ZEYNEP ÖZAL?DAN İTİRAFLAR: BABAM YAŞASAYDI DAĞILMAZDIK!
İki oğlu Uğur ve Yağız?la birlikte yaşayan Zeynep Özal, ailesi ile ilgili ilk kez bu kadar açık konuştu. Özalların sıradışı kızı Zeynep Özal annesiyle kavgalarından kardeşleriyle ilişkilerine kadar her şeyi anlattı.
Sabah Gazetesi Magazin Müdürü Şengül Balırsırtı?ına, ailesi ve özel hayatıyla ilgili samimi itiraflarda bulunan Zeynep Özal, annesiyle yaşadığı kavganın perde arkasını da şöyle dile getirdi...
"Annemle kavga ettik. Gönderdiğim çiçeği kabul etmeyince bir daha aramadım. Dağılma nedenimiz babamın yokluğu. Annem toparlayamadı. Babam çocukları arasında ayrım yapmazdı. Annem ise oğullarını sevdi."
Babam yaşasaydı Özal ailesi bu kadar dağılmaz, herkes toparlanırdı
İki oğlu Uğur ve Yağız?la birlikte yaşayan Zeynep Özal, ailesi ile ilgili ilk kez bu kadar açık konuştu. Özal, annesi Semra Özal ile bitmek bilmeyen savaşının nedenlerini ve babasına duyduğu özlemi de anlattı.
Önce "Bir Kadın Birkaç Hayat" adlı kitabında anlattıklarıyla sonra da Ünlüler Çiftliği?ne katılarak kendini ifade etmeye çalıştı Zeynep Özal. Başardı mı? Aldığı tepkilere bakılırsa başardı. Onu görenler yolunu çevirip sevgiyle sarılıyor ve "Biz sizi böyle bilmezdik" diyorlarmış. Peki nasıl biri Zeynep Özal? İddialı, inatçı ve özgürlüğüne çok düşkün. İki oğlu; Yağız ve Uğur ile kurduğu dünyasında o da kendi savaşını veriyor. İki yıldır annesi Semra Özal ile konuşmuyor. (Aslında hayatı anne ile savaşarak geçmiş.) Kardeşleri Ahmet ve Efe Özal ile de çok sıkı bir ilişkisi yok. Anlattıkları ilginç. Böyle bir kalabalık içinde ailenin her ferdinin kendi yolunda yalnızlığı seçmesi gerçekten ilginç. Peki Turgut Özal yaşasaydı nasıl olurdu? İşte belki de bütün sorun burada; onun olmamasında...
* Semra Özal ve üç çocuğu... Hepiniz ayrı yerlerde durmayı tercih ediyorsunuz ve birbirinizden kopuksunuz. ?Neden? diye sorsam. Hepiniz çok mu baskın karakterlersiniz ve bir arada yapamıyorsunuz?
Annemle ben karakter olarak çok benziyoruz. İkimiz de çok inatçıyız. İnadımızdan asla vazgeçmiyoruz. Çok prensipliyiz. Efe biraz daha bize benzer, Ahmet ise tam tersidir. Çok yumuşaktır, asla ?Hayır?ı yoktur. Biz planlı, programlıyızdır, Ahmet ise dağınıktır. Onun için asla anlaşamayız. Ben en iyi Efe ile anlaşırım. Sorumluluklarının farkındadır, ketumdur, sessizdir.
* Babanızın vefatından sonra ne oldu? Niçin aile böyle dağıldı?
Aslında babamın vefatından sonra değil, babam ölmeden önce de biz kardeşler birbirimize yakın değildik. Annemle babam Ankara?dayken, zaman zaman Ahmet giderdi yanlarına. Ben pek gitmezdim. Ancak İstanbul?a geldikleri zaman görüşürdüm. Ve biz kardeşler birbirimizi çok nadir, babam İstanbul?a geldiğinde görürdük. Babam bizi toplardı. Çünkü hepimizin ayrı bir ailesi ve ayrı gaileleri vardı. Ama demek ki birbirimize de pek yakın değildik. Belki de onun olmayışı birtakım şeyleri kopardı ve herkes kendi yoluna gitti. Annem belki de onun yaptığını yapamadı.
* Belki de siz annenizin aile reisliğini ve gücünü istemediniz, ondan bir şey beklemediniz... Böyle olamaz mı?
Bilmiyorum. Bir şey beklenmez. Babamdan da bir şey beklemiyorduk ama babam hep bizimleydi.
* Suçluyor musunuz annenizi?
Hayır. Niye suçlayayım ki. Onun da sorunları vardır. Biz babamızı kaybettik, o hayat arkadaşını kaybetti. Dolayısıyla onun durumu farklı.
* Nedir bunca zamandır annenizle konuşmamanızın nedeni? Kitabınızda yazdıklarınız mı?
Kitapla hiçbir ilgisi yok. Bir telefon konuşmasında bozuştuk. Bana ?Çok önemli seninle konuşmam lazım, yarın bana gel? dedi. Ben de ?Çok işim var gelemem, telefonda söyle? dedim. Sinirlendi ve suratıma telefonu kapattı. Ben de ?Niçin suratıma telefonu kapattı? diye kızıp küstüm. Tek neden bu... İki ay sonra Anneler Günü?nde bir çiçek gönderdim. İnsan bir telefon açar değil mi? Yok... O çiçeğimi geri gönderdi. Ben de iyice bozuldum. Böyle bir olaydan dolayı darıldık ve yaklaşık iki senedir konuşmuyoruz.