İki kardeşin iki ayrı cephede düşman askeri olarak karşı karşıya geldikleri filmde evlatlarını kurtarmak için büyük bir mücadelenin peşine sürüklenen bir annenin dramı anlatılıyor. "Evlatlar da Sağolsun" sloganıyla yola çıkan film savaşlarda çocuklarını kaybeden annelerin sesi oluyor.

Hem filmin senaryosunu hem de yönetmenliğini gerçekleştiren Sinan Çetin ‘Çanakkale Çocukları’ filmi için düşüncelerini şu şekilde ifade etti: "Ben bir annenin iki çocuğunun farklı siperlerde savaşmasına karşı neler yapabileceğini anlatmak istedim ve kendime Çanakkale Savaşını seçtim. Sonuç olarak bugün yaşadığımız trajediyi de seçebilirdim. Veya insanlık tarihinin herhangi bir savaşını da seçebilirdim. Mesele Çanakkale Savaşı değil sadece. Mesele savaşlar. Yeryüzündeki bütün savaşlarda anneler çocukları doğuruyor ve erkekler çocukları öldürüyor.  Bütün bu zafer çığlıkları kahramanlık edebiyatı, ölüm metiyesi bitiyor ve sadece annelerin ölen çocuklarının hatıraları kalıyor. Ve bu acı, ortadaki bu çığırtkanlığın, şarkıların, türkülerin, cenazelerin arkasında kayboluyor. Beni asıl bu acı ilgilendiriyor. Annelerin açısından savaşa bakmak gerektiğini düşündüm. Bu filmde savaşa bir politikacının, bir askerin bir parlamenterin gözünden bakmadık biz.  Sadece bir annenin açısından baktık. Annelerin açısından bakılmayan diğer savaş filmleri bu savaş mekanizmasının benzini oluyor, savaş makinasının daha iyi çalışmasını sağlıyor diye düşünüyorum. Ben bütün kahramanlık filmlerinin aslında bir miktar suç içerdiğini düşünüyorum. Ve ben bu suçu işlememeye çalışıyorum."

Haluk Bilginer ise 'Çanakkale Çocukları' filminin en önemli söylemini filmden bir sahne ile açıkladı:  İki kardeş bayraklar yüzünden, bu bayraklar  önlerini kapattığı için birbirlerini göremez ve öldürürler. Bence filmdeki bu plan herşeyi anlatıyor. 

Haber ile ilgili diğer fotoğraflar