HÜLYA KOÇYİĞİT: SEYİRCİYE SAYGI DUYARSAN O DA FİLMİNE SAHİP ÇIKAR
Usta oyuncu Hülya Koçyiğit, ?kötü kadın? rolünde oynamadığı yönündeki eleştirilere ?katili oynadım, daha ne kadar kötü olabilirim?? diye konuştu. Koçyiğit, bir dönem Türk sinemasında yaşanan cinsel içerikli filmler furyasında eşinden dolayı değil, kendi isteğiyle uzak durduğunu söyledi.
Türk sinemasının unutulmaz kadın oyuncularından Hülya Koçyiğit, Film Arası Dergisi’nin hazırladığı Kadın Kimliği Özel Sayısı’na konuştu. Suat Köçer’in sorularını yanıtlayan usta oyuncu, Türk sinemasında kadın kimliği üzerine önemli tespitlerde bulundu. Sinemamızdaki kadın varlığının son yıllarda arttığını belirten Koçyiğit, kadınların artık erkeklerle rekabet edecek duruma geldiğini söyledi. Yeşilçam’ın kadına bakışını da değerlendiren Koçyiğit, seyircinin kendi değenlerine saygı duyan filmlere sahip çıktığını söyledi. Ünlü oyuncu, bir dönem Türk sinemasında yaşanan sex furyasında eşinden dolayı değil, kendi isteğiyle uzak durduğunu belirtti. Hülya Koçyiğit’in Film Arası’na verdiği röportajdan bazı başlıklar şöyle:
PEYGAMBER EFENDİMİZİN HADİSİNİ SÖYLETEBİLEN SOLCU
‘Toplumu, toplum yapan, bir araya getiren, yapıştıran değerlerine saygı duyarak, kabul ederek yaparsan işini, o zaman geçiyor seyirciye, o zaman inandırıcı oluyor. Evet, bu benim diyor sahip çıkıyor. Aksi takdir de bu davranışları modadır, popülerdir, Avrupalı böyle yapıyor diye yapsa, bir Avrupalı kadın davranışı getirse, oraya bakar sadece seyirci. Hiçbir şey işlemez ona. Ama işte solcu denilen Lütfi Akad (Diyet filminde) Peygamber Efendimizin hadisini koyuyor. İşte onun da solculuğu bu. Yani solculuktan benim anladığım insan hakları, işçi hakları, çocuk hakları, eşitlilik, haklarını arayabilmek için sendika kurabilmek, birlikte hareket edebilmek ve daha geniş kitleleri de bilinçlendirebilmek. Solculuk demek benim için bu. Sadece insan sevgisiyle oluşan bir şey… Sağcılık da bu demek değil mi?’
O FURYADAN UZAK DURDUM
‘Şimdi sinema öyle bir yere geldi ki bir zaman, hakkını arayan kadınla başlayarak, ‘kadının önce cinsel özgürlüğü vardır’ kıyametleri kopuyor sinema dünyasında. Cinselliğini arayan, bunu ifade eden, bu konuda özgür iradesiyle karar vereceğini söyleyen, istediği gibi sevişme sahneleri olan. Sürekli o empoze edilmeye çalışılıyor; ‘Sen sinema oyuncusu değil misin? Oyuncunun yasakları olmaz. Doğal bir şey bu, yemek gibi. Bu sahnelerde yer almalısın, vücudunu sergilemelisin.’ Ben dumura uğramış vaziyette bir süre hiçbir şey yapamaz hale geldim. Ortalıkta zaten sex filmleri dolaşıyor. ‘Tamam, bir sex filmi yapacak değiliz ama cinselliği öne çıkaran sahnelerin filmlerde olması gerekiyor’ diyorlar. Ben tabii ki bunu yapmam, yapamam, yapmayacağım. Çünkü inanmıyorum. Beni eşim engellediği için değil, ben yapamadığım için, kendimi öyle görmediğim için.’
KATİLİ OYNADIM, DAHA NE KADAR KÖTÜ OLABİLİRİM?
‘Dolayısıyla ben yine kadının önce insan olarak, kendi ayaklarının üzerinde durduğu, bu arada uğradığı haksızlıklara direnmeye çalışan kadın oldum hep. Bana hep bu soru sorulur. Siz hiç kötü kadın rolünde oynamadınız? Ben o kadar çok kötü kadın rolünde oynadım ki aslında. Katil oldum daha ne olabilirim? Daha kötü olabilir mi insan? Kötülük yapan insan, yani durup durup kötülük yaparak, ruhu beslenen bir insanı oynamadım. Ama bir insanın canını aldım. Bundan daha büyük kötülük olabilir mi? Demek ki ‘kötü kadın’ diye bir şey yok ‘insan halleri’ diye bir şey var.’