PINAR AYLİN, KIZILDERİLİ FELSEFESİNE GÖRE YAŞIYOR!
Kızı Maya?nın doğumuyla uzaklaştığı müzik piyasasına beşinci albümü ?No: 5? ile dönen Pınar Aylin?le Ortaköy?de buluştuk. Biraz deniz aşkından, biraz ?Benim kopyam? dediği kızından, biraz eşi Mert Tokatlıoğlu?ndan dem vurdu, müzikten konuştu, korkularını anlattı. İşte Aylin?in Kızılderililerin ?Evrende nefes alan her şey bizim kardeşimiz? felsefesi üzerine kurduğu yaşamından bir kesit...
Pınar Aylin, Hürriyet Kelebek?ten, Dilek Dallıağ?ın sorularını yanıtladı...
Senin tam bir deniz aşığı olduğunu biliyorum... Ne zamandır var bu tutku? Evet, ciddi bir deniz aşığıyım. Kendimi bildim bileli de böyle... Yıllardır dalış yapıyorum. Daha güzel bir rehabilitasyon, daha güzel bir arınma yöntemi yok. Sadece gidip denizi seyretmek bile yeter bana... Ailem İzmir-Karşıyaka?da yalıda kalıyor. Körfez manzarasına karşı nefis bir yer... Gerçi İstanbul?un manzarası da çok özel ve güzel. Bu konuda şanslıyım. Denizsiz bir yerde yaşayamam. İnsanın beslendiği bazı şeyler vardır ya, doğa onlardan biri benim için.
- Boğa burcusun, doğa aşığı olman normal...
Evet, boğayım ve doğa delisiyim. Kapalı yerlerde bunalıma girerim. Çiçekleriyle konuşanlar vardır, ben neredeyse çiçeklerle öpüşüyorum artık. Sümbüllerim açmış bugün, öpüverdim, dayanamadım.
- Kızın Maya?nın çiçeklerle arası nasıl peki? Yaşı çok küçük, yolmaya falan kalkmıyor mu gözün gibi baktığın o çiçekleri?
O da anasının kızı. Dokunuyor ama hiç kökten yolduğu olmadı. ?Ooo bebeğim benim? falan diye seviyor üstelik. Biraz genlerle alakalı, biraz da senin yönlendirmenle ilgili bu... Kızılderili felsefesine hayranımdır. Evrende olan, nefes alıp veren her şey bizim kardeşimiz. Saygı duymak bundan kaynaklanıyor. Mesela benim terasta bir antika mermer kurnam var. Onu su ile dolu tutuyorum hep. Güvercinlerimiz gelip oradan su içiyor. Maya henüz üç yaşında olmasına rağmen her şeyin farkında, çünkü sevgiyle büyüyor.
- ?Anasının kızı? dedin, babasından çok sana mı benziyor?
Evet, bana daha çok benziyor. Huyuyla, suyuyla aynı benim ufaklığım. Bir elin üç parmağında yüzükler, bileziklerimiz dirseğimize kadar... Benim olan her şeye ortak. Eşim Mert ?Senin aynından istiyorum? derdi, ben de ?Senin ten rengin çok güzel, hemen bronzlaşıyorsun. Teni, gözü, kaşı sana çeksin? diye karşılık verirdim. Tüm bu siparişler aynen oldu. Göz, kaş, ten Mert... Yazın hemen çikolata oluyor. Ben bir hafta yatarım güneş altında ancak bronzlaşırım, o 2-3 günde çikolata. Saçlar tam istediğim gibi bukle bukle, benim kuaförde saatlerce uğraşıp yaptırdığım gibi yani... Bir de o bayıldığım gamzeleri var. Allah?a çok şükür, olmasını istediğim her şey mevcut. Yine de tavrı, yüzü, vücut şekli, huyu suyuyla aynı ben! Kopyamı doğurdum yani...
- Maya?yı büyütürken müzikten üç yıl uzak kaldın...
Evet, bu benim tercihimdi. 0-2 yaş arasında, birebir her şeyi benden alması gerektiğini düşündüm. Ve kendim de onun o süt kokulu bebek dönemlerini doyasıya yaşayayım, hiçbir şeyi kaçırmayayım, bana ?Bugün bunu yaptı? diye birileri haber vermesin istedim. O iki seneyi, 24 saat kanguru ve annesi şeklinde yaşadık. İki yaşını doldurunca albüme başladım ve bir yıl süren çalışmanın ardından sonunda çıkardım.
- Hiç mi kilo almaz insan! Hamilelik öncesinde neysen yine aynısın...
Aynıyım ama geçmiştekinin aksine kilo almaya daha müsaitim. Eskiden ne yersem yiyeyim kilo almıyordum. Ama şimdi metabolizmaya dikkat ediyorum. Eskiden kahvaltı yapmazdım, şimdi öğün atlamadan, sık ama az az yiyorum. Aç kalarak rejim olmuyor. Eskiden düzensiz beslensem de 45 kiloydum. Şimdi 47 kiloyum ve bunu korumak için çaba harcıyorum. 30 yaşından sonra dikkat etmek gerek.
- ?Sebebini Sorma? şarkın çok güzel olmuş. Müzik listelerine de iyi bir giriş yaptın...
Beğendiğine sevindim. Tepkiler hep böyle, çok mutlu oluyorum. Albümün sound?u, benim ?Bekletme?de Michael Damian?la düet yaptığım şarkının sahibi olan Aytekin Kurt?a ait. 10 şarkının düzenlemesi de onun... Ortak bir dili konuşuyoruz, dünyaya bakış açımız aynı... Dolayısıyla ikimiz de istediğimiz şeyi yapmış olduk.
- Müzikten uzak kaldığın üç yıl, seni piyasadan psikolojik olarak koparmadı mı?
Hayır... Ben çok anaç bir tipim. Elalemin bebeklerine delirirken, kendi çocuğum olduğunda bunun yaşanacağını biliyordum. Ama iki yıl sonunda müziğin de benim için bir aşk olduğunu anladım. O şarkı söyleme isteğini frenleyemeyecek hale geliyorsun. Hayatta her şeyin hakkını vermek lazım. Ne birini ne ötekini ihmal etmeye gelmiyor. İnce ayarı hep tutturmaya çalışıyorum.
Mp3 sektörü yok edecek
- Üç yıl sonra piyasaya döndüğünde neleri değişmiş buldun?
Valla Mp3 denen şeyin başımıza bu kadar püsküllü bela olduğunun farkında değildim. Çünkü benim hedef kitlem gidip de korsan satın alacak bir kitle değil. Ama o kitle de maalesef Mp3 indirir olmuş! Ciddi tehlike çanları çalıyor. Böyle giderse sektör kendi kendini yok edecek. Müzik üreten, bu işe para yatıran insanların geri dönüş alması zorlaşmış. 20 bin dolar klip çekimi, 20 bin dolar da yayınlatmak için ödüyorsun. Tek kliple de kalmamamız lazım. Bu arada insanlar işin kolayına kaçıp albüm almaktan vazgeçerse, bu değirmenin suyu nereden gelecek! Gerçekten şaka gibi. Herkes batar bu durumda! Böyle sürerse yedinci, sekizinci albüm olur mu bilmiyorum! İşte beni en çok şaşırtan, korkutan konu... Zaten meslek örgütleri oturup konuşmalı. Ne yapabiliriz, nasıl önlem alırız diye kafa yormalıyız. Albüm yapıp kenara çekilmek olmaz. Çünkü, artık bıçak kemiğe dayandı. Ya bir şey yapacağız ya da yapacağız. Bizi temsil eden meslek örgütlerinin de olayın ciddiyetini görmesi ve ona göre kararlar alması lazım. Korsan yasası çıktı diye oturup bekleyemeyiz.
Kaynak:Dilek Dallıağ/Hürriyet