BİLİNMEYEN AHMET KAYA
Yemeye içmeye meraklıydı. Her seferinde kalp spazmı yüzünden hastaneye kaldırılsa da vazgeçmezdi. Hayvanları sever, iyi fıkra anlatır, içli şarkı söylerdi. Uzun yıllar Ahmet Kaya ile çalışan dostu ve aranjörü Osman İşmen, sanatçının eğlenceli yönlerini yazdı.
* Ahmet Kaya, çok iyi bir aşçı ve masa adamıydı. Harika güveç ve çiğ köfte yapardı. Stüdyo çalışmaları başlamadan bir gün önce yardımcıları stüdyoya güveç, tencere, bulgur, çeşitli biberler, salça ve daha birçok malzeme getirirdi. Stüdyo bir anda teknik bir ortamdan çıkıp kebapçıya dönüşürdü.
* Deli gibi yemek yer, bir o kadar içki içerdi. İçtikçe açılanlardandı. Sofranın daima odak noktası olur, çok iyi lehçe kullandığı için yöresel fıkraları hakkını vererek anlatırdı.
* Sık sık kalbi tutuyordu. Bir gün yine Amerikan Hastanesi'nden içeri girerken kapıda karşılayan hemşirenin reaksiyonu, 'Yine mi geldin?' oldu. Sadece çok yemekten kalp spazmı geçiriyor, biraz yatıyor sonra da çıkıyordu. Hastane onun için otel odası gibiydi.
* Bir keresinde Polonezköy'deki ünlü zayıflama kampında görevliye rüşvet vererek rakı aldırdığı için, oradan kovuldu.
* Devlet iki özel harekatçı polisi koruması olarak görevlendirmişti. İkisi de belleri çifte silahlı profesyonellerdi. İki ay sonra biri önlük takmış mutfakta soğan soyuyor, diğeri çiğ köfte yoğuruyordu. Adamların hayatı kaydı Ahmet'in sayesinde.
* Pako diye çok şirin ve akıllı bir kaniş köpeği vardı. Bir gün tavşan da aldı ve ikisini stüdyoya getirdi. Öğlen olunca köpeğe bir porsiyon köfte, tavşan için de manavdan havuç ısmarladı. Siparişler gelince iki hayvanın kıskançlığı inanılmaz boyuttaydı. Kıskançlıktan tavşan köfteyi, köpek de havuçları yedi.Ali Eyüboğlu-Milliyet