YEŞİM CEREN BOZOĞLU: SAMİMİYETLE ÜZÜLÜYORUM, TEK DİLEĞİM...
Özellikle son zamanlarda Instagram hesabından paylaştığı çekici fotoğraflarla kendisinden söz ettiren oyuncu Yeşim Ceren Bozoğlu, bu defa da takipçilerinden gelen kırıcı ve saygı sınırlarını aşan yorumlar hakkında paylaşımda bulundu.
Başarılı oyunculuğu ile göz dolduran ve özellikle kilo verdikten sonra paylaştığı fotoğraflarıyla dikkatleri üzerine çeken Yeşim Ceren Bozoğlu, bu defa da sosyal medyada fazla özgür bir şekilde yapılan eleştiriler hakkında fikrini belirtti. Hemen herkesin yakındığı ‘Klavye delikanlıları’ üzerine önemli tespitlerde bulunan Bozoğlu şunları yazdı:
“Ne tuhaf değil mi? Sokakta görsek merhabamızın olmadığı insanlara, sadece “takip et” butonuna basmak kadar bir “emek” (!) verdikten sonra, onların hayatlarına fikirlerine duygularına dair, paylaştıkları herşeyle alakalı otorite kesiliyoruz. Bu hakkı kendimizde görüyoruz…Eleştirmek yargılamak, saldırmak hatta hakaret etmek artık bize serbest. Neden?”Takip et” butonuna basmışız çünkü bir kere.. Aman ne emek, ne çaba…
Buradaki sanal dünyanın iletişimini önemsiyorum. Gerçek hayat cesaretinin ötesinde bir korkusuzluk veriyor insanlara. Bu özgürlük ve korkusuzluğun sınırlarını merak ettiğim için paylaştıklarımı yoruma açık tutuyorum. Az da olsa, aleni hakaret veya nefret söylemi içerenler hariç, eleştirileri de silmiyorum. O tarz yorumların sahiplerine baktığımda ise genellikle profilleri ve iletişimleri kapalı. Cama taş atıp üst mahalleye kaçan çocuklar gibiler…
Gözlemim şu: Klavye delikanlılığı artık ciddiye almadığımız bir durum evet. Gülüp geçerken sadece üzülüyorum o insanlara. Bedelini ödemeden şiddet uygulamak, korkakça bir zavallılık hali malum, samimiyetle üzülüyorum.
Buradan tek dileğim buna ihtiyaç duyan insanların, o öfkelerinin karşılarındakine değil kendilerine yönelik olduğunu fark etmeleri… Yargıladığımız her ne ise bizde fazlası ile var çünkü. Üzeri örtülü sadece. Korktuğun kaçtığın dayanamadığın her ne ise dön kalbine bir daha bak, senin içinde ne var da tahammül edemiyorsun? Aksi takdirde en kötü, en yanlış en kabul edilemez olana bile şefkat duyuyor olmalıydık.” Yaratılanı severim yaratandan ötürü” desem…”Yargı sadece “O” na mahsustur” desem…Anlar mısın belki? Kalbin yumuşar mı, bir ihtimal, belki?”