktan konuyu bile bilmeden çekim yapmasının insan haklarına aykırı olduğunu söyledik. Bu şahıs da bize gülerek, `ben zaten silecektim` diyerek görüntüyü sildi. Tabii kendisi adına çok üzüldüm, iyi bir paraya satamadı görüntüyü! Daha sonra tekrar servisin yanına gittiğimizde, Atlas Jet`in yetkilisi Nimet Hanım ve sivil polis Yıldıray bey gelmişti. Biz kendilerine konuyu anlatırken bu şoför hiddetli bir şekilde, `gidin şikayet edin kimseyi tanımam, kim olursan ol` vs gibi cümleleri sarf etmeyi sürdürdü... Ben o sırada kendisine yönelip, `bak kardeş bir şeye mi canın sıkkın,bir sorunun mu var ki bu ruh halindesin` diye soruyordum ki, kendisi elini kolunu sağa sola sallayarak uzaklaştı yanımızdan. Ben yıllardır seyahat ettiğim ve hiçbir sorunla karşılaşmadığım firma yetkilisine üzüntümü dile getirirken, Nimet Hanım o gün çalıştıkları firmanın taşeron bir firma olduğunu, daha önce de bu çocukla ilgili birkaç kez sorun yaşandığını, bu durumu firmaya ileteceklerini söyleyerek özür diledi ve çok üzgün olduklarını dile getirdi. Yanımızda bulunan sivil polis Yıldıray Bey de, `Tuğba Hanım biz olayı gördük, çocuğun ruh halini de gördük, bırakın siz sakin olun, buyrun hep beraber bir kahve içelim` diyerek beni ve yanımdaki arkadaşımı kafeteryada ağırladılar. O esnada olayın tek yakın şahidi olan takım elbiseli beyefendi de araya girerek, `ben yanlarındaydım, şoförün konuşmalarına ve tavırlarına yakinen tanık oldum, Tuğba Hanımlar gayet normal bir üslupla konuşurken, bu şahıs ileri geri davranarak konuyu farklı noktaya getirdi` dedi. Sağolsun çünkü oradaki tek gerçek delikanlı o adam imiş!
Biz polis beylerle sohbet ederken bu şoför ve yanında bir bey, uzaktan gördüğümüz kadarıyla aralarında konuşuyorlardı. Yanımdaki arkadaşım yanlarına gitti ve şoförün yanındaki bey arkadaşıma, çocuğun çok üzgün ve pişman olduğunu belirtti. Arkadaşımda kendilerine zaten, `Tuğba Hanım şikayetçi falan değil , o kimsenin ekmeğiyle oynayacak biri değil, herhangi bir şikayetimizde yok` demiş.. Hatta o bey, `abi biz ettik siz etmeyin` gibi cümleler sarf etmiş ama dediğim gibi arkadaşım zaten şikayetçi olmadığımızı belirtmiş. Aradan iki gün geçti... Beni bir polis memuru aradı. Hakkımda şikayet olduğunu, ifademe başvurmaları gerektiğini söyledi gayet kibar bir dille... Gittik... Önce isnat edilen konuyu dinledik ve şok olduk. Olayın tam tersi şeyler anlatılmış ve sanki ben kendi kendime delirmişim de saldırmışım gibi bir izlenim yaratılmış ifadesinde bu şoförün! Neyse buna da eyvallah! Ve hatta darp raporu almış 2 gün sonra! Sanırız ki kendisini çimdikleyip morartması anca sürdü! Bu durum karşısında kendisinden ne polise, ne de çalıştığı taşeron firma Öner Turizm`e şikayetçi olmayan ben haliyle polise şikayetçi olduğumuzu belirttik o an itibariyle. Bende arkadaşımda bu şoför hakkında şikayetçi olduk nihayetinde memlekette başka sorun yokmuş gibi! İki üç gün sonra bu zatı ekranlarda bana kara çalarken görmeye başladık. Ben hiçbir şey konuşmazken, bu kanal kanal gezmeye başladı. Benim ekmeğimle oynadığı gibi, iftiralar atmaya başladı. Artık kimin maşası olduysa! Tüm kamuoyundan ricamdır araştırabilirsiniz de, kendisi ile firmasına şikayette bulunmadığım gibi hala aynı firmada çalışmaktadır. Çalışsın bizi ilgilendirmez! Bizi ilgilendiren Tuğba Özay`ın kamuoyunda küçük düşürülmeye çalışılması, itibarı ile oynanmaya kalkışılmasıdır... Ve çok değerli dünya basını dün beni bu konudan sebep manşetlerine taşımış. Hani bazılarının ilginç kompleksleri var ya, sen kimsin o kim falan gibi komik yaklaşımları... Zaten bu ülkede herkes herkes için kim? Demek değerli dünya basını kim olduğumuza önem verip, böylesine basit ve iftira dolu bir konuyu manşetlerine taşımış...
Evet sevgili dostlar konu tamamen bundan ibarettir. Böylesine cinnet toplumu bir ülkede, bu tip olayların yaşanması her an olasıdır. Hayatın basitlikleriyle ne kadar uğraşırsak, o kadar da basit insan olarak devam ederiz üç günlük yaşamlarımıza! Bu bir linç kampanyasıdır! Ama bunlar bizi yıldırmaz. Benim şu an yaşadığım kadına şiddetin farklı bir versiyonudur. fakat öldürmeyen acı güçlendirir! Daha önce de önyargıyla yaklaşıp beni acımasızca karalamaya çalıştılar. Sonuç haklı olduğum davada beraat ettim. Ben yine öncelikle sizlerin vicdanına ve yüce mahkemelerimize inancımı yitirmediğimi dile getirir, hepinize sevgiyi çoğalttığımız, yalansız, iftirasız günler dilerim! Bizi bilen bilir, bilmeyen de kendi gibi bilir`