EMEK?İN ÖNÜNDE ?BU SON OLSUN?
MAGAZİNCİ VİDEO HABER- FOTO GALERİ- Orçun Benli?nin yönettiği ve 12 Eylül dönemini mizahi tarzda anlatan ?Bu Son Olsun? filminin galası, son günlerde yıkım tartışmalarıyla gündeme gelen tarihi Emek Sinemasının önünde yapıldı.
Geçtiğimiz günlerde birçok sanatçı ve sinemasever, Emek'in yıkılacağı yönündeki haberleri protesto etmek için Taksim'de bir araya gelmişti. Yıkım kararıyla kamuoyunda büyük tepkiler yaratan Emek Sineması’a bir destek de 6 Ocak’ta gösterime girecek olan “Bu Son Olsun” filminin ekibinden geldi.
ESKİ GÜNLERİ ARATMADI
Bu Son Olsun filminin galası, Yeşilçam Sokağı'ndaki Emek Sineması önünde, açık havada çadır ve ısıtıcılar eşliğinde düzenlenen kokteylle başladı.
Emek Sineması’nın uzun yıllar ev sahipliği yaptığı İstanbul Film Festivali’ni aratmayan gala nedeniyle, Yeşilçam Sokağı kısa bir süre de olsa eski hareketi günlerine döndü.
Galaya, Yönetmen Orçun Benli, filmin oyuncularından Engin Altan Düzyatan, Hazal Kaya, Ufuk Bayraktar, Ferit Kaya, Orhan Eşkin, Volga Sorgu, Serdar Orçin, Deniz Uğur, Bülent Çolak, Mustafa Üstündağ ve filmin müziklerine imza atan Cahit Berkay ile çok sayıda davetli katıldı.
Filmin oyuncularının yanında birçok sanatçı, yazar ve yönetmen de galaya yoğun ilgi gösterdi.
Kokteylin ardından filmin gösterimi, aynı sokaktaki Sinepop Sineması’nda yapıldı.
Kokteyl dolayısıyla sokağın giriş ve çıkışları özel güvenlik elemanları tarafından kapatıldı. Davetliler, kokteyl alanına, Yeşilçam Sokağının İstiklal Caddesi üzerindeki girişinden davetiyelerini göstererek girdi.
12 EYLÜL'E MİZAHİ BİR BAKIŞ
Yaşar, Apo, Kovboy Ali, Cevat ve Ertuğrul, Balat semtini mesken tutmuş beş evsizdir. Hayattaki tek gayeleri, karınlarını doyurmaktır. Sokaklarda yaşayan bu beş kişi, 12 Eylül 1980 sabahı geldiğinde sokağa çıkma yasağıyla karşı karşıya kalır. Yaşanan yanlışlıklar komedisi sonucu kendilerini siyasi mahkumlarla aynı cezaevinde bulurlar. Cezaevi yönetimi arasında ise bir güç savaşı mevcuttur.
Uzun yıllardır burayı dilediği gibi yöneten cezaevi müdürü Hızır, askeri müdahaleyle cezaevine atanan Yüzbaşı Kenan'ın üstü olmasından memnun değildir. Cezaevi personeli de yaşanan yeni durumda kendilerine iyi bir yer edinme peşindedir.
Bu keşmekeş, Yaşar ve arkadaşları için iyi bir fırsattır ve bu fırsatı değerlendirip kendilerini rahata erdirmeyi bilirler. Koğuşlardan bilgi taşıma konusunda cezaevi müdürüyle anlaşan Yaşar, bunun karşılığı mutfak, kütüphane, çamaşırhane gibi ortak kullanım alanlarının kendilerine bağlanmasını sağlar. Böylece evleri olduğu gibi artık bir işleri de vardır. Ancak kısa sürede bu yeni evlerinin hayallerindeki ev olmadığını anlarlar.
Mahkumlara yapılan zulüm karşısında sessiz kalamazlar. Yaşar, dışarıdan da tanıdığı mahkumları kurtarmak ve duvarların birbirlerinden ayırdığı Sinan ile Lale çiftini kavuşturmak için plan yapar. Bu plandaki en büyük kozu ise kendilerini küçük gören cezaevi yönetiminin aşırı öz güvenidir.”