VEYSEL DİKER ’’AB’YE GİRMEK İÇİN TÜRKİYE BİRLİĞİNE İHTİYACIMIZ VAR!’’
Avrupa Yakası’nın Tacettin’i olarak tanıdığımız Veysel Diker’e göre Türkiye zihniyet bölünmesi yaşıyor. Çözüm yolunu ise kutuplaşmanın sona ermesinde görüyor
“Türkiye'nin en büyük problemi bence zihniyet bölünmesi. Birkaç parçaya bölünmüş vaziyette tarafların birbirini dinlemiyor olması, yok sayıyor, küçümsüyor olması… Bir tarafından zorda kalıyor olması hali. Vücuttaki kemik çatlağı gibi; vücudu artık taşıyamayacak gibi bir iskelete dönüşüyor olması. Maalesef hem psikolojik, hem genel manada çatışmalara sebep olacak ayrışmalar hissediyorum. Bu beni ürkütüyor. Ülkemde huzur istiyorum. Bu maalesef çok uzakmış gibi geliyor.
FAZLA UMUDUM YOK
Kendi tarafına “Bakın bakın onlar bizim gibi değiller” diye coşturarak devamlılığını sağlayanlar olduğu sürece çatışmalar bitmeyecek. Keşke herkes birbirinin varlığını kabul ediyor olabilse. Temennilerim var ama umudum yok.
11 Eylül'den sonra emperyalizmin yumruğu Ortadoğu'yu vurunca, Ortadoğu'nun sorunları bize sıçradı. 9 milyon Suriyeli'nin olması dehşet verici bir şey. Ekonomik manada çok büyük bir sorun yaşatıyor bize. Bu bitmeyecek maalesef. Emperyalizmin yumruğunun bize sıçrayan sonuçlarını yaşıyoruz. Avrupa'nın büyük zihinsel ve toplumsal savaşlarını yaşamadan, uygarlık seviyesine ulaşabileceğine düşünmüyorum. AB'ye girmek istiyorsak önce Türkiye birliğine ihtiyacımız var. Bu kadar iç çatlakla bu birliği oluşturamadan, bir birliğe entegre olmayı hayal ediyor olmamız komik bence.”
Veysel Diker, Şifa Niyetine gösterisinde Altan Erkekli ile birlikte…
Tiyatro bu ülkede ekmek gibi önemli
Diker: Ekmek mideyi doyuruyorsa biz de zihinsel tatmin, dönüştürme aracıyız. Sanat çok önemli
“Pandemi dönemi bize kıyamet simülasyonunu yaşatıyor. Ufacık bir virüs dünyadaki bütün sistemi altüst eder. Bizim gibi ülkelerde göz ardı edilen bir sektörün içindeyiz. Ekmek kadar önemliyiz. Ekmek mideyi doyuruyorsa biz de zihinsel olarak bir tatmin, dönüştürme aracıyız. Sanat çok önemli. Sosyoloji laboratuvarıyız. Hayatın anatomisi orada elden geçmez ise hastalıklar topluma gösterilmezse, toplum ne yaşadığını, ne yaşamasını bilemez. İşimizi çok önemli buluyorum ancak ülkemizde bunun önemi, değeri bilinmiyor. Tiyatro Ortaçağı, vebayı, savaşları, her şeyi gördü, asla bitmeyecek.”
“Altan ağabey ile yaptığımız Şifa Niyetine gösterimiz daha önce kendi yazdığım ve oynadığım bir oyunum, terzinin türküsü. Ben orada türküler söylüyordum. Türküler beğenilince türküleri albüme dönüştürdük. Şipane Türküleri diye albümüm çıktı. 2019'da Kelebek ödüllerinde halk müziğinde en iyi erkek sanatçılar arasında aday gösterildi. Volkan Konak, Soner Olgun gibi türkünün ustaları arasında yer aldım. Altan ağabeye dedim ki ben türküleri söylerken sen hikaye anlatsan. Hikayeleri yazdım çizdim. Kültür Bakanlığı destek verdi. Sahneye çıktı. Yüzden fazla gösterimiz oldu. Altan ağabey ile samimi gösterimiz, seyirciden karşılık buldu. Ölmezsek uzun süre bunu yaparız. Çok mutlu oluyoruz.”
Komediler pek tutmuyor
“Televizyonda diziler iki şeye indirgendi. Biri tarihi sert filmler, diğeri sert yüzlü hikayeler. Benim kategorim biraz daha gülmece, komedi. TV'lerde komedi işi tutulmuyor. Zorlanıyoruz.” Kaynak: Sözcü.com.tr Hayati ARIGAN