BULUTSUZLUK ÖZLEMİ: CUMHURİYET MİTİNGLERİNE SAF BİR DUYGUYLA KATILDIK
Rock müziğin Türkiye?deki önemli isimlerinden olan Bulutsuzluk Özlemi, en ilginç konserini 13 Mayıs 2007?de İzmir?deki Cumhuriyet Mitingi?nde verdi. Bugün Ergenekon davasında sanık olan bazı isimlerin yer aldığı o günkü mitinge katılmalarını grubun kurucularından Sina Koloğlu, ?Biz saf davrandık, ama her zaman müziğimizi yapacağız.? şeklinde açıklıyor.
Bulutsuzluk Özlemi, rock müziğin Türkiye'deki en önemli isimlerinden. Politik söylemini 22 yıldır şarkılarından konserlerine yansıtan grup, en dikkat çeken konserini 13 Mayıs 2007'de İzmir'de düzenlenen Cumhuriyet mitinginde verdi. Oradaki birçok ismin bugün Ergenekon davasından sanık olarak yargılandığı o mitinge katılma sebebini, grubun kurucularından, aynı zamanda televizyon eleştirmeni Sina Koloğlu, "Biz saf davrandık." açıklamasıyla karşılıyor.
İzmir'deki Cumhuriyet mitingine katıldıkları için yaftalandıklarına dikkat çeken Koloğlu, o günleri şöyle anlatıyor: "Evet, Cumhuriyet mitinglerine gittik. Biz bu Cumhuriyet mitingine 'bilmem ne' amacıyla gitmedik. Ama bu tarafsız olmak anlamına da gelmez. Evet gittik. Biz saf davrandık. Her dönemde ilgi duyulan ve ilgi duyduğumuz kitle ve gruplarla festival havasında beraber olduk. Bir yafta yapıştırılır; o denir, bu denir. Ne derlerse desinler, biz her zaman müziğimizi yapacağız."
Bulutsuzluk Özlemi'nin sırtlayıcısı olan Nejat Yavaşoğulları ise Cumhuriyet mitingleri dışında katıldıkları çok sayıda etkinliğin görmezden gelindiğini belirtiyor. Bu durumdan şikâyetçi olan Yavaşoğulları, "Ufuk Uras'ın başında olduğu dönemde ÖDP'nin de gecesine katıldık. ÖDP şimdi nerede? Arkadaşımız Cezmi Ersöz'ün öncülüğünde Zap Suyu'na yapılan eski Devrimci Gençlik Köprüsü'nün 'Deniz Gezmiş Köprüsü' adıyla yeniden yapılması için de konser veriyoruz. Yarın öbür gün de 'Deniz Gezmiş Köprüsü'nü yapmak için konsere çıktılar' mı derler bilmiyorum. Yorumlar, herkese göre değişiyor. O günün şartlarında kendimize uygun işleri yaptık." diye konuşuyor.
'Türk halkı' kavramı etnik unsur olarak kullanılmamalı
"Yaşamaya Mecbursun, Sözlerimi Geri Alamam, Tepedeki Çimenlik, Felluce, Bağdat Kafe" gibi önemli parçalara imza atan Bulutsuzluk Özlemi, solistleri Nejat Yavaşoğulları'nın önderliğinde 22 yıldır rock müziğiyle yola devam ediyor. Bulutsuzluk Özlemi deyince 1997 yılında Şırnak İdil'de verdikleri konser akla geliyor. Bu konser, OHAL altındaki bölgede gece sokağa çıkma yasağını delmiş ve 8 bin kişiyi bir araya getirmişti. Bu konseri, 2009 yılı Nisan ayında Ergenekon soruşturmasının 12. dalga operasyonunda tutuklanan ve sonra serbest bırakılan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği yöneticisi Ayşe Yüksel yapmıştı. Yüksel'in bölgedeki okullar için kendilerinden klavye (org) istediğini, bunu gönderdikten sonra İdil Festivali'ne davet ettiğini söyleyen Yavaşoğulları, "O dönem Ayşe Yüksel'in adı İdil'de bir sokağa verilmişti. Kendisi Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nde büyük fedakârlıklar yapan bir akademisyendi." diyor. Yavaşoğulları, İdil'e neden Bulutsuzluk Özlemi'nin çağrıldığını ise "Çünkü para talep etmedik. Bizim için de farklı bir durumdu. İzmir Gündoğdu Meydanı'nda, İstanbul Hayal Kahvesi'nde aynı adamlara çalmaktan bir hal olmuşuz. Rock müziğin özünde de bu tip konserler hep vardır." cevabıyla açıklıyor.
Sina Koloğlu, o konser boyunca kaldıkları Öğretmen Evi'nin geçtiğimiz günlerde kurşunlandığını öğrendiğini söylüyor. Koloğlu, konser öncesinde İdil'deki duruma ilişkin oldukça çarpıcı bir gözlemini paylaşıyor: "Biz oraya gittiğimizde Özel Harekat görev yapıyordu. Panzerler dolaşıyordu ve Mehter Marşı çalıyordu. Öyle bir hava sezinledim ki, 'Burada bir güvenlik sorunu var' dedim. Özel Harekat var, ordu var. O zamanlar Özel Harekat çok güçlüydü. İkisi arasında bir uçurum olduğunu gözlemledim." Bulutsuzluk Özlemi'nin iki vazgeçilmez ismi, açılım sürecine ulusalcı söylemin de sahiplendiği "Dış güçlerin Büyük Ortadoğu Projesi'nin uzantısı" olarak bakıyor. Ancak Yavaşoğulları, 'Türk halkı' kavramının bir etnik unsur olarak değil, bütünleyici bir tanım olarak kullanılmasından yana. 10 yıl önce 'Sen nesin?' sorusunun sorulmadığını, gelinen noktada kimliklerin kapitalist unsurlar tarafından kullanıldığını belirtiyor.
ZAMAN