DUAYEN GAZETECİ AYKUT IŞIKLAR HAYATINI KAYBETTİ
Magazin Gazeteciliğinin usta ismi Aykut Işıklar geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti
70 yaşındaki Işıklar kaldırıldığı İstanbul Dr. Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi'nde vefat etti.
Usta gazeteci Aykut Işıklar son olarak güncel magazin haberleriyle hafta içi her gün ‘Aykutça’ programıyla Radyo Mega’da çalışıyordu
Işıklar'ın cenazesi Perşembe günü (11.04.2019) Kozyatağı Modern Mehmet Çavuş Camiinde kılınacak öğle namazından sonra Küçükyalı mezarlığına defnedilecek
AYKUT IŞIKLAR 3 EKİM.2018 YILINDA YAZMIŞTI..
"CENAZEME KİM GELİR.."
Güzel arkadaşım Kazım Kanat'a veda ederken kendi cenaze törenim geldi gözümün önüne.
O spor camiasına mensup bir gazeteci ben sanatçılara. Çok farklı insanlar tabii ki. Sadakat duyguları da... Kişiler değişebilir yani detay farklı ama sonuç aynı... Eski bir gazetecinin cenaze töreni...
'Ben bugün ölsem. Cenaze törenime kimler gelir? Böyle törenler olur mu, arkamdan kim konuşur?' Ve çok dürüstçe yanıt verdim kendime...
Doğrusunu isterseniz Kazım'ı çok kıskandım. Benim cenaze törenime Kazım'ın beşte biri gelsin 'eyvallah' derim. Gazeteciler Cemiyeti önünde kim konuşabilir ki...
Önce Galatasaraylı olarak kafadan kayıp kişiyim. O camiada liseli olmayan Galatasaraylı kabul edilmiyor. O ünlü 'Galatasaray ruhu' var ya... Sadece Galatasaray Lisesi mezunları için geçerli. Nasıl bir ruh ise...
Tribündeki taraftar ile ilgisi yok. Taraftar sadece bilet alıp maça gelir, devamlı bağırır. Beni 2000 yılında Kopenhag'ta UEFA Finali'nde İngiliz holiganlar paramparça etti. Bir Galatasaraylı yönetici geçmiş olsun bile demedi. Galatasaraylı patronum hastane masraflarını kabul etmedi. Galatasaray ile Fenerbahçe aynı gün aynı saatlerde maç yapıyorsa çıkıp dolaşın. Bütün mekanlar Fenerbahçe taraftarı tarafından 15 gün önceden komple kapatılıyor.
Galatasaray maçını izleyecek kahve, bar, lokanta bulamazsınız. Dayanışma ve sevgi böyle belli olur. Bu konuyu ileride uzun uzun anlatırım. Dedim ya Galatasaraylı olduğum için cenazemde de kafadan kayıp olacağım. Haaa... Kazım Beşiktaşlı olduğu için zor günlerinde cenazesinde olduğu gibi hiç yalnız kalmadı. Yazılarında yerden yere vurduğu, arkasından atıp tutan kişiler hatta nefret edenler bile hastanede hep yanında oldu. Hele bazı Beşiktaşlılar...
Açık konuşuyorum şayet madenci Turgay Ciner Sabah ve atv'ye ortak olmasa idi, siz Kazım'ın ismini bile bilmezdiniz. Genç başkan Yıldırım Demirören'in cenazedeki töreni her şeyi anlatır. Neyse diyelim, 35-40 yıldır boğuştuğum ünlü kişiler geldi gözümün önüne. Açık yazıyorum. İster darılsınlar, ister sarılsınlar. Bakın bugün ölsem cenaze törenimde Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit, Kadir İnanır, Fatma Girik, Halil Ergün gibi çok eski arkadaşlarım olur.
Hepsi de işini gücünü bırakıp, koşa koşa gelirler. Son yıllarda aramız iyi olmasa da herkesin kara gün dostu Sezen Aksu mutlaka gelir. Yine kavgalı olduğum Bülent Ersoy da... 'Az mı canımı yaktı' diye söylene söylene gelip duasını okur. Çünkü Bülent'te de kin yoktur. Muazzez Abacı, Muazzez Ersoy, Adnan Şenses, Harika Avcı, Deniz Seki, Hüsnü Şenlendirici, Hande Yener mutlaka gelip, tabutuma sarılıp hıçkıra hıçkıra ağlarlar. Hatta soğuk gibi duran, duygularını hiç belli etmeyen Nilüfer de...
Dünya iyisi Zerrin Özer hele. Burhan Çanan, Nuri Sesigüzel, Hülya Süer, Bedia Akartürk, İzzet Altınmeşe, Selahattin Alpay gibi halk müziği sanatçıları, benim kadim dostlarım mutlaka gelirler. Ama 15 yaşından beri tanıdığım Nükhet Duru, hayatının en zor günlerinde yanında olduğum Emel Sayın, ilk röportajını yaptığım Tarkan gibi tipler asla gelmezler. Bir işleri çıkar mutlaka. Ajda Pekkan, Mahsun Kırmızgül, Kenan Doğulu gibi kişilikler ise...
Cenazeye medyanın ilgisine göre karar verirler. Çok kamera gelirse... Eee kamera da gelmeyeceğine göre niye gelsinler.. Genç kuşak şöhretler içinde Özgün mutlaka gelir. İkinci isim bulmakta zorlanıyorum Çünkü hepsi Burcu Güneş gibi nankör. Vefa denilen kelimeyi hiç bilmiyorlar. Özetle beş kişi olsun ama gerçek arkadaşım olsun yeter diyerek konuyu kapatıyorum.
AYKUT IŞIKLAR KİMDİR?
Türk basının en deneyimli magazincilerindendir
Aykut Işıklar, 8 Ocak 1949 tarihinde İstanbul‘da doğmuştur. Aykut Işıklar’ın ailesi Bulgaristan, Razgrad, Pehlivanköy’den 1893 yılında muhacir olarak İstanbul’a gelmiş ve Kartal Maltepe’de ikamet etmiş bir ailenin üç çocuğundan ortancasıdır. Babası Mehmet Işıklar, Deniz Yolları ve Türk Hava Yolları’nda çalışmıştır. Annesi Fatma Hanım ise Yeşilyurt’ta Vatan Cephesi’ni Muammer Karaca ile kuran kişidir. Aykut Işıklar’ın çocukluğu Yeşilyurt’ta geçmiştir. Yeşilköy İlko tekrar Yeşilköy Ortaokulu’nun ardından Haydarpaşa Lisesi’nden 1967 yılında mezun oldu.
Mimar Sinan Üniversitesi, Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulunda okurken 1976 yılında askere gitmek için okulu dondurmuş, ama dönünce başlamamış ve mezun olmadan ayrılmıştır.
1976 yılında Van’da yaptığı askerliğini de sanki ordunun organizatörü gibi yapmış. Askerlerin gecelerine Bülent Ersoy‘dan tutun Filiz Akın‘a kadar sanatçıları organize edip getirmiş.
Müziğe de meraklı olan Aykut Işıklar, üniversiteye başladığı yıl İstanbul Radyosu’nun yaptığı bir yarışmada birinci olarak Yeni Gazete’de müzik sayfası yapması için davet aldıktan sonra harçlığını çıkarmak için 1968’de gazeteciliğe başladı. Yeni Gazete kapanınca Hafta Sonu, Kelebek ve Hürriyet’te çalışmaya devam etmiş. Hürriyet’in o yıllardaki konserlerini organize etmiştir.
12 sene Hürriyet gazetesinde çalıştıktan sonra 1980 yılında Bulvar gazetesine geçti. Sonra 2 sene Günaydın gazetesinde ve 2 sene de Tercüman gazetesinde çalıştı. Ardından da 10 sene Sabah gazetesinde çeşitli servislerde yöneticilik yaptı. Daha sonra da 5 sene Akşam Gazetesi’nde köşe yazarlığı yaptı. Bir dönem televizyonlarda da programlar yapan Aykut Işıklar Bugün gazetesinde yazarlık yaptı.
Aykut Işıklar, HBB, ATV, Star TV ve Flash TV de program hazırlayıp sundu. Ayrıca Best, Klass, Alem ve İstanbul FM de radyoculuk yaptı. M1 TV ve İstanbul FM’e program hazırladı.
17 Mayıs 2000 tarihinde Danimarka, Kopenhag’da yapılan Galatasaray-Arsenal Uefa Kupası final maçından önce Tivoli Meydanı’nda taraftarlar arasında çıkan kavgada İngiliz taraftarlar tarafından Aykut Işıklar da ağır şekilde yaralandı.
Aykut Işıklar, 1989 yılının Ağustos ayında Kayahan, Nilüfer, Ahmet San gibi isimlerle ‘Sopot Müzik Festivali’ için Polonya‘nın Poznan kentine gitti. Burada Türk heyetine rehberlik yapan; sonradan eşi olacak Magoşa hanım ile tanıştı. 1989 yılında evlendiler.
Aykut Işıklar, 3 kere evlenmiştir. 1972 yılında yaptığı evliliğinden Emre (d.13 Haziran 1973) adında bir oğlu vardır. 1989 yılında evlendiği 3. Eşi olan Polonya, Poznanlı eşi Magoşa (d.1959) Hanım’dan da, adını Sezen Aksu‘nun koyduğu Güneş (d.1990) adında bir oğlu vardır.