RAMAZAN AYINDA DİYABET HASTALARINA ALTIN ÖĞÜTLER
Yaz mevsimine denk gelen ramazan ayı boyunca oruçlu kalınan süre oldukça uzun. Aç kalınan bu uzun sürede diyabet hastası ya da diyabet hastalığı riski olanların özellikle dikkat etmesi gereken konular var
ABD Georgia'da Diyabet Eğitim Merkezi Direktörü, dünyaca ünlü Diyabet ve İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Mahmoud İbrahim'le oruç ve diyabet üzerine görüşen Sabri Ülker Vakfı, Ramazan ayı ve bayrama dair yol gösterici altın öğütler sunuyor. Amerika Diyabet Derneği’nin, içlerinde Dr. Mahmoud İbrahim’in de yer aldığı çalışma grubunun özel olarak hazırladığı ve British Medical Journal'de de yayımlanan “Diyabet Hastaları için Ramazan Rehberi” diyabet ve oruç ile ilgili aydınlatıcı bilgiler içeriyor.
Bu konuda akılda kalan soruları uzun yıllardır diyabetle oruç tutmak ve sağlığa etkileri konusunda çalışmalar yapan Dr. İbrahim’e danışan Sabri Ülker Vakfı, diyabet ve oruç konusunda rehberlik edecek bir derleme hazırladı.
Oruç tutmadan önce ne yapmalı?
Diyabet hastalarının Ramazan başlamadan önce sağlık durumlarını değerlendirmeleri ve eğer ilaç kullanıyorlarsa ilaçların dozlarını ve saatlerini ayarlamaları tavsiye ediliyor. Diyet ve egzersizin yanında kan şekerini sık sık takip etmek de yapılması gerekenler arasında.
Hurmaya dikkat!
Hurma Ramazan'da en çok tercih edilen kuru meyve. Suyu alınmış (kuru) hurma üzerinde yapılan analizler, bu meyvenin karbonhidratlar (toplam şeker: %44-88), tuzlar, mineraller, vitaminler, doymamış yağ asitleri (%0,2-0,5), proteinler (%2-6) ve lifler (%6-12) bakımından zengin olduğunu ortaya koyuyor. 100 g hurma, tavsiye edilen günlük lif ihtiyacının yüzde 50-100'ünü karşılıyor. İçeriğindeki früktoz ve glikoz miktarlarının eşit olması da hurmayı fruktoz bakımından zengin bir meyve kılıyor. Fruktoz, glikozdan daha güçlü bir tatlandırıcı olduğu için şekerden daha hızlı emilir ve bu da glisemik endeksin (GI) daha düşük olmasını sağlar. Bu nedenle diyabetli hastaların hurmaya temkinli yaklaşmaları gerekir. Ancak hurmanın diyabetli hastalarda glisemi ve lipid kontrolüne yardımcı olduğu ve kardiyovasküler risk faktörlerini azaltabildiğine dair kanıtlar da bulunuyor.
Hipoglisemi yaşamamak için...
Ramazanda oruç tutan diyabet hastalarının öncelikle kan şekerlerini takip etmeleri çok önemli. İnsülin ve insülin sekretagogları (insülin salgılanmasını artırıcı) ile tedavi edilen hastaların kan şekerlerini, oruç tutmaya başlamadan önce, oruç tutarken ve oruçtan sonra ölçmesi gerekiyor (günde 2 - 4 kere). Doz ayarlanması için mutlaka diyabet uzmanına başvurmak, sahuru atlamamak ve zorlayıcı fiziksel aktiviteden kaçınmak tavsiye ediliyor. Hipoglisemi halinde ise atıştırmalık bir şeyler yenilmesi ve ilaç dozunu ayarlamak yapılması gerekenler arasında.
Aşırı hareketten kaçının
Ramazanda normal seviyedeki fiziksel aktivitelere devam edilebilir. Ancak aşırı fiziksel aktivite hipoglisemi riskini artırdığından özellikle iftar yemeğinden önceki birkaç saat boyunca bu tür aktivitelerden kaçınılması öneriliyor.
TİP 2 diyabetli hastalar ilaçlarını nasıl almalı?
Dr. Mahmoud İbrahim’in çalışma arkadaşlarıyla yaptığı araştırmaya göre, Ramazan'dan önce birebir eğitim alan Tip 2 Diyabetli hastalar, eğitim almayan Tip 2 diyabetli hastalara göre Ramazanda daha az riskli bir oruç dönemi geçiriyorlar. Özellikle oral antidiyabetik ilaçlar kullanan hastalara bu konuda daha dikkatli olmaları tavsiye ediliyor. Oral hipoglisemik ilaç kullanan hastalar yeterli sıvıyı ihmal etmemeliler. Sülfonilüreler günde bir defa alınıyorsa iftardan önce alınmalı; günde iki defa alınıyorsa sabah dozunun yarısını sahurda, normal dozu ise iftarda almak gerekiyor.
Peki ya bayram?
Ramazan sonrası için diyabetli hastaların bayramda yediklerine de dikkat etmesi gerekiyor. Pek çok kişi bu dönemde çok fazla yiyip içtiği için hiperglisemi (yüksek şeker) riski söz konusu. Ramazan ayı sona erdiğinde, hastaların tedavi rejimini yeniden ayarlaması tavsiye ediliyor.