13 HOLLYWOOD FİLMİ TÜRKİYE?DE ÇEKİLECEK!
Ünlü oyuncu Fadik Sevin Atasoy 6 ayda Hollywoodlu yapımcıları filmlerini Türkiye?de çekmeleri konusunda ikna etti.
Türk sinemasının ABD'de tanıtılması amacıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca "sinema elçisi" olarak görevlendirilen Fadik Sevin Atasoy, altı aydır Los Angeles'ta sürdürdüğü çalışmalarını noktaladı. Başarılarından dolayı Dünya Kalite Zirvesi-World Consumer Academy tarafından "Yılın En Kaliteli Oyuncusu" ödülüne layık görülen Atasoy, "6 aydır aradaki 10 saatlik zaman farkını da göze alırsak, gündüzleri Los Angeles, geceyarısı Türkiye için çalıştım" diyor ve ekliyor, "13 Hollywood filminin Türkiye'de çekilmesi hususunda Amerikalı tarafları ikna ettim." Bugünlerde "Fadik ve Kırmızı Bavul" adlı bir kitap yazan Atasoy, bir yandan da yönetmeniliğini Catherine Hardwick'in yapacağı yeni filmine hazırlanıyor.
Los Angeles'ta bir gününüz nasıl geçiyor? Yapmaktan en keyif aldığınız şey ne orada?
Los Angeles'ta son 6 ayım yoğun bir çalışma temposuyla doluydu, hemen hemen her günüm toplantı ve ona bağlı olarak proje üretmekle geçti. Şimdi ise görevimi tamamlamış olmanın verdiği huzurla artık kendimle ilgili ihmal ettiğim şeyleri yerine getirebiliyorum. Türkiye'den görevlendirilmem sebebiyle apar topar Los Angeles'a yerleşmek durumunda kalmıştım. Nihayet artık bir düzen oturtabildim. Çocukken en büyük zevkim tekerlekli paten yapmaktı. Hâlâ da en büyük zevkim her sabah 07.30'da kalkıp sahil boyunca paten yapabilmek. Daha önce kısa dönemlerle ama sık sık Los Angeles'a geldiğim için hem endüstriden, hem de dışından birçok dostluk ve arkadaşlık geliştirmiştim. Sosyal hayat konusunda bu sebepten kendimi şanslı sayıyorum, geldiğimden beri Türkiye'den de birçok misafirim oldu. Daha önce davetlim olarak Türkiye'ye gelen Gerard Butler, Salma Hayek gibi oyuncuların koçluğunu yapan ve Edgemar Center of Arts'ın sanat yönetmeni Michelle Danner'ın okulundan burs kazandım. Senaryo analizi derslerine tatilden sonra tekrar devam edeceğim. UCLA Üniversitesi'nde yazarlık bölümündeki derslerimi de tamamladım. Dolayısıyla kolları sıvadım ve son bir aydır yoğun olarak günde en az 5 sayfa disiplini kendime mecbur kılarak "Fadik ve Kırmızı Bavul"u yazıyorum. Blog takipçilerinin yakından bildiği ve takip ettiği blogumu artık kitaba dönüştürmek arzusundayım. Bu sebeple blogumu kapattım. Kitabın üç dilde aynı anda basılması konusunda bir yayınevi temsilcisinden teklif aldım, Aralık ayına kadar ilk nüshayı yetiştirmem gerekiyor. Sonrasında ise Londra'da görüşmem olacak. Beni şu anda en çok heyecanlandıran şey bu.
'Önceden canlandırdığım roller hâlâ unutulmadı'
Sizi Los Angeles'te de tanıyan oluyor mu?
Türk seyircisinin ilgisi ve vefası tartışılmaz bir gerçek. Bir keresinde Santa Monica üçüncü caddede, Amerika'da tanınmış bir oyuncu olan arkadaşımla yürüyorduk. Bir grup Türk öğrenci ismimi bağırarak bana doğru geldiklerinde, yanımdaki arkadaşım "Seni benden daha çok tanıyorlar" diye espriyle gülmüştü. Yunanlı bir aile geçen gün Leyla diye bağırdı. Önce anlamadım meğerse Dudaktan Kalbe'yi izliyorlar ve beni oradaki karakterin adıyla tanıyorlarmış. Ermenilerden de tanıyan çok oluyor, hep bizim dizileri izliyorlarmış. Yaşadığım apartmanda ilk zamanlar nasıl olsa kimse beni tanımıyor diye saç baş dağınık, salaş dolaşabiliyordum. Komşularımdan biri "Herkes senin ülkende şöhret olduğunu konuşuyor, doğru mu?" diye sorduğu günden beri, şekli şemali toparlamak zorunda kaldım (gülüyor)...
Geçen ay World Consumer Academy tarafından "Yılın En Kaliteli Oyuncusu" ödülüne layık görüldünüz. Bir Türk olarak bu ödülü almaya nasıl hak kazandınız?
Daha önce bakanlığa bağlı kurumda 5 seneyi aşkın memuriyetimin bulunmuş olması, sinema alanında özel sektördeki deneyimim, hem ulusal hem de uluslararası ödüllere sahip olmam, 4 yabancı dilimin ve akademik kariyerimin olması başlıca sebepler arasında gösterilebilinir.
'Filmlerimizin festivallere başvurmasını sağladım'
Los Angeles Kültür Tanıtma Ataşeliği görevine getirilmeniz nasıl oldu?
Görevimin Amerika'daki karşılığı "sinema elçiliği". Ülke sinemasınca tanınan başarılı isimler Hollywood'da bu sıfatı taşıyorlar. Mesela Cate Blanchett Avusturalya'nın, Gerard Butler ise İskoçya'nın film elçiliğini yaptılar.
Kültür Tanıtma Ataşesi olarak neler yaptınız?
Los Angeles'a gelir gelmez usulen ilk olarak Turizm ve Kültür müşavirimizle sonrasında konsolos ve ticari ateşeyle hatta Türk Hava Yolları Genel Müdürümüzle toplantı yaparak onların görüş ve değerlendirmelerini aldım. Bu hususta çok şanslıyım çünkü 6 aylık süreçte bana son derece destek verdiler. Ardından Amerikan film sektoründeki tüm şahsi bağlantılarımı harekete geçirerek Amerikalı prodüktör ve yatırımcılarla toplantılara başladım. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü'müzle koordine olarak yürüttüğüm bu toplantılarda Türkiye coğrafyasının sinematografik anlamda bakir ve özgün oluşu, en güçlü önermelerim oldu; tabii bir de yeni çıkan teşvik yasası bunları destekledi. Oryantalist bulduğum senaryolar konusunda görüşlerimi bildirip, araştıma yapmaları için gerekli kaynakçaları oluşturdum. 6 aylık sürecin sonunda 13 Hollywood filminin (ki bunların çoğu A sınıf oyuncu ve yönetmen kadrosunu taşımakta) Türkiye'de çekilmesi hususunda Amerikalı tarafları ikna ettim. İçinde U2'nun solisti Bono'nun oynayacağı bir projeden tutun da Mumya Firarda'nın yönetmeni Rob Cohen'in yöneteceği bir filme uzanan bir yelpaze söz konusu... Güneydoğu Avrupa ülkelerinin yarıştığı Southeastern Film Festivali'ne Türk filmlerimizin başvuru yapmasını sağlayarak, Unutma Beni İstanbul ve Gelecek Uzun Sürer filmlerimizin üç büyük ödülü almasının gururunu yaşadım... Gündüzleri Los Angeles, geceyarısı Türkiye için çalıştım adeta...
BANU DURAN / GAZETEVATAN
AMERİKA SİNEMA ELÇİMİZ FADİK SEVİN ATASOY, HOLLYWOOD DA İŞ BAŞINDA! | |||
08 Mart 2012 Perşembe | 23:39 | |||
|