Çukurova bölgesinde sağlık ocaklarına gelen bazı kadınlar, istenmeyen gebelikten korunmak için taktıkları RİA cihazını çıkarttırmak istiyorlarmış. Doktorlar, peş peşe gelen bu talepler karşısında çaresiz kalmışlar. Uzun süre sebebini araştırmışlar bunun.

Sonunda, kadınlardan biri konuşmuş ve büyük sır çözülmüş. Peki neymiş bu sır: "Devlet bizi vajinamıza taktığımız alet marifetiyle dinliyor!"

Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Halk Sağlığı Bilim Dalı'nda yapılan bir araştırma paranoyanın tam anlamıyla resmi ideolojimiz haline dönüştüğünü gösteriyor.

ÇÜ'de yapılan araştırmanın başında olan Doç Dr. Ferdi Tanır, özellikle kırsal kesimde fıkraları aratmayacak olaylar yaşandığını belirterek şunları söylüyor:
"Sağlık ocaklarında bir süre yoğun olarak kadınların gelip hamilelikten korunmaları için taktırdıkları RİA'yı çıkarttırmak istediklerini görünce merak edip araştırdık ve hasta öykülerine başvurduk. Birçok hasta gerekçeyi söylemese de bir tanesi gerçek nedeni anlattı. Onlar, T şeklinde, çoğunlukla bakırdan yapılan rahim içi aracı, devletin kendilerini dinlemek için taktırdığı dinleme cihazı sanıyorlarmış. Bizim 40 yıl düşünsek böyle bir şey aklımıza gelir mi?"

Gelmez tabii.
Hocanın söz ettiği RİA bildiğimiz spiral yani. Dünyada en çok kullanılan bir doğum kontrol yöntemi.

Peki nasıl dinliyor devlet sizi bu aletle ve neyinizi dinliyor? Spiralin yerleştiği nokta dışa açık olmadığından muhtemelen iç sesleri dinliyordur devlet. Bu durumda neyinizi dinliyordur sorusunun cevabı da hazır: Şeyinizi dinliyordur!...

Allah aşkına, bu dinleme işiyle görevlendirilmiş memurun yerine koyun kendinizi. Gecenin seslerini ve gündüzün kayıtlarını hayal edin...

Ve suphanallah, diyorsunuz değil mi?

Bitmedi. Aynı araştırmada paranoyanın hangi noktalara vardığına dair başka ipuçları da var.

Tanır, kırsal kesimde çocukları okula kazandırmak için çeşitli kuruluşların, sayısız projeler ürettiğini, bu projeler kapsamında çocukların kayıt altına alınarak, okula gitmelerinin sağlandığını, bu çalışmanın da aileler tarafından yanlış değerlendirildiğini tespit ettiklerini vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Aileler, kayıt yapılmasını organ mafyası sanıyorlar. Birbirleri arasında (şimdi kayıt yapıyorlar, sonra gelip çocukları kaçıracak, organlarını alacaklar) diye konuşuyorlardı."

Herkesin paranoyası farklı farklı. Bundan altı-yedi yıl önce Diyarbakır Belediyesi'ne ait bir minibüs mahalleleri ve köyleri dolaşıp şöyle bir anons yapıyor: "Ey ahali! Devlet aşı kampanyası başlattı. Çocuklarınızı bu aşı kampanyasından koruyun. Bu aşı marifetiyle devlet Kürt çocuklarını kısırlaştırıyor..."

Yani herkesin paranoyası çizdiği komplo teorisi çerçevesinde farklılaşarak şekilleniyor...

Geçenlerde Afyonkarahisar'da bir adam karısını öldürdü. Adama, karını niye öldürdün diye soruyorlar: "Sık sık banyo yapıyordu da ondan öldürdüm" diye yanıtlıyor.

İyi ya tertemiz, gül gibi bir kadın. Yoo öyle değilmiş. Kadın böyle her gün yıkandığına göre kendisini başka erkeklerle aldatıyormuş. Cenabet olmasa o kadar sık yıkanır mıymış?

Gittikçe yayılan şu komplo teorileri bakın sonunda neremize kadar girdi...

Kaynak: www.demirkulak.com /İrfan TURFAN
(ÖZEL HABER)