YÖNETMEN KUDRET SABANCI, SON ?BULUŞMA GECESİ?NE DAİR AÇIKLAMA YAPTI!...
Bir kaç gün önce Nişantaşı?nda çektiği dizinin başrol oyuncusu Belgüzar Korel ile görüntülenen Kudret Sabancı, olayın bir aşk buluşması olmadığını açıkladı... Aliye?nin yıldızı Sanem Çelik ile yakalanan ve günlerce konuşulan yönetmen Kudret Sabancı, son olay hakkında yazılı bir açıklama yaptı... İşte, Kudret Sabancı?nın olay hakkındaki sözleri... TIK?layınız...
YAZILI AÇIKLAMA YAPTI!...
Uzunca bir süredir tv dizileri ve sinema filmleri çekmekteyim. Geçen yıl atv'de yayınlanan "Aliye" dizisini çekerken yaşadığım bir aşk, magazin basını tarafından "yılın skandalı" olarak değerlendirildi ve bu şekilde gündeme getirildim.
Bu yıl Kanal D'de yayınlanan "Binbir Gece" adlı diziyi çekiyorum. 15 ocak 2007 Pazartesi gecesi, set sonrası daha önceden planlanmış ve bunu kanıtlayabileceğim bir akşam yemeğine katıldık. Yemek, dizinin senaristinin talebi üzerine, dört başrol oyuncusu, senarist ve benim aramda olacaktı. O gün set Taksim'de olduğu için yemeği Nişantaşı'nda yapmayı uygun gördük ve 12 Ocak günü senarist tarafından, senaristin adına rezervasyon yapıldı. Set bitiş saati ve o gün seti olmayan oyuncuların programlarından dolayı saat 21:30'u uygun gördük.
Oyunculardan Ceyda Düvenci, birkaç gündür ağır bir gribal enfeksiyon geçirdiği için katılamayacağını bildirdi ve o gece de Amerikan Hastanesi'nde tedavi görüyordu.
Ben set bitiminde senaristimi Harbiye'den aldım ve saat 21 civarında yemek için kararlaştırılan mekana gittik. Haftasonu dergisi çalışanlarından Yaşar Çakmak da mekanda bir bayan arkadaşıyla yemek yiyordu. Bize ayırtılan masaya oturduk. Bergüzar Korel, hastanede yatmakta olan Ceyda Düvenci'yi ziyarete gitmişti. 21:30 civarında mekana geldi. Bu arada ben alt kattaki tuvalete indim ve alt katın daha sessiz ve sakin olduğunu gördüm. Daha rahat konuşabileceğimizi düşünerek alt katta bir masaya inmeyi teklif ettim. Aşağı indik.
Gazeteci Yaşar Çakmak'ı daha önce çalıştığım Kanal D'den tanıyordum. Yanımıza geldi ve birkaç kare fotoğraf almak istediğini bildirdi. Biz bunu reddettik. "Benden size bir zarar gelmez, Binbir Gece ekibi set sonrası yemek yiyor konulu bir haber yapacağım" dedi. Kendisine "böyle bir haber yapacaksan biraz daha bekle, Tardu Flordun ve Halit Ergenç de gelecek" dedik.
Saat 22'ye doğru oyuncu Tardu Flordun da bize katıldı. Nazım Hikmet gecesinde şiir okuyacağından dolayı daha geç saatte katılacak olan Halit Ergenç'i beklemeye başladık. Bu arada Yaşar Çakmak tekrar geldi. Sadece iyi niyetimizden birkaç kare fotoğraf alabileceğini söyledik. Yanında iki fotoğraf makineli muhabirle tekrar yanımıza geldi ve birkaç kare fotoğrafımızı çekti. Teşekkür ederek yanımızdan ayrıldı.
Saat 22:30'a doğru oyuncu Halit Ergenç de geldi ve konuşmaya başladık. Konuşmanın konusu, dizi senaryosunun yeni bir dönemece girmiş olduğu, olayların buna göre nasıl şekilleneceği, karakterlerin nasıl bir yol izleyeceğiydi. Saat 23:30'a doğru yemek bitti ve mekandan kalktık. Kapının önünde bir grup televizyon kameralı ve fotoğraf makineli muhabir bizi bekliyorlardı. Senaristimiz kameraları görünce "ben görüntü vermek istemiyorum" dedi ve mekana geri döndü.
Muhabirlerden birinin ilk sorusu "iş yemeği mi aşk yemeği mi" oldu. Bu terbiyesizce soruya sinirlendim ve yanıt vermedim. Sadece "ne çirkin bir soru bu" dedim. Aralarından yürüyüp yan sokaktaki arabalarımıza doğru yol almaya başladık. Üç oyuncu Halit Ergenç'in otomobiline bindi, ben de kendi otomobilime bindim ve oradan ayrıldık. Halit, diğer oyuncuları evlerine bırakıp evine gidecekti. Bende doğrudan evime yöneldim. Ancak bu arada bir grup muhabir kendi otomobilleriyle beni takip etmeye başladılar.
Yaklaşık saat üçe kadar süren takibi muhabirleri atlatarak sonlandırdım. Ancak bu takip esnasında iki kez kaza tehlikesi geçirdim. Saat üç buçuğa doğru evime geldim. Ertesi sabah Hürriyet Gazetesi'nin Kelebek ekini gördüm ve çok şaşırdım. Bu konuyla ilgili basın iletişim danışmanımız Hürriyet magazin muhabirini arayarak konuyu tüm gerçekliğiyle anlattı ve kendiside bu konuyla ilgili gerekli düzeltmeyi yapacaklarını bildirdi. Olay bu kadarla bitmedi, 18 ocak perşembe günü Show TV'de dönmeye başlayan "yılın bombası, Kudret Sabancı ve Şehrazat'ı yakaladık" diyen bir tanıtımı gördüm. Basın iletişim danışmanımız bu programın yapım şirketini arayarak yetkili Evren Ersoy'la görüştü. Ve gecenin tüm detaylarını kendisiyle paylaştı "Bu bir yalan haberdir, yayınlamayın yoksa yasal yollara başvuracağız" dedik. Kendileri geçen sene ki olaydan bahsederek "biz o gece ne olduğunu gayet iyi biliyoruz, görüntüleri akşam seyredersiniz, fakat röportaj verirlerse o röportajları da haberle birlikte aynen yayınlarız" demiş. Ve bunu sms mesajıyla da ayrıca bildirdiler. Ama ben "zaten o gece ne olduğunu aynen biliyoruz gibi" son derece imalı ve tek taraflı bir yaklaşım karşılığında böyle bir röportaj vermeyeceğimi söyledim.
Ekranda "Uçankuş" programın da izlediğim görüntüler ve haberin dış sesini dinleyince gerçekten çok şaşırdım ve çok korktum. Taraflı gazetecilik ve yayıncılık denen olgunun bu kadar net olduğu kendim hakkındaki bir haberi seyrederken, tüm ahlaki değerlerimi tekrardan sorguladım.
Yarın avukatımla bir araya gelerek gerekli yasal süreci başlatacağım. Ancak "gazeteci" kisvesi altında üstüme sürülmeye çalışılan bu çamuru kim temizleyecek, bu adamlar gazeteciyse "gazeteci" kim? "Haber" adı altındaki bu iftiralar basın konseyi internet sitesindeki "Türkiye gazetecileri hak ve sorumluluk bildirgesi"ndeki maddelerden hangilerine uyuyor? Etik, ahlak, vicdan, dürüstlük bu haberlerin neresinde.
Ben bu yemeğin önceden planlanmış bir ekip yemeği olduğunu kanıtlayamazsam mesleğimi bırakmaya hazırım, peki kanıtlarsam bu adamlar oradan bana ya da başkalarına çamur ve iftira atmayı sürdürecekler mi, yoksa onurları varsa onurlu bir şekilde çekip giderek medyayı biraz olsun temizleyecekler mi? Bu adamların terörüne kim dur diyecek? Benim 12 yaşındaki kızım yarın okulda arkadaşlarına ne diyecek? Bunun vicdani sorumluluğunu kim üstlenecek?
Bu "haber"lerde doğruluk payı yok mu? Evet var. Tek doğru o gece orada bir yemek yendiği. Peki bu kadarı bu yemeği bu şekilde sunma hakkını verir mi? Benim mesleki kariyerime sürülmeye çalışılan çamurun hesabını kim verecek?
Kudret Sabancı"
Kaynak:Uçankuş